29 Ağustos 2020

Bizden ne çok şey saklanıyor...

Gerçekleri gizlediğinizde hakkınızda yayılan en kötü söylentiler güçlenir, sağır sultanlara bile ulaşır; en iyisi gerçekleri saklamamak, soranlara sansürsüz, makassız açıklamaktır

Vatandaşı olduğumuz ülkede bizden pek çok şey saklanıyor, nasıl sorarsak soralım cevap verilmiyor. Birkaç örnek anımsayalım:

- Cumartesi anneleri, 1995'ten bu yana her cumartesi günü Galatasaray Meydanı'nda oturma eylemleri düzenleyerek gözaltında kaybolan yakınlarının başına gelenlerden kimin sorumlu olduğunu sordular: Cevap verilmedi, 2018 yazında burada toplanmaları yasaklandı, ısrar edenlere gaz sıkıldı.

- Birçok siyasi davada gizli tanıklar ifade vermeye başladı. Bu tanıkların ifadeleri ile sanıklar mahkum oldu. Gizli tanık kimdi? Hukukçulara göre Batıda da gizli tanık varmış ama bunlar kimlikleriyle ifade verirlermiş. Taraflar, bu tanığa soru sorabilirmiş. Burada böyle bir şey yok: Gizli tanığın kim olduğu bilinmiyor.

- İnşaatlarda müteahhitlere verilen garantiler? Bunları da bilmiyoruz. CHP vekili Dr. Ali Şeker'e göre , İstanbul Boğazı ve Körfez geçişi ile bağlantı otoyolları için müteahhitlere verilen araç geçiş garantisinin tutarı muhasebe hesaplarında gösterilmiyor. Şeker, "Borçları, Meclis'ten ve halktan gizliyorlar" diyor.

- Şişli'deki Nazım Hikmet Kültür Merkezinde düzenlenmiş olan bir sempozyumunda konuşan İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Pınar Saip, şehir hastaneleri ile ilgili belgelerin kamuoyundan saklandığını belirtmiş, "İhale ile ilgili bilgi edinme 'ticari sır' gerekçesiyle sınırlandırılmıştır. Oysa devletin ticari sırrı olmaz" demişti.

Devlet yönetiminde mat değil, saydam olmak gerekir. Çünkü gerçekler, kamuoyunca bilinmediğinde olasılıkların en kötüsü, söylentilerin en adisi alabildiğine yaygınlaşır.

Tarihten örnek verelim:

Büyük Katerina, Rusya İmparatorluğunu en uzun süre (1762-1796) yönetmiş olan kimsedir. "Büyük" olarak anılmasının nedenleri arasında ülkesinin topraklarını genişletmesi, Volter gibi çağının en önemli düşünürleri ile sürekli olarak iletişimde bulunması, Didero'nun kütüphanesini satın alması, Avrupa'da kadınlar için ilk giderleri devletçe karşılanan yüksek eğitim kurumunu açması gibi başarılar yer alır.

Ancak ölümü ile ilgili bazı söylentiler çok kimse tarafından başarılarının unutulup Çariçe'nin kınanmasına, hor görülmesine yol açmıştır: Katerina'nın iri bir atla cinsel ilişkiye girmeğe çalıştığı ve atın üzerine devrilmesi sonucu öldüğü önce kulaktan kulağa yayılmış, sonra da dergilerde, kitaplarda yer almıştı.

Böyle bir şey olmuş muydu? Hayır! Çariçe'nin -zamanının erkek kırallarının olduğu gibi- birçok sevgilisi olmuştu ama bu tutup beygirlerle sevişeceği anlamına gelmezdi.

Bir görüşe göre söylenti, Danimarkalı ressam Vigilius Eriksen'nin Çariçe'yi at sırtında gösteren ünlü tablosundan esinlenerek üretilmişti.

O zaman bir kadın hükümdarın erkek kralların yaptıkları gibi ata bindiğinin gösterilmesi -her ne kadar bazılarınca tuhafsansa bile- onun hükümdar olduğunun güçlü bir şekilde kavranmasına yol açıyordu. Bilgi yokluğundan doğan bu kötü dedikoduyu yayanlar -zamanla anlaşıldı- o tarihte Rusya'yı rakip belleyen Fransızlarmış.

Demek ki gerçekleri gizlediğinizde hakkınızda yayılan en kötü söylentiler güçlenir, sağır sultanlara bile ulaşır. En iyisi gerçekleri saklamamak, soranlara sansürsüz, makassız açıklamaktır.

Yazarın Diğer Yazıları

AKP, CHP'nin gerisinde kaldı; başka bir şey olmadı mı?

İktidarın ikinci plana düşmesi çok önemlidir ama iktidarın dayanağı olan, her fırsatta vurguladığı düşünce ve inanç tarzının etkisini yitirmesi çok daha önemlidir ve kalıcıdır

AKP artık birinci parti değil! Sonra ne olur?

Otoriter bir rejimden demokrasiye geçiş ne zaman sona erer? Bu sorunun cevabını vermek öyle kolay değil; demokrasiye yöneliş ile demokrasinin pekişmesi arasında fark var. Demokrasinin, bir kez varıldığında, sonsuza dek duvarlarındaki muhallebileri yalayacağımız bir cennet olmadığını da unutmamız gerekir; demokrasi daha çok Tokat'ın bazı yörelerinde oynanan omuz halayına benzer, alttakilerin omuzlarına basmış, keyifle oynayan kimseleri taşıyanlar yorulduklarında sona erer

İçen de, üreten de, sunan da mı lanetlik?

Düşüncelerimizin değiştirilmesi için yapılacak girişimlerde başlıca iki yol kullanılabilir: Bilimsel gerekçelerle desteklenen tartışmaya dayalı ikna yolu ya da önyargılar, semboller ve imgeler kullanılarak düşünceyi sınırlayan bir yaklaşım tercih edilebilir. Kişinin davranışını etkilemek için düşünceyi sınırlayan yöntemler değil, bilimsel gerçeklere dayalı ve müzakere ile sürdürülen demokratik bir ikna yolu yeğlenmelidir