26 Ocak 2021

FETÖ borsası cinayeti ve bir katil zanlısının portresi

"Ben polis yeleğini giydim, polis şapkasını taktım. Tabancayı kontrol ettiğimde şarjörünün içerisinde yaklaşık 10 tane fişeğin olduğunu gördüm. Tabancanın sürgüsünü çekip bırakarak fişek yatağına fişeği sürdükten sonra tabancayı belime koydum"

Mafya konulu Hollywood filmlerinin olmazsa olmazlarındandır, Federal Soruşturma Bürosu'nun (FBI) korumasındaki bir tanığın ortadan kaldırılması sahneleri.

Sahneye göre, FBI'a yani devlete önemli bilgiler veren bir tanık, hakkında bilgi verdiği yapının hedefi olmuştur.

Ve bu yapı, kendine özgü yöntemlerle tam da açıklamalar yapacağı sırada göz göre göre devletin tanığını susturur!

Hollywood filmlerinde görmeye alıştığımız sahnenin tıpa tıp benzeri 30 Mayıs 2019 günü İzmir'de yaşandı.

Olayın ayrıntısına geçmeden, sürece ışık tutacak kısa bilgilendirme yapmak gerekiyor.

15 Temmuz'dan sonra Fethullah Gülen grubunun FETÖ adıyla silahlı terör örgütü olarak tanımlanmasıyla birlikte başlatılan adli ve idari soruşturmalarda on binlerce insan incelemeye alındı.

Haklarında inceleme başlatılanlar arasında FETÖ'ye finans kaynağı olarak destek veren kimi iş insanları ve ticaret erbabı da vardı.

Soruşturmalar devam ederken zaman içinde "FETÖ borsası" iddiaları ortaya atıldı.

Buna göre, devlet içinde kimi adliye ve polis görevlileri sivil bağlantıları üzerinden FETÖ'cülükten hakkında işlem yapılan ya da yapılacak paralı insanlardan bazılarını "bedel" karşılığında FETÖ listelerinden çıkarıyorlardı.

Bedel ise, kolayca tahmin edileceği üzere yüklü miktarda paraydı.

Oluşturulan FETÖ borsasının ilk işaretleri İzmir'de yaşandı. İddiaya göre, halen Arjantin'de tutuklu bulunan İzmir'in yeraltı dünyasının önde gelen isimlerinden Serkan Kurtuluş başroldeydi.

İzmir Emniyeti'nde FETÖ soruşturmalarını yürüten bazı polis müdürleri para koparmak istedikleri kişilerle ilgili çalışma yapıyor, elde edilen bilgileri önce AKP İzmir İl Başkan Yardımcısı Ahmet Kurtuluş'a veriyor. Ahmet Kurtuluş da, isimleri Serkan Kurtuluş'a ulaştırıyor. Sonrasında Serkan Kurtuluş da muhataplarına durumu anlatıp yüklü paralar talep ediyordu.

Zaman içinde, FETÖ borsası konusunun iddia olmaktan çıkıp, gerçeklik kazandığının kanıtları gün yüzüne çıkmaya başladı.

(AKP'li Ahmet Kurtuluş ile suç örgütü lideri Serkan Kurtuluş arasında herhangi bir akrabalık yok. Sadece soyadı benzerliği var. T.Ş.)

İsimlerinin FETÖ dosyalarında yer aldığını düşünen ve öğrenen kimi iş insanları, kendilerinden talep edilen bedeli ödemek durumunda kalmışlardı.

Bu iddiaların ayyuka çıkmasıyla birlikte 2018 yılında İzmir'de soruşturma başlatıldı.

Hakkında adli soruşturma başlatılan isimler arasında 2011-2017 yılları arasında üç dönem AKP İl Başkan Yardımcılığı yapan Ahmet Kurtuluş da vardı.

Erzurum'dan İzmir'e

AKP'li Ahmet Kurtuluş, "örgüt yöneticisi" olduğu iddiasıyla hakkında açılan soruşturmada tutuklandı. Ancak altı ay sonra adli kontrol şartı kapsamında evinden ayrılmamak koşuluyla tahliye edildi.

Tahliyesi sonrasında Kurtuluş, İzmir'in Narlıdere semtindeki evinde ailesiyle yaşamaya başladı.

Bu arada devam eden yargı sürecinde Ahmet Kurtuluş, kendisi hakkında da dava açılmasına neden olan suç örgütüyle ilgili açıklamalar yapacağını mahkemeye avukatları aracılığıyla bildirdi.

İşte Hollywood ürünü suç örgütü konulu filmlerde izlediğimiz sahneler, Ahmet Kurtuluş'un bilgi vereceğini açıklamasıyla beraber birbiri ardına yaşanmaya başladı.

Sahnenin başrolünde yine aynı isim vardı: Serkan Kurtuluş.

İzmir'de daha önce gerçekleştirdiği mafyatik olaylar nedeniyle yargılanan ve yasa dışı yollardan Gürcistan'a kaçan suç örgütü lideri Serkan Kurtuluş, FETÖ borsasında birlikte hareket ettiği Ahmet Kurtuluş'u, devlete bilgi vermesini önlemek amacıyla susturmak için harekete geçti.

Tiflis'te yaşayan Serkan Kurtuluş, Türkiye'deki uzantıları vasıtasıyla Yener Toğa adındaki Erzurum'da yaşayan bir berbere ulaştı.

Cinayet için Erzurum'dan İzmir'e gelen katil zanlısı Toğa, Serkan Kurtuluş'un ekibi tarafından Ahmet Kurtuluş'a yönlendirildi.

Kendisine verilen silahla 30 Mayıs 2019 günü akşam saatlerinde Ahmet Kurtuluş'un evine giden Toğa, yazının devamında aktaracağım süreç sonunda hedefteki ismi küçük çocuğunun yanında tabanca ile vurarak hunharca öldürdü.

Böylelikle, FETÖ borsası hakkında ilk ağızdan devlete bilgi vermesi beklenen Ahmet Kurtuluş, ortadan kaldırıldı!

Katil zanlısının profili

Siyasi iktidarın pek de önem vermeyip, üzerinde durmadığı cinayetle ilgili yargılama yarın İzmir'de başlıyor.

Katil zanlısı Yener Toğa ve olaya karışan diğer zanlılar, sabah saatleri itibarıyla ilk kez hâkim önüne çıkıyorlar.

Ben de Büyüteç'te FETÖ borsasının kilit isimlerinden Ahmet Kurtuluş'un yaşamına son veren katil zanlısı Yener Toğa'yı mercek altına aldım.

Katil zanlısı Toğa, cinayeti işlediği günlerde 37 yaşındaydı. Erzurum'da berberlik yapıyordu.

Ancak, işlerinin iyi gitmemesi nedeniyle cinayetten yaklaşık iki ay önce dükkânını kapatmıştı.

Kendi ifadesine göre, mafyavari oluşumlara yönelik merakı vardı. İnternet üzerinden sık sık eski mafya liderlerinin hayatlarını, yaşantılarını içeren video ve haberleri takip ediyordu.

Yine kendi anlatımlarına göre, cinayetten yaklaşık bir yıl önce işyerine gelen kendisinin polis olduğunu söyleyen bir müşterisiyle tanışması hayatının dönüm noktası oldu.

Bu müşteri, adının Ahmet Can Karakaş olduğunu ve Erzurum Emniyeti İstihbarat Şubesi'nde görev yaptığını söylemişti.

Toğa, belli aralıklarla dükkânına gelip traş olan bu kişiyle ilgili ifadesinde şöyle dedi:

"Yine telefonumdan bu tarz konuları takip ettiğim bir gün Ahmet işyerime geldi. Benim izlediğim videoları görünce 'Sen bunları meraktan mı izliyorsun? Yoksa bu tarz şeylere hevesin mi var' deyince bende kendisine 'Ben bu konulara çok meraklıyım, ondan dolayı bu tarz videoları izliyorum' dedim. Bana, 'İstiyorsan şuan yıldızı parlak olan babalardan biriyle seni irtibata geçireyim, istersen onlardan birine seni arattırayım' dedi. Ben de 'Olur' deyince, Ahmet benim numaramı istedi. Ben de ona numaramı verdim."

Polis olduğunu bildiği kişiye telefon numarasını verdikten kısa süre sonra telefonu çalar Toğa'nın.

Kendisini Lider adıyla tanıtan bu kişi, Toğa'ya "Bizimle birlikte olmak istiyormuşsun" dedi.

Toğa, Ahmet olarak tanıdığı polisin kendisini şahıslarla irtibata geçirdiğini düşünürken, aynı zamanda telefondaki kişiye, "ben de sizinle birlikte olmak istiyorum ancak bu kadar erken olabileceğini düşünmemiştim dedi.

Görüşmede Lider adlı kişi, Toğa'ya bir iş teklifi yaptı:

Lider'in "Sana bir iş vereceğiz, eğer bu işi sonuçlandırabilirsen aramıza katılabilirsin" demesi üzerine Toğa, "Nasıl bir iş" sorusuna Lider'den "birini indireceksin" yanıtını aldı.

Aynı görüşmede, Toğa'nın "Tamam indireyim de ne için kim için yapacağım bunu?" şeklindeki sorusuna Lider adlı kişi "Devlet için yapacaksın, bu indireceğin adam hain, İzmir'de yaşıyor, bir sürü yolsuzluğu var, bu adamın üstü çizilmiş, bunu kesin indirmen lazım, eğer yapamayacaksan telefonu kapatalım bir daha irtibata geçmeyelim, yapacağın olay gizli olacak, yakalanmayacaksın, faili meçhul kalacak, olayı yaptıktan sonra biz seni oradan aldıracağız. Bayramdan sonra da seni yurt dışına Gürcistan' a yanımıza aldıracağız" cevabını verdi.

Lider'in bu görev teklifine berber Toğa, "Bugüne kadar yapamadığım hiçbir işim olmadı, bunu da devlet için yaparım" diyerek teklifi kabul etti.

Cinayet için hazırlık

"Adam indirme" işini kabul eden Toğa, Lider olarak tanıdığı kişinin bir kez daha aramasından sonra İzmir'e gidiş hazırlıklarına başladı.

Telefon görüşmesinde Lider, Toğa'ya "Yener hazırlığını yap. Yarın İzmir e gideceksin. İhtiyacın varsa sana yol parası gönderelim" teklifini yaptı. Buna karşın Toğa, paraya ihtiyacı olmadığını belirterek teklifi geri çevirdi.

Toğa, 28 Mayıs 2018 günü akşam saatlerinde Erzurum'dan otobüse binerek yola çıktı.

İzmir'e geldiğinde asker arkadaşı ve dosya sanığı Barış Yedibela ile buluştu Toğa.

Sonrasında cinayet için süreç başlamıştı.

Gürcistan'daki Serkan Kurtuluş'un İzmir'de bağlantılı olduğu iki kişi, Yener Toğa'yı "adam indireceği" yere doğru götürdü.

Toğa, olay yerine giderken Lider tarafından bir kez daha arandı. Bu aramalar yurt dışı telefon numarasından hep WhatsApp üzerinden yapılıyordu.

Lider, cinayet için ihtiyacı olan her şeyin koltuktaki poşet içinde bulunduğunu söyledi Toğa'ya. Bu uyarı sonrasında yanındaki poşeti açan Toğa, polis şapkası, polis yeleği ve füme renkli siyah pembeli yeşilli ince çizgili uzun kollu bir gömlek buldu.

Gömleği tişörtünün üzerine giydi. Üzerine polis yeleğini giydi, başına da polis şapkasını taktı.

Erzurumlu berber Yener Toğa, artık İzmir'de sivil polis memuru olmuştu.

Şöyle anlattı ifadesinde:

"Ben polis yeleğini giydim, polis şapkasını taktım. Tabancayı kontrol ettiğimde şarjörünün içerisinde yaklaşık 10 tane fişeğin olduğunu gördüm. Tabancanın sürgüsünü çekip bırakarak fişek yatağına fişeği sürdükten sonra tabancayı belime koydum."

Hedefteki Ahmet Kurtuluş'un evinin bulunduğu siteye gelen Toğa, oldukça sakin ve polis olmanın verdiği güçle kapıdaki görevliye "Ahmet Kurtuluş burada mı oturuyor?" sorusunu yöneltti.

Görevliden "Evet" yanıtını alan Toğa, aynı sakinlikte elindeki dosyayı göstererek, "Asayiş Bürodan geldim. Evrak imzalatacağım" diyerek sivil polis rolünü gayet başarılı biçimde uyguladı.

Ardından Kurtuluş'un dairesinin bulunduğu B bloğa ulaştı.

Cinayet anı

Toğa'nın anlatımlarına göre cinayet anı şöyle yaşandı:

"B bloğa girdim ve birinci katta bulunan Ahmet Kurtuluş'a ait dairenin ziline bastım. Kapıyı bana gönderilen fotoğraftan tanıdığım Ahmet Kurtuluş açtı. Kendisine 'İyi günler' diyerek 'Ahmet Kurtuluş siz misiniz?' deyince 'Evet benim' cevabı üzerine 'Kimliğinizi getirir misiniz' dedim. Kurtuluş, 'Tamam' deyip dış kapıyı aralıklı bırakarak evin iç kısmına doğru gitti.

Bu esnada belimde bulunan tabancayı çıkartarak arkamda sakladım. Şahıs içerideyken bana hitaben 'Hayırdır memur bey' deyince ben de 'Adres beyanı için geldim' dedim. Ahmet Kurtuluş kapıda gözükür gözükmez arkamda saklamış olduğum silahı göğsüne doğru doğrultarak tetiğe bastım. Ancak silah patlamadı. Silahın emniyetini açarak bir el daha ateş ettim. İkinci kez ateş etmek istediğimde silah tutukluk yaparak patlamadı.

Bu sırada Ahmet Kurtuluş evin kapısını kapatmaya çalışınca ben de kapıyı kapatmaması için ayağımı araya koydum. Böylelikle kapı kapanmadı. Bu esnada mekanizmayı geri çekip yeniden fişek yatağına fişeği verip tekrar tetiğe bastım. Silah bu sefer ateş aldı. Ancak, Ahmet Kurtuluş'un yaralanıp yaralanmadığını görmedim. Sonra Ahmet Kurtuluş'a doğru bir kaç el daha ateş ettim. Bu esnada kendimi kaybettim."

Tekrar edeyim; Erzurumlu berber Toğa, polis kılığına girip ustaca rolünü oynayarak ulaştığı Kurtuluş'u, kullandığı silahın iki kez tutukluk yapmasına karşın sonrasında gözünü kırpmadan öldürdü!

Hem de küçük çocuğunun yanında olduğu sırada.

Cinayet sonrası

Toğa, cinayet sonrasında silahı beline koyarak apartmandan çıktı.

Apartman kapısının önünde karşılaştığı iri yapılı bir adam "Ne oluyor" diyerek Toğa'yı omuzlarından ve yakasından kavradı.

Toğa, siteden çıkarken kendisini yakalayan görevliye yine profesyonelce davranarak "Arka taraftan binaya ateş ediyorlar bırak beni, ben görevliyim, beni neden tutuyorsun, ben görevimi yapıyorum. Arka taraftan binaya ateş ediyorlar" diyerek elinden kurtuldu.

Toğa'nın anlatımları şöyleydi:

"Bu esnada bu iri yapılı şahıs da beni tutmaya çalışıyordu. Sitenin giriş kapısını açtım. Bu şahıs benim site içerisinden dışarıya çıkmamı engellemek için sitenin dış kapısını kapatmaya çalıştığı sırada sol avuç içim kapı arasında kalarak yaralandı. Ben bu iri yarı şahsa 'Beni bırak, yukarıda adamı vurdular, git ona yardım et' deyince şahıs bu sefer beni bıraktı. Bırakınca koşarak olay yerinden kaçmaya başladım."

Bir berberin işlediği cinayet sonrasında katil zanlısı, ustaca davranışlarıyla olay yerinden kaçmayı başardı.

Kendi anlatımlarıyla yaşananlar şöyleydi:

"Koşarken yere düştüm. Bu esnada çevredeki insanların bana baktığını görünce üzerimde bulunan polis yeleği ile şapkanın farkına vardım ve bunları çıkartarak iç içe koydum. Yavaş adımlarla caddeye çıktım. Caddeden karşıya geçtim, ara sokağa girdim. Bu sokak üzerinde bulunan çöp konteynırına şapka ve yeleği attım. Yürümeye devam ederek ana caddeye çıktım. Elimin kanadığını fark edince gömleğimi çıkardım ve elime sardım.

Taksiye bindim. Kahramanlar semtine gideceğimizi söyledim. Taksideyken Lider'in telefonunu aradım. Lider'e 'Ben adamı vurdum' dedim. O da bana 'Öldü mü?' diye sorunca, ben de 'Bilmiyorum, şahsı vurdum' dedim. O da bana 'Ahmet ağır yaralıymış, sen kuzeninin yanına git, biz seni arayacağız' diyerek telefonu kapattı."

Toğa, böyle durumlar için sanki kendisini eğitmiş gibiydi:

"Elimde barut artığı kalmaması için elime işedim. Belimdeki silahı da köprü altında toprağı eşeleyerek oraya gömdüm. Elime sardığım kanlı vaziyetteki gömleğimi de orada yaktım. Olay esnasında üzerimde bulunan çorap ve ayakkabıyı cami avlusundaki çöpe attım."

* * *

Toğa ve beraberindekiler kısa süre sonra polis tarafından yakalandı. Olayda kullandığı silah gömülü olarak bulundu.

Anlatımlara bakıldığında, Kurtuluş'u öldüren katil zanlısının Erzurum'da kendi halinde yaşayan bir berber olduğuna inanmak hayli güç.

Kaldı ki, zanlının anlatımlarına göre yaşananlar acemi bir kişinin yaşayacağı bir süreç değil.

Hiç tanımadığı bir kişiyi, sırf meraklı olduğu mafya düzeni içinde yer alan bir kişiden aldığı talimatla öldürebilmek, internetten mafyavari yaşamı izlemekle ne kadar açıklanabilir?

Ankara ve İstanbul'a uzak olması nedeniyle kıyıda kalan İzmir'de yaşananlar bu davanın görülmesiyle birlikte sütre gerisinde pek kalmayacak gibi duruyor.

Yeni gelişmelere hazırlıklı olmak lazım.

Yazarın Diğer Yazıları

Burdur'daki taciz skandalında ikinci perde: Tacizi tespit eden müdür vekili görevden alındı!

Yönetimindeki kurumda olanı biteni tespit ederek raporlayan ve devletin önlem almasının önünü açan Kılınç, sonuçta sisteme yenik düştü!

Burdur'da taciz skandalı: Skandalın adresi Burdur Aile ve Sosyal Hizmetler Müdürlüğü!

İşin içinde taciz var, mahkemeden alınan uzaklaştırma kararı var, il müdürlüğünde görevli kamu personeli var, şüpheli, tanık ve mağdura ait adliye yansıyan ifadeler var, adı tacize karışan personelin görevden uzaklaştırılması amacıyla bakanlığa ve valiliğe yazılan yazılar var. Yetmedi, benzerlerinde olduğu üzere dini cemaat iddiası var. Yetmedi, siyaset var

Ayhan Bora Kaplan, polis muhbiri oldu mu?

17 - 25 Aralık 2013'te Gülen cemaatinin emniyetten tasfiyeye başlanması sonrasındaki personel değişimi sırasında yeni göreve gelen ekipler, Ankara'yı kasıp kavuran Aramaz'ı bir türlü yakalayamazken, muhbir olmak amacıyla şubeye gelen genç, Aranmaz'la ilgili önemli bir bilgiyi polise aktardı...