Uzunca bir süredir en yaygın olarak kullanılan ilaçları bile bulamamaktayız.
Tüm Eczacı İşverenler Sendikası Genel Başkanı Eczacı Nurten Saydan, Evrensel gazetesine, temel antibiyotiklerin bile piyasada olmadığını söylemiş, "Diyabet, ağrı kesici, antibiyotik, tansiyon, çocuk şurupları, antidepresan, tüp bebek, epilepsi, kanser gibi birçok hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlarda ciddi anlamda sıkıntı yaşanıyor. Hatta bazı ilaçların eş değeri dahi yok. Böyle olunca da hastalar ilaçlarını temin etmekte güçlük çekiyor. Doktorlarına tekrar giderek piyasada mevcut olan ilaçlara göre tedavilerini değiştirmek zorunda kalıyorlar" demişti.
Bilmem kaç ay sonrasına ultrason, röntgen randevusu alanlar var. Ameliyat için uzun süre beklemekten de şikayet eden çok.
Birçok nesnenin yokluğundan, azlığından şikayet de edebilir ama konulara anlayışlı, olumlu, hoşgörülü bir yaklaşımla da bakabiliriz.
İki kadın konuşuyor:
- Doğum kontrol hapı dokunduğundan spiral taktırmak istedim. Bulamadık.
- Ee?
- Eşime eski bir şarkıyı söyleyip duruyorum: "Seni uzaktan sevmek aşkların en güzeeeliii.."
Bu söyleşi, en büyük güçlüklerin bile konulara moralı asla bozmadan, güler yüzle yaklaşılarak çözüm aranılabileceğini yansıtmaktadır.
İlaç yokluğundan şikayet etmektense bazı ilaçların zamanla tehlikeli yan etkilere sahip olduklarının anlaşıldığını anımsamalıyız. İlaç kullanmamakla bu önemli sakıncaları önlemiş oluyoruz.
İyi geldiği sanılan bazı ilaçların da zamanla hiçbir şeye yaramadıkları anlaşılmamış mıdır? Mesela, eskiden beyin işlevlerinde yavaşlama görülenlere iyi geldiği sanılan Ginkgo Bilolaba'nın sonradan hafızayı, dikkati veya beyin fonksiyonlarını iyileştirmediği anlaşılmamış mıdır? Bu zamanda biz işte bu tür yanlışlardan da kaçınmış oluyoruz.
Doktor, hastaya ilaç yazsa bile yazdığı ilaç bulunamayacaksa neden reçete tüketsin? Reçete yazılmadığında kağıt ekonomisi yapmış olmaz mıyız? Sonra, sıra gelmeyecekse neden emar filan istensin? Sadece bu kentte çekilen emar sayısının, tüm İngiltere'de çekilenden fazla olduğu söylenmemiş miydi? Böylece çekilen emar sayıları uluslararası düzeylere indirilmiş, hatta yakın bir gelecekte daha da azaltılarak dünya çapında rekorlar kırmış oluruz. Fena mı?
Bu gidişle hastanelerde hekimlerden beş dakikada bir hasta görmelerini istemenin artık eleştirilebilir bir tarafı kalmayacak. "Beş dakikada bir randevu veriyorsunuz. Biz bu kadar kısa bir zamanda nasıl hasta bakalım?" diyen doktorlara "Sanki her hastayı bir saat boyunca muayene etsen de teşhisin âlâsına varsan yazdığın ilaç bulunacak mı?" demek yanlış bir tutum olmaktan çıkacaktır.
Polikliniklere başvuranların hepsinin gerçekten hasta mı olduğunu sanıyorsunuz?
Mesela sırt ağrılarının yüzde altmış yedisi psikolojiktir. Baş ağrılarında oran daha da fazladır.
- Psikologa mı yollayayım hastamı?
- O uzun iş, sırtına şişe çektirsin. Çoğuna iyi gelir.
- Şişe de bardak ta pahallı.
- Öyleyse zencefil öner.
- Sende aspirin var mı?
- Var ama son kullanma tarihi geçmiş.
- Bende öylesi de kalmadı. Versene iki tane.
- Annem geçenlerde ishal olmuştu. Oturma odasındaki koltuğun çukurunda üç yıl önceden kalma ishal ilacı buldum. Valla iyi geldi.
İlaçların bir kısmı da aslında sadece psikolojik etkisiyle iyi gelir; hastanın psikolojik kaynaklı şikayeti, ilacın hammaddesinin etkisiyle değil, kutusunun üstünde "fanfin fon ilacı" yazan, renkli, yuvarlak bir hap yuttuğundan geçer.
Yeni ilaçların değerlendirilmesinde kontrol olarak kullanılan, tedavi edici herhangi bir etkisi olmayan ilaçlara "plasebo" diyorlar. Şimdi "Şu yok", "Bu kalmadı" diye hayıflananlara sormazlar mı "Yıllardır doğru dürüst bir yönetim seçeceğine uyduruğu ile idare ediyorsun da ilacın plasebosunu verdiklerinde niçin böyle söyleniyorsun?"
Selçuk Erez kimdir?
Selçuk Erez lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinde tamamladı.
Daha sonra New York Columbia Üniversitesi Presbyterian Tıp Merkezi'nde kadın-doğum, Houston Baylor Üniversitesinde jinekolojik onkoloji eğitimi aldı.
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde emekli profesör.
Bilgi Üniversitesinde Yaratıcılık” dersini vermekte.
2014-2018 İstanbul Tabip Odası Başkanlığı görevini yürüttü.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Onur Üyesi.
|