11 Mart 2016

Meryem Çakırbeyli sevgili yapsın kampanyası!

Diziyle gerçek hayatı karıştırmamak gerekir dediğinizi duyar gibiyim...

Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz fırtınasına kapılmamak neredeyse imkansız! Çünkü erkek söylemi ve milliyetçi muhafazakar ideolojisi çıldırtsa da şaşırtmaya ve gerçekçiliğiyle ilgi çekmeye devam eden dürüst bir metin söz konusu. Nasıl mı dürüst?

Şöyle ki en azından dizi icabı deyip kadının toplumdaki yeri ve değerinden fazlasını değil olduğu gibi kaskatı acı gerçeği göz önüne seriyor. Evinden kovduğu karısıyla çocuklarının ve tüm yakınlarının görüşmesini yasaklayan Hızır’a kimse itiraz bile etmiyor mesela. Kıyametler kopmuyor ne yazık ki! Ne de olsa boşanmak isteyen kadın her türlü eziyeti, aşağılanmayı ve çıkışsızlığı hak ediyor mantığı sorgulanamaz bir doğrudur ülkemizde. Madem ayrılmaya kalkıyor o zaman yalnızlığı, dışlanmayı, çocuklarını unutmayı, eşini, dostunu komple kaybetmeyi göze almalı ki ‘adam’ olsun. Aman ‘kadın’ olmasın, çok tehlikeli! Bu da kadını çocukları nedeniyle çıkışsız bırakarak zayıf, aciz ve dolayısıyla itici bile kılıyor. Tüm bunları göze alıp giden Meryem karşısında iktidarı hasar alan Hızır o kadar ilkel ki cidden kavrayamıyor karısının dönmeyişini… Annesiyle dertleşirken kapının önüne koyduğu kadının kaldırımda oturup içeri alınmayı beklemesi gerekirken alıp başını gitmesini anlayamadığını söylüyor ve gözleri dolu dolu ihanete uğramışçasına öfke ve acı doluyor. (‘Kapının önüne koymak’, ‘kaldırımda oturup içeri alınmayı beklemek’ ifadeleri bizzat bu şekilde kullanılıyor ve yine de erkek kendini aşağılanmış hissediyor. Ne kadar hastalıklı bir acı gerçeğimiz maalesef!)

Bu aciz erkek modeli tüm Türkiye’nin genel portresidir ne yazık ki! Bir üst modeli ise boşanmak isteyen kadını bıçaklıyor, kurşunluyor ve bu doğal bir erkek sporu gibi karşılanıyor artık. Zaten dizi boyunca erkekliğe yapılan sayısız övgü, kazandırılan sorgulanamaz imtiyaz ve bunun tek doğru gibi sunulması da Hızır’ın davranış biçimini ne yazık ki olumlamakla kalmıyor göklere çıkartıyor. Aynen gerçek hayatta olduğu gibi! Örneğin mafya üyelerinden birine etek giydirdiklerinden bahsetmek canını almaktan bin beter bir rezalete işaret ediyor. Bir etek giydirmek muhabbetidir bitmek bilmiyor!

Bu arada dizinin diğer erkek karakterlerinden İlyas, boşanmanın olumsuz bir örnek teşkil ederek kendi eşlerinin de aklına günü gelince cesaret vereceği endişesini sık sık dile getiriyor. Yani kadın özenir, örnek alır ve olabildiğini görürse bir gün boşanmaya yeltenir korkusu! Sanki karşılarında her gördüğünü niye yaptığını bilmeden yapan yetersiz, bilinçsiz ve kafası çalışmayan bir tür varmış gibi…

Zaten dizide tek bir tane çalışan kadın karakter yok! Mesleği olduğu ima edilenlerin de (Nazlı) asıl hayat amacı erkeği kendine bağlamak ve oturup 24 saat beklemek! Arada avukat olarak filan dahil olan yan karakterler ise erkek söylemin bayrak taşıyıcısı, kraldan çok kralcı, sağdan soldan geçinmenin derdinde ve üstelik meslekleriyle değil cinsel cazibeleriyle dikkat çekmeye çalışan zavallılar.

Sonuçta kadını sahipsiz sokak köpeği gibi kapı önüne koyanlara bayrak açılması gerekiyor artık ve hatta Meryem boşanmakla kalmasın ve sevgilisi olsun! İki çocuk annesi kadın evinden atıldığında ve çocuklarıyla görüşmesi yasakladığında susanlar o zaman da sussun! Ya da şimdi hemen itiraz edip bağırsınlar!

(Diziyle gerçek hayatı karıştırmamak gerekir dediğinizi duyar gibiyim ancak kadın aldattığında kopardığınız kıyameti ve köşeye sıkıştırdığınız senaryo ekiplerini biliyorum da o yüzden ısrar ediyorum… )  

Yazarın Diğer Yazıları

Affetmeden uzlaşmak mümkün müdür ve "Uzun Yol"

"Yüzleşmek suçun gerçekliğini kanıtlamaya mı gerekçelerini anlamaya mı yaklaştırır?", "Yoksa yüzleşmek intikam ve misilleme tuzaklarından uzaklaştırarak dengeyi mi sağlar?", "Yüzleşmek suçluyu aşağılamanın medeniyet maskesiyle saldırısı mıdır?", "Bağışlama, insanın önce kendisini sonra çevresindekilerle ilişkilerini onaran bir erdem midir?" … Ya da "Affetmeden uzlaşmak mümkün müdür?"

"Tarihte Yaşanmamış Olaylar" yaşıyor!

-Oyun büyük cümleler, çarpıcı sloganlar, ağır mesajlar ya da çiğ esprilerle seyirciyi etkilemek yerine transparan ilmeklerle birbirine bağlanarak Ülkü Tamer duygu ve düşünce dünyasına hizmet ediyor

Galataperform, 20. yılında kayıp sahnelere saygı duruşunda bulundu

Naum Tiyatrosu olmadan kudurur musunuz? E kudurmuşlar bunlar yahu! Buraya çiçek gibi bir ‘Çiçek AVM’ ne güzel olur mesela! Olmaz mı? Olur olur! Çıtınız çıkmaz!

"
"