16 Mart 2021

Heysem Topalca, Memet Gezer ve ABD Uyuşturucuyla Mücadele Bürosu soruşturması

İddia o ki; ABD, Gezer ve söz konusu yargılama üzerinden Türkiye'nin aleyhine Topalca – Gezer bağlantıları üzerinden yeni bir dosya çalışması yapıyor

Suriye savaşında on yıl geride kaldı.

Üçüncü Dünya Savaşı olarak adlandırılan süreç içinde birbirinden farklı senaryolar ve gelişmeler yaşandı, yaşanmaya devam ediyor.

Orta Doğu haritasının yeniden şekillenmesi planının en önemli aşamalarından Suriye'deki iç savaş süper güçlerin adeta oyun sahası haline geldi.

Binlerce insan yaşamını yitirdi. Yüzbinlercesi evini, yurdunu terk etti. Dünyanın önemli bir bölümünün demografik yapısı farklılaştı.

İç savaşla birlikte Şam yönetiminin boşalttığı kuzeydeki bölgeler, aynı zamanda silahlı terör örgütlerinin hareket alanı oluverdi.

Özellikle El Kaide yapılanması içinde olan ve sonradan ayrılarak tek başına hüküm süren IŞİD, nerdeyse bölgenin tek hâkimi oldu bir süre.

Topalca'nın IŞİD'deki etkisi

Bu süreçte terör örgütleri kadar Türkiye'ye sıkıntı yaratan farklı oluşumlar da vardı kuşkusuz.

"Hayalet Komutan" adıyla bilinen Heysem Topalca bunlardan biriydi.

Topalca, geçtiğimiz şubatta Konya yakınlarında jandarma bölgesindeki trafik kazasında hayatını kaybetti.

Kazayla ilgili daha önce Büyüteç'te yazı kaleme almıştım.

Bugün Topalca'nın içinde yer aldığı ilginç olaylar zincirini aktarmaya çalışacağım.

Hatırlanacağı üzere, Suriye'deki iç savaşla birlikte Türkiye'ye dönük eylemler gerçekleştiren IŞİD, 2014'te Niğde Ulukışla'da silahlı eylem gerçekleştirdi.

Yol kontrolünde tesadüfen durdurulan taksinin içindeki yabancı uyruklu üç IŞİD'ci kendilerine müdahale etmek isteyen güvenlik güçleriyle çatışmıştı. Olayda iki güvenlik görevlisi şehit olmuş, bir sivil de yaşamını yitirmişti.

Heysem Topalca

İddianamedeki tespitler

Olayla ilgili Niğde Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, Konya'da ölen Heysem Topalca da "sanık" olarak yer almıştı.

Savcılığın; gerek şüphelilerden, gerekse tanıklardan aldığı bilgiler doğrultusunda Topalca hakkındaki tespit ve değerlendirmesi iddianamede şöyle yer aldı:

" (…) Heysem Topalca'nın Suriye uyruklu bir Türkmen olduğu, sınırda kaçakçılık faaliyetlerinde bulunduğu, Suriye'deki iç savaşın başlamasından sonra Esad rejimi ile savaşan Türkmen bir grubun sorumluluğunu üstlendiği, Türkiye sınırından Suriye'ye geçmek isteyen El Kaide ve El Kaide bağlantılı Çündüş Şam ve Nusra Cephesi gibi örgütler ve IŞİD örgütüne mensup elemanlarına yardım ettiği, onların sınırdan geçişini sağladığı,

Soruşturmaya konu olayın şüphelisi silahlı terör örgütü mensubu Benyamin Xu'nun Türkiye'den Suriye'ye geçişini sağladığı ve bu kişi ile irtibatının Ulukışla'daki saldırı anına kadar devam ettiği anlaşılmaktadır.

Benyamin Xu

Bunun yanında şüpheli Heysem Topalca'nın silahlı terör örgütlerine mühimmat temin ettiği yönünde de şüphelerin bulunduğu ve bu kapsamda Adana Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma yürütüldüğü anlaşılmaktadır.

Ayrıca Heysem Topalca'nın Reyhanlı'da meydana gelen ve çok sayıda vatandaşımızın ölümüne neden olan patlama olayının sorumlularından olduğu iddia edilmiştir.

Bu nedenlerle; dosya kapsamında bulunan deliller birlikte değerlendirildiğinde, bu delillerin şüpheli Heysem Topalca'nın, El Kaide bağlantılı olduğu değerlendirilen Çündüş Şam adlı terör örgütü üyesi olduğu yönünde "yeterli şüphe oluşturduğu" anlaşılmıştır. (…)"

Reyhanlı saldırısı ve Topalca

İddianamedeki şekliyle Topalca; hem kaçakçı, hem de teröristti.

Peki Topalca'nın Reyhanlı saldırısındaki rolü neydi?

Reyhanlı'da 2013'te yaşanan ve 53 yurttaşın yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan bombalı araç eyleminin iki önemli ismi Yusuf Nazik ve Memet Gezer, Topalca'yı işaret etti.

MİT tarafından Eylül 2018de Suriye'de yakalandıktan sonra Ankara'ya getirilen Nazik, Topalca'nın konumu anlatırken, "Topalca, Suriye'deki cihatçılara destek veren Suriye vatandaşı bir Türkmen. Bize bu tezgâhı kuran kişi, Heysem Topalca olabilir. Topalca'yla zaman zaman Reyhanlı'dan mal geçirmek için işbirliği yapıyorduk. Bu adam eskiden beri kaçakçılık yapar. Hem Reyhanlı bölgesinden hem de Yayladağı'ndan geçiş yapabiliyor. Biz Reyhanlı'ya yanaşamıyoruz bile. Oralar cihatçıların elinde" değerlendirmesini yapmıştı.

Reyhanlı saldırısı

DEA'nın tuzağı

Reyhanlı olayının firari isimlerinden ve aynı zamanda Topalca ile yakın bağlantısı bulunduğu bilinen Memet Gezer ise, daha sonra ilginç bir sürecin içine girdi.

Suriye'deki çatışma bölgelerinde terörist faaliyetlerden ziyade silah kaçaklığı yapan Gezer, yine bölgede PYD'yi destekleyen Amerika'nın ünlü soruşturma birimi DEA'nın tuzağına düştü.

Gezer'in bölgedeki kaçakçılık faaliyetlerinden haberdar olan ABD Uyuşturucuyla Mücadele Bürosu (DEA), 2016'da yerel bir elemanı aracılığıyla sözde silah kaçakçılığı gerçekleştirmek amacıyla Gezer'le temas kurdu.

DEA'nın yerel muhbirleri, yüklü miktarda silah almak amacıyla bağlantı kurdukları temas sayesinde sık sık Gezer'le görüşme yaptılar.

Bu arada Gezer, uyuşturucu ticareti yapmak, resmi belgede sahtecilik, suç işlemek amacıyla kurulan suç örgütüne üye olmak suçlarından Ankara, İstanbul ve Adana Ağır Ceza Mahkemeleri'nce 7 ayrı yakalama kararıyla aranmaktaydı.

Topalca'yla bağlantılı kaçakçının sırrı

Gezer'in Türkiye'den çıkıştaki son resmi kaydı Ocak 2009'da Hatay'ın Cilvegözü Sınır Kapısı olarak görünüyordu.

Reyhanlı katliamında da rolü olan Gezer, resmi olarak ülkeye giriş – çıkış yapmasa da bölgedeki olaylarla ilgilenen herkes tarafından tanınıyor, biliniyordu.

Gezer, DEA'nın muhbirlerinin Meksika'daki kokain kaçakçılığı yapan uyuşturucu kartellerinin ABD'ye yapacakları büyük sevkiyatlarla kullanılmak üzere sipariş verdiği silah ve mühimmat konusunda anlaşmaya vardı.

Satış kapsamı pek de öyle basit değildir.

DEA'nın yönlendirdiği muhbirler, Memet Gezer ile 1000 AK-47 Kalaşnikof otomatik tüfek, 2 bin 500 el bombası, 250 keskin nişancı tüfeği, 250 RPG roketatar, 250 makineli tüfek ve 100 antitank mayını satın alma konusunda el sıkıştı.

Siparişlerin temini ve sevkiyatıyla ilgili faaliyetler devam ederken, DEA'nın muhbirleri Memet Gezer'i "numune göstermek ve ilişkiyi derinleştirmek" amacıyla Karadağ'a davet etti.

Memet Gezer, beraberinde iş ortağı Suriyeli Saber K. ile birlikte Nisan 2016'da Karadağ'a gitti. Fakat "evdeki hesap çarşıya uymadı" misali ikiliyi Karadağ'da sürpriz beklemekteydi.

ABD'nin Balkanlar'da güçlü olduğu ülkelerden olan Karadağ'ın yerel güvenlik makamları, Memet Gezer ve Suriyeli ortağını "uluslararası silah kaçakçılığı suçu işledikleri" iddiasıyla gözaltına alıp tutukladı.

Karadağ'dan New York'a operasyon

Tutuklamayla birlikte bu kez devreye DEA girdi. ABD'nin teslim talebinin kabul edilmesiyle DEA, operasyonun ikinci aşamasına geçti. DEA, iki kaçakçıyı Karadağ'dan New York'a uçurdu.

Gezer ve ortağının hakkındaki iddiayı araştırmakla görevli New York Güney Bölge Savcılığı'nın yetkilisi, Türkiye'nin de yakından tanıdığı bir isim olarak karşımıza çıktı.

ABD nezdinde Türkiye'nin başına bela olan Halkbank dosyasını soruşturan Savcı Preet Bharara'dan başkası değildi bu isim.

ABD Adalet Bakanlığı, Memet Gezer ve ortağı hakkında "uluslararası silah kaçakçılığı" ve "kara para aklamak" iddiasıyla yürüttüğü soruşturma çerçevesinde iddianame hazırladı.

Ancak bu noktada ilginç gelişme yaşandı. Ön hazırlık soruşturmasında iki şüpheli olmasına karşın iddianamede sadece Gezer'in adı yer aldı! Suriyeli ortak iddianamede gözükmüyordu.

Suriyeli ortak ya DEA'nın muhbiriydi ya da itirafçı oldu. Bilemiyoruz.

Fakat iddia o ki; ABD, Gezer ve söz konusu yargılama üzerinden Türkiye'nin aleyhine Topalca – Gezer bağlantıları üzerinden yeni bir dosya çalışması yapıyor.

* * *

Dünya büyük ama bir o kadar da küçük maalesef.

Kimi zaman birbirinden bağımsız gibi görünen olayların arkasından sonu anlaşılamayan ya da sonuçları öngörülemeyen süreçler karşımıza çıkıyor. 

Yazarın Diğer Yazıları

Mal varlığını açıklayamayan ünlü Savcı Bato’ya verilen hapis cezası ve İstanbul Emniyeti’ndeki tayinler

Savcı Okan Bato, eski mal bildirimleri ile HSK müfettişine sunduğu mal bildirimi kapsamında yasal geliri ile örtüşmeyen 8.1 milyon lirayı izah edemedi

98 milyonluk mal varlığını açıklayamayan Vali Bilgin’e yargı yolu!

Vali Osman Bilgin ve ailesinin üzerinde görünen gayrimenkullerin gerçek değerleri dikkat çekti. 98 milyon 613 bin 219 lira 16 kuruşun “haksız mal edinme” kapsamında değerlendirilebileceği tespiti yapıldı. Gerek bilirkişi raporları gerekse müfettiş çalışmaları sonucunda ortaya çıkan veriler doğrultusunda Vali Bilgin’e yargı yolunu açan son imzayı İçişleri Bakanı Yerlikaya koydu

Emniyet’teki tayinlerin perde arkası: İstanbul’a yeni müdür atandı, Adıyaman’a müdür dayanmıyor!

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, bir hafta arayla iki ayrı il emniyet müdürleri kararnamesini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayından çıkarttı. Sekiz kente yapılan atamaların en önemlisi güç dengelerinin ortasındaki İstanbul’du, kuşkusuz. Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı ve Emniyet İstihbarat Başkanlığı gibi iki görevi beraber yürütmeye çalışan Selami Yıldız, nihayet çok istediği İstanbul Emniyet Müdürü koltuğuna oturdu. Atamaların perde arkasında neler yaşandı?

"
"