02 Haziran 2023

İçişleri Bakanlığı'nda neler olacak?

Her seçimden sonra alışılageldiği üzere kabine – toto oynanıyor iktidar cenahında. İçişleri Bakanlığı'na atacak isim hakkında da iddialar mevcut

Cumhur İttifakı'nın seçimleri kazanmasının ardından, ittifak içinde asıl heyecanlı günler başladı.

İttifak ortakları, kurulacak yeni hükümette nasıl temsil edileceği kulisleri yoğunlaştı başkentte.

Gelen bilgilere bakılırsa, milletvekili seçilmesine karşın kabinede yer alacağı belirtilen isimler var. Kimi bürokratların isimleri kapalı kapılar ardında bakan olarak seslendiriliyor.

Bakanlıklara getirilecek isimlerin yer aldığı farklı farklı listeler havada uçuşuyor.

Bu listelerin hepsi boş elbette. Listelerde yer alan isimlerin bazıları yeni kabinde görev alabilir. Ancak kabine, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kafasında. Tek seçici olarak parti ve taban dengelerini gözeterek hazırlayacağı listeyi yarın akşam açıklayacak.

Ülke, pazar sabahından itibaren 68. Hükümet'in yönetiminde yeni döneme başlayacak.

Gözler İçişleri Bakanlığı'nda

Yeni kabinede en çok merak edilen atamalarsan birisi İçişleri Bakanlığı kuşkusuz.

Mevcut bakan Süleyman Soylu'nun durumu hemen herkesçe malum.

Görevde kaldığı süre boyunca gerek siyasi yaklaşımları, gerekse bakanlık görev ve sorumlulukları çerçevesindeki icraatları ile söylemleri, hem kendisini hem de bakanlığı tartışılır hale getirdi.

Soylu'nun, muhalefette olduğu kadar kendi partisinde de kapalı kapılar ardında bizzat Erdoğan nezdinde çokça eleştirildiği biliniyor.

Hatta öyle ki, son kabinedeki tüm bakanların, sırf Soylu'nun söz konusu görevden alınmasını sağlamak amacıyla milletvekili yapıldığı siyaset kulislerinin bilinen konularından.

Her seçimden sonra alışılageldiği üzere kabine – toto oynanıyor iktidar cenahında. İçişleri Bakanlığı'na atacak isim hakkında da iddialar mevcut.

Öncelikle şunu hatırlatayım; Soylu, milletvekili seçildikten sonra katıldığı bir televizyon programında "Sorumluluklarımdan kurtuluyorum. O yüzden rahatım. Bundan sonra gelecekler baksın" açıklamasını yaptı.

Soylu'nun bu değerlendirmesi kulislerde "Soylu kabinede yer almayacak" yorumlarına sebep oldu. Ancak, deyim yerindeyse kazın ayağı pek öyle değil.

Soylu'yu yakından tanıyanlar, halen gönlünde yatan aslanın İçişleri Bakanlığı olduğunu biliyor. Getirilecek Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı teklifi bile kendisini mutlu etmez. Israrı İçişleri Bakanlığı'ndan yana olur.

Zira "bu makamdaki imkanlar sadece Cumhurbaşkanı'nda var" desem yanlış olmaz.

Elinde 5442 sayılı İller İdaresi Yasası gibi oldukça kudretli bir yasa var. 81 kentin valisi, 900'den fazla ilçenin kaymakamı emrinde. Her biri devasa olanakları bulunan Emniyet, Jandarma, Sahil Güvenlik gibi üniformalı ve silahlı güvenlik gücü var. Nüfus ve vatandaşlık işleri, yeni hükümette özel bakanlık olarak ayrılacağı ifade edilen AFAD ve Göç İdaresi gibi kurumlar var. Bunlar kadar önemli bir diğer olanak ise, örtülü ödenek. Neredeyse sınırsız parasal harcama yetkisi.

Bir de özellikle hedefe alınan kişi ya da kişiler hakkında özel dosya hazırlama imkanları!

Eh ülkede, 'kimlerin dosyası kimlerde' yönteminin, siyasette hüküm süren bir iklim olduğu kabul edilirse, İçişleri Bakanlığı'nı kim istemez ki? Hele ki, yedi yıla yakın süredir İçişleri Bakanı olarak kendisinin rahatça kurup çalıştığı ekipleri hazırken!

Gündeme gelen isimlerde Erdoğan'ın siyasi tercihi

Peki yeni kabinde İçişleri Bakanı kim olacak?

Doğrusunu söylemek gerekirse, bu göreve yapılacak atamada Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeni dönemde Cumhur İttifakı içinde yürüteceği siyasetin etkili olacağını söylemek yanlış olmaz.

Zira AKP çevrelerinde Erdoğan'ın, önümüzdeki süreçte MHP ve temsil ettiği milliyetçi cenahtan Milli Görüş'e doğru kademeli geçiş yapacağı değerlendiriliyor.

Bu yaklaşımın en önemli sebeplerinden birisi, son dönemde özellikle bürokrasideki atamalarda MHP ve bağlantılı isimlere çokça yer verilmesiyle AKP tabanında baş gösteren huzursuzluk.

Cumhurbaşkanı'nın bu istikamette siyasete devam etmesi, kabinedeki görevlendirmelerdeki tercihleri de doğrudan etkileyecek.

İşin özü, Erdoğan'ın önünde iki yol var. Ya kendi tabanına uygun ya da MHP'nin destek vereceği bir ismi İçişleri Bakanı olarak atayacak.

MHP'yi biraz geriye atıp, kendi tabanını mutlu edecek bir atama yapacak olursa, söz konusu kritere uygun adaylar var. İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, Ankara Valisi Vasip Şahin bu adaylardan ikisi.

İstanbul Valisi'ni bizzat Erdoğan atadı. Soylu'nun herhangi bir etkisi yok. Erdoğan nezdinde etkili olan Gaziantep cenahının önerisiydi Yerlikaya. Bir de Suriyeliler konusunda epeyce önemli görev yaptı, Gaziantep Valisi'yken.

Ankara Valisi Şahin, ilk kez AKP döneminde vali oldu. Henüz hiç merkez görmeyen valilerden. Klasik devlet memuru. Akçeli işlerde adı hiç duyulmadı. Bilakis kendi sorumluluğunda olan bazı akçeli ve sıkıntılı konularda yargıyı devreye sokmaktan geri durmadı. Soylu'nun ekibinden değil. Erdoğan'ın kaybetmek istemediği bürokratlardan.

Fidan ve Hacımüftüoğlu

Yerlikaya ve Şahin'in yanı sıra iki önemli isim daha var. İlki, MİT Başkanı Hakan Fidan. Fidan, artık sokaktaki herkesin tanıdığı bir bürokrat. Ortaya atılan kabine listelerine bakılırsa, bakan olmasına kesin gözüyle bakılıyor. Belki İçişleri Bakanı, belki de Dışişleri Bakanı.

Ancak Fidan'ın bakan olması için önemli bir süreç var. Fidan'ın adını piyasaya sürenler bu süreci atlıyorlar. Erdoğan'ın Fidan'a bakanlık listesinde yer vermesi için öncelikli ve şart koşul, Fidan'ın yerine MİT Başkanı olacak yeni ismi bulması. Kendisinin yüzde yüz güveneceği bir MİT Başkanı'nı bulamaması halinde Fidan, mevcut görevine devam eder. Kaldı ki, MİT Karargahı'nda da Başkan'ın gitmesi olasığına karşı herhangi bir hareket yok.

Diğer önemli isim Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Seyfullah Hacımüftüoğlu. Hacımüftüoğlu, mülki idare kökenli bir bürokrat. Zaten daha önce Erdoğan'ın memleketi Rize'de valilik yaptıktan sonra İçişleri Bakanlığı Müsteşarı oldu. 17 / 25 Aralık'tan hemen sonra da MGK Genel Sekreteri olarak atandı. Trabzon Çaykaralı. Erdoğan'ın en güvendiği üç bürokrat varsa, birisinin Hacımüftüoğlu olduğu başkent bürokrasisince bilinir. Erdoğan'ın kendisini "emanet edebileceği" bir isim aynı zamanda.

Bir noktayı daha açık konuşmak gerekirse; Soylu'dan çok başı ağrıdı Erdoğan'ın. Hatta artık son dönemde pişmanlık yaşadığı AKP'lilerce dile getiriliyor. Bunu bizzat Erdoğan'ın yakın çevresi de seslendiriyor. En az iki kez görevden almak istedi, ittifak ortağı Bahçeli "ricacı" olunca Soylu görevde kaldı. Yine AKP kulislerinde Erdoğan'ın ikinci kez aynı durumu yaşamak istemediği ve bu sebeple güvenebileceği bir isme İçişleri Bakanlığı'nı vereceği değerlendiriliyor.

Bürokrat kökenli bu isimlerden öne çıkan Hacımüftüoğlu kanımca. Ama nefes aldığımız coğrafyanın Türkiye, konumuzun da siyaset olduğunu göz önüne alırsak konuşulan isimlerden farklı birisi de bakanlık koltuğuna oturabilir.

Erdoğan belki de milletvekili seçilen bir ismi atayacak. Bu olasılık da hep gündemde. Bu olasılık da yine iki alternatifli. AKP tabanına uygun birisi olursa öne çıkan isim Eski İçişleri Bakanı Efkan Ala.

Bakanlığın yıpranan imajı

Bir gerçek daha var. O da Soylu'nun bakanlığı döneminde hem bakanlık makamının hem de bağlı kuruluşlarının imajında büyük düşüş olduğu aşikâr.

Gerek bakanlık ve bağlı kurumlarının uygulamaları, gerekse bakanlık merkezli yaşananlar bu imaj kaybının başlıca sebebi.

Hatırlayın, ülkede ne kadar "tuhaf" kişilik varsa Soylu ile fotoğrafları ortaya saçıldı. Suç örgütlerine yönelik operasyonlarda Soylu ile yakınlığı olan şüpheliler ortaya çıktı. Soylu'nun başında olduğu bakanlıktaki önemli birimlerin faaliyetlerine yönelik adli soruşturmalar ve yargılamalar yürütüldü. Yurt dışında yaşayan organize suç örgütü lideri olarak hüküm giyen firari Sedat Peker'in, Soylu ve ekibi üzerindeki iddialarından bazılarının somut hale bürünmesini unutmamak lazım. Suçla mücadele eden bir bakanlığın "çabalarına rağmen" yabancı uyruklu suç örgütlerinin çalışma merkezi Türkiye oldu.

Ankara'da sokak ortasında öldürülen Ülkücü camianın önde gelen ismi Sinan Ateş soruşturmasında Soylu'nun emniyetteki ekibinden bazı isimler hakkında iddialar ortaya atılıyor. Menzil cemaatinin bakanlık kadrolarındaki etkinliği biliniyor. FETÖ Borsası iddialarında polis müdürlerinin adı geçiyor. Uyuşturucu çetelerine karşı mücadele yürütülmesine rağmen, suç örgütlerine yol veren üst düzey polis müdürleri bulunduğu iddialar ayyuka çıkmış durumda.

Devletin önemli bir kurumunun bizzat Soylu ve ekibi hakkında Peker'in iddialarından sonra özel bir bilgi notu hazırlayıp "yukarıya" gönderdiği biliniyor. Türkiye'nin en büyük kentinin emniyet müdürünün, bizzat Soylu'ya yönelik "güvensizlik" ifade eden sözleri halen belleklerde.

Polis intiharları konusu teşkilatın üzerinde kara bulut halini almış. Polislik ve bekçilik sınavlarıyla ilgili ortaya çıkan gerçekler yakın dönem arşivlerde. Kardeşi hakkında FETÖ soruşturması yürütülen bürokrata İçişleri Bakan Yardımcısı olarak görev verilmesi ve halen görevine devam etmesi. İdari yargıdan göreve dönüş kararı alan binlerce personelin Anayasa hükmüne rağmen bir türlü göreve başlatılmaması ve bundan doğan Anayasa'yı ihlal suçu.

Jandarma'nın en tepe yöneticisinin suç örgütü liderleriyle ortaya çıkan fotoğrafları.

Ve bunlara benzer daha niceleri.

Yeni İçişleri Bakanı'nın yıpranan bu imajı ortadan kaldırması için epey çaba sarf etmesi gerekecek.

Soylu'nun hâlâ şansı var

Tablonun böyle olmasına rağmen, Soylu'nun da yine şansı var kanımca. Az önce İçişleri Bakanı'nın elindeki imkanları ben saydım, siz de okudunuz. Bu imkanlar kullanılarak hazırlanan dosyalar çerçevesinde bir bakmışız dengeler değişivermiş.

Bu yaşananlara karşın, Soylu tekrar göreve gelirse farklı bir yönetim görmek bir yana, bilakis mevcut sistemde vites yükselecektir.

Emekli edilen polis müdürleri

Yazıyı taze bir bilgi ile bitireyim. Seçim dönemi sırasında Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Değerlendirme Kurulu toplandı. Bu yıl terfi edecek ve emekli edilecek polis müdürleri ile polis amirleri hakkında kararlar alındı.

Özellikle emekli edilecekler listesi hazırlandı ve Emniyet Personel Başkanlığı'nca Soylu'ya sunulmak üzere iki kez İstanbul'a götürüldü. Soylu, emekli edilecekler listesini beklemeye aldı. Gelen haberlere göre, Soylu 70 dolayında polis müdürünün emekli edilmesini öngören listeyi bakanlıktan ayrılmadan, giderayak imzaladı. Listeler çarşamba gece yarısı açıklandı. Bu durumu Soylu'nun devam edeceğine işaret olarak değerlendirmek mümkün. Diğer taraftan, Soylu döneminde kızağa çekilen ancak olası bakan değişikliğinde yeni dönemde göreve gelmesi beklenen polis müdürlerinin teşkilattan uzaklaştırılması olarak da düşünmek de olasılık içinde.

Tolga Şardan kimdir?

Tolga Şardan, 1988'de yerel yayımlanan Ankara Ulus Gazetesi'nde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. 

Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık bulundu. 

Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu. 

Şardan, 2019'da Doğan Kitap'tan yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı. 

2019'dan bu yana T24'te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor.

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Dorukhan Büyükışık cinayetinde polislere yargı yolu

Soruşturmayı yürüten müfettişler, adları geçen 24 personelden dokuzu hakkında meslekten ihraç, maaş kesim cezaları ile kınama cezaları talep etti. Dönemin Narlıdere İlçe Emniyet Müdürü İsmail Köksal ve Komiser Yardımcısı Hüseyin Vurucu’ya “meslekten çıkarma cezası” verilmesi teklif edildi. Ancak polis müdürü Köksal’ın cezası, olayın işlendiği tarihten itibaren iki yıl içinde disiplin cezası verilmesini gerektiren mevzuat nedeniyle zaman aşımına uğradı!

7,5 yıl sonra yapılan keşif ve sıfırlanan telefonlar

"Resmi keşif raporuna göre; Onur muhtemelen bilinci yerinde değilken, birden fazla kişi tarafından balkondan bırakılmış, hafif sol tarafına doğru yere çarpması sonucu balkon altına doğru yönelmiş. Sanıkların beyanları, Onur’un aktif atlama yaptığı şeklinde olmasına karşın, resmi rapor diğer düşme analizleri gibi Onur’un kontrolsüz / serbest ve ilk hızsız düştüğünü tasdik etti"

Adaletin merhem ol(a)madığı yine bir evlat acısı dosyası mı?

Baba Levent Özkan’ın ihmal iddiaları var; olaydan hemen sonra, soruşturmanın ilk günlerinde dosyaya konulması gereken, oğlu Onur Özkan’ın hastaneye götürülmesini sağlamak amacıyla irtibat kurulan 112 Acil Hattı’nın telefon görüşme kayıtlarına 8 ay sonra ulaşabildiklerini söyledi

"
"