Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmesiyle birlikte devlet yeniden organize edildi.
Yeni bazı kurumlar oluşturuldu, bazı kurum ve yapılanmaların faaliyetleri askıya alındı.
Ülke genelinde sivil havacılık güvenliğindeki politikayı oluşturup uygulayan Milli Sivil Havacılık Güvenliği Kurulu (MSHGK) yeni sistemde boşa çıkan oluşumlardan.
MSHGK; Ulaştırma ve Altyapı ile İçişleri Bakanlıklarının yanı sıra gümrük teşkilatından sorumlu bakanlığın müsteşarlarının katılımıyla sivil havacılık güvenliğinde görev alan devlet kurumlarının temsilcilerinden oluşan bir kurul olarak yıllarca faaliyet yürüttü.
Kurul, olağanüstü koşulların dışında periyodik olarak her ay bir araya gelerek VIP salonlarının kullanımından, mevcut havalimanlarındaki güvenlik önlemlerinin alınması, havalimanlarının denetlenmesi, güncel gelişmelere göre güvenlik politikalarının oluşturulması, ihtiyaca göre havacılık güvenliğinde çalışacak personelin eğitimine kadar spesifik çalışmaların yürütülmesine yönelik kararlar alıp uygulanmasını kurul üyesi devlet kurumları aracılığıyla takip ediyordu.
Kurul, çalışma mevzuatını çıkartıp yürütmeyi sağlayan Başbakanlık'a karşı sorumlu biçimde görev yapıyordu. Hazırlanan yeni uygulamalar Başbakanlık talimatı olarak kamu kurumlarına ulaştırılıyordu.
Ayrıca kurul, merkezi Kanada'da bulunan Uluslararası Sivil Havacılık Güvenliği Bürosu (ICAO) ile doğrudan bağlantılı biçimde hareket ederek, uluslararası düzeyde alınan kararların uygulanmasından sorumluydu.
Ancak yeni yönetim sistemine geçildikten sonra gerek Başbakanlık'ın, gerekse bakanlık teşkilatlarında müsteşarlık makamının kaldırılması MSHGK'nin kendiliğinden ortadan kalkmasına neden oldu.
En son toplantısını geride bıraktığımız yılın ilkbahar aylarında yapan kurulun çalışmalarını askıya alması sivil havacılık güvenliği bağlamında kimi zaman sıkıntıların yaşanmasının kaynağı oldu.
Yolculara ve havalimanlarına yönelik güvenlik uygulamalarında yeknesaklığın sağlanamaması, VIP'lerin kullanımı, uçuş güvenliklerinin sağlanması gibi başlıklardaki sorunlar, mülki amirlikler yani valilikler kanalıyla aşılmaya başlandı. Hal böyle olunca, valiliklerin kendi aldıkları kararlar nedeniyle uygulamadaki yeknesaklıktan uzaklaşıldı.
* * *
İstanbul'daki üçüncü havalimanının açılmasıyla birlikte Türkiye'nin uluslararası sivil havacılıktaki konumunun farklı boyuta ulaşmasının ardından hem MSHGK'nin görevini yürütecek, hem de ICAO'yla bağlantıyı kuracak yeni bir yapı oluşturuldu.
İller İdaresi Yasası'na dayandırılarak İçişleri Bakanlığı bünyesinde oluşturulan yeni kurulun adı Merkez Güvenlik Kurulu (MGK).
Kurulun sekreteryası İçişleri Bakanlığı bünyesindeki İller İdaresi Genel Müdürlüğü'nde. Kurul üyeleri, yine MSHGK'de olduğu gibi ilgili bakanlıkların bakan yardımcıları ve üst yönetimlerinden oluşacak.
Sivil Havacılık'taki MGK'nın görev alanı sadece havalimanları değil, kara ve deniz sınır kapılarındaki güvenlik politikalarının oluşturulup uygulanması olacak.
Yeni kurul, geçtiğimiz günlerde bir araya gelip ilk toplantısını gerçekleştirdi.
MGK'nın oluşması özellikle ICAO'nun gözetimi altındaki havalimanlarının güvenliğinin sağlanması açısından önemli bir adım. Ancak, yeni kurulun oluşmasıyla birlikte bir de handikap ortaya çıktı.
Bilindiği üzere, ICAO sadece havalimanları güvenliğinden sorumlu uluslararası bir otorite. Aldığı kararların ülkeler tarafından uygulanmaması ya da zafiyete uğratılması, o ülkelerin sivil havacılıkta ağır fatura ödemesine neden olabiliyor.
Türkiye'de sadece sivil havacılıktan sorumlu MSHGK'nun yerine daha geniş bir görev tanımı olan MGK'nın oluşturulması, ICAO nezdinde yeni bir bürokratik düzenleme yapılmasının yolunu açabilir.
Antalya Havalimanı'nda çakmak skandalı
Ülkenin en önemli turizm merkezi olarak Türkiye'nin dünyaya açılan en önemli kapılarından Antalya Havalimanı'nda ilginç bir duruma bizzat tanık oldum.
Kısa süre önce Ankara'ya dönüş için geldiğim Antalya İç Hatlar Yolcu Salonu'nda oldukça yoğun güvenlik önlemleri vardı. Güvenlik görevlileri; hem salona giriş, hem de uçağa giriş öncesindeki ikili güvenlik hattında, yolcu beraberindeki çanta ve valizlere yaptıkları aramalarda özellikle yanıcı ve uçucu maddelere karşı çok dikkatli inceleme yapıyorlardı.
Uçuş güvenliğinin sağlanmasında en önemli olmazsa olmazlardan birisi valiz ve çantaların sorunsuz olması. Özellikle çakmak ve benzeri ateşli ve yanıcı maddelerin kabin içinde yer alması ICAO tarafından yasaklanmış durumda. Bunlar, uçak altı olarak tanımlanan kargo bölümündeki çanta ve valizlerde muhafaza edilmek zorunda. Zaten bu konuda yolcuların dikkatini çekmek amacıyla havalimanlarında görsellerle bilgilendirmeler yapılıyor.
Peki, Antalya Havalimanı'ndaki durum neydi?
Yolcuların biniş kartlarını alarak uçağa geçişten önceki son kapı için bekledikleri ve “arındırılmış salon” olarak tanımlanan yüzde yüz güvenlik sağlanmış bekleme salonundaki büfede çakmak satılıyordu!
Hem de 211 numaralı çıkış kapısının hemen önündeki büfede…
Üstelik çıkış kapısındaki ekranda uçak kabini içine alınması yasak olan maddelerin gösterilmesine rağmen, farklı eşyaların satıldığı büfede kutular içinde satışa sunulan dizi dizi onlarca çakmak uçak güvenliğini tehdit açısından dikkat çekiciydi.
Her gün onlarca uçağın iniş kalkış yaptığı, binlerce yolcunun uçağa binişi beklediği arındırılmış salondaki büfeden alınacak bir çakmak, hem uçak ve içindekilerin hayatını riske atacak, hem de Türkiye'yi zora sokacak bir harekete neden olabilir.
Antalya Havalimanı'ndan sorumlu Antalya Valiliği bu hatayı nasıl yapar? Bunun yanıtı olması gerekir.
Belki denetlemelerdeki yetersizlik böyle bir sonuç doğurdu.
Benzer durumlar diğer havalimanlarında var mı? Bilemiyorum.
İşte yeni oluşturulan Merkez Güvenlik Kurulu, sivil havacılık güvenliğinde yeknesaklığın sağlanması, alınan önlemlerin denetlenmesi konusundaki boşluğun ortadan kaldırılmasını sağlayacaktır.