15 Haziran 2021

İşsizlikte çarpıcı artış

Son birkaç aydır Türkiye işgücü piyasasının geçen yıl yaşanan Korona şokunun ardından yavaş normale döndüğü görülüyor. Aylık olarak yüksek oynaklıklar ortaya çıksa da istihdam genelde artıyor. Ancak bu iyi haber işsizliğin azalacağı anlamına gelmiyor

Bu ayki işsizlik yazım iş yoğunluğu nedeniyle biraz gecikti. Kusuruma bakmayın.

Geçen perşembe TÜİK nisan işgücü istatistiklerini açıkladığında ilk baktığım rakam sanayi istihdamı oldu. Hatırlarsanız geçen ayki işsizlik yazım "Sanayide istihdam-büyüme muamması" başlığını taşıyordu. Mart ayında işsiz sayısındaki artışa rağmen (60 bin) işsizlik oranı yüzde 13,1'den 13,0'e düşmüştü. Nedeni toplam istihdamdaki 582 binlik muazzam aylık artıştı. Bu artışın kahir ekseriyeti (485 bin) sanayide gerçekleşmişti. Bu daha önce hiç görülmemiş bir artıştı. Tam bir muammaydı.

Neyse ki muamma nisan sanayi istihdamında 212 binlik azalmanın ortaya çıkması ile büyük ölçüde aydınlandı. Sonuçta son iki ayda sanayide istihdam 273 bin, ayılık ortalama olarak da 136 bin artmış oluyor. Olağan dışı bir durum yok. Ama belli ki TÜİK aylık işgücü istatistiklerine henüz tam hakim değil; yüksek oynaklıklar olabiliyor. Yeni açıklamaya başladığı çeyreklik rakamlar daha güvenilir.

"Muamma aydınlanmış olabilir de işsilik ne oldu?" diye soracaksınız. Ne olduğunu hemen söyleyeyim sonra neden böyle olduğuna bakarız. İşsizlik oranında yüzde 13,0'den yüzde 13,9'a son derece çarpıcı bir artış oldu. Aylık olarak 0,9 yüzde puanlık artışın kolay kolay görülmeyen şiddetli bir artış olduğunu vurgulamak isterim.

Neden böyle olduğuna gelince. Sanayide istihdamın 212 bin azaldığını belirttik. Hizmetlerde de istihdam 52 bin azaldı. İnşatta 9 binlik cüzi artış oldu. Tarımda da çalışan sayısı 62 bin arttı. Sonuçta marttan nisana toplam istihdam 193 bin geriledi. İşsiz sayısı ise büyük bir artışla 275 bini buldu. Nisan ayında yavaşlamış olsa da son aylarda ortaya çıkan işgücü piyasasına girişlerin devam ettiği analaşılıyor. Bu arada tarımı bir yana bırakırsak tarım dışı işsizlik oranının 1,3 yüzde puanlık bir artışla yüzde 14,9'dan 16,2'ye sıçradığını not edelim.

Son birkaç aydır Türkiye işgücü piyasasının geçen yıl yaşanan Korona şokunun ardından yavaş normale döndüğü görülüyor. Aylık olarak yüksek oynaklıklar ortaya çıksa da istihdam genelde artıyor. Ancak bu iyi haber işsizliğin azalacağı anlamına gelmiyor. Geçen yıl büyük artış gösteren potansiyel işsiler ordusu (işini kaybettiği halde iş aramayanlar ya da işgücü piyasasına girişini erteleyenler) yavaş yavaş çözülüyor. Bir kısmı iş buluyor bir kısmı iş aramaya devam ediyor. Sonuçta işsiz sayısı artıyor dolayısıyla işgücü de istihdamdan daha hızlı artabiliyor ve işsizlik oranı yükseliyor.

Bu yıl baz etkisiyle yüzde 6'nın üzerinde beklediğim büyümenin yaratacağı istihdam artışları yüksek düzeyde seyreden işsizliği aşağıya çekmek için yeterli olmayabilir. Aylık olarak istihdam artışları ile işgücü artışlarının mukayeseli hızına bağlı olarak işsizlik oranı bazen artabilir bazen de azalabilir. Ama sonuçta yüksek işsizliğin ve neden olduğu derin yoksulluğun toplumsal ızdırabını ne yazık ki bu yıl da yaşamaya devam edeceğiz gibi görünüyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Avrupa’da bireylerin yaşamdan en az memnun olduğu ülke Türkiye

TÜİK, “Ülkenin en önemli sorun sizce nedir?” diye sormak yerine, “Sizce ülkenin en önemli üç sorunu hangileridir?” diye sorsaydı acaba dış göç kaçıncı sırada yer alırdı?

İşsizlikte düşüşün endişe verici arka planı

İşsizlik oranının üç ay gibi nispeten kısa bir sürede 0,7 yüzde puan azalmasına sevinmek için istihdamda esaslı bir artıştan kaynaklanıyor olması gerekir. Oysa istihdamda üç aylık artış 123 binden, artış oranı da yüzde 0,4'ten ibaret. Bu yılın ilk üç ayından ikinci üç ayına istihdam artış oranı yüzde 2,3'tü. İstihdamın hız keserek duraklama eğilimine girdiği açıkça görülüyor

İkinci çeyrekte istihdam artışında tuhaflıklar

Kısacası, nereden bakarsanız bakın 2. Çeyrekte istihdam artışında özellikle de sanayi istihdam artışında bir tuhaflık olduğu aşikâr. İstihdam artışında bir tuhaflık varsa işsizlikteki azalmayı yorumlamaya değer mi? Ben değmeyeceğini düşünüyorum