İlkokuldaydım, başucu kitaplarımın arasında en sevdiklerim Keşifler ve İcatlar, Resimli Bilgi ve Gökkuşağı Ansiklopedileri. Bu kitaplarda kutup maceraları ayrı bir yer tutardı. O günden bugüne benim de içimde yanan, hiç sönmeyen bir tutkudur kutup tarafları. Hayatımın bir aşamasında Grönland'ı da, Antarktika'yı da bir turistten daha fazla, içlerine nüfuz ederek görmek, oralarda zaman geçirmek kısmet oldu. Kuzey Kutup Dairesi'ni kanoyla geçtim, Antarktika'ya bir yelkenliyle ulaştım. Kutuplara olan merakım bu yolculuklardan sonra daha da arttı.
Geçenlerde Nadir Kitaplar'dan Keşifler ve İcatlar Ansiklopedisi'ni tekrar aldım. Orada “Kutuplara Yapılan Keşif Seyahatleri” bölümünde 'Amundsen 12 Mayıs 1926'da 'Norge' balonu ile Kuzey Kutbu üzerinden uçtu' yazar. Bugün anlatacağım hikâye, belki de tüm zamanların en büyük kâşifi Roald Amundsen ve bu yolculuğu birlikte yaptığı ve sonradan onu kurtarmak için hayatını verdiği İtalyan uçak mühendisi General Umberto Nobile üzerine.
Roald Amundsen'i bir küçük yazıya sığdırmak mümkün değildir. Benim rol modellerimden biridir Amundsen. Aşağıdaki sözleri hayatıma yön vermiştir diyebilirim:
“Her şeyi belli bir plana, düzene göre yapan insan zafere ulaşır. Bazıları buna şans der. Gerekli tedbirleri almayı ihmal eden için ise bozgun, yenilgi kaçınılmazdır. Bazıları buna kötü şans der.”
Neredeyse tüm hayatı zorlu keşif seyahatleriyle geçmiş, birçok kâşifin hayatını yitirdiği zorlu ekspedisyonlarda başarıya ulaşmış birinden söz ediyoruz. Başardıklarını bugün bile çok az insan tekrarlayabilmiştir. Güney Kutbu'na ulaşan, Kuzeybatı Geçişi'ni gerçekleştiren ve Kuzey Kutbu'nun üzerinden bir hava aracıyla geçen ilk insan Roald Amundsen'dir. Tamamına erdirememekle birlikte Kuzeydoğu Geçidi'ni de belli bir bölümüne kadar katetmiştir. İşin ilk kez olma kısmını bir yana bırakalım. 1872'de doğup 1928'de ölen bir insandan söz ediyoruz. O günlerin koşullarında, Güney Kutbu'na yürüyerek ve kızakla ulaşmış, uydu, GPS, anlık hava ve buz raporlarının olmadığı bir dönemde kendinden önce ve sonra yüzlerce kâşife mezar olmuş Kuzeybatı Geçidi'ni bir yelkenliyle geçmeyi başarmış, Zeppelin benzeri bir araçla Kuzey Kutbu'nun üzerinden uçmuştur. Bütün bunlar ancak sağlam bir zihnin alınması gereken tüm önlemleri alıp doğru planları yapabilmesiyle mümkün olmuştur. Tabii bu işlere kalkıştığınızda yalnızca zihin yetmez, bir de mangal gibi bir yürek olması lazımdır.
Roald Amundsen
Her ayrıntıyı ince ince düşünüp planlayan bu adam, ne yazık ki kendi planlamadığı bir yolculuktan üstelik de pek hazzetmediği bir adamın hayatını kurtarmak için çıktığı bir arama-kurtarma seferinden maalesef geri dönememiştir.
1920'lerin başında büyük kâşif Roald Amundsen gözünü havadan Kuzey Kutbu'nu geçmeye dikmiştir. 1905 yılında efsanevi Kuzeybatı Geçidi'ni (Atlas Okyanusu ile Pasifik Okyanusu'nu kuzeyden bağlayan sürekli buzlarla kaplı geçit) aşmayı başarmış, 1911'de Güney Kutbu'na ulaşan ilk insan olmuş, bu sefer Kuzey Kutbu'na yönelmiştir. Maud adını verdiği yelkenliyle 1918'de denize açılmış, Sibirya'nın kuzeyindeki Kara Deniz'inden Arktik Okyanus'un kuzeyine doğru yol almıştır. Hedefi gemisini buza oturtup, yavaşça arktik buzlarla birlikte kuzey kutbuna doğru sürüklenmektir. Ancak zorlu kutup şartlarında sürekli karanlığın yaşandığı iki kış geçirip, kolunu kırıp bir de kutup ayısı saldırılarına maruz kaldıktan sonra ekspedisyonu sonlandırmıştır (Kutup şartlarında bugün bile bir yerinizi kırarsanız, başınız belada demektir).
1923 yılında planlar değişmiştir. Bu sefer Kuzey Kutbu'nu havadan keşfetmektir hedef. O yıl Alaska'dan Spitsbergen'e Kuzey Kutbu'nun üzerinden uçarak geçmeyi planlar, ancak seferi yapacakları uçak bir kaza sonucu zarar görünce vazgeçilir. Kaynak yaratmak için Amerika'da bir konferanslar turuna çıkar. 1925 yılında iki uçakla yola çıkılır. Dornier Do J marka N-24 ve N-25 uçaklarıyla 87° 44′ kuzey enleminde uçaklar zorunlu iniş yapar. N-24 hasar görmüştür ve aralarında birkaç mil vardır. Telsiz bağlantısı olmamasına rağmen ekipler bir araya gelir. Sonraki üç hafta kâbus gibidir. N-25'in havalanabilmesi için bir pist oluşturulması gerekir. Üç hafta boyunca 600 ton buz kürekle atılır. Eksi 20 derecelerde bu kadar yoğun bedeni faaliyete karşın her birine düşen günde 400 gram gıdadır. Ama başta Amundsen, ekip bu koşullara alışıktır. Herkes öldüklerini düşünürken kalan uçağa sığışan maceracılar sağ salim geri dönerler. Amundsen vazgeçmeyecektir. 1926 yılında bu kez başka bir hava aracıyla yola çıkmayı deneyecektir.
Napoli Üniversitesi'nden elektrik ve endüstri mühendisi olarak mezun olan Umberto Nobile parlak bir gençtir. Kariyerinin hemen başında uçak mühendisliğine odaklanır. Bu arada İtalya Birinci Dünya Savaşı'na girer. Asker olmak için başvurur ancak fiziksel olarak yeterli değildir, reddedilir. Ancak mühendis olarak İtalyan hava kuvvetlerine katılır. Sonradan general rütbesine kadar yükselecektir. Daha 1912 yılında İtalya, Osmanlı İmparatorluğu ile olan savaşta uçakları bombalama amacıyla kullanmıştır. Umberto savaştan sonra bir yandan pilotluk lisansını alır, bir yandan da Napoli Üniversitesinde dersler verir ve 'Aerodinamiğin Elementleri' isimli bir ders kitabı yazar. Yarı sert materyallerden yapılacak uçakların uçuşa daha elverişli olduğunu düşünür.
Umberto Nobile
Bir süre Amerika'da Ohio'da Good Year için çalışır. Ülkeye döndüğünde yeni tasarımı N-1'in inşasına başlar. İletişim imkânlarının son derece kısıtlı olduğu bir dönemde Amundsen Umberto Nobile'in çalışmalarından haberdardır. Yeni hava aracıyla (Zeppelin benzeri bir uçak) Kuzey Kutbu'na gitmek için Nobile'yi ikna eder. Hava aracına Norge (Norveç) ismi verilir. Roma'dan yola çıkan hava aracı İngiltere, Norveç ve Rusya'ya uğradıktan sonra Svalbard'a iner. Hedef buradan yola çıkıp Kuzey Kutbunun üzerinden geçip Alaska'ya ulaşmaktır. Yola çıkmalarından iki gün önce Amerikalı Tuğamiral Richard Evelyn Byrd ve Floyd Bennet, Fokker F-VII tipi bir uçakla Svalbard'dan havalanır. 16 saat sonra geri döndüklerinde Kuzey Kutbu'na havadan ulaşan ilk insanlar olduklarını söylerler. Kendilerini ilk kutlayan Amundsen olur. Oysa Byrd yalan söylemiştir. İşi bilenler 16 saatte gidip dönmenin imkânsızlığına işaret eder. Yardımcısı bir süre sonra hile yaptıklarını itiraf eder. Ancak kısa süre sonra bir kazada ölür. Byrd doğruyu söylediğinde ısrarcıdır. Mesele 1996'da, Byrd'ın ölümünden kırk yıl sonra günlükleri kamuoyuna açıklandığında açığa kavuşur. Sextant'la yaptığı ölçümlerde sahtekârlık vardır. Silinen ve üzerine başka rakamların yazıldığı ancak hala okunabilen ölçümler, 22 Haziran'da National Geografic Society'e (Ulusal Coğrafya Enstitüsü) yazdığı rapordan oldukça farklıdır.
Byrd'den iki gün sonra Amundsen ve Nobile liderliğindeki Norge havalanır. Amundsen'in itirazlarına rağmen Nobile bir Terrier olan köpeği Titina'yı da yanına almakta ısrarcı olur (Yıllar sonra Norveçli animasyon film yönetmeni Kajsa Næss 'Titina' ismiyle bu yolculuğun animasyon filmini yapar). Bu ekspedisyon başarılı olur ve ilk kutup uçuşu olarak tarihe geçer.
Sonrasında başarının kime ait olduğu tartışması ortalığı karıştırır. İtalya'da Mussolini'nin faşist hükümeti dahi mühendislerini ön plana çıkararak başarının tamamen İtalyanların eseri olduğunu iddia eder. Nobile'den Amerika'da bu ekspedisyon hakkında konferanslar vermesi, ancak Amundsen ve Norveçlilerden fazla söz etmemesi istenir. Büyük kâşif bu yaklaşımdan rahatsız olur, İtalyan mühendisle araları açılır.
Umberto Nobile yeni bir hava aracı tasarlar. Bu sefer tamamen İtalyanlardan oluşan bir ekiple kutup fethedilecektir. Yeni aracın ismi İtalia'dır. 24 Mayıs 1928'de Kuzey Kutbu üzerinden geçerler. Zafere ulaşmış şekilde geri dönerlerken fırtınaya yakalanırlar ve Svalbard'ın 30 km uzağına zorunlu iniş yaparlar. Nobile dahil ekibin bir kısmı yaralanmıştır. Kazazedelerin kurtarılması ayrı bir yazıya konu olacak bir maceralar dizisidir (Ekipten ayrılan bir İsveçli ve iki İtalyan yürüyerek bir yerleşim merkezine ulaşmaya çalışırlar. İtalyanlar haftalar sonra kurtarılır, İsveçlinin yolda öldüğünü söylerler. Ancak yaygın inanç İsveçliyi öldürüp yedikleri şeklindedir). Nobile ve ekibini kurtarmak için uluslararası bir takım kurulur. İsveç, Norveç, Rus, İtalyan ve Finlandiyalı pilot, denizci, dağcı ve maceracılar katılır ekibe.
Roald Amundsen, Umberto Nobile'ye kırgın olmasına rağmen arama kurtarma ekibine katılmakta tereddüt etmez. 18 Haziran 1928'de büyük kâşif 56 yaşındayken Tromsö'den havalanan uçağa biner, ancak bir daha kendisinden ve ekip arkadaşlarından haber alınamaz. Nobile ise yaklaşık bir ay sonra kurtarılır ve bu olaydan tam 60 yıl sonra, 93 yaşında hayata gözlerini yumar.
Kutup keşifleri tarihi, destansı hikâyelerle doludur. Buzlara doğru yola çıkmak, geceleri sıcak koltuğunuzda otururken buzulları hayal etmek, yola çıkacağınız şafağı beklemek, muhakkak ki bir aşk, bir tutkudur ve elbette kutupların en büyük aşığı da Roald Amundsen'dir.