01 Ekim 2019

Kışı, bir tavukla baş başa Kuzey Kutbu’nda geçirmek

Genç bir adam daha otuzuna gelmeden yanında bir tavukla, yeryüzünün en tehlikeli denizlerinde seyredip dünyayı Kuzey Kutbu'ndan Güney Kutbu'na kat etti

Bunu yapan iki kişi. Biri erkek, biri dişi. Erkeğin adı Guirec, dişinin adı Monique. Erkek insan, dişi tavuk. Bilmece gibi, masal gibi bir başlangıç oldu. Nitekim olay da gerçek olamayacak kadar güzel, masal kadar keyifli. Anlatayım öyleyse:

Guirec Soudee, Fransa’nın kuzeyinde, sert iklimiyle bilinen bir bölgede, üzerinde yalnız ailesinin yaşadığı, yani iki erkek, altı kız kardeş, anne ve babadan oluşan bir nüfusun bulunduğu, küçük bir adada doğar. Çocukluğundan itibaren denizle haşır neşir olur. Yedi yaşında, akranı erkek çocuklar, oyuncak arabayla oynarken o ilk kayığını edinir ve balık tutmaya başlar. Böyle bir yerde doğup büyürken kendinize ben bankacı olayım, mühendis, doktor, avukat olayım gibi hedefler koymazsınız. Macera zaten alyuvarlarınıza kazınmıştır, bedeninizde dolaşıp durur.  İyi bir öğrenci değildir Guirec. 13 defa okul değiştirir. Okula destek olsun diye anne-babasının tuttuğu özel öğretmenleri balığa çıkartır. 18 yaşına geldiğinde de Avustralya’ya tek yön bir bilet alır. Motorsikletini satmıştır. Cebinde, bilet aldıktan sonra geriye kalan 200 Euro, tek kelime İngilizce bilmeden Avustralya’nın yolunu tutar.

Bayağı bir sefillik çeker. Yollarda yatar kalkar, meyve toplayıcılığı yapar. Bir karides gemisine tayfa yazılır. Denizcilik deneyimi artar. İki senenin sonunda biriktirdiği parayla kendisinden on yaş büyük pas içinde 11.7 metrelik bir saç tekne satın alır. Deneyimli denizciler bu tekneyi almamasını önerirler. Maceraperest arkadaşımız kulak asmaz söylenenlere. Yelkenlisine doğduğu adanın adını verir, Yvinec. Başlangıçtaki amacı tek başına Atlas Okyanusunu geçmektir. Kanarya Adalarında tekneye bir mürettebat katılır. Karton kutuda gelen tayfa, kızılkahve renkli bir tavuktur.

“Teknede bir tavuk olması, her gün taze yumurta yemek için iyi olur, bakamazsam da keser yerim diye düşünmüştüm” der röportajlarında. “Şimdi utanç içinde hatırlıyorum bunu” diye de ekler. Adını Monique koyar tavuk arkadaşının. Dalgalar büyüdüğünde denize savrulmasın, sağa sola çarpmasın diye bir havuzluğa, bir de kamaraya kümes yapar. Monique denize çabuk alışır, güverteye düşen uçan balıkları gagalar, Guirec’in tuttuğu balıklardan payına düşeni alır. “Balık yemeyi çok seviyordu, yumurtalarına tuzlu bir tat katıyordu” diye anlatır Guirec.

 

Artık biz olmuşlardır. Biz Atlantiği geçerken, biz Arktic Okyanusa ulaştığımızda diye anlatır. Tabii sosyal medya bu muhteşem ikiliyi kaçırmaz ve Youtube da fenomen olmaya başlarlar. Yavaş yavaş yelken dergilerinde de hikâyeleri belirir. 2015’e geldiğimizde, Kuzey Kutbu’na yakın bir yerde buzda tekneyi karaya oturtup, Monique’le kışı Grönland’da geçireceğini ve tüm iletişim cihazlarını da dört ay sonra açmak üzere kapatacağını okuduğumda, yok artık demiştim. Guirec ve Monique dediklerini yaptılar. Ancak dünyayla iletişimlerini kestikten iki hafta sonra, çevredeki İnuit kabilesinden birileri elde telefon Guirec’e ulaşır. Telefonda ağlayan ses kız kardeşine aittir. Babaları ölmüştür. Babasının yaptığı işle gurur duyacağını düşünerek avunur. Kutup hayatı zordur, -60 dereceye varan soğuk havada yaşam mücadelesi verirler. Monique müthiştir. Buzda geçirilen 130 günde 106 defa yumurtlar. Bu taze yumurtalar sayesinde hayatta kaldığımı düşünüyorum der Guirec. Zaten zayıf bir insanken 12 kg vermiştir.

Bu zamana kadar yaşadıklarına, vay be ne macera dediyseniz durun, daha yeni yeni ısınmaya başlamışlardır. Sırada epik Northwest Passage-Kuzeybatı Geçidi vardır. Keşifler tarihinin en fazla insanın kaybıyla sonuçlanan rotası. Bunu da başarırlar birlikte. Kuzeybatı geçidinden yelkenle tek başına geçen en genç insan olur Guirec, Monique’se geçiş yapan ilk tavuk. Manyetik kutup bölgesine çok yakın seyir yapıldığından otopilot kullanamaz ve 32 gün boyunca çok az uyuyarak dümen tutmak zorunda kalır. Monique’in arkadaşlığı ayakta kalmasını sağlar.

 

Ekip maceraya doymaz, Amerika’nın batı kıyısından aşağı doğru seyredip fırtınalarıyla ünlü Horn Burnu’na, oradan da Antarktika’ya varırlar. Guirec 22 yaşında ilk Atlantik geçişini yapmış, 23 yaşında Grönland’da kışlamış, 24’ünde Kuzeybatı Geçidi’ni aşmış, 25’inde Antarktika’ya ulaşmıştır. Bu büyük macerada Monique yoldaşlık etmiştir kendisine. Birlikte denize girmişler, sörf yapmışlar, kızakla buzullarda dolaşmışlardır.

Antarktika’dan dönüş de hareketli olur. Britanya’daki adasına ulaşana kadar Amerika-Afrika/Avrupa kıtaları arasında mekik dokur tabiri caizse. Üç Atlantik geçişi daha eklenir hikâyeye ve sonunda Yvinec Adası’na vasıl olurlar. Maceraları sırasında Facebook’tan tanıştığı Lauren de adanın küçük nüfusuna katılır. Guirec ve Monique, bugün plastiklerle boğulan okyanuslara, iklim değişikliklerine ve dünyadaki yaşamın temel dayanaklarından biri olan planktonların yok olma tehlikesine dair mücadelenin sembol isimlerinden olmuşlardır.

 

Bizler dar şeritlerden oluşan yollarda, peşimizde karbonmonoksit dumanıyla dikdörtgen prizması arabalarla, dikdörtgen prizması ev ve işyerlerimizin arasında hayatımızı tüketirken, genç bir adam daha otuzuna gelmeden yanında bir tavukla, yeryüzünün en tehlikeli denizlerinde seyredip dünyayı Kuzey Kutbu'ndan Güney Kutbu'na kat etmiştir. Umarım arada bir Guirec’le Monique’i aklınıza getirirsiniz.

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Endülüs’te Solan Bahçe

Her şey Flamenko’nun ezgilerinde kalsaydı, kalabilseydi keşke. Ama bizzat flamenko da böyle bir şeydi. O huzurun, sükunetin müziği değildi

Seçimden seçmeler saçmalar

Enteresan ülkeyiz vesselam, biri kendini devletin sahibi sanır, diğeri bir yüzyıldır falan kendinden başka bu ülkede vatansever olmadığını iddia eder

Bir devlet görevlisiyle bir vatandaşın diyaloğu

"Yok Can Atalay, yok Osman Kavala, yok Selahattin Demirtaş... Onlar ne isterse, nasıl isterse öyle oluyor, olacak"