08 Ağustos 2012

Ne kadar güçlü ne kadar güçsüz

Paranın iktisat dünyasına ait bir araç olduğuna dair genel kabulün tersine bazıları onun icadından bu güne siyaset dünyasına ait bir araç olduğunu söylerler...

 

Herhangi bir kurala, kitaba, peygambere, müride ihtiyacı olmayan; bu haliyle bile günümüzün en geniş cemaatine sahip, tüm insanlık tarihinde icat edilmiş en popüler araç mı yoksa amaç mıdır? Dünyanın en  bilinen turisti,  her yerde geçerli ortak motivasyonun tetikleyicisi midir? Medeniyetin olduğu yerde arzulayacağınız ilk şey, ıssız bir adada isteyeceğiniz son şey midir? Beş duyumuzu çalıştıran altıncı duyu mudur? Yoksa, en güçlü afrodizyak veya gelmiş geçmiş en güçlü placebo mudur? Belki de modern çağın en görkemli putudur. Lidyalıların insanlığa attığı en büyük kazık da olabilir. Evet anladınız, paradan bahsediyoruz.

Hakkında bir sürü tanım yapılabilir. Kimine göre güç, kimine göre ihtiyaç ya da kimine göre sıradan bir şeydir. Yeri, değeri ve tanımı hep değişken ve görecelidir.

Paranın iktisat dünyasına ait bir araç olduğuna dair genel kabulün tersine bazıları onun icadından bu güne siyaset dünyasına ait bir araç olduğunu söylerler.  Ve sizi paranın üstündekileri okumaya davet ederler.

Kimisine göre onunla sahip olunamayacak şey yoktur. Her şeyin bir bedeli vardır ve para ile her şey satın alınabilir. Bazılarına göre  ise öyle değildir ve bunu destekleyen uzun bir liste önünüze koyulabilir; Para  ile yiyecekleri  kilerine doldurabilirsin  ama iştah alamazsın. İlaç alırsın ama her zaman sağlık alamazsın. Bilgi parayla ama bilgelik öyle değil. Gösteriş alırsın ama güzellik alamazsın. Yatak alırsın ama uyku alamazsın. Eğlence alırsın ama neşe alamazsın. Tanıdık alırsın ama dost alamazsın. Hizmetçi alırsın ama sadakat alamazsın. Boş vakit alırsın ama huzur alamazsın. Paran  yoksa gidip loto oynayabilirsin. Belki  banka soyabilirsin. Ama aşkı çalamazsın.  Parası olmayana yardım  eden kuruluşlar vardır. Ama  aşkı olmayanın yarasına ne kurumlar ne de devlet baba merhem olabilir.

Para, yeryüzünde fiyatı olan her şeyi serebilir önünüze  ama yüzünüzü  avucuna alacak bir çift sıcak el getiremez maalesef .  1879 yılında;  Californiya eyaletinde yaşayan bir Kızılderili şefinin söylediği gibi: "Son ağaç kesilinceye, son nehir zehirleninceye, son balık tutuluncaya kadar; insanoğlu paranın yenmediğini anlayamayacak '' belki de. Bu görüşe göre; para ile her şeyin kabuğunu alırsın ama hiçbir şeyin çekirdeğini alamazsın.

Bazıları, para sahibi olduğumuzu zannederken kölesi olduğumuz paranın fiziksel nesneden öte bir bağımlılık maddesi olduğunu iddia ederler. Paranın  virüslü bir hücre gibi olduğunu söylerler;  cebinize girdikten sonra çoğalmak ister ve onu çoğaltmak görevi de insanın omuzlarındadır. Bağımlı, parasıyla mutlu olmak yerine onu çoğaltmanın derdine düşer. Paranın mutluk aracı olmak yerine hayat amacına dönüştürür.

Bazılarına göre de para sadece başkalarına değer katmanın ve onlar için iyi şeyler yapmanın yan ürünüdür. Şunları söylerler: Yaptığınız işte en iyi olmaya odaklanın. Kendinizi başkalarının yaşamlarını daha iyi hale getirmeye adayın. Meslek ve özel yaşamınızın her bir noktasında gerçekten muhteşem olun. Başkaları için olağanüstü değerler oluşturun. Para zaten kendiliğinden gelecektir .

Gerçekte hepimiz, kapitalist sistemin kölesi olarak her sabah borçlu uyanıyoruz doğan  yeni güne.  Bitmek bilmeyen faturalar, taksitler, kredi kartı  ekstreleri, kiralar, aidatlar, harçlar... Hayatımızı kolaylaştırdığını varsaydığımız her şeyin maddi karşılığı ruhumuzu bitirirken  bizler çok rahat, çok huzurlu bir yaşam sürdüğümüzü düşünmeye çalışıyoruz. Nasrettin Hoca’nın fıkrasındaki gibi, parayı göklere çıkartanlar da haklı onu yerin dibine sokanlar da… Çünkü gerçek dünya ikisinin kesişimini içeriyor; Para evet mutluluk getirmeyebilir ama parasızlık da mutsuzluk getirebilir.

Değişik dönemlerde gençle üzerinde yapılan araştırmalarda, mutluluk açısından kendileri için önemli olan değerlerin neler olduğu sorulmuş. Araştırmaların başladığı  ilk dönem olan 1979’da sıralama; sevgi, özgürlük, iş, eğitim, aile, sağlık, para olmuş. Daha sonra günümüze kadar yapılan araştırmalarda ilk sırayı açık ara ile hep ‘para’ almış.

Satırların yazarı olarak, paranın önemli bir sakinleştirici olduğunu düşünüyorum. Daha fazlası değil… Amaç olmaması kontrol edilmesi gereken önemli bir araç… Mutluluğu satın alamaz denilen ama mutlu olacağımız şeyleri satın almamızı sağlayarak bizleri sevindiren bir çeşit katalizör… Çıktısı mutluluk olan reaksiyonu kurmuyor ama hızlandırıyor ve kolaylaştırıyor. Bir de ona olan ihtiyacınız ne kadar azsa o kadar özgürsünüz…

Para bir anlamda  matematiktir, insanlık ise edebiyat… Matematiği sadece dört işlem yapacak kadar bildiğiniz halde iyi bir edebiyatçı olabilirsiniz ama kendinizi ifade edemeden bildiğiniz matematik ise hiç bir işinize  yaramaz. Rakamların sandığınız kadar anlamlı olmadığını hayat size acı biçimde anlatır.

Haydi toparlayalım o zaman: Para kullanmasını bilen için  ''değer'', sahip olmayanlar  için ''sorun'', sahip olan ama kullanamayan için '' acı'' ve çoğu insan için ''hayat sigortası'' dır. Aslolan Hayattan zevk ve keyif almaktır. Bu ise para ötesi, para-üstü bir konudur. Parayla değil kültür ile  mümkündür. Sizi kutsal yasam ırmağına taşıyacak olan sanattır, edebiyattır. Resimden zevk almak, müzeleri dolaşmak, konserlere gitmek, kitapların büyülü dünyasında kaybolmaktır sizi anlamlandıran. Kaf Dağı’nın ötesine gitmek için parayla bilet alamazsınız. Oysa usta işi bir masal sizi bedavaya alıp götürür oraya… Güneşi parayla doğuramayacağınız gibi parayla batıramazsın da! Denizin iyot kokusuyla ve hışırtısıyla uyanmanın, papatya tarlalarında koşturmanın, kiraz ağaçlarını, beyaz manolyaları, salkım sümbülleri, erguvanları seyretmenin huzurunun, kırmızı güllerin kokusunu içine çekerek  ferahlamanın , yeni insanlar yeni dünyalar keşfetmenin fiyatı olabilir mi? Yoldaki kimsesiz köpeği beslemenin ve başını okşamanın hazzını hangi para verebilir? Bunlar kabarık cüzdanların ulaşamayacağı kadar uzakta ama çoğu eğilip alabileceğiniz kadar yakındaki mutluluk yemişleridir. Tabi görmesini  ve tatmasını bilenlere... İnsanların para kazanmanın yanında kültür edinmek ve incelmek için de emek verdiği bir dünya kuşku yok ki hepimiz için daha yaşanası bir yer olacaktır.

Para insanları değiştirmez, sadece maskelerini düşürür.

Şair ne güzel ifade etmiş:

''insan mı paraya bağlı, para mı insana bağlı?

bu, insana bağlı.''

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Kariyer-bitimsiz oyun

İş yaşamı tehlikelere karşı maskelerle dolaşılan, maskeler düştüğünde ise kiminle karşılaşacağını bilemediğiniz “vahşi bir orman”dır. Bu ormanda kiminle karşılaşacağınızı asla bilemezsiniz

Pathos: Kariyerde oyunu sürdürebilmek için...

Muhteşem bir lider olmak istiyorsanız; duygusal zekâ yanında analiz, strateji, disiplin, icra, innovasyon, vizyon ve rezilyans olma yetkinliklerini de kariyer çantanıza eklemeniz gerektiğini belirtelim

Kuş Uçuşu liderlik

Erdemlere dayanmayan hiçbir duruş veya uçuşun kalıcı ve sürdürülebilir olamayacağını ifade ederek, ufku açık, ışığı parlak liderlere, iyi uçuşlar...

"
"