Bodrum için eylem vakti: "Havlunu al gel, Gerenkuyu hepimizin!"
Bir avuç duyarlı insan, binlerce insanın hakkına hukukuna dokunulmasın diye yaşamın ta kendisi ekosistemin korunması ve çevrenin savunulması adına eylemden eyleme koşturması arasında; şimdi de "Havlunu al gel, kıyılar hepimizin" diye ilana çıktı
Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim, Akar suyun Meyve çağında ağacın, Serip gelişen hayatın düşmanı...
Bunca kıyı işgali, çevre yağması ve doğa talanı karşısında söylenebilecek en masum, en uygar ve en kudretli dizeler, Nazım Usta'nın o ince, naif ve bir o kadar da dirençli yüreğinden dökülmüşlerdi...
Geçen hafta yazımı yazdığım sıralarda epey mühim bir işi çoktan başarmıştım; Burcu'ya doğum günü sürprizli Bodrum Mazı İnceyalı sahilinde birkaç günlük kaçamak için dostlarımızla pür telaş giriştiğim hazırlıklarımız tamamdı.
Yola çıkabilirdik artık... İki yıl önce, bir ağaç gölgesini bile esirgemeye yemin etmiş amansız süren yangınlardan sonra karadan ilk defa gidiyorduk Mazı'ya.
Kızılağaç yol ayırımından Yalı Çiftlik üzeri devam ettiğimizde Kissebükü'nün arka yanına dayanmış dolambaçlı ve daracık yolu geride bıraktıkça gördüğümüz manzaranın etkisiyle yol şarkılarına eşlik edişimizin eskisi gibi olmadığını Burcu da ben de umursamamıştık.
Yukarı Mazı'ya tırmanmadan hemen önce, iki tarafı da ağaçlardan görünmeyen ama şimdi bir ağacın bile kalmadığı düzlüğe geldiğimizde yangınlar sırasında buradan geçerken dışardaki ısının arabanın içinden nasıl da korkutucu biçimde hissedildiğini anlatmaya koyuldum ama devam etmedim.
Kat ettiğimiz her mesafe o deli yangın günlerindeki başka bir anı hatırlatıyordu çünkü ve anlatamadan yorgun düştüm.
İkinci gün dostlarımızla birlikte sahile attığımız masanın etrafında yüzümüze vuran ayın şavkı, rakının da sarhoşluğu içinde aynı kentin sınırlarında; şehir kaçkınları gibi saydık kendimizi...
Hüzünlü sohbetlerimiz de oldu, neşemizi bozmadık; oynadık, eğlendik ve nihayetinde sere serpe uzanıp aşk ile sarıldık doğanın bize kalan yanına...
"E buraları da çok kalmayacak böyle!"
Ay ve güneşe inat, olduğu yerde hiç kaybolmadan sadece sizin için ordaymışçasına duran maviliğin içindeki (kaldığımız) apartların sahibi sevgili dostum Tayfan, güzel gecenin karanlığına doğru bir uyarı atışı yapıp sevgili eşi Fatoş'la evine doğru yürüyüp gittiklerinde bu sözler; onların ayak hızına yetişemedi, düşüp kaldılar masamızda.
Bu ara, toplumsal bir yozlaşmanın zirve yaptığı, doğru ile yanlışın, güzellik ve çirkinlikle, iyi ve kötünün inan olsun karma karıştığı; gerçek ötesi bir yanılsamanın bağırsa da sesi çıkmayan, çıkamayan tanıkları gibiyiz...
Bu anlarda çaresizlik içinde kalışımın verdiği duyguyu tarif etmem gerekirse, bir yurttaş olarak "TC Anayasası" gibi hissediyorum kendimi; her gün "tağyir, tebdil ve ilga" edilmekte olan...
Daha ne yapsın bu insanlar, daha ne söylesin, ne etsinler de birileri bir şey yapsın?
Bodrum Gönüllüleri, Mavi Yol Girişimi, Bodrum Kent Konseyi Çevre ve Ekoloji Meclisi, Muğla Çevre Platformu (MUÇEV) Bodrum Meclisi, Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) Bodrum İlçe Koordinasyon Kurulu ve şimdi de Özgür Kıyılar Bodrum İnisiyatifi...
Bodrum için yapmadıkları, etmedikleri, söylemedikleri şey kalmadı. Vallahi dillerinde tüy bitti, tüy!
Akbelen Ormanı'ma Dokunma!
Cennet Koyu'ma Dokunma!
Kabakum'a Dokunma!
Aspat'a Dokunma!
Tuzla Sulak Alanı'ma Dokunma!
Küdür'e Dokunma!
Kissebükü Adalıyalı'ma Dokunma!
Dokunma, Dokunma, Dokunma!
Bir avuç duyarlı insan, binlerce insanın hakkına hukukuna dokunulmasın diye yaşamın ta kendisi ekosistemin korunması ve çevrenin savunulması adına eylemden eyleme koşturması arasında; şimdi de "Havlunu al gel, kıyılar hepimizin" diye ilana çıktı.
Bu Pazar gününde, saat 17.00'de Gerenkuyu'da olun çağrısı bu.
Akbelen Ormanlarını yağmalayan, Bodrum'un su kaynaklarını yok etmeye ant içmiş ve şimdi de gözünü Bodrum'un en bakir ve özgür sahili Gerenkuyu'ya dikmiş Limak'a karşı bir eylem bu.
Özgür Kıyılar Bodrum İnisiyatifi, Limak'ın Akbelen Ormanlarını talan edişi ile Limak Flarmoni'nin Bodrum'daki konser afişini yanyana koyarak ironik bir protesto çağrısı yapıyor.
İşe bakın ki; sanata tüm ilgisi bir timsahın gözyaşlarından farksız olan şirket, 2017 yılında kurduğu Limak Filarmoni Orkestrası ile "Operanın Yıldızlarıyla Yaz Konserleri" adı altında aynı gün, talan etmekte sakınca görmediği doğal mirasın yanında üstünü örtmeye çalıştığı tarihsel mirasın 2500 yıllık Bodrum Antik Dönem Tiyatro'sunda sahne alıyor.
Doğasever olduğu kadar sanatsever olan yaşam koruyucusu bir avuç insan da bu konserin duyarlı vatandaşlar tarafından protesto edilmesini istiyor.
Sanatın protesto edilmesi üzücü gibi gelebilir, amma:
"Sen havlunu al gel, akşamına da konsere gideriz diyecek değillerdi ya!"
Eyvallah.
Serdar Gündoğ kimdir?
Serdar Gündoğ, Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinde doğdu. İlk ve Orta Okulu Ankara'da, Liseyi ise Aydın'da tamamladı. Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İktisat Bölümünü İzmir'de bitirdi.
Türkiye'nin ilk haber portallarından bodrumhaber.com ve aynı adla yayımlanan günlük gazetenin genel yayın yönetmenliğinin ardından çeşitli yerel haber portallarında, Posta ve Milliyet gazetelerinin eklerinde haftalık yazılar yazdı.
2009 yılından itibaren yerel ve genel seçimlerde kampanya yöneticiliği ve danışmanlıklar yaptı.
Çevre ve insan temalı farkındalık projeleri için fikir ve senaryolarına katkı sağladığı kısa filmler ve belgesellerin yapımcılığı yanında kültür ve sanat etkinlikleri de düzenleyen Serdar Gündoğ'un marka ve siyasi danışmanlıkları devam ediyor.
İnsanları anlamaya çalıştıkça onlara hak vermeye de başladığımı çok önce fark edip epey dillendirmiştim, bunun bir zayıflık olduğu duygusu ağır bastığı anlarda bıraktığım düşüncemi ‘Tavuri Mustafa’yla tozlu raflardan şimdi indiriyor ve içimdeki merhametle daha senli benli olmak istiyorum artık
Artan nüfusu ve değişen demografik yapısı ile günlük kent problemlerinin daha da karmaşık hale geldiği Bodrum’da, kültür ve sanat etkinlikleri, hiç de yabana atılmayacak kadar rahatlatıcı bir soluk alma imkânı sağlıyor