14 Ağustos 2020

"136636" seri numaralı pasaportun sırrı

Roma'daki Papa'ya yönelik suikast girişiminde ise; Ağca, Çatlı ve Şener'in yanı sıra yeni bir ülkücü isim daha yer almıştı: Ömer Ay

Millet İttifakı'nda CHP'nin ortağı İYİ Parti'nin, 12 Eylül öncesinin ülkücü militanlarından Ömer Ay'ı Nevşehir İl Başkanı olarak ataması, ittifaklar arasında gidip gelen Türk siyasetinde yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in "Ömer abi" diye hitap ettiği Ömer Ay'ın yıllar sonra aktif siyaset içinde memleketi Nevşehir'de il başkanı olması, yine 12 Eylül'den hemen önce 17 Haziran 1980 günü ülkücülerce öldürülen CHP İl Başkanı Avukat Zeki Tekiner'in ailesini isyan ettirdi.

Partisinin olağan il kongresinde aday olarak seçilen ve geçen Temmuz başında sessiz sedasız il başkanı koltuğuna oturan Ay, bugün 60'lı yaşlarını yaşayan 78 kuşağı tarafından oldukça iyi bilinen bir isim kuşkusuz.

1980 öncesinde yaşanan bir dizi olayın başkahramanları arasında yer alan Ömer Ay'la ilgili arşivlere girildiğinde ilginç bağlantılar ortaya çıkıyor. Ay'ın İYİ Parti'nin il başkanlığına getirilmesi vesilesiyle hem eski bilgiler tazelemekte, hem de geçmişi şimdinin gençlerine hatırlatmakta fayda var.

Mesleğimizin gurur abidelerinden merhum Uğur Mumcu'nun ısrarla üzerine gittiği ve kitaplarına konu olan yurtdışı bağlantı terör eylemlerinde kimliğini ortaya çıkardığı Ömer Ay, anlaşılacağı üzere Nevşehirli.

Farklı etnik kimliklerin bir araya geldiği demografik yapısı olan Orta Anadolu kenti Nevşehir'de 12 Eylül öncesindeki ülkücü yapının içinde Ay'ın en yakınındaki isimlerden birisi ise 1996'daki Susurluk'ta yaşanan trafik kazasında ölen Abdullah Çatlı'dan başkası değildi.

12 Eylül'den hemen önce Türkiye'yi sarsan siyasi cinayetlerden Milliyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi'nin öldürülmesi olayında tetiği çeken ülkücü militan Mehmet Ali Ağca'nın ekibindeki isimlerden olan Çatlı da, Ömer Ay gibi Nevşehirli.

İpekçi cinayetinin üzerinde dumanlar tüterken, İpekçi'yi öldürdükten sonra yakalanan ancak cezaevinden kaçırılan Ağca'nın Roma'da Papa'ya suikast düzenlediğinde takvimler, 13 Mayıs 1981'i gösteriyordu.

Ağca'nın, İpekçi olayında birlikte olduğu Abdullah Çatlı, Mehmet Şener, Yalçın Özbey ve Oral Çelik, 12 Eylül'den hemen önce Nevşehir Emniyet Müdürlüğü'nden "sahte isimlerle" pasaport almışlardı.

Roma'daki Papa'ya yönelik suikast girişiminde ise; Ağca, Çatlı ve Şener'in yanı sıra yeni bir ülkücü isim daha yer almıştı: Ömer Ay.

Yakılarak yok edilen pasaport kayıtları

Olayların ardından yürütülen bir dizi soruşturmada; Ömer Ay'ın da diğer ülkücü militanlarla birlikte aynı dönemde Nevşehir Emniyeti'nden sahte isimle pasaport aldığı ortaya çıktı. Pasaport cüzdanları gerçekti, ancak kimlik bilgilerinin sahte olması, pasaportları da sahte haline getiriyordu.

Ay'a sahte kimlikle verilen pasaportun seri numarası 136636 idi. Çatlı'ya verilen sahte pasaportun numarası ise, 136635'di.

Çatlı ile birlikte Şener, Çelik, Özbey ve Ay'ın pasaport aldığı dönemde Nevşehir Emniyet Müdürlüğü kadrosunda komiser rütbesiyle görev yapan bir isim, yıllar sonra 1996'daki Susurluk kazasından sonra başlatılan adli soruşturmalarda kamuoyunca yakından tanındı:

Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesindeki Özel Harekât Dairesi'nin Başkanı İbrahim Şahin'di bu isim.

Papa suikastı sonrasında İtalyan polisinin başlattığı soruşturma sırasında Türk oldukları belirlenen zanlıların pasaportlarını aldıkları Nevşehir Emniyeti Pasaport Bürosu'nda bilinmeyen bir nedenle çıkan yangında tüm kayıtlar yanmış, kül olmuştu!

Her ne hikmetse, yangının çıktığı dönemle İtalya'dan bilgilerin gönderildiği dönemin örtüşmesi tesadüf olarak (!) yorumlanageldi.

Sahte pasaportların, Çatlı'nın talebi ve yönlendirmesi sonrasında verildiği yönündeki bilgiler o dönem sıkıyönetim komutanlığı mahkemelerinin kayıtlarına girdi.

Bu satırların yazarının da gazeteci olarak yakından takip ettiği Susurluk kazası skandalı sonrasında devlet içinde başlatılan kimi soruşturmaları izi, hep aynı yere Nevşehir'e ve hep aynı isimlere çıktı.

Aradan yıllar geçmesine rağmen, bu ekibin faaliyetleri tam olarak aydınlatılmış değil. Olaylarda, kimi zaman dış bağlantılar, yabancı ülkelerin gizli servislerinin etkileri, Doğu Bloku devletlerine karşı Soğuk Savaş döneminde NATO ülkelerinde oluşturulan ve Gladyo adı verilen gizli yapılanmanın varlığı ve eylemleri organize ettiği iddiaları tam olarak yanıt bulamamış biçimde bugünlere kadar ulaştı.

Ay'ın ortaya çıkan ifadesi

İYİ Parti Nevşehir İl Başkanı olarak göreve başlayan Ömer Ay, CHP İl Başkanı Avukat Tekiner cinayetiyle ilgisinin bulunmadığı bugüne kadar yeri geldiğinde tekrarladı.

Ancak, T24 Ankara Temsilcisi meslektaşım Gökçer Tahincioğlu, Ay'ın o dönemde verdiği ifade tutanaklarına ulaştı. Tahincioğlu'nun kaleme aldığı yazısında; Ay'ın, Tekiner'in öldürülmesinde kullanılan silahları ülkücü militanlara kendisinin verdiğini ve suikastçılara Tekinel'in komünist olduğu söylediğini itiraf ettiği görülüyor. Ay, olaydan sonra silahları Kızılırmak nehrine attığını ifadesinde anlatıyor.

Buraya kadar özetlemeye çalıştığım sürece "derin devlet mi?" denir. Yoksa "derin insanlar mı?". Bilemiyorum. Ama bildiğim, 1980'den önce sağda ya da solda yaşanan kimi olayların üzerinden 40 yıl geçmesine karşın aydınlatılmış gibi gözükmesine rağmen henüz tam olarak aydınlatılamadığıdır.

Sonuç olarak, Susurluk kazası sonrasında dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'ın istifasıyla boşalan koltuğa oturan ve ülkücü camia içinde "Asena" adıyla tanınan Akşener'in, Nevşehir'e yönelik yapacağı görevlendirmede biraz daha hassas olması gerekirdi.

Hele ki, yeni il başkanı Ay'ın da zamanında içinde bulunduğu ülkücü militanların hedefi olan siyasetçinin, ittifak ortağının suikasta kurban giden il başkanı olduğu düşünülürse Akşener'in karşı tarafı incitmeyecek tutum içinde olması beklenirdi.

Yazarın Diğer Yazıları

Emniyet'te dikkat çeken iki istifa!

İki polis müdürünin, her ne kadar kamu görevinden istifa etse de, geçmişte yaptıkları görev sırasındaki sicillerinin kaybolmayacağı aşikâr

Seçime iki hafta kala kafedeki misafirin ortama bakışı ve Trabzon'da yaşanan saha olayları

İstanbul'un yeni belediye başkanının kim olacağı ülkenin önündeki en önemli gündem. Ekonomik kriz, dış siyasi gelişmeler hep arkadan geliyor