05 Eylül 2023

"Filenin kızları"nın çifte zaferi ve FETÖ borsası iddialarının odağındaki Savcı'nın soruşturma raporu

HSK İkinci Dairesi, Bato'nun durumunu iki ana başlık üzerinde değerlendirdi. İlk bölüm, Bato'nun görev ve sorumluluğuna uymayan davranışlarla ilgili: "Görevinin gereklerine aykırı hareket edip, maddi menfaat temin ederek usul ve yasaya aykırı işlemler yaptığı". İkinci bölüm ise; "haksız mal edinme" konusunda

Yeni haftaya güzel bir kutlamayla başladık.

"Filenin kızları"; yaz boyu evlerinden, sevdiklerinden uzak kaldılar. Ama önce Milletler Ligi, sonrasında da Avrupa Şampiyonası'nda birincilik kürsüsüne çıkıp, iki şampiyonluk kupasıyla "şimdilik" eve döndüler.

Zira mesai henüz bitmedi, bu ay 2024 Paris Olimpiyatları'nın eleme maçları başlayacak. Kızlarımız ter dökmeye devam edecek.

Türkiye, voleybolda uluslararası serüveninde tam 60 yıl sonra çifte başarıya ulaştı. Bazı kendini bilmezlerin dışında tüm ülke sevinçten havalara uçtuk.

Günlük kısır ve anlamsız siyasetin içinde kızlarımızın başarısını gölgelenmesin.

Böylesi güzel ve başarılı evlatları yetiştiren annelere, babalara, emek veren tüm spor insanlarına sonsuz teşekkürler.

FETÖ borsası iddialarının odağındaki Savcı'nın soruşturma raporu

Dönüyorum, gündelik yaşama tekrar.

FETÖ'yle mücadelenin bir dönem sembol isimlerindendi, Savcı Okan Bato.

İktidarın birlikte uzunca bir dönem beraber yol aldığı Fetullah Gülen cemaatinin terör örgütü tanımlanmasıyla birlikte İzmir Adliyesi'nin tanınan isimlerinden oldu.

Başkente ve İstanbul'a uzak gibi gözükmekle birlikte gerek kuruluş, gerekse finans kaynağı oluşturulmasında önemli merkezlerinden olan İzmir'de yürütülen FETÖ soruşturmalarının öne çıkan ismiydi.

Aynı zamanda 15 Temmuz sonrasında da oldukça etkin görev yaptı. Hatta Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) tarafından İzmir Cumhuriyet Başsavcı vekili olarak atandı. Hem de terör bürosundan sorumlu olarak...

Ancak günler günleri, aylar ayları kovaladıkça işler rayından çıktı sanki.

Bato'nun adı İzmir merkezli FETÖ borsası iddialarında geçmeye başladı. Önceleri cılız biçimdeydi. Fakat sonrasında farklı mecralarda ve mahfillerde "devlet katı"nın duyacağı şekilde yüksek sesle konuşulmaya başlandı, Bato hakkındaki iddialar.

Okan Bato

Kudretli günlerden, müfettişli günlere

Sonra, 2019'da bir gün İzmir Cumhuriyet Başsavcı Vekili konumunda görev yapan Bato hakkında sessiz sedasız soruşturma başlatılıverdi.

Soruşturma için düğmeye basan, Bato'yu Başsavcı vekili olarak atayan HSK'ydı.

Şimdi biraz geriye gidelim.

HSK Birinci Dairesi Bato hakkında 2019/3256 sayı ile ön inceleme başlattı. Soruşturmayı yürüten HSK müfettişleri hazırladıkları raporu HSK'ya sundu.

HSK, rapor karşılığında 12 Mayıs 2020 günlü ve 2020/8850 sayılı "soruşturma izni verilmesi" talebine, HSK Başkanı ve aynı zamanda Adalet Bakanı olan Abdülhamit Gül tarafından iki gün sonra verilen onayla birlikte bu kez soruşturma başlatıldı.

Bu bilgi o dönemde yargı kulislerine "bomba" gibi düştü. Hem FETÖ borsası hem de usulsüzlük iddiaları, Bato için "yükseliş" devrinin sona ermesi demekti.

Müfettişlerin çalışmaları 12 Kasım 2020'de tamamlandı. Müfettiş raporunu 18 Şubat 2021'de değerlendiren HSK Birinci Dairesi, 2021/1861 sayılı kararıyla dosyayı, gereği için HSK İkinci Daire'ye gönderdi.

Ve geldik, biraz daha yakın tarihe.

HSK İkinci Daire, 2021'de kendilerine gönderilen dosyayı 28 Şubat 2023'te karara bağladı. Daire, Bato hakkında 19 sayfalık karar yazdı. Karara, HSK İkinci Daire Başkanı Mehmet Akif Ekinci ile birlikte beş üye daha imza attı.

Bu arada Bato, İzmir Adliyesi'ndeki görevinden alınarak Antalya Bölge Adliye Mahkemesi Savcısı olarak atandı. Diğer bir değişle tenzili rütbeyle başka bir göreve kaydırıldı.

'Görevini kötüye kullanma' iddiaları

HSK İkinci Dairesi, Bato'nun durumunu iki ana başlık üzerinde değerlendirdi. İlk bölüm, Bato'nun görev ve sorumluluğuna uymayan davranışlarla ilgili: "Görevinin gereklerine aykırı hareket edip, maddi menfaat temin ederek usul ve yasaya aykırı işlemler yaptığı..."

İkinci bölüm ise; "haksız mal edinme" konusunda.

HSK müfettişleri ilk bölümde 10 ana başlık üzerinde iddiaları inceledi. İddialara adı karışanların  ifadelerine başvuruldu. Deliller ortaya çıkarıldı. Ve Bato'nun da bilgisine başvuruldu elbette.

Raporun tamamını Büyüteç'e taşımam maalesef mümkün değil. Önemli bölümlerinden alıntılar yaparak süreci aktarmaya çalışacağım.

Kendisini "Bato'nun yeğeni" olarak tanıtan ve haklarında "nitelikli dolandırıcılık" suçundan yargılamaları bulunan Çağrı Durak'ın Murat Oktar ve Şahin Metin'le yakın ilişki içinde olduğu, bu kişilerin yaptığı işlerden menfaat temin ettiği konusu soruşturma içinde yer aldı.

Bunlardan birisi; Durak, Oktar ve Metin'in ortak olduğu şirkete, hakkında FETÖ üyesi olmak iddiasıyla soruşturma yürütülen iş insanı Ahmet Küçükbay'ın ortağı olduğu firmaya atanan kayyım ile görüşerek piyasadaki emsallerinin çok üzerinde, toplamda 3,5 milyon liralık ilan verilmesini sağladığı iddiası.

FETÖ'den soruşturma geçiren iş insanı anlatıyor

Ahmet Küçükbay'ın müfettişlere verdiği ifade raporda şöyle yer aldı:

"Darbeden önce Çağrı isimli kişi kendisini ilgilinin yeğeni olarak tanıttığı için piyasa rayici üzerinden beş yüz bin liraya anlaştıklarını, o sırada Okan Bato'nun adının geçmesinin bir artı olduğunu, ancak darbe teşebbüsünden sonra kayyımlar döneminde piyasa rayicinin üstünde 3,5 milyon lira karşılığında sözleşmeler yapıldığını, şirketin zarara uğratıldığını beyan etmiştir."

Raporda, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nca alınan bilirkişi raporunda her üç sözleşmede belirlenen bedelin piyasa rayicinin üzerinde olduğu yönünde tespitler bulunduğu ifade edildi.

Raporda şöyle denildi:

"Raporda şirketin reklamların yer alacağı duvarların tamamını kiralamak için 196 bin lira ödediği halde, bu reklamlar için Küçükbay AŞ'den 4 milyon 307 bin lira alındığı, hatta aynı reklam şirketinin aynı dönemde Küçükbay AŞ dışındaki diğer müşterilerle yaptıkları sözleşmelerde bir duvar reklamının ortalama satış değeri 40 bin lira iken Küçükbay AŞ'nin taraf olduğu sözleşmelerde bu değerin 150 bin lira olarak belirlendiği görülmüştür.

Soruşturma maddesinde yer alan Çağrı Durak ve Murat Oktar'ın sahip oldukları reklam şirketinin Ahmet Küçükbay'a ait Orkide Yağları AŞ ile ilk reklam sözleşmesini 1 Haziran 2016 tarihinde yaptıkları, bu sırada Ahmet Küçükbay hakkında gözaltı ve tutuklama işlemlerinin henüz uygulanmadığı ancak soruşturmanın başladığı,

Bu reklam sözleşmesi yapılırken şirketin reklam müdürü olan Tanık Ercan Erol'un da ifade ettiği gibi 'şirket sahiplerinin Okan Bato'nun yeğenleri olduğuna dair kanaatin ve dolayısıyla Ahmet Küçükbay hakkında yürütülen soruşturma dosyasında olumlu katkısı olabilir' düşüncesinin sözleşmenin aktedilmesinde etkili olduğu, diğer iki sözleşmenin de Ahmet Küçükbay tutuklanmasından sonra kayyımların imzasıyla yapıldığı anlaşılmıştır."

Kayyım anlatıyor

Kayyum Tamer Utku'nun müfettişlere verdiği ifade, raporda şöyle anlatıldı:

"Okan Bato'nun eşini hazine avukatı olmasından dolayı tanıdığını, Çağrı Durak reklam sözleşmesi yapmak istediği zaman onu araştırdığında kendilerini Okan Bato'nun teyzesinin çocuğu olarak tanıttığını duyduğunu, bunun üzerine Okan Bato'ya güvendiği için bir telefon görüşmesinde Çağrı isimli kişinin reklam işi için teklif verdiğini, etrafta bu kişilerin kendisinin yakın olarak tanıdıklarını, bu nedenle, bu şahısları tanıyıp tanımadığını Bato'ya sorduğunu, bu anlamda kendisini haberdar olmayabileceğini düşünerek bildirmek maksadıyla aradığını, Okan Bato cevaben 'yazlık komşumun oğlu, tanıyorum' diye ifade etti."

Müfettiş: İddia sübuta erdi

İfadelerin ardından müfettişin görüşü şöyle oldu:

"Dolayısı ile ilgili, isminin Çağrı Durak tarafından yakın olarak kullanıldığıbı reklam sözleşmesi tarihi olan 12 Mayıs 2017 tarihi öncesinde öğrenmiştir. Ancak HTS kayıtlarına göre; ilgilinin Çağrı Durak ile 11 Ekim 2018 tarihine kadar görüşmeye devam ettiği anlaşılmaktadır.

Reklam sözleşmelerinin rayicin üzerinde değerle yapıldığının iddia edilebilir görüntüde olması, ilgili ile Çağrı Durak'ın yakın ilişkilerinin bu reklam sözleşmelerinin yapılmasında etkili olduğu kanaatini pekiştirmektedir. İddianın bu yönüyle sübuta erdiği sonucuna varılmıştır."

* * *

Ünlü Savcı Bato hakkındaki rapora yarın da devam...

Tolga Şardan kimdir?

Tolga Şardan, 1988'de yerel yayımlanan Ankara Ulus gazetesinde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. 

Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık bulundu. 

Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu. 

Şardan, 2019'da Doğan Kitap'tan yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı. 

2019'dan bu yana T24'te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

TUSAŞ’ın korunmasındaki zafiyet kimin sorumluluğunda?

Baykar tesislerinin korunması uzunca zamandır İstanbul Emniyeti bünyesindeki Özel Harekat Şubesi’nde görevli özel harekatçı polislerce yapılıyor. Baykar, devlet tarafından böylesi yüksek güvenlikle korunurken, TUSAŞ’taki güvenlik zafiyetinin açıklamasını ilgilileri yani TUSAŞ yönetimi yapacaktır, sanırım

TUSAŞ saldırısında ikinci perde: İstihbarat tam iki ay önce geldi!

İstihbarat bilgisi, 17 Ağustos’ta elde edildi. Veriler, bölgedeki jandarma komutanlıklarına bildirildi. MİT’in ulaştığı veriler, İçişleri Bakanlığı’nın çatısı altındaki Emniyet ve Jandarma’ya gönderildi

TUSAŞ saldırısı göz göre göre geldi: Tesis, özel güvenlik denetiminde sınıfta kalmış!

TUSAŞ’taki özel güvenlik personeli sayısının “uygulamadaki yetersizliğine karşın” söz konusu güvenlik noktasının neden jandarmadan alınıp özel güvenliğe verildiği sorusunun yanıtı, süreçteki ihmâli daha net ortaya koyacak kuşkusuz

"
"