15 Mayıs 2020

Reis hatalıysa sözünü dinlemeyeceksin

Reis hatalıdır ve kendisiyle birlikte, hayatlarının sorumluluğunu üstlendiği 358 denizcinin ölümüne, gemisinin de batmasına neden olmuştur. Mezarı üzerinde yazdığı gibi kahramanca ölmemiştir, utanç içinde ölmüştür

Reis sözcüğü bugünlerde ilginç bir şekilde siyasi liderler için de mafya babaları için de kullanılıyor. Aslında bizim kültürümüzde Reis dendiğinde bir teknenin kaptanı anlaşılır. Tarihimizde anlı şanlı reisler var. Hızır Reis (Barbaros Hayreddin Paşa), Turgut Reis, Uluç Reis, Piri Reis... Her biri denizcilik tarihimize altın sayfalarla yazılan zaferler kazandırmış, denizlerde, deryalarda Türk bayrağını şanla şerefle dolaştırmış büyük kaptanlardı. Mafya babaları neye reislik ederler bilmem, ama siyasi liderler için böyle bir analoji anlaşılabilir. Ülkeyi yöneten siyasetçi, dolayısıyla memleket gemisinin kaptanı. Eh bu da az sorumluluk değil hani. Değil de, ya Reis hata yaparsa…

Bugün hikâyesini anlatacağım Reis bizden değil, bir İngiliz Amirali. Üstelik anlı şanlı Birleşik Krallık Donanması’nın, Akdeniz Filosu komutanı Koramiral Sir George Tyron. Londra’nın kuzeyindeki Bulwick kasabasındaki mezar taşında, "görevinin başında kahramanca öldüğü" yazılı, gerçekten olup bitenlerse mezar taşında yazanlardan oldukça farklı.

Sir George Tyron

1832 de doğan George Tyron küçük yaştan itibaren asker olmaya niyetlidir. Abisi ve diğer iki erkek kardeşi de erken yaşlarda orduya yazılır, savaşlara katılır. Ortaöğrenimini prestijli bir okul olan Eton Koleji'nde tamamlayan Tyron, o zamanki gelenekler uyarınca çocuk yaşta bahriyeye katılır. Yavaş yavaş basamakları tırmanmaya başlar. Yirmili yaşlarında İngiliz bahriyesinin değişik gemilerinde görev alır. Amerika’ya, Mısır’a gider. 1853 de Osmanlılarla Ruslar arasında Kırım Savaşı başlar. İngilizler savaşa henüz dahil olmasa da Osmanlıların yanında yer alır. Tyron’un görevli olduğu HMS Vengeance gemisinin de bulunduğu bir filo, Çanakkalede Besige Koyu’na demirler. Haziran-Ekim arasını orada talimle geçirirler. Tyron sinyal subayı olmuştur, manevralarda önemli rol oynar. Küçük filo Rusların Sinop'ta bulunan Osmanlı Donanması'nı bombalaması üzerine Çanakkale ve İstanbul boğazlarını geçerek Sinop’a gelir. Sonrasında aynı filo Odesa’yı bombalar.

George Tyron İngiliz Donanması'nda çok başarılı bir subay olarak kabul edilir. Çeşitli pozisyonlarda kendini kanıtlar. Donanmada istihbarat bölümünü kurar. Sinyalizasyonla ilgili çalışmalar yapar, kendi sistemini geliştirir. 52 yaşında Tuğamiral olarak Avustralya Filosu’na komutan olarak atanır. Bu bölgede hem asker hem diplomatik temsilci gibi çalışır, yeni gelişmekte olan Avustralya, Yeni Zelanda kolonileriyle ilgilenir. Bir ara İngiliz parlamentosuna aday olur ama seçimi kaybeder.

1891 de İngiliz Donanması’nın en değerli filosu olan, Akdeniz filosuna kumandan tayin edilir. Rütbesi Koramiral düzeyine yükselmiştir. Görevi Cebelitarık’da, bayrak gemisi olan HMS Victoria’da devralır. Victoria donanmanın en güçlü gemisidir. Ön kısımda iki adet 413 mm boyutunda top bulunur. O tarihte başka hiçbir gemide bu büyüklükte top yoktur. Hatta bu durumun denge sorunu yaratacağı toplardan birinin arkaya konması önerildiğinde, donanmadan İngiliz savaş gemileri arkadan ateş etmez diye yanıt gelir. Yani İngiliz savaş gemileri kaçmaz, saldırır anlamında.

Amiral Tyron ciddi, disiplinli ve aşırı kibirlidir. Eleştirilmekten ve emirlerinin tartışılmasından hiç hazzetmeyen bir karakteri vardır. Serseri mayın gibi olduğu söylenir, ne zaman patlayacağı belli olmaz. İtaatsizlik edenlerin gözünün yaşına bakmaz. Görevi alır almaz filosundaki tüm subaylara, barış zamanında eğitimin önemini belirten bir genelge yollar. Özellikle manevra ve gemiler arası iletişim konusunda çalışılmasını ve mükemmele ulaşılmasını ister.

Bu kibirli, mükemmeliyetçi amiral için kader ağlarını örüyordur.

1893 yılı, haziranın ayının 22'sinde, 11 gemiden oluşan İngiliz Akdeniz Filosu, Lübnan'ın Trablus açıklarında manevra yapmaktadır. Tyron kendi geliştirdiği TA sinyal sistemini oturtmak, manevralar sırasında iletişimi kolaylaştırmak ister. Gemileri iki paralel kolon halinde dizer. Gemiler bu şekilde seyir yaparken, komutla sağdaki sıra 180 derece sola, soldaki sıra 180 derece sağa dönecek ve tekrar paralel seyir yapar hale geleceklerdir. Tyron iki kolondaki gemilerin arasında 1000 metre (1200 yarda) mesafe bırakılmasını ve dönüş tamamlandığında da arada 365 metre (400 yarda) kalmasını ister. Ama gemilerin dönüş açısı yaklaşık 730 metredir (800 yarda) ve bırakın döndüklerinde arada mesafe kalmasını, bu şekilde manevra yaparlarsa çarpışmaları kaçınılmazdır. Hem HMS Victoria gemisini kullanan kaptan, hem de karşı sıradaki filonun ve en öndeki Camperdown gemisinin komutanı amiral Markham bu emri sorgularlar. Aradaki mesafenin en az 1500 metre (1600 yarda), hatta emniyetli olması için 2000 metre (1800 yarda) olması gerektiğini yoksa çarpışma meydana geleceğini ifade ederler. Tyron önce 1300 metreyi kabul etse de, manevra başladığında aradaki mesafeyi 1000 metreye indirir. Filo ilerlerken dönüş emri gelir. Hem Victoria’nın kaptanı, hem de diğer sırada en öndeki Camperdown gemisinin kumandanı Markham emri anlamadıklarını belirtirler. Emir üç kez tekrarlanır, azarı da işitince, dönmeye başlarlar ve kaçınılmaz çarpışma meydana gelir.

Camperdown, Victoria gemisine sancak baş omuzluktan girer. Ardından ikinci ve üçüncü yanlış emirler de gelir. İkincisi motorlar tam yol geridir. Böylece Camperdown’ın açmış ama aynı zamanda da tıkamış olduğu delik tekrar açılır ve su almaya başlar. Tüm gemilerden tahlisiye sandalları indirilirken Tyron hayatının son emrini verir. Tahlisiye sandalları indirilmesin. O dönemin bir teknoloji harikası olan gemisinin batacağı aklına bile gelmez.

Çarpışmadan tam 13 dakika sonra HMS Victoria gemisi batar. Kaptan köşkünden ayrılmayan ve gemisiyle birlikte sulara gömülen Tyron’ın "Hepsi benim hatam, hepsi benim hatam" diye söylendiği duyulur. Barış zamanında, rüzgarın bile esmediği ılık bir Akdeniz akşamüstüsünde 358 denizci, bu burnu büyük, kendisine hatasının söylenmesini kabullenmeyen adamın kibri yüzünden hayatını kaybetmiştir.

Reis hatalıdır ve kendisiyle birlikte, hayatlarının sorumluluğunu üstlendiği 358 denizcinin ölümüne, gemisinin de batmasına neden olmuştur. Mezarı üzerinde yazdığı gibi kahramanca ölmemiştir, utanç içinde ölmüştür.

Kıssadan hisse; Reis’in hata yaptığını görüyorsan, kör gözüm parmağına dediğini yapmayacak, emirlerini dinlemeyeceksin…

Yazarın Diğer Yazıları

Endülüs’te Solan Bahçe

Her şey Flamenko’nun ezgilerinde kalsaydı, kalabilseydi keşke. Ama bizzat flamenko da böyle bir şeydi. O huzurun, sükunetin müziği değildi

Seçimden seçmeler saçmalar

Enteresan ülkeyiz vesselam, biri kendini devletin sahibi sanır, diğeri bir yüzyıldır falan kendinden başka bu ülkede vatansever olmadığını iddia eder

Bir devlet görevlisiyle bir vatandaşın diyaloğu

"Yok Can Atalay, yok Osman Kavala, yok Selahattin Demirtaş... Onlar ne isterse, nasıl isterse öyle oluyor, olacak"