31 Mayıs 2011

PKK'nın Nakşî Açılımı

Murat Karayılan’ın Süleymaniye’deki Nakşibendî şeyhi Şebendi ile görüşmesini son dönemin en ciddi siyasi


Murat Karayılan’ın Süleymaniye’deki Nakşibendî şeyhi Şebendi ile görüşmesini son dönemin en ciddi siyasi hamlelerinden biri olarak değerlendirmek gerekiyor. 
“Seçimden sonra tufan” denilebilecek tedirgin bir beklentinin gerek Öcalan gerekse BDP önde gelenleri tarafından yaratıldığı süreçte Karayılan’ın Kandil’in tepesinden Süleymaniye’nin tekkesine inişi, Kürt hareketinin legal-illegal tüm bileşenleriyle nasıl da uyarlılık içinde yol aldığının göstergesi bir yandan…
Diğer yandan da Karayılan’ın 20’nci yüzyılın başındaki Şeyh Said İsyanı ile aynı yüzyılın sonunda başlayıp hâlâ devam eden PKK isyanını birbiriyle bütünleştirme yolunda yabana atılmaması gereken bir diyaloga imza attığı söylenebilir.
Şeyh Şebendi ile görüşmesinin aktarıldığı haberde Karayılan’ın “Nakşibendî tarikatının merkezi Süleymaniye’dir” dedikten sonra Nakşibendîlerin Kürtlerin haklarına sahip çıkmaları gerektiğini söylediği de kaydedilmekte.
Osmanlı-Türkiye coğrafyası mevzubahis olmak kaydıyla (ki kastedilenin bu olduğu açık) hedefi vurduğu teslim edilmesi gereken sözler bunlar…
Yaşadığımız topraklarda Nakşibendîliğin yıldızını parlatan gelişme gerçekten de Süleymaniye’de başlangıcını bulur. Burası 19’uncu yüzyılın başından itibaren söz konusu tarikat geleneğinin bu coğrafyada “Halidî-Nakşibendîlik” olarak yerleşmesine yol açan Mevlâna Halid Bağdadî’nin doğum yeridir.
Mevlâna Halid’den önce Nakşibendîliğin en revaçta olduğu yer, Türkiye’de “İmam Rabbanî” olarak bilinen Şeyh Ahmed Sirhindî’nin memleketi Hindistan’dı. Yine Mevlâna Halid’den önce Osmanlı-Kürt topraklarında en yaygın tarikat da Kadirîlik’ti.
Bağdat yakınlarındaki Kürt eyaleti Süleymaniye’de dünyaya gelen Mevlâna Halid, hem Nakşibendîliği Kürt coğrafyasının hâkim ve baskın tarikatı, hem de Osmanlı’dan Türkiye’ye uzanan süreçte Anadolu’nun en etkin, yaygın ve popüler tarikatı haline getirdi.
Cumhuriyet dönemine damgasını vuran bütün önde gelen Nakşî şeyhleri Mevlâna Halid’in tohumlarını ekip yeşerttiği Halidî-Nakşibendî geleneğin içinden çıktılar. Erbakan’dan Erdoğan’a Türk siyasetinin önde gelen pek çok İslâmî figürü “rahle-i tedris”inden geçmiş olan İskenderpaşa Nakşî çevresinin büyük ismi Şeyh Mehmet Zahid Kotku, bu bakımdan ilk zikredilmesi gereken isimlerden biridir.
Tabii 1925 Kürt isyanının lideri Şeyh Said de öyle…
Mevlâna Halid marifetiyle Kürt coğrafyasında Kadirîlik hilafına yayılan Nakşibendîlik, 19’uncu yüzyılda Osmanlı devletinin bu bölgede hayata geçirmeye çalıştığı sıkı merkezileştirme politikaları karşısında güç kaybeden aşiret liderliklerinin bıraktığı boşluğu dolduran bir iktidar odağıydı.
Yüzyıl dönümünde elit ve aydın Kürtler arasında yanmaya başlayan milliyetçilik ateşinin 1925’te bir Nakşî şeyhi tarafından dinsel renkli bir kitlesel dışavurum imkânı bulması bu bakımdan tesadüf değildir.
Dolayısıyla 12 Haziran seçimlerinden sonra yeni bir merhaleye geleceği anlaşılan Kürt isyancı hareketliliğinin belirleyici isimlerinden Murat Karayılan’ın bu kritik noktada tarihsel bir verinin üzerine giderek Süleymaniye’deki Nakşî “postnişin”ine yüz sürmeye yönelmesi de anlaşılmaz değildir.
Anlaşılması zor olan, hâlihazırda bölgede tek siyasi alternatifi oluşturan İslâmî-muhafazakâr iktidar partisinin meydanı nasıl böylesine boş bıraktığıdır.
Bu soruyu cevaplamaya yönelik görüşlerle bitirelim!
AKP’nin 2002’deki iktidarından bu yana kendisine kültürel/manevî destek güç olarak, Erbakan döneminin başından sonuna kadar olduğu şekilde Nakşibendîliği değil de “Gülen Hareketi”ni seçtiğini, ona yaslandığını söylemek pek yanlış olmaz.
Bu, bir bakıma Türkiye’de İslâmî kesimin yaşadığı sosyoekonomik dönüşümle de uyarlı bir durumdur.
1980’lerden itibaren Gülen Hareketi’nin bu ülkede Müslümanların “burjuvalaşması”na paralel biçimde giderek yükselişe geçtiği ve Cumhuriyet’in başından beri en popüler İslâmî oluşum durumundaki Nakşîlik karşısında zamanla başat hale geldiği bir gerçek… Özellikle 2000’lerin dönümü “Fethullahçılar”ın yükselişini, “Nakşîler”in düşüşünü tespit etmek açısından uygun bir eşiktir.
Bununla bağlantılı olarak bugün ülkede rakipsiz tek İslâmî oluşum olduğu söylenebilecek Gülen Hareketi’nin bir süredir Kürt coğrafyasında yoğunlaşan etkinliğinin AKP ile zımnî (örtük) bir mutabakat içerisinde yürütüldüğünü söylemek de imkân dâhilinde.
Ama işte Halidî-Nakşibendiliğin beşiğinde “Türkçü” menşeiyle maruf bir “post-tarikat” hareketle yol alma tercihinin riskini görmek ve Kürt coğrafyasının “derin”inde hâlâ canlılığını sürdüren Nakşîliği bu kadar ihmal etmemek gerekmez miydi?!
Murat Karayılan’ın girişimi, Türkiye’de Gülen Hareketi karşısında hanidir sönümlenmiş Nakşibendîliğe yeni bir nefes üfler mi üflemez mi bilinmez.
Ama o, bu girişimiyle, başta söylediğim gibi, 20’nci yüzyılın ilk çeyreğindeki Kürt isyanıyla son çeyreğindekini buluşturmakla kalmıyor sadece… Aynı zamanda Kürt coğrafyasında hem Gülen hareketinin giderek etkinleşen varlığını “nötralize etme”ye hem de AKP’nin oy tabanında oynamaya yol açmaya çalışıyor.
Deyiş yerindeyse bir taşla üç kuş vurma uğraşında yani...
Bölgedeki tek muhalif muhatap için en uygun deyiş ise şimdi herhalde “Ayıkla pirincin taşını” olsa gerek!..

Yazarın Diğer Yazıları

Vurun kanatlarınızı karanlığa kuşlarım!

Yöresel ve evrensel düzlemlerde eşzamanlı yaşananları 'insan' gerçeğinde birbirine organikçe bağlamak… Daha iyi bir hayatı var etme umut ve inancıyla gelenekten geleceğe taşınmak… Bunlar, Hasan Hüseyin şiirini bu coğrafyanın en özgün ve özgül yapıtlarından biri kılar

Goebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!"

Bir okurum, siyaseten Refah Partisi - AK Parti çizgisinde yol almış olmakla birlikte bugün gelinen noktada Ak Parti'nin yapıp ettiklerine ve olup bitenlere bağlı olarak bu ideolojik 'gönül bağı'nın nasıl koptuğunu samimi bir eleştirellikle bizimle paylaşıyor

Goebbels'leşme karşısında muhalefeti sorgulamak!

Matbu medyanın hazan mevsiminin, televizüel medyanın da sonbaharının yaşandığı bir dönemde, insanları sıkan, bıktırıp usandıran karakterlere, ağızlara, kabadayılıklara kimse katlanmak zorunda değil. CHP hiç değil

"
"