New York-Londra-Roma
ŞEHİR TELLALI
|
Dalgaların birbirini devire devire dövdüğü bu kıyılarda Antonio Gramsci nasıl tanınıyorsa öyle tanınıyor Nazım Hikmet de. Peki Hikmet’i İtalyancaya çeviren Joyce Lussu’yu bilir misin diye soruyor adalılardan biri. Ve bu hikmetle uzun süredir elime almadığım Taranta-Babu’ya Mektuplar’a dalıyorum Akdeniz’e dalarcasına;
Aylardır
kalmadı çalmadığım kapı.
Sokak sokak
yapı yapı
adım adım
Roma’da
Roma’yı aradım!...
Burda artık
büyük ustalar mermeri ipekli bir kumaş gibi
kesmiyor;
...
Roma’nın büyük
Roma’nın geniş caddelerinde bugün;
dayamış sırtını betonarme bankalara,
çift başlı bir balta gibi duran
yalnız bir kara
yalnız bir kanlı gölge var:
Her adımında bir
esir
başı vuran,
her adımında bir mezar
açıp geçen
SEZAR!
TARANTA – BABU’YA
Babasının yirmi beşinci kızı
benim üçüncü karım,
gözlerim, dudaklarım TARANTA-BABU.
Sana bu
mektubu
içine yüreğimden başka bir şey komadan
yolluyorum
Roma’dan.
Bana darılma sakın
şehirlerin şehrinden sana gönderecek
kendi yüreğimden daha akla yakın
bir hediye
bulamadım
diye.
Taşları Sezar’ların ve Lejyon’ların kabartmalarıyla oymalı üç gözlü kapılar; kıyılarının yarısını fareler yemiş kocaman bir eleğe benzeyen Koliseum; Batrus resul kilisesi meydanı ve güvercinler; Palazzo Venezia sarayı, balkonu ve balkonda ağzı bir karış açık, sağ eli kalçasında, sol eli havada, öylece donakalmış Mussolini...
Taranta-Babu’ya yazılan mektupta 1935 yılında kartpostallardaki Roma’nın tasviri.
Orada bir Roma daha var. Bu ikinci Roma’nın adı: Cartieri Popolari – HALK MAHALLELERİ’dir... Burada evler, Amerika’ya göç edemeyen bir İtalyan işsizinin umutsuzluğuna benzer. Buranın karanlığı terlidir, yapışkandır ve kokusu ağırdır. Bu mahalleler, boyalı kartpostalların parlaklıklarında bile ışık bulamadıkları için ne coğrafya kitaplarına girerler, ne de güzel, tarihi manzarlar meraklısı yolcuların koleksiyonlarına...
Kızını, İtalya’nın en zengin, en rahat delikanlısı Kont Ciano ile evlendiren ve kendisi Prens Torlonya’nın armağanı Villa Torlonya’da oturan büyük idealist Sinyor Mussolini, İtalyan Ansiklopedisi’nin “F” harfinde faşizmin ne demek olduğunu anlatırken der ki:
“Faşist, rahat hayata hor bakar... Yeryüzünde saadetin mümkün olacağına inanmaz.”
Faşizmin bu “rahat hayata hor bakmak ve yeryüzünde saadete kavuşmamak” nazariyesi, büyük bir ciddiyet ve samimiyetle “Cartieri Popolari – Halk Mahallelerinde” gerçeklendirilmiştir.
Banka Komerçiale’de direktörlük ve İtalyan finansına Sezar’lık eden Lehli Töplitz’in en yakın dostu İl Duçe Benito Mussolini, yine “F” harfinde faşizmin tarifini yaparken şöyle der:
“Faşizm için her şey devletin içindedir. Devletin dışında manevi veya insani hiç bir şey yoktur, her şey değersizdir.”
...Yine İtalyan Ansiklopedisi’ndeki “F” harfine faşizmin tarifini yaparak ün veren ve böylelikle büyük ansiklopedilerin nasıl birer bitaraf bilgi eserleri olduklarını ispat eden İtalyan kurtarıcısına göre:
“Faşizmin anladığı hayat ciddi, ulvi ve dinidir...”
....
İtalya’nın
Nakışlarında güneşler oynayan ipekli şalları,
Pompei yollarında kara katırlarının nalları,
boyalı kutusunda Verdi’nin yüreği atan
laternası
ve âlâ düdük makarnası
kadar
faşizmi de meşhurdur
Taranta-Babu.
İtalya’da faşizm
Emilialı büyük toprak kontlarının asalarından
Ve Romalı bankerlerin demir kasalarından
Geçip
İl Duçe’nin dazlak kafasında dank demiş
Bir nuuurdur
Taranta – Babu...
Bu
Nur
yarın inecektir üstüne
Habeş ovalarında mezarların.
...
Mussolini çok konuşuyor TARANTA – BABU
Tek başına
yapayalnız
karanlıklara
bırakılmış çocuk gibi
bağıra bağıra
kendi sesiyle uyanarak,
korkuyla tutuşup
korkuyla yanarak
durup dinlenmeden konuşuyor.
Mussolini çok konuşuyor TARANTA –BABU
çok korktuğu için
çok konuşuyor.!
Ve dahası koskoca eserin tümünde bugün, tekrar tekrar detay detay.
www.sebnemsenyener.com