İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, yeni yıla girilmesine üç kala yaptığı açıklamada, FETÖ ile temasının bulunduğu tespit edilen ve hâlihazırda görev başındaki 445 polisin açığa alındığını açıkladı.
Yerlikaya, kişisel sosyal medya hesabından yaptığı bilgilendirmede, açığa alma işleminin Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesindeki KOM Başkanlığı'nca elde edilen dijital materyallerin incelenmesi sonrasında gerçekleştiğini duyurdu.
Öncelikle şunu belirteyim; bu açığa alma işleminin Türk Silahlı Kuvvetleri çatısı altında yaşanan "tarikat / cemaat tartışmaları"nın yoğunlaştığı günlere rastlaması dikkat çekici.
Hatırlayalım, Tuzla Piyade Okulu'nda yaşanan ve idari / adli soruşturmaya konu olan 10 Kasım'da Atatürk fotoğrafını resmi elbisesine takmak istemeyen bir subay ile karşısındaki subayların karıştığı olayın merkezinde tarikat ve cemaatler bulunduğu iddiaları gündeme geldi.
Emniyet'teki süreçte ise, durum biraz farklı. MİT'ten gelen verilerin incelemesinin bir süredir KOM Başkanlığı'nda devam ettiği biliniyor. Yaklaşık altı aydır sürüyor detaylı inceleme.
Çünkü MİT Başkanlığı, Garson'dan elde edilen hafıza kartının şifresini kırıp yeni bilgilere ulaştıktan bir süre sonra Emniyet Genel Müdürlüğü'nün bilgilendirdi.
Yanlış hatırlamıyorsam, MİT'in bilgilere ulaşması seçimlerden önceydi. Hatta FETÖ'yle bağları oldukları iddiasıyla kimi personel hakkında soruşturma yürüten polis başmüfettişlerine "yeni bilgiler çıktı, bekleyin" talimatı verildi aynı günlerde.
Bu takvime bakıldığında yine ilginç bir durum ortaya çıkıyor kuşkusuz.
Çözümlenen bilgilerin seçimden önce emniyetin eline ulaşmadığı biliniyor. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın göreve başlamasından sonra veriler emniyete ulaştı.
Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile o dönemdeki MİT'in üst yönetimi, özellikle Başkan Hakan Fidan'ın arasının limoni olduğu Ankara'da bürokrasiyi takip edenlerce sürekli konuşuluyordu. İki kurum arasında zaman zaman "güvensizlik" iddiaları da kulislere yansıdı.
Akla gelen bir soru daha var. MİT'in Emniyet'e gönderdiği yeni veri listelerinde "eski ekipten aktif konumdaki üst düzey emniyet müdürlerinden isimler var mı?"
Bu soru da kulislerde gündeme geldi.
C kodlu polislerle ilgili detaylı bilgiler
Yerlikaya'nın FETÖ'yle bağı olduğu gerekçesiyle açığa alındığını açıkladığı gelişmeyle ilgili biraz detay vermekte fayda var.
Edindiğim bilgilere göre; açığa alınan personel, teşkilatta başkomiser rütbesine kadar olan polislerden. Henüz emniyet amiri ile daha üst rütbedeki polis müdürlerinden açığa alınan yok.
Aynı hafıza kartından 3 binden fazla personelle ilgili yeni veri çıktığı bilinmesine karşın açığa alınan polis sayısının 445'te kalmasının gerekçesi yaklaşan yerel seçimler olsa gerek.
Teşkilatta, tıpkı 26 Nisan 2017'de yaşanan 9 binden fazla polisin açığa alınması gibi bir uygulamanın benzerinin işleme konulmasının, seçimler açısından, ülke güvenliği çerçevesinde sıkıntıya yol açması mümkün.
Kaldı ki, aynı zamanda Ankara Cumhuriyet Bsaşvacılığı'nca yürütülen adli soruşturmaya esas olan söz konusu gelişme çerçevesinde 2016 - 2017 döneminde, yani FETÖ'nün başarısız darbe girişimden sonra yapılan polis alımlarında "sıkıntılı polisler" bulunduğu emniyet kaynaklarınca ifade ediliyor.
MİT'in Emniyet'e gönderdiği taze verilerde, Garson adlı gizli tanıktan elde edilen bilgiler kapsamında FETÖ tarafından gerçekleştirilen harfli kodlama sisteminde değişiklik yaşandığı da iddia ediliyor.
Mesela daha önce "C" koduyla bilinen personele yönelik daha detaylı veriler bulunduğu belirtiliyor.
C kodunun anlamı, listenin ele gerildiği dönemde Emniyet'çe şöyle yapılmıştı:
"Geçmişte FETÖ sohbetlerine dahil olan ancak güncel olarak irtibat kurulamayan kişiler."
C'nin bir de CA, C?, CB, CC, CD, CE, CF, CDE, CDP, CAKT şeklinde alt başlıkları var. Bu kodların hepsinin "geçmişte FETÖ yani Fetullah Gülen cemaati içinde yer alan fakat sonrasında FETÖ'nün güncel bağlantı kuramadığı" çerçevesinde farklı detayları var.
Daha önceki idari işlemler sırasında Emniyet teşkilatını yönetenlerce alınan kararda "C" başlığı altındaki personel, 17 - 25 Aralık süreci dışında tutuldu. FETÖ'den ayrıldıkları ve bir süredir görüşmedikleri için "sorunlu personel" olarak değerlendirilmedi.
Diğer bir değişle, pek çoğu günümüze kadar çalışmaya devam etti. Sayıları, o dönemde epeyce vardı.
Oysa şimdi yeni ortaya çıkan verilerde, C grubunun daha sıkıntılı hale büründüğü belirtiliyor. Yani, teşkilatta kalmaları "sakıncalı" denilebilir.
Önemli birimlerden personel tasfiyesi
Yeni veriler içinde, daha önce kamuoyunca bilinen, halen de FETÖ'yle bağı "kripto" düzeyde olduğu değerlendirilen ve deşifre olmamak amacıyla zaman içinde farklı tarikat / cemaat içine geçenler için kullanılan "renklendirme" tanımı yeni süreçte de önemli.
MİT'ten gelen veri listelerinde yer alan bazı isimlerin daha önce FETÖ içinde bulunmasına karşın şimdilerde başka tarikat / cemaat kadrolarından emniyet teşkilatında çalışmaya devam ettiği belirtiliyor.
Bu tabloya bağlı olarak bir bilgi daha vereyim; açığa alınan 445 polisin büyük bölümü il emniyet müdürlükleri bünyesinde görevli.
Bununla birlikte son günlerde Emniyet'in merkez teşkilatındaki önemli birimlerinde görev alan personelden branş dışı bırakılanlar var.
Uygulamanın anlamı şu; veriler üzerinden tespit edilen "sakıncalı / sorunlu" personelin özellikle operasyonel faaliyetleri bulunan birimlerden tayini çıkartılıyor.
Bu birimler arasında İstihbarat Başkanlığı, KOM Başkanlığı, Narkotik Suçlarla Mücadele Başkanlığı, Özel Harekat Başkanlığı, Terörle Mücadele Daire Başkanlığı gibi dikkat çeken birimler var.
Özellikli birimlerden "sakıncalı" görülüp branş dışına çıkarılan personelin bir daha yeni bir karar alınmadıkça aynı birimlerde çalışması olanaksız.
Tabii burada, "böylesi kritik birimlerde sakıncalı personel nasıl çalıştırılıyor?", "söz konusu personelin referansları kim / kimler?" sorularının yanıtları önemli.
Acaba Menzil'e kadro mu açılıyor?
Bakmayın siz, Emniyet'in 400 bin kişilik teşkilat olduğuna. Herkes, herkesin seceresini bilir!
Açığa alma, renklendirilen personelin tespiti ve branş dışına çıkarma gibi tasfiye işlemleri, teşkilatın FETÖ bağlılarından temizlendiği görüşü kadar, deyim yerindeyse "şeytanın gör dediği" meselesini de gündeme getirmiyor değil.
Son zamanlarda tıpkı TSK'da güçlendiği gibi Emniyet içinde de kendisini hissettiren Menzil başta olmak üzere diğer cemaat ve tarikatlara yer açılmadığını düşünmek isterim doğrusu!
Ancak; gerçekleşen bazı kritik atamalar ve görevden almalar, bu iyimserliği ortadan kaldırıyor maalesef.
Umalım ki, karar vericiler bir an önce süreci yeniden değerlendirsinler. Tarikat ve cemaatlerden uzak duran kadrolarla görev yapsınlar.
İstihbarat birimlerinde incelemeler
Bu arada İçişleri Bakanlığı'nda sessiz sedasız denetim süreci yürütülüyor bir süredir.
Bakan Ali Yerlikaya'nın onayıyla mevzuatta yer aldığı şekliyle Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı çatısı altındaki istihbarat birimleri Mülkiye Teftiş Kurulu müfettişlerince denetleniyor.
Dediğim gibi, denetleme yasa hükmü olarak rutin işlem.
Ancak, bu denetlemeyi önemli hale getiren Önceki İçişleri Bakanı Soylu'nun görevden ayrılmasından sonra yapılan ilk özel denetim olması.
Hatırlarsınız, Soylu'nun görev dönemi sırasında toplumun pek çok farklı kesimi emniyet ve jandarma istihbaratının hedefi olduğu iddialarını gündeme getirdi.
Hatta iddiaların odağındaki isim Soylu, seçimden kısa süre önce "Kim o?" adı verilen ve akıllı telefonlarda kullanılan özel istihbarat uygulamasını duyurdu.
Şimdi müfettişler, söz konusu denetimlerde, her iki kuruma ait geriye dönük altı aylık iş ve işlemleri inceliyor.
Bu sebeple, Yerlikaya döneminde yapılan denetimde müfettişlerin sorunlu iş ve işlemleri tespit etmesi içten bile değil.
Tolga Şardan kimdir?
Tolga Şardan, 1988'de yerel yayımlanan Ankara Ulus gazetesinde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı.
Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık bulundu.
Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu.
Şardan, 2019'da Doğan Kitap'tan yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı.
2019'dan bu yana T24'te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor.
|