28 Haziran 2024

Hülya Şellavcı'nın katledilmesinde İçişleri Bakanlığı kusurlu bulunup tazminat ödeyecek ancak tazminata neden polisler beraat etti!

Ülkedeki kadın cinayetlerine dönük adım atılacaksa, Hülya Şellavcı'nın öldürülmesinde ihmali bulundukları gerekçesiyle yargılanan ve beraat eden polislerle ilgili kararın, kanun yararına bozma yetkisi çerçevesinde gözden geçirilmesi daha sağlıklı sonuca ulaşılmasının önünü açacaktır

Hülya Şellavcı - Kaffar Yeğin

Büyüteç'in başlığını okuyup şaşırmamak elde değil.

Türkiye hakikaten garip bir ülkeye dönüştü zaman içinde.

Gariplikler ya da tuhaflıklar, nefes aldığımız coğrafyada olağan karşılanmaya başlandı. Hem de hiç sorgulanmadan.

Şimdi okuyacaklarınız, Büyüteç'te yakın geçmişte benzerlerini gündeme getirdiğim konulardan.

Hülya Şellavcı, 21 Ekim 2022 gecesi İzmir Karabağlar'da boşanma aşamasında olduğu eşi Kaffar Yeğin tarafından başından vurularak öldürüldü. Daha doğrusu katledildi.

Katledilmesinin ardından yakınları, Şellavcı'nın yaşam hakkını korumadığı gerekçesiyle İçişleri Bakanlığı aleyhine 2,5 milyon liralık tazminat davası açtı.

Davaya bakan İzmir 3. İdare Mahkemesi, 8 Mayıs 2024'te verdiği "tarihi" ve "emsal" kararında İçişleri Bakanlığı'nın, Şellavcı'nın kızı ve oğluna birer milyon lira, annesine 200 bin lira, iki kardeşine 150 biner lira olmak üzere toplam 2 milyon 500 bin lira tazminat ödenmesine hükmetti.

Bakanlık, katliam tazminatını 25 Ağustos 2023'den başlayacak yasal faizi ile ödemek durumunda.

Bu süreci Gazeteci Alican Uludağ gündeme taşıdı, bir süre önce.

Fakat, madalyonun bir de öteki yüzü var her zaman olduğu gibi.

Yeğin ile yaşamını yitirmesinden altı ay önce evlenen iki çocuk annesi Şellavcı'nın öldürülmesini, neden "katliam" şeklinde yorumladığımı iki resmi belgeden aktarayım tek tek.

Belgelerin ilki, İzmir 16. Asliye Ceza Mahkemesi'ne ait gerekçeli karar. Gerekçeli karar, Şellavcı'nın öldürülmesinde ihmali görülen polislerin yargılamasıyla ilgili.

Ailesi, Kaffar Yeğin'in katletmesi sonrasında Şellavcı'nın korunmasında yeterli önlemleri almadıkları iddiasıyla ikisi kadın, 12 polis hakkında şikayetçi oldu.

Şikayet sonrasında İzmir 16. Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılama yapıldı.

Aynı mahkemenin "tüm sanıklar adına beraat kararı verdiği" yargılaması kapsamındaki gerekçeli kararda Şellavcı'nın yaşadıkları şöyle yer aldı:

Şellavcı, 1 Ekim 2022'de, resmi nikahlı eşi Kaffar Yeğin'in kendisini dövdüğü, tehdit ve hakaret ettiği gerekçesiyle Bornova İlçe Emniyet Müdürlüğü Aile içi ve Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Büro Amirliği'ne başvurdu.

Eşine karşı şiddet uygulayan Yeğin hakkında Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Yasası kapsamında İzmir 16. Aile Mahkemesi'nin 3 Ekim 2022 tarihli kararıyla tedbir kararı alındı.

Mahkemenin kararı, Bornova İlçe Emniyet Müdürlüğü Aile içi ve Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Büro Amirliği'nce iki gün sonra Kaffar Yeğin'e, 6 Ekim 2022 günü ise, Şellavcı'ya tebliğ edildi.

Tebligatların ardından 8 Ekim 2022 günü Bornova İlçe Emniyet Müdürlüğü Aile içi ve Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Büro Amirliği'nin 2022/1312 suç numaralı soruşturmasıyla Şellavcı, Yeğin tarafından tehdit edildiğini iddia ederek şikayetçi oldu.

10 Ekim 2022 günü yine Şellavcı, Bornova İlçe Emniyet Müdürlüğü Aile içi ve Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Büro Amirliği'ne, 2022/1323 suç numaralı soruşturma ile huzur ve sükununu bozduğu iddiasıyla eşi Yeğin hakkında başvuru yaptı.

Dokuz gün sonra bildirildi

Şellavcı'nın üç gün içindeki iki şikayet başvurusu, Bornova İlçe Emniyet Müdürlüğü Aile içi ve Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Büro Amirliği'ndeki görevliler İbrahim Yaman, Mehmet Mimaroğlu ve Gamze Yılmaz tarafından tam dokuz gün sonra 19 Ekim 2022 günü Ailenin Korunması İnfaz Masası'na bildirildi.

Eşi Yeğin'in kendisine yönelik eylemlerinin devam etmesi üzerine Şellavcı, 10 Ekim 2022 günü Bornova İlçe Emniyeti'nin yanı sıra aynı gün Karabağlar İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne başvuru yaptı.

Karabağlar İlçe Emniyeti'nin 2022 / 1409 suç numarası verdiği soruşturmasında Şellavcı, Yeğin tarafından hakarete uğradığını iddia etti.

Beş gün sonra 15 Ekim 2022 günü bir kez daha Karabağlar İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne giden Şellavcı, Aile içi ve Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Büro Amirliği'ne 2022 / 1431 numaralı başvuruyu yaptı. Başvurunun gerekçesi, Yeğin'in boşanma aşamasında olduğu eşi Şellavcı'nın huzur ve sükununu bozduğu iddiasıydı.

Yine geç bildirim

Şellavcı'nın; Karabağlar İlçe Emniyeti'ne yaptığı iki ayrı başvuru, tıpkı Bornova İlçe Emniyeti'nde görevli polislerin yaptığı gibi gecikmeli olarak Ailenin Korunması İnfaz Masası'na bildirildi.

Karabağlar İlçe Emniyet Müdürlüğü Aile içi ve Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Büro Amirliği'nde görevli Komiser Yardımcısı Bünyamin Fikri Atlan ile polis memurları Nejat Erkan, Veysel Güç, Burak Düzgider, Hüseyin Hırçın, Duygu Mualla Çınar ve Mustafa Kırmaz tarafından 22 Ekim 2022 günü "yedi gün" gecikmeyle ilgili birime bildirildi.

Bildirim, cinayetten sonra!

Takvime bakıldığında aslında her şey ortada.

Sürecin en vahim olanı ise; Karabağlar İlçe Emniyeti'nde görevli polislerin Ailenin Korunması İnfaz Masası'na yaptığı bildirim, Şellavcı'nın katledilmesinden sonra gerçekleştirilmesi!

Zira, Karabağlar İlçe Emniyeti'ndeki polisler Şellavcı hakkındaki bildirimi ulaştırdıklarında iki çocuk annesi kadın, 21 Ekim 2022 gecesi eşi Kaffar Yeğin tarafından çoktan öldürülmüştü. Hem de başından vurularak.

Görevi ihmal iddiasıyla iddianame

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nca 12 polis hakkında hazırlanan iddianamenin gerekçesi şöyle:

"(…) Kaffar Yeğin hakkında verilen tedbir kararının birden çok ihlalleri olmasına rağmen görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek ihlal tahkikatlarını görevli merciye geç bildirerek kişilerin mağduriyetine ve kamunun zararına neden olarak görevlerini ihmal ederek üzerlerine atılı suçu işledikleri (…)"

Uzatmayayım; sanık polisler yargılama sırasında savunmalarını yaparken görevi ihmal etmediklerini anlattılar, özetle.

"Tüm sanıkların ayrı ayrı beraatine…"

Ve mahkeme, görevi ihmal iddiasıyla yürütülen yargılama sonucunda değerlendirmesini şu şekilde oluşturdu:

"(…) Her ne kadar sanıklar hakkında görevi ihmal suçundan cezalandırılmaları istemiyle kamu davaları açılmış ise de; sanıkların, yadsıma içeren, bilinen ve tanınan yaşam deneyimleri gözetildiğinde aksine somut bir delil elde edilemeyen savunmaları karşısında soyut iddia dışında atılı suçun kasta makrun bir kusurları ile sanıklar tarafından işlendiğini gösterir her türlü şüpheden uzak, mahkûmiyetlerine yeter, kesin ve inandırıcı bir delil elde edilemediği sonucuna varılmakla sanıkların lehine yorumu zorunlu bulunan şüphe halinin bertaraf edilememesi, sanıkların atılı suçu kasta makrun bir kusurları ile işlediklerine ilişkin olarak somut bir delile dayalı biçimde tam bir vicdani kanaate varılamaması ve varsayıma dayalı olarak mahkûmiyet hükmü tesis edilmesinin de imkan dahilinde görülmemesi değerlendirilerek sanıkların atılı suçtan ayrı ayrı beraatlerine yönelik karar alınmıştır.(…)"

Yargılama kararı ise; "her ne kadar sanıklar hakkında görevi ihmal suçundan cezalandırılmaları istemiyle kamu davaları açılmış ise de; sanıkların atılı suça yasada öngörülen unsurları ile vücut veren ve kasta makrun bir kusurları ile işledikleri suç teşkil eden bir eylemlerinin bulunduğu sabit olmadığından CMK'nın 223 / 2-e maddesi gereğince sanıkların atılı suçtan ayrı ayrı beraatlerine…" şeklinde hükmedildi, mahkemece.

Kanun yararına bozma talebi

Yerel mahkemenin söz konusu kararı karşında Şellavcı'nın avukatı Ensar Aktürk, itiraz yetkisini kullandı.

Ailenin avukatının yerel mahkeme kararına yaptığı itiraz yine yerel mahkemece reddedildi.

Sonunda; Avukat Aktürk, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'ne itiraz dilekçesi gönderdi. Dosyaya yönelik kanun yararına bozma yetkisinin Adalet Bakanlığı'nca kullanılması talebinde bulundu.

Başvurusunda, geçmişte benzer dosyalar konusunda verilen yargı kararlarına atıf yapan Aktürk, beraat eden polis memuru İbrahim Yaman'ın anlatımlarına yer verdi:

"(…) Şüpheli İbrahim Yaman ifadesinde, Kaffar Yeğin'in 01.10.2022 tarihinde arayıp ifadeye çağırdıklarını ve öldürmekle tehdit etmiş, yaralamış, hakaret etmiş, mala zarar vermiş, şüpheliyi ifadeye gelmesi için 2 gün beklediklerini; şüphelinin 03.10.2022'de geldiğini açıkça beyan etmiştir. 

Kolluğa kanun kapsamında doğrudan önleyici tedbir alabilme yetkisi verildiği bir konuda; ifade alma sürecinin, şüphelinin inisiyatifine bırakılması açık bir hizmet kusuru ve görevi ihmal niteliğinde bir eylemdir.

Diğer husus İbrahim Yaman ifadesinde, evrakları geç göndermiş olmalarının nedenini kati raporun geç gelmiş olması olarak belirtmiş, fakat bu hususta süreci hızlandırmak için herhangi bir eylemde bulunup bulunmadığını ise açıklamamıştır. Süreci, sürüncemede bırakmak sureti ile görev ihmalinde bulunmuştur.

Diğer husus, savcının fezlekeyi sistemden onaylamadığı için evrakın geç gittiğini beyan etmesidir. Bu konuda da, yukarıda olduğu gibi süreci takipsiz bırakarak görev ihmalinde bulunmuştur. Şüpheli bu hususta, savcılık kalemi ile irtibata geçip geçmediği hususunda bir beyanda bulunmamıştır. (…)"

"Ahmet Kaya'nın şarkısıyla tehdit etti"

Dilekçesinde Aktürk, polislere yönelik davanın, "görevi ihmal" suçu nedeniyle açılmış olmakla birlikte sanık polislerin bir kısmının fiilleri "görevi kötüye kullanmak" suçunun unsurlarını oluşturduğuna dikkati çekti.

Aktürk; "sanıklar arasındaki fiil farklılıkları incelenmeden, tüm sanıklar yönünden tek bir fiil varmış gibi "görevi ihmal" suçundan beraat kararı verilmesi hukuka aykırıdır" görüşünü savundu.

Avukat Aktürk, yaşananları anlatırken süreçle ilgili şu bilgiyi aktardı:

"Oysa olay tam olarak şöyle gerçekleşmiştir; Hülya Şellavcı'nin şikayetçi olmak istediği konu, şüphelinin kendisine Whatsapp üzerinden gönderdiği Ahmet Kaya'nın 'Benden Sonra Kalan Kalır' isimli şarkıyı göndermiş olmasıdır. Polis memurları bunun bir tehdit olmadığını beyan ederek ilk başta ifade almak istememişler, Hülya Şellavcı'nın ısrarı sonucu ifade alacaklarını ve beklemesi gerektiğini belirtmişlerdir. Bunun üzerine avukatı olarak merkeze gittiğimde daha bekleyeceğimiz tarafımıza söylendiği için dışarıda bekletilmek suretiyle maktülün ifadesi alınmıştır.  Katil zanlısının ifadesi de bu durumu ispatlamıştır. (…)"

Bir bilgi daha vereyim; Şellavcı'nın öldürülmesi kapsamında adli yargılamaya alınan polisler hakkında aynı zamanda Emniyet Genel Müdürlüğü de idari soruşturma yürüttü.

Polisler, idari soruşturmada da aklandılar birer birer.

Avukat Aktürk, Adalet Bakanlığı'ndan "kanun yararına bozma" talebinde bulundu. Ancak, Adalet Bakanlığı'nın bu ara epey meşguliyeti var. Bilakis Ankara'da devam eden Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş'in öldürülmesi ve organize suç örgütü lideri olduğu gerekçesiyle yargılanan Ayhan Bora Kaplan'ın yargılanması bakanlığın gündemde kalmasına neden oluyor.

Sadece bu iki yargı süreci mi baş ağrıtan. Elbette değil. Daha birçok yargılama ve soruşturmalar var.

Ancak ülkedeki kadın cinayetlerine dönük adım atılacaksa, Hülya Şellavcı'nın öldürülmesinde ihmali bulundukları gerekçesiyle yargılanan ve beraat eden polislerle ilgili kararın, kanun yararına bozma yetkisi çerçevesinde gözden geçirilmesi daha sağlıklı sonuca ulaşılmasının önünü açacaktır.

Tolga Şardan kimdir?

Tolga Şardan, 1988'de yerel yayımlanan Ankara Ulus gazetesinde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. 

Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık bulundu. 

Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu. 

Şardan, 2019'da Doğan Kitap'tan yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı. 

2019'dan bu yana T24'te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Savcı Sisli Vadi’de “olası kasıtla adam öldürme”den ceza isterken, mahkeme “bilinçli taksirle” suçu neden hafifletti!

"Bakan Yardımcısı Mehmet Yılmaz, Ceza İşleri Genel Müdürü iken Ankara’da makamındaki görüşmemizde bu sonucu bize söyledi... Son duruşmada, karar okunalı daha bir dakika olmuştu. Mehmet Yılmaz Bey bana kararı attı. Ankara’da kendi makamında söylediği gibi karar çıktı. Bizce karar önceden verilmişti"

Ecevit, Avcıoğlu, CHP ve adaylık yarışı

AKP’nin başlatmak istediği ancak ittifak ortağı MHP’nin önünü kestiği Kürt açılımı konusunda CHP de İmamoğlu üzerinden yürümeye çalışıyor. Kürtlerin en yoğun olduğu kent İstanbul’da DEM Parti adayı Meral Danış Beştaş’ın yüzde 2.12 oy aldığı son yerel seçimde, İmamoğlu’nun AKP’nin adayı Murat Kurum’a attığı yüzde 11’den biraz fazla oy farkında Kürtlerin oyu var

TUSAŞ’ın korunmasındaki zafiyet kimin sorumluluğunda?

Baykar tesislerinin korunması uzunca zamandır İstanbul Emniyeti bünyesindeki Özel Harekat Şubesi’nde görevli özel harekatçı polislerce yapılıyor. Baykar, devlet tarafından böylesi yüksek güvenlikle korunurken, TUSAŞ’taki güvenlik zafiyetinin açıklamasını ilgilileri yani TUSAŞ yönetimi yapacaktır, sanırım

"
"