01 Aralık 2009

Mutlu Bayramlar, Kutlu “Pazar”lar!

Din, “Pazar”ın; iman da paranın “mütemmim cüz”ü olmuş gidiyor.

1990’ların ikinci yarısında Ramazan Bayramı, Yılbaşı’yla çakışmıştı. Memlekette Refah Partisi iktidarda, Erbakan da başbakan. Henüz 28 Şubat postmodern darbesi ufukta görünmemiş ve cüretkâr bir siyasal İslâmcılık yerel düzlemlerde sık sık kendini dışavurmakta. En çok da gündemde öne çıkan, Ankara’nın Sincan ilçesi bu süreçte. İlçenin RP’li belediye başkanı, Ramazan’ın son gününe, Bayram’ın da arifesine denk gelen Yılbaşı’nın kutlanmasını önlemek için elinden geleni yapıyor. Hindi satışları, Sincan sınırları dahilinde yasak! Başkan, bu “Hristiyan” âdetine icabet etmeyi Müslümanlığa aykırı sayıyor ve bir “hindi katliamı”na Müslümanları alet etmeyeceğini söylüyor. (Tabii Noel’in ne kadar Hristiyanlıktan kökenlendiği sorusu da ayrı bir tartışma konusu.)

* * *

 Yaklaşık 10 yıl sonra, 2004’te Yılbaşı öncesinde Sincan’a gittiğimde, RP’nin “mutant”ı denebilecek AK Parti iktidarında yaşıyordu Türkiye. Şaşırtıcı ve ilginçti ki ilçenin İslâmî havası da benzer şekilde mutasyona uğramıştı. “Politik genler” ortama hâkim değildi artık ve en önemlisi “Müslüman mahallesi”nde çatır çatır hindi satılmaktaydı! Ahali, gelişmeyi, aradan geçen zaman içerisinde ilçede pıtırak gibi çoğalan büyük marketlerin ve alışveriş merkezlerinin etkisine bağlıyordu.

Yani “siyaset mızrağı”, “ticaret çuvalı”na sığmamış, Erbakan’dan Erdoğan’a geçiş sürecinde Türkiye’de İslâmî kitlesel hareketliliğin siyasal olmaktan ziyade finansal bir yörüngeye oturması söz konusu olmuştu.

* * *

Siyasal İslâm’dan finansal İslâm’a doğru bu yörünge değişimi, üstelik daha radikalleşmiş olarak bugün de geçerli ve bu pek çoğumuz için artık olağanlaşmış bir durum. Yani bunu yadırgamaz haldeyiz.

Şu işe bakın ki İslâm’ın ve Müslümanların tüketim kapitalizmiyle gerçekleştirdiği bu izdivacı anlamakta zorlanma sırası, şimdi Hristiyan âlemine gelmiş gibi görünüyor. Gazetelere yansıyan habere göre, 45 milyar dolar ciro, 4 bin mağaza ve 155 bin çalışanıyla dünyanın en büyük elektronik perakendecisi Amerikan BestBuy şirketi, Hristiyanlığın en önemli kutlamalarından olan ve geçtiğimiz Perşembe’ye rastlayan “Şükran Günü” afişinde Müslümanların Kurban Bayramı’na da tebrik atfında bulununca ABD’de yer yerinden oynamış (Hürriyet, 27 Kasım 2009).

Şirket belli ki bir taşla iki kuş vurmak istemiş, ama evdeki hesap çarşıya uymadığı anlaşılıyor (buna aslında “çarşıdaki hesap ev’lere uymamış” dense daha doğru olacak!). Sıkı Hristiyan Amerikalılar, afişi protesto edip BestBuy’a alışveriş boykotu çağrısında bulunmuşlar. “Pazarlama ve daha çok para kazanmak için her yolu deneyen aç gözlü bir şirket” olmakla suçluyorlar BestBuy’ı... 11 Eylül hadisesine atıfta bulunarak ABD’yi yok etmeye çalışanların bayramının kutlanmasına bir anlam veremediğini söyleyenler de çıkmış. Arap ve Müslüman Amerikalılar ise tahmin edilebileceği gibi durumdan hoşnut ve şirkete teşekkürlerini ifade ediyorlar.

* * *

“Diyâr-ı Küffar”da tüketim kapitalizminin İslâm’la flörtüne karşı böylesine “Hristiyan fundamentalist” çıkışlar olurken, “Dâr-ül İslâm” o kapitalizmle öylesine hemhâl durumda ki “Maşallah, nazar değmesin” diyesi geliyor insanın! Bir diğer gazeteden şu haber başlığı düşündürüyor bunu: “Kâbe manzaralı Hilton Mekke’de kalan VIP hacılar, günlük 30 bin lira ödüyor” (Sabah, 26 Kasım 2009). Otel, Kâbe’nin tam karşısında ve size 1001 Gece Masalları’nda olduğunuz izlenimi verecek bir atmosfere sahip. Tesettürleri de kendileri kadar “zarif” olan Endonezyalı genç kızların çay servisi eşliğinde “Harem-i Şerif”e tepeden bakarken karidesinizi, bıldırcın ya da deve etinizi yiyorsunuz!..

İnsanlığı Allâh’a kullukta (namazda, kıyamda, secdede ve tabii Kâbe’yi tavafta) eşitlemeyi vaat eden dinin temel ibadetlerinden birini gerçekleştirme yolunda ortaya çıkan şu “maddi” ayrıcalığa bakın! Zenginliğin hükmüne bu derece girmiş  bir “Hak Din” görüntüsü karşısında insanın, “Ey gafiller, Allah, sosyalisttir” diye isyan edesi geliyor!..

* * *

 Neticede durum şu: İster Hristiyanların tepkileriyle ister Müslümanların desteğiyle olsun, dinin kapitalizmle teşrik-i mesaisi tam gaz devam etmekte. Din, “Pazar”ın; iman da paranın “mütemmim cüz”ü olmuş gidiyor. Aslında Marx’ın dediği şekilde “Piyasa”nın kendisinin dinsel sistem haline geldiği bir dünyada yaşıyoruz artık. Kâbe’nin bir “Pazar yeri”ne, BestBuy’ın ise market olmaktan çıkıp “mabet”e dönüştüğü bu dünyada bayram gelmiş neyime?! Nâçar, “Bayramınız kârlı, marketiniz kutlu olsun” diyorum!..

Yazarın Diğer Yazıları

Vurun kanatlarınızı karanlığa kuşlarım!

Yöresel ve evrensel düzlemlerde eşzamanlı yaşananları 'insan' gerçeğinde birbirine organikçe bağlamak… Daha iyi bir hayatı var etme umut ve inancıyla gelenekten geleceğe taşınmak… Bunlar, Hasan Hüseyin şiirini bu coğrafyanın en özgün ve özgül yapıtlarından biri kılar

Goebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!"

Bir okurum, siyaseten Refah Partisi - AK Parti çizgisinde yol almış olmakla birlikte bugün gelinen noktada Ak Parti'nin yapıp ettiklerine ve olup bitenlere bağlı olarak bu ideolojik 'gönül bağı'nın nasıl koptuğunu samimi bir eleştirellikle bizimle paylaşıyor

Goebbels'leşme karşısında muhalefeti sorgulamak!

Matbu medyanın hazan mevsiminin, televizüel medyanın da sonbaharının yaşandığı bir dönemde, insanları sıkan, bıktırıp usandıran karakterlere, ağızlara, kabadayılıklara kimse katlanmak zorunda değil. CHP hiç değil

"
"