Geçen ayın işsizlik yazım "İşsizlik artışında duraklama ve son bir yılın bilançosu" başlığını taşıyordu. Mayıs döneminden Haziran dönemine mevsim etkilerinden arındırılmış tarım dışı işsizlik oranı yüzde 16,2'de duraklamıştı. Bir yılı aşkın süredir hiç durmadan artan işsizlik nihayet soluklanır gibiydi. En azından, şahsen öyle umuyordum.
Bu öyle boş bir umut da değildi. İşgücü artışına rağmen istihdam artışı biraz daha yüksek gerçekleşmiş, dahası Şubat 2018'den beri durmadan istihdam kaybeden inşaat sektöründe ilk kez artış görülmüştü. Gerçi artış 12 binden ibaretti ama "hiç yoktan iyidir" diyerek küçümsemeye yeltenmemiştim. Ama gardımı da almayı ihmal etmeyerek "bu artışın kalıcı olup olmadığını önümüzdeki bir iki dönemde görürüz" demiştim. Sanayide ise 70 binlik bir artış vardı. Yegâne olumsuzluk Hizmetlerin 8 bin istihdam kaybetmesiydi.
İşsizlikte beklenmedik sıçrama
Bu tablo umut vaat etse de "işsizliğin bundan böyle düşüşe geçeceğini iddia etmek için yeterince net olmadığını" düşünüyordum. Umudun gerçek olması için ekonomik büyümenin ilk yarıdaki gücünü koruması gerektiğini vurgulamış ve eklemiştim: "Yine de son tahlilde, işsizliğin yavaş yavaş, biraz da ine çıka, azalmaya başlaması sürpriz olmaz". Hadi canım!..
İktisatçılar ileriye yönelik tahminlerde bulunurken yoğurdu üfleyerek yeme alışkanlığına diğer ifadeyle ihtiyatlı hareket etme davranışına sahip olsalar da bazen bunlar işe yaramaz. Nitekim dün açıklanan işgücü istatistikleri Temmuz döneminde aynen böyle olduğunu gösterdi. Meğer işsizlik daha iyi sıçramak için soluklanıyormuş.
Bu kadar kara mizah yeter. Hazirandan Temmuza tarım dışı işsizlik yüzde 16,3'den (bu arada TÜİK Haziran oranını 0,1 puan yukarı revize etmiş) yüzde 16,7'ye yükselerek tam 0,4 puan arttı. Mevsim etkilerinden arındırılmış seriye göre Şubat 2018'de 3 milyon 310 bin olarak sayılan işsizler ordusu Haziran 2019'da 4 milyon 466 bine çıkmıştı. Bir ayda işsizler ordusuna 119 bin kişi daha eklendi. Nasıl olduğunu anlamaya çalışalım.
İşgücünde sürpriz yok; 54 bin artmış. Buna karşılık tarım dışı istihdam her üç ana sektörde azalmış, toplamda istihdam kaybı 65 bini bulmuş. Bu beklenen bir gelişme değildi.
En umut kırıcı gelişme inşaat sektöründe görülüyor. Yukarıda hatırlattığım gibi 16 aylık sürekli kanamadan sonra bu sektörde Haziran döneminde az da olsa bir istihdam artışı görülmüştü. Meğer iki sağanak arası görünen güneş misali geçiciymiş: Temmuz döneminde İnşaatın istihdam kaybı 34 bin. İşsizlik salgınının baş müsebbibinin bu sektör olduğunu hemen her işsizlik yazımda vurguluyorum. Yine vurgulamakta yarar var. Şubat 2018'den Temmuz 2019'a tarım dışı istihdam 602 bin kayıp verirken inşaat sektöründe kayıp 711 bin oldu.
İkinci tatsız haber sanayiden geldi. İstihdam kaybı 16 bin. Oysa Haziran döneminde çalışan sayısı bu sektörde 70 bin artmıştı. Aslında bu çok da şaşırtıcı değil. Bu sektörde Sanayi Üretim Endeksi de bir yükseliyor bir alçalıyor. Temmuz 2018'den beri de istihdam bir azalıyor bir artıyor. Pazartesi günü açıklanan yeni endeksin Ağustosta azaldığı görülüyor. Temmuz dönemi istihdam rakamının Haziran-Temmuz-Ağustos ortalaması olduğunu ayrıca hatırlatmak isterim.
Esas şaşırtıcı gelişme Hizmetler sektöründe yaşanıyor. İstihdam fabrikası olan bu sektör son üç dönemdir istihdam kaybediyordu. Kayıplar 15 binle Temmuz döneminde de devam etti ve toplamda 119 bine ulaştı. Neden böyle, doğrusu bilmiyorum. Bu sektörün önemli unsurlarından turizmde işler yolunda görünüyor. Kamu kesimi de memur almaya devam ediyor. Bazı alt sektörlerde ciddi işten çıkarmalar yaşanıyor olmalı. Araştırılmaya değer bir konu.
İşsizliğin geleceği
İtiraf etmeliyim ki yazıyı burada noktalamayı yeğlerdim. Ama böyle yapsaydım okurların "bu işin sonunun nereye varacağını neden anlatmıyorsun" diye benden hesap soracaklarından da eminim. Kaçış yok.
İhtiyatı olabildiğince elden bırakmadan şunu söyleyebilirim: Belli ki ekonomik büyüme yüzde 5'e doğru hızlı bir şekilde tırmanmadıkça işsizlik kalıcı bir şekilde azalmaya başlamayacak. İlk yarıda büyümede özellikle tüketimden ve net ihracattan kaynaklanan belirgin bir ivmelenme olmuştu. Ancak üçüncü çeyrekte öncü göstergeler pek umut verici sayılmaz. Yatırımlarda canlanma yok. Sanayi üretim endeksi hala geçen yılın altında seyrediyor. İhracat artışı yavaşladı. Eğer Avrupa ekonomisi korkulduğu gibi durağanlaşırsa tamamen durabilir.
Bu koşullarda hızlı bir "toparlanma" pek olası görünmüyor. Türkiye ekonomisi büyümeye devam edebilir ama işsizliği aşağıya çekmeye yetecek kadar yüksek bir büyüme patikasına ulaşmak uzun zaman alacak gibi duruyor. En hafif deyimle Geo-politik zemin de pek parlak sayılmaz.
Bu durumda, gelinen yüksek işsizlik seviyesi durağanlaşsa bile en büyük tehdit, pek çok kez belirttiğim gibi, işsizlerin büyük çoğunluğunun iş bulma süresinin diğer ifadeyle ortalama işsizlik süresinin uzadıkça uzaması olacaktır. Bu Türkiye'nin tarihinde hiç deneyimlemediği yeni bir sorundur.