12 Ocak 2023

Yunanistan'da bir devir kapandı: Son Kral II. Konstantin hayatını kaybetti

Ülke yönetiminde deneyimsiz genç Kral Konstantin’in dönemin deneyimli Başbakanı Yorgos Papandreu ile arasının açılması hükûmet krizine yol açacak ve 1967 yılının Nisan ayında Albaylar Cuntası'nın darbesini tetikleyecekti...

Atina

Yunanistan, kurulduğu 1828 ‘den bu yana Kraliyet sistemi ile sürekli boğuşan bir devlet olmuştur.

Yunan devletinin oluşması ve bir düzene girmesi için Avrupa'nın 19.yüzyılının şartlarına uygun olarak ittifak devletleri tarafından ülke yönetimine Alman kökenli Kral Otto’nun getirilmesinden sonra başlayan fırtınalı Kraliyet döneminin en sonuncusu Kral II.Konstantin’in  82 yaşında vefat etmesiyle ülkenin siyasi tarihinde bir devir daha kapanmış oldu.

Kral Konstantin, henüz 24 yaşında iken babası Kral Paul’un ölümünden hemen sonra 1964’te tahta oturdu.

Ülke yönetiminde deneyimsiz genç Kral Konstantin’in dönemin deneyimli Başbakanı Yorgos Papandreu ile arasının açılması hükûmet krizine yol açacak ve 1967 yılının Nisan ayında Albaylar Cuntası'nın darbesini tetikleyecek düzeydeydi.

Kral Konstantin her ne kadar aynı yılın Aralık ayında cuntaya karşı kendi darbesini yapmak istediyse de bunda başarılı olamayınca çareyi, ailesiyle birlikte İtalya’nın başkenti Roma’ya kaçmakta bulmuştu.

Kral, cuntaya karşı darbe girişiminin başarısızlığının nedenlerini anlatan mülakatında “..Hava ve deniz kuvvetlerinin kendi yanında bulunmasına rağmen, kara kuvvetlerinin cuntadan yana yer alması ve yine aynı dönemde Türk/Yunan ilişkilerinin bir krizin ortasında bulunmasından dolayı ülkede olası yeni bir iç savaşın çıkmasını  önlemek için kendi darbe girişiminden son anda vazgeçtiğini” öne sürmüştü.

II. Konstantin ve eşi Danimarka Prensesi Anna Maria

Ne var ki, ülkedeki Kraliyet karşıtları, Kral Konstantin’in gerek Albaylar Cuntası'nın kurduğu hükûmete karşı ilk önce sessiz kalmasını; cuntaya karşı düzenlemek istediği karşı darbesindeki başarısızlığından sonra yurtdışına kaçmasını da asla affetmediler.

Nitekim 1974’ün Temmuz ayında Türkiye’nin Kıbrıs’a düzenlediği operasyonla devrilen 7 yıllık cunta yönetimi ülke yönetimini siyasetçilere bırakmış; yeni kurulan Konstantin Karamanlis hükûmetinin aynı yılın Aralık ayında “Kral Konstantin’in yurda dönüşü ve Kraliyet sisteminin devam edip etmeyeceği” sorusunu yönelttiği  halk oylamasını yüzde 69.2’ye karşı 30.8 ile kaybeden Kral Konstantin “Devrik Kral” ilan edilmişti.

Kraliyet ailesine ait tüm taşınmazlarına el koyan Yunan devletine karşı açtığı davalarını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşıyan ve kazanan devrik Kral, aynı mahkemenin kararıyla Yunan devletinden talep ettiği 161 milyon dolarlık tazminatın ancak 13.7 milyon dolarını almasına hak kazanacaktı.

1960 yılında henüz 20 yaşında bir Prens iken Roma’da düzenlenen Olimpiyat oyunlarında Yelken dalında altın madalya kazanan Konstantin, 1964’te tahta oturduktan sonra Danimarka prensesi Anna Maria ile evlendi.

1960 Roma Olimpiyatları'nda altın madalya kazanan genç Prens

Hatta Yunan gazeteleri, dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in Kraliyet düğünü hediyesi olarak Kral çiftine çok değerli ipek bir halı gönderdiği haberleri yayınlanmıştı.

Kraliyet çifti, bu evliliğinde 2’si kız; 3’ü erkek 5 çocuk sahibi olmuştu.

Aile ağacı, tüm Avrupa ülkelerindeki kraliyet aileleri gibi, diğer kraliyet aileleriyle kan bağı olan Konstantin, İngiltere tahtına yeni çıkan Kral Charles’in kuzeni; geçen yıl vefat eden İngiltere Prensi Phillip’in yeğeni, Prens William'ın vaftiz babası, yakın bir geçmişe kadar İspanya’nın Kraliçesi olan Sofiya’nın kardeşi ve Danimarka Kraliçesi Margaret’in damadı konumundaydı. 

İngiliz basını, haberi 'Prens William'ın vaftiz babası Kral II. Konstantin öldü' diye verdi

Yunanistan’ın kuruluşundan bu yana Kraliyet yanlıları ile Kraliyet karşıtları her zaman Yunan siyasetinin gündeminde bulunuyordu. Bu nedenle çeşitli  dönemlerdeki krallar  düşürülüp sürgüne gönderildiği gibi, bir o kadarı sürgünden geri getirilerek tahtlarına oturtturmuşlardı.

Bunun en son örneği; Yunanistan’ın 1922’de bozguna uğradığı Anadolu’yu işgal girişiminde yaşandı.

Yunanistan’da 1920’de düzenlenen seçimleri kral karşıtı Eleftrherios Venizelos’un kaybetmesi üzerine, yerine gelen muhalefet partilerinden oluşan Kraliyet yanlısı koalisyon hükûmeti, sürgündeki Kral 1.Konstantin’i (dün vefat eden devrik Kral'ın dedesi) Yunanistan’a geri getirmesi ve yeniden Kraliyet tahtına oturtması, başta İngiltere olmak üzere dönemin ittifak devletlerinin yeni Yunan hükûmetine sırt çevirmesine yol açmıştı. İttifak devletleri, Kral 1. Konstantin’i  1. Dünya Savaşı'nda  düşman ülke konumundaki “Alman yanlısı” olmakla suçluyordu.

İktidara gelen Kral yanlı hükûmet, ittifak devletlerinin şiddetli itirazlarına rağmen “Alman yanlısı” Kralı Yunanistan’a geri getirmekle kalmamış;  özellikle İngiltere’nin itirazlarına rağmen Yunan ordularını İzmir’den  Ankara’ya ilerlemesi için verdiği talimatlar, Yunanistan’ın siyasi tarihine “Küçük Asya faciası” olarak geçecek ; Türkiye’nin de Kurtuluş Savaşı'ndan muzaffer çıkmasına ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurulmasına neden olacaktı.

Bu bozgundan sonra Yunanistan’da kurulan askeri mahkeme “ittifak devletlerinin itirazlarına rağmen Yunan ordusunu Ankara’ya ilerleme emrini” veren ikisi Başbakanlık , diğerleri Dışişleri ve Ekonomi bakanlıkları yapan ve Yunan ordularının en son Anadolu Komutanı olan generalden oluşan 6 kişi “vatan hainliği” suçlamasıyla kurşuna dizilecek; Kral Konstantin ise son nefesini vereceği Paris’e sürgüne gönderilecekti.

Yazarın Diğer Yazıları

Türk-Yunan ilişkilerinde yeni gelişmeler: Ege ve Doğu Akdeniz’de kıta sahanlıkları mı belirlenecek? Ruhban Okulu açılması tekrar gündemde

İki ülke liderinin Ege ve Doğu Akdeniz’de karşılaşılan sorunların giderilmesi; insan tacirlerinin yakalanması gibi güvenlik makamları arasında iş birlikleri; azınlıkların dini özgürlüklerinin sağlanması, Kıbrıs sorununun çözümünü öngören müzakerelerin yeniden başlatılması gibi alınacak kararları hayata geçirilirse, işte o zaman “Türk-Yunan ilişkilerinde gerçekten yeni bir sayfanın açılacağından” söz edilebilir

2024 Paris Olimpiyat Oyunları'nın hayali...

Mesela tüm dünya liderliği kadınların eline geçse. Devlet ve hükümet başkanlarının hepsi; bakanların yarısından çoğu kadın olsa... Dünya yönetimine bir "kadın eli" değse... Zamanımızın kanlı savaşları, sınır çatışmaları, din kavgaları, hırs, aç gözlülük sona erer miydi? "İmagine"de hayal edilen "bütün insanlığın tek bir gökyüzü altında kardeşçe yaşamasını" sağlar mıydı?

Bizanslıların gözüyle fetih

Orhan Pamuk’un bir konferansta, “İstanbul’un fethinde binlerce insan ölmüştü. Bu nedenle İstanbul’un fethi kutlanmaz, anılır” dediğini hatırlıyorum

"
"