14 Aralık 2021

Devlet Denetleme Kurulu'nun, Tarım ve Orman Bakanlığı incelemesinde sona doğru

AKP iktidarları döneminde ilk kez bir bakanlıkla ilgili çalışma yürüten DDK uzmanları, eldeki delil ve belgeler ışığında TOB'daki iddialar konusunu somutlaştırdı. DDK, Uruguay'dan canlı hayvan ithalinde TOB'daki bazı görevlilerin rüşvet olayına karıştığı yönünde bulgulara ulaştı

Büyüteç'te, geçen haftayı "Tarım ve Orman Bakanlığı'nda (TOB) MİT'in koordinesinde yürütülen FETÖ soruşturması çerçevesinde üst düzey bir yöneticinin görevden alınması"nı konu ederek kapatmıştım.

Yeni haftaya da yine aynı bakanlıkla ilgili henüz dumanı üzerinde tüten bir gelişmeyi aktararak başlıyorum.

Aslında sürecin başlangıcı yeni değil.

Köşenin takipçileri geçen ekimde kaleme aldığım "Çanlar, Tarım ve Orman Bakanlığı için çalıyor" başlıklı yazıyı anımsayacaklardır. 

Bilgisini tazelemek isteyenler için yazının linkini iletiyorum.

Bakanlıkta yaşanan rüşvet iddiası

Özetlemek gerekirse; ülke genelinde canlı hayvan ticareti yapan bir grup besici, hükûmetin ithalat rejimi kapsamında Uruguay'dan "canlı sığır getirmek" için yerel makamlarla anlaşma yapar.

Bu yılın ilk aylarında sevkiyat hazırlığına başlanır. Uruguay hükûmeti aracılığıyla satın alımı tamamlanan 8 bin 800 canlı sığır gemiye yüklenir.

Fakat Uruguay hükûmetinin Covid – 19 pandemisi ve bazı sevkiyat sorunları nedeniyle canlı hayvan yüklü geminin Türkiye'ye doğru yolculuğunda üç günlük gecikme yaşanır.

Bu noktada kota sahibi ithalatçı firmanın herhangi bir sorumluluğu bulunmazken, Uruguay hükûmeti gecikmenin kendilerinden kaynaklandığını bildiren resmi yazıyı ithalatçıya teslim eder.

İçinde Türkiye'de faaliyet gösteren ondan fazla besicilik firmasının malı olan canlı hayvanları taşıyan gemi gecikmeli olarak Mersin'e gelir.

Mevzuat gereğince TOB'ca yürütülen işlemlere başlandığında, bakanlık bürokrasisi, gecikmeyi gerekçe gösterip gemide bekleyen canlı hayvanların indirilmesine onay vermez.

Kaldı ki, ithalat işlemlerinden sorumlu Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, "mücbir sebep" halini uygulamaya koyarak ithalatta sakınca olmadığına onay verir.

Tüm resmi işlemlerin yolunda olmasına karşın, TOB gerekli, izini vermez. İçinde canlı hayvan yüklü gemi Mersin açıklarında beklemeye başlar. Ayrıca bu bekleme karşılığında gerekli sağlık sertifikası ve kotaya sahip olan firma aynı zamanda para cezası ödemeye başlar.

AKP'li iki milletvekili Fevzi Berdibek ile Metin Gündoğdu, TOB nezdinde girişimde bulunarak firmanın sorunun çözümünde yardımcı olunmasını talep eder. Ancak, milletvekillerinin girişimi bakanlık üst yönetimince geri çevrilir.

200 bin dolarlık teklife 120 bin dolarlık anlaşma

Bu gelişmeler yaşanırken, bakanlık personeli olmayan bazı kişiler, ithalatçı firma ile temasa geçerek "200 bin dolar ödenmesi halinde sorunun çözüleceği" teklifini getirir.

Firma sahibi, teklifi getirenlerle 120 bin dolara anlaşır. Paranın aracılara ödenmesiyle birlikte ertesi sabah geminin Mersin Limanı'na yanaşmasına izin çıkar! Canlı hayvanların, kontrol ve sağlık koşulları altında ülkeye girişi sağlanır.

Canlı hayvan ithalatındaki rüşvet iddiasıyla ilgili mağdurların ses kayıtları Cumhurbaşkanlığı'na ulaştırılır. Bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bilgisi olur.

Ve ardından Devlet Denetleme Kurulu devreye girer. Kurulda görevli savcılar, iddiaların araştırılmasıyla birlikte Tarım ve Orman Bakanlığı hakkında soruşturma başlatır.

DDK çalışması tamamlandı

Özetin ardından, sıra bu konudaki yeni gelişmeyi aktarmaya geldi.

DDK uzmanları; gerek tanık / tanıklar ve hakkında iddia bulunan kişilerin bilgisine başvurma işlemini, gerekse eldeki belge ile bilgilerin değerlendirilmesini tamamladı.

Bilgisine başvurulan bakanlık personeli arasında üst düzeyde görev yapan bazı isimlerin de yer aldığı ifade ediliyor.

Öncelikle; ortaya çıkan tablo nedeniyle TOB açısından haberlerin pek de parlak olmadığını söylemek lazım.

Aldığım bilgiye göre, uzunca süredir çalışmalarını yürüten DDK uzmanları, sonuç raporunu bitirip Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sunma aşamasına geldi.

AKP iktidarları döneminde ilk kez bir bakanlıkla ilgili çalışma yürüten DDK uzmanları, eldeki delil ve belgeler ışığında TOB'daki iddialar konusunu somutlaştırdı.

DDK, Uruguay'dan canlı hayvan ithalinde TOB'daki bazı görevlilerin rüşvet olayına karıştığı yönünde bulgulara ulaştı.

Haklarında iddia bulunan bakanlıktaki isimlerin bir bölümünü biliyorum.

Ancak, organizasyon içinde kimlerin olduğu konusunda yeterli bilgiye ulaşamadığımdan şu an isimleri açıklamanın doğru olmadığını düşünüyorum..

Zaten, büyük olasılıkla rapor Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sunulup onayı alındıktan sonra savcılığa gönderilecek ve adı geçenler hakkında adli soruşturma süreci başlayacak.

DDK dosyasındaki evrak

Bu arada, Tarım ve Orman Bakanlığı'nda bazı görevlilerin rüşvet iddialarına adının karıştığı "Uruguay – Türkiye hattında gerçekleştirilen canlı hayvan ticaretiyle ilgili önemli bir yazıya ulaştım.

Canlı hayvan yüklü geminin Mersin Limanı'na gelişinde gecikmeye neden olan süreçle ilgili Uruguay resmi makamlarınca hazırlanan yazıyı ve onaylı tercümesini dikkatinize sunuyorum.

Orijinal belge, Uruguay Uluslararası Ticaret Kontrol Bölümü'nden Doktor Laura Lapitz'in imzasıyla Türkiye'ye gönderilen belgede, TOB'da rüşvet iddialarının ortaya çıkmasına neden olan gecikme hakkında resmi bilgi veriliyor.

Tarım ve Orman Bakanlığı'ndaki bürokratlara gönderilen 17 Nisan 2021 tarihli ve saat 13.22'de ulaştırılan belgede şöyle denildi. "6 Nisan'daki son yazışmamızla ilgili olarak, Uruguay besilik sığırlarını taşıyan Zein 1'deki sevkiyatın ilerleyişini bildirmek istiyoruz. 29/12/2020 tarihinde Gladenur S.A.'ya verilen ithalat izinlerine karşılık toplam 8803 başa denk gelen hayvanları yüklenmesi bugün tamamlandı.

Bahsettiğimiz gibi Resmi Labotaruvar test sonuçlarında bir gecikme yaşandı ve bu nedenle iki gün öncesine kadar yüklemeye başlayamadık.

Karşılaştığımız zor durumu anlayacağınızı düşünüyor ve anlayışınız için teşekkür ediyoruz. Takdir edeceğinizi umuyoruz."

Resmi mesajda da görüleceği üzere, Uruguay yerel makamları yaşanan süreci resmi yazıyla Türkiye'ye bildirdi.

Buna rağmen Tarım ve Orman Bakanlığı'nın tutumu sonrasında işler Devlet Denetleme Kurulu'na kadar uzandı.

Polis müdürünün vurulması olayının anlattıkları

İzmir'in Basmane semtinde cumartesi gecesi bir pavyonun önünde yaşanan silahlı saldırı olayında İstanbul Emniyeti'nde görev yapan İstanbul Havalimanı Koruma Şube Müdürü Hüseyin Ağca bacağından yaralandı.

İlk olarak T24'ten Eray Görgülü'nün pazar gecesi duyurduğu olayı ardından farklı internet siteleri haberi kullandı.

Vurulan polis müdürü, İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş'ın İstanbul'da yaşamını yitiren annesinin cumartesi günü cenaze töreni için İstanbul'dan İzmir'e gelmişti.

Cenaze töreninde sonra "felekten bir gece çalayım" diyerek İzmir'in hafta sonu akşamına geçiş yapan Ağca, Pazar sabaha karşı 02.45'te vuruldu.

Aldığım bilgiye göre, silahlı saldırıda asıl hedef Ağca'nın yanıdaki Selahattin Vural isimli kişiydi. Zira Vural'ın yaraları ölümcül noktalarda.

Ağca, hastanede tedavi altına alındı.

Neresinden bakarsanız bakın, "skandal" denilebilecek olayla ilgili akıllara sorular geliyor kuşkusuz.

Cenaze töreni için İstanbul'dan kalkıp İzmir'e gelen –hele ki cenazenin sahibi birlikte görev yaptığı İstanbul Emniyet Müdürü– polis müdürünün pavyonda sabahlamasının herhalde bir açıklaması olacaktır?

Polis müdürü böylesi bir eğlence programı için kim / kimlerden cesaret bulmuştur?

Kaldı ki, polis müdürünün yanındaki ismin saldırıda asıl hedef olması daha dikkat çekici.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Çeşme'de yaşanan olayların konu edildiği bir yorum - haber üzerine ortalığı ayağa kaldırmıştı, hatırlarsınız.

Şimdi İzmir'in orta yerinde polis müdürü vuruluyor. Ne İçişleri Bakanlığı'ndan, ne Emniyet Genel Müdürlüğü'nden, ne de İzmir Valiliği ile İzmir Emniyeti'nden tek kelime açıklama yok.

Sanki böyle bir olay yaşanmamış havası var.

Bu sessizliğin nedeni; İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş'ın Adana'dan İstanbul'a atanmasıyla beraber olayda vurulan polis müdürü Hüseyin Ağca'ya referans olup Adana'dan İstanbul'a getirmesi ve İstanbul Havalimanı gibi önemli bir birime müdür yapması olması sakın!

İşin özü "bizim çocuklar"dan olması Ağca'nın.

Basit görülen bu olay, Aktaş'ın ekibini nasıl seçtiğinin de ipuçlarını veriyor.   

Kamuoyu olayın takipçisi olacak. Sürecin nasıl sonuçlanacağına hep birlikte tanık olacağız.

Yazarın Diğer Yazıları

98 milyonluk mal varlığını açıklayamayan Vali Bilgin’e yargı yolu!

Vali Osman Bilgin ve ailesinin üzerinde görünen gayrimenkullerin gerçek değerleri dikkat çekti. 98 milyon 613 bin 219 lira 16 kuruşun “haksız mal edinme” kapsamında değerlendirilebileceği tespiti yapıldı. Gerek bilirkişi raporları gerekse müfettiş çalışmaları sonucunda ortaya çıkan veriler doğrultusunda Vali Bilgin’e yargı yolunu açan son imzayı İçişleri Bakanı Yerlikaya koydu

Emniyet’teki tayinlerin perde arkası: İstanbul’a yeni müdür atandı, Adıyaman’a müdür dayanmıyor!

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, bir hafta arayla iki ayrı il emniyet müdürleri kararnamesini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayından çıkarttı. Sekiz kente yapılan atamaların en önemlisi güç dengelerinin ortasındaki İstanbul’du, kuşkusuz. Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı ve Emniyet İstihbarat Başkanlığı gibi iki görevi beraber yürütmeye çalışan Selami Yıldız, nihayet çok istediği İstanbul Emniyet Müdürü koltuğuna oturdu. Atamaların perde arkasında neler yaşandı?

İçişleri Bakanlığı, Sisli Vadi faciasında ikisi vali, 9 kamu görevlisi hakkında “soruşturma izni” verdi

Denetimi gerçekleştiren personel, “yapı tatil zaptı” hazırlayıp arazi üzerindeki yapıları mühürledi. Mühürleme işlemiyle birlikte 28 Mart 2022’de toplanan İl Encümeni, söz konusu kaçak işleme yönelik imar para cezası uygulanmasına karar verdi. Nihayetinde, kaçak olduğu tespit edilen ve yıkılması gereken tesis, sosyal medyadan yaptığı duyurularla faaliyete geçirildi!

"
"