21 Mart 2023

AKP'de AFAD – Kızılay kavgası büyüyor, kazanan kim olacak?

İddiaya göre; hükûmet, Ekim 2021'de Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı'nda isim değişikliğine gidildiği günlerde aynı kararname ile AFAD'ı da bakanlık yapmak istedi. Ancak Soylu'nun karşı çıkması sonucunda AFAD, İçişleri Bakanlığı'nda kaldı

Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı, geçen hafta içinde Kahramanmaraş merkezli deprem felaketiyle ilgili özel bir rapor yayımladı.

Kurumun internet sitesinden de paylaşılan 142 sayfalık raporda, deprem bölgesinde yaşananlar, eksiklikler ve yapılması gerekenler sıralandı.

Raporda, en çok tartışılan iki kurumdan AFAD'la ilgili ciddi eleştiriler ve eksiklikler yer alıyor. Başlıkları şöyle özetlemek mümkün:

* AFAD'ın müdahale kabiliyetinin hızlandırılması için mevzuat düzenlemesi yapılmalı.

* AFAD'ın bir koordinasyon birimi olduğu dikkate alınarak yetki ve sorumluluklarının orantılı, insan gücü kapasitesiyle uyumlu ve etkili bir koordinasyonu sağlayacak şekilde belirlenmesi uygun olacak.

* AFAD'ın yatay bir yapılanmaya geçmesi, yetkilerinin artırılarak herhangi bir afet anında müdahale kabiliyetinin hızlandırılması ve artırılması için gerekli mevzuat düzenlemesinin yapılması yararlı olacak.

* AFAD'ın yetki ve sorumluluklarında değişiklik yapılmalı.

* Tecrübeli personelin muhafaza edilmesi için tedbir alınması gerekli.

* Hem ulusal düzeyde hem yerel düzeyde görevin gerektirdiği kadroların istihdamının sağlanması ve tecrübeli personelin muhafaza edilmesi için tedbir alınması gerekli.

* Başta AFAD il müdürlükleri olmak üzere merkezi kurumların yerel teşkilatların yapısının güçlendirilmesi.

* Yerelde yeterli müdahale, arama kurtarma, hasar tespit ve ilk yardım konularında hizmet verebilecek teknik personel ve uzmanın olmaması özellikle müdahale ve hasar tespiti konusunda sorunlar yaşanmasına neden olmaktadır. Belediyelerin yanı sıra, başta AFAD il müdürlükleri ile afet ve acil durum arama ve kurtarma birlik müdürlükleri olmak üzere merkezi kurumların yerel teşkilatlarının afetlere müdahale kapasitelerinin araç-gereç, bilgi birikimi ve uzmanlık bağlamında artırılarak yapısının güçlendirilmesi gerekmekte.

* Kahramanmaraş depremleri; afet ve acil durum yönetiminde merkezi ve yerel kamu kurumları ile kamu dışı aktörler arasındaki iş birliğinin; sorumluluk, uzmanlık, bilgi, kaynak ve iletişimin paylaşılmasının gerekliliğini kanıtlamıştır. Afete müdahale esnasında yaşanan aksaklıklar değerlendirilerek olası yeni bir afet öncesinde bu aksaklıkların giderilmesine yönelik önlemlerin alınması ve bölgenin afet müdahale kapasitesinin geliştirilmesi önem arz etmekte."

Sanki muhalefetin kaleminden çıkmış bir rapor

Raporun tamamı bu linkte.

Büyüteç'e, yakın zamanda kaleme aldığım yazılar nedeniyle sadece AFAD'la ilgili olan bölümünü alıntıladım. Diğer bölümler de en az AFAD kadar kıymetli.

Raporun göz atıldığında, AFAD'ın deprem sürecindeki faaliyetlerine yönelik ciddi ve kapsamlı eleştiriler mevcut. AFAD'la ilgili anlatılanların tamamı, kurumun deprem sürecindeki eksikliklerinin, organizasyonsuzluğunun, yetersizliğinin ve liyakatsizliğinin aynası.

Doğrusunu söylemek gerekirse; raporun kapağında Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı'nın logosu olmasa, muhalefetçe ya da muhalif bir STK'nin kaleminden çıktığını düşünmek yanlış olmayacak.

Bu arada teşkilat şeması çerçevesinde doğrudan Cumhurbaşkanı'na bağlı olan Strateji ve Bütçe Başkanlığı'nın eleştirilerine hedef olan AFAD'ın, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun sorumluluğunda olduğunu bir kez daha altını çizeyim.

Olayların birleşiminin ortaya çıkardığı tablo

Başkanlığın söz konusu raporu hazırlaması, "perşembenin gelişi, çarşambadan bellidir" misali seçime iki aydan az zaman kala, özellikle AKP içinde yaşanacakların da sinyalini veriyor, kanımca.

Sinyalin oluşmasını sağlayan süreci anlayabilmek için hafızlarımızı, depremin yaşandığı 6 Şubat'tan bu yana yaşananlar kapsamında beraberce tazeleyelim:

  1. Kahramanmaraş merkezli ilk depremin 6 Şubat sabahı saat 04.17'de yaşanmasının ardından kaos durumu baş gösterdi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ilk saatten itibaren felaketin ortaya koyduğu tablo nedeniyle, uluslararası desteğe ihtiyaç duyulduğunu anlatan 4. seviye alarm verildiğini açıkladı.
  2. Askerin sokağa hemen çıkmaması konusunda farklı iddialar ortaya atıldı. Bu konuda görüş ayrılığı yaşandığı, Soylu'nun AFAD'ın sahada yeterli olacağını söylediği, Cumhurbaşkanı'nın da bu görüşü desteklediği öne sürüldü. Askerin bu sürecin sonunda kışlada kaldığı iddiaları kamuoyuna yansıdı.

 "Asker sahaya neden çıkarılmadı?" eleştirilerinin yoğunlaşması üzerine iktidar yanlısı sosyal medya hesaplarından "sokakta asker" görüntüleri paylaşılmaya başlandı. Oysa görüntülerdeki askerler, planlı şekilde depremzedeye yardım için sokağa çıkan birlikler değildi. Bölgede yerleşik konumdaki askeri birlikler, karargâh dışında ikamet eden TSK mensuplarının durumlarını tespit etmek amacıyla dışarı çıkmışlardı. Bir bölüm asker de İçişleri Bakanlığı bünyesindeki jandarma ekipleriydi. Bakan Soylu'nun talimatıyla genel güvenlik kapsamında sokaktaydı. Dolayısıyla "TSK'nın sokağa çıktığı" bilgisi doğru değildi.

  1. Depremin hemen ardından sahaya çıkmaya çalışan AFAD'ın özellikle arama ve kurtarma faaliyetlerinde yetersiz kaldığı ve çalışmalarının olumlu yönde yürütemediği anlaşılınca, depremden iki gün sonra TSK sahaya çıkarıldı.

Eski başkan Tanzanya'dan çağrıldı

  1. İçişleri Bakanlığı bünyesinde yer alan ve kadroları Bakan Soylu tarafından bizzat oluşturulan AFAD'a yönelik tepkiler her geçen saatte büyüdü. Kurumun organizasyonda yetersizliğinin anlaşılmasıyla AFAD Eski Başkanı Mehmet Güllüoğlu, büyükelçilik yaptığı Tanzanya'dan acele olarak Türkiye'ye çağrıldı. Güllüoğlu, Adana'da görev alarak yurt dışından gelen yardımları koordine etmeye başladı.
  2. Deprem bölgesinden tepkiler artarak gelmeye devam etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, beraberinde ittifak ortağı MHP Genel Başkanı Bahçeli ile deprem bölgesine birden fazla kez giderek yaşananları gözleriyle gördü. AFAD'ın yetersizliği iktidar içinde konuşulur hale geldi. Soylu'nun dolaylı da olsa Güllüoğlu'nun "işin içinde yer almasından" rahatsız olduğunu bazı yerlerde seslendirdiği kulislerde konuşuldu.
  3. İçişleri Bakanı Soylu, AFAD üzerinden siyasi olarak yoğun biçimde eleştirildi. Büyüteç'te geçtiğimiz 23 Şubat'ta konuyu detaylı biçimde kaleme aldım.

Kızılay skandalı

  1. Deprem felaketinin üzerinden bir ay geçmesine rağmen AFAD hâlâ eleştirilerin odağındaydı. AFAD'ın eleştirilerin hedefinde yer alması, yaklaşan seçim havasında İçişleri Bakanı'nı siyaseten zor durumda bırakması kaçınılmazdı. Gündem bir türlü değişmiyordu. Bir - iki küçük girişim yapıldı ama istenilen gündem değişikliğini sağlamadı. Bu sırada Kızılay'ın çadır satışı skandalı, deyim yerindeyse "Hızır gibi yetişip" gündemi değiştiriverdi.
  2. Çadır satışı gibi vahim bir konuyla Kızılay'ın gündeme gelmesiyle birlikte AFAD gündemden çıktı! Büyük tepki çeken olayın tartışması halen devam ediyor. Kızılay Başkanı Kerem Kınık hedef tahtasında. Muhalefetçe istifası isteniyor. Soylu ve AFAD biraz olsun bu süreçte nefes aldı.

Bir küçük notu aktarayım: Kızılay'ın çadır satışı konusu ve bu konuda "bombanın patlayacağı" Cumhurbaşkanlığı'nca biliniyordu. İddiaya göre, Kızılay AFAD'a da parayla çadır satıyordu. Bu durum İçişleri Bakanlığı'nın bilgisindeydi. Bu konu henüz gündemde yokken, bir gün İçişleri Bakanlığı'ndan Kızılay'a bir telefon geldi ve "sempatik kanal" üzerinden kurulan temasla para karşılığı çadır satış konusu soruldu. Kızılay'dan yapılan geri dönüş sonrasında olayın detayları İçişleri Bakanlığı'nca bilgi notu haline getirildi ve "yukarı"ya yani Cumhurbaşkanlığı'na sunuldu. Notun, Cumhurbaşkanlığı'nda hangi üst düzey isme gönderildiği biliniyor.

Bilgi notuyla birlikte Cumhurbaşkanlığı, süreçten bilgi sahibi oldu. Zaten birkaç gün sonra da olay kamuoyuna yansıdı. Son gelişmelerle bilhassa Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın performansından hoşnut kalmadığı AFAD konusunda harekete geçtiği biliniyor. Soylu'nun ise AFAD'a yönelik eleştirileri haksız bulduğu söyleniyor.

Kulislerdeki yeni iddialar

  1. Bugünlerde diğer bir iddia AKP kulislerinde dile getiriliyor. İddiaya göre iktidar, AFAD'ı 2021'de bakanlık haline dönüştürmek istedi. Ancak bu gerçekleşmedi. Yine de hükümetin gündemindeydi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Eski AFAD Başkanı Fuat Oktay, 2022'de birkaç kez ani biçimde -baskın demek de mümkün- AFAD'a gelerek vaziyete baktı. Oktay'dan gelen bilgiler doğrultusunda AFAD'ın İçişleri Bakanlığı'ndan ayrılarak bakanlık yapılması görüşü Cumhurbaşkanlığı'nda yeniden tartışıldı.
  2. Ayrıca, Cumhurbaşkanlığı'nın deprem raporunda açık şekilde yer almasa da "AFAD'a yönelik mevzuat, organizasyon ve teşkilat düzenlemesi" yapılması tavsiyesi var. İddiaya göre; hükûmet, Ekim 2021'de Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı'nda isim değişikliğine gidildiği günlerde aynı kararname ile AFAD'ı da bakanlık yapmak istedi. Ancak Soylu'nun karşı çıkması sonucunda AFAD, İçişleri Bakanlığı'nda kaldı.
  3. Aynı iddianın devamında bugünlerde konuşulanlara gelince; kulislerdeki iddiaya göre Erdoğan, AFAD'ın Eski Başkanı Güllüoğlu'nun kurumu yeniden şekillendirmesi yönünde talimat verdi. Soylu'nun bu durumdan hoşnut olmadığı belirtiliyor. Ancak Güllüoğlu'nun, resmi olarak görevlendirilmemiş olsa da AFAD üzerinde çalışmalara başladığı belirtiliyor.
  4. Bu gelişmeler yaşanırken Bakan Soylu, kamuoyunda büyük tepki çeken bir açıklama yaptı. Önceki hafta Kahramanmaraş'ın Onikişubat ilçesinde AFAD'a ait lojistik merkezinin deposunda inceleme yapan Soylu'nun "Kahvaltı verdiğimiz yerler, veremediğimiz yerler var. Kahvaltılık ürün, çay-şeker istiyoruz. Çocukların ve büyüklerin terlik, eşofman ihtiyaçları var" diyerek aslında dolaylı olarak mesaj verdiği belirtiliyor. Sözleri, deprem ile ilgili eleştirilerin merkezinde olmasına karşı verdiği bir mesaj olarak değerlendiriliyor. Soylu'nun AFAD'ın bakanlığın bünyesinde kalmasını istediği de biliniyor. Soylu'nun bu açıklaması sadece muhalefette değil, AKP içinde de yankı buldu.
  5. Raporun zamanlaması Soylu'nun bu sözlerinden birkaç gün sonrasına denk geldi. Bu durum da ilginç. Raporda yer alan AFAD odaklı net saptamalar da bir başka mesaj olarak okunabilir.
  6. Ve dün... Gazeteci İsmail Saymaz, AFAD'ın depremden 36 saat sonra TSK'dan yardım istediğinin belgesini yayımladı. Soylu'nun, son dönemde FETÖ tartışmalarının odağındaki yardımcısı İsmail Çataklı ses kaydıyla söz konusu belgeye yanıt verdi. Fakat bu yanıt, süreci doğrulayan başka bir kanıt olmaktan öteye geçemedi.
  7. Bu arada Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Soylu'yu büyük olasılıkla Kahramanmaraş'tan milletvekili adayı göstereceği AKP kulislerinde konuşuluyor. Süreç bu şekilde gelişirse, Soylu siyasette ilk kez deplasmana çıkacak. Memleketi Trabzon ve uzun yıllardır yaşadığı İstanbul dışında bir kentten aday gösterilecek. Soylu, vekil seçilerek, dokunulmazlık zırhını elde edebilmek amacıyla çaba harcayacak.

* * *

Buraya kadar okuduklarınız herhangi bir komplo teorisi değil, tam tersi bilgi içeren bir analiz.

Büyüteç'te daha önce de yazmıştım. İktidar partisi içindeki "siyasi yarış" biliniyor. Özellikle Soylu ile Akar arasında… Soylu'nun, Akar ve MİT Başkanı Hakan Fidan'ı parti içindeki siyasi rakipleri olarak gördüğü sır değil.

Deprem merkezli yaşananlar çerçevesinde yarın ve sonrasında daha neler ortaya dökülecek, kim bilir?

Tolga Şardan kimdir?

Tolga Şardan, 1988'de yerel yayımlanan Ankara Ulus Gazetesi'nde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet Gazetesi'nde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. 

Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık bulundu. 

Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu. 

Şardan, 2019'da Doğan Kitap'tan yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı. 

2019'dan bu yana T24'te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

TUSAŞ’ın korunmasındaki zafiyet kimin sorumluluğunda?

Baykar tesislerinin korunması uzunca zamandır İstanbul Emniyeti bünyesindeki Özel Harekat Şubesi’nde görevli özel harekatçı polislerce yapılıyor. Baykar, devlet tarafından böylesi yüksek güvenlikle korunurken, TUSAŞ’taki güvenlik zafiyetinin açıklamasını ilgilileri yani TUSAŞ yönetimi yapacaktır, sanırım

TUSAŞ saldırısında ikinci perde: İstihbarat tam iki ay önce geldi!

İstihbarat bilgisi, 17 Ağustos’ta elde edildi. Veriler, bölgedeki jandarma komutanlıklarına bildirildi. MİT’in ulaştığı veriler, İçişleri Bakanlığı’nın çatısı altındaki Emniyet ve Jandarma’ya gönderildi

TUSAŞ saldırısı göz göre göre geldi: Tesis, özel güvenlik denetiminde sınıfta kalmış!

TUSAŞ’taki özel güvenlik personeli sayısının “uygulamadaki yetersizliğine karşın” söz konusu güvenlik noktasının neden jandarmadan alınıp özel güvenliğe verildiği sorusunun yanıtı, süreçteki ihmâli daha net ortaya koyacak kuşkusuz

"
"