Komşumuz Ermenistan’da, siyasi ve toplumsal suların, bırakın durulması, kaynamaya yüz tutması söz konusu… Anadolu Sasun (Sason) halkının, burunlarının dikine-dikine gitme ve kendilerinden emin, başlarını hafif eğerek, edalı konuşmaları ve kendileriyle şaka edecek kadar özgüvenlerini ima edercesine; kendilerine Sasna Dzırer yani Sasun Yamukları veya Yamuk Sasun’lular diyen, bir silahlı grubun, Erivan’ın Erepuni semtindeki, emniyet silah deposu-merkezine yaptığı baskın ve işgâl sürüyor…
Geçen yazımızda, devlet otoritesinin verdiği mühlet içinde teslim olmadıkları halde, asker ve / veya polisin baskın düzenleyebileceklerini söylemiştik… Rehineler kurtarılmış, dolayısı ile sıra 30’a yakın işgalcinin teslim olması gündeme gelmişti…
Buna karşın, silahlı isyankârların da, devlete mühlet verdiği öğrenildi… Arabulucuların sürekli değişmesi, onlara olan güvenin sarsılması, arabulucuların şaşkınlığı ama yazımızda söz ettiğimiz üzere, konjonktür ve içerik olarak 1988 Şubat’ında adını Karabağ Hareketi olarak alan isyan ile hayli farklılıklar arz etmesindeki zorluklar vardı ve var hâlâ…
Buna karşın, birkaç yüz kişiyle başlayan bu (gerçi insan kaybı olmasaydı, bu sıfatı daha bir kullanabilirdik) romantik hareketin; önce bin, sonra binler ve artık on binden söz etmemiz mümkün… Devlet’in şöyle /böyle himayesine mazhar olmuş sanatçı ve aydınlar, bu hareketi kınadıklarını ima eden bir bildiri imzaladılar. Diğer yandan, Sovyet Ermenistan’ın geç hatta Glasnost-Perestroyka dönemi çocuklarından, protest song şarkılarının öncülerinden, Rupen Yerevantsi (Erivan’lı Rupen müstearıyla) Rupen Hakhverdiyan ve tiyatro-sinema yıldızı Tamar Hovhannesyan'ın (SSCB Halk Sanatçısı, oyuncu Frunzig Mher Mıgırdiçyan’ın eşi) ateşli konuşmalarının, katılımın çoğalmasındaki katkılarını reddedemeyiz…
Basın’da ise ör, Lübnan doğumlu, çoklar gibi, Karabağ Hareketiyle, bir zamanlar yüksek eğitimini almış olduğu, Ermenistan’a gelmiş; Ramgavar Azadagan (Halkçı –Özgürlükçü) yani Liberal Demokrat Parti’nin desteklediği; zamanında (kadrosundan diplomat çıkardığı için) Ermenistan’ın Washington Post’u denilecek kadar başarılı, Azg Armenian Daily’nin kurucu-Genel Yayın Yönetmeni, Hagop Avedikyan’ın duruşu da var…
Türkiye’de, Cumhuriyet ve Politika gazetelerinden sonra, Ermenistan’da gazeteciliğimin ilk mesleki uzmanlaşma dönemini geçirdiğim, şimdi artık haftada iki gün çıkan, gazetemin, sevgili ağabeyim, eski yayın yönetmenimin verdiği bir söyleşiyi, internetten izledim…
(…) Ellerinde makineli tüfekli, üniformalar giymiş, başlarını Rambo gibi bağlamış isyancı silahlı işgalcilerin halini medyada gördüğümde, kendimi aşağılamış hissettim… Bu hale mi gelecektik yani, neydi bu? Hepimizin gün be gün yaşadığı onca maddi-manevi-askeri-tarihi sorunlardan sonra, bağımsız bir devlet kurma heyecanını yaşamışken, kendi insanımıza karşı silah çeker durumuna mı gelecektik? Devlet’te, saydamlık sorunu, yolsuzluk, rüşvet, yoksulluk, sosyal adalet ve daha birçok sorunların olmadığını, kim iddia edebilir? İyi güzel de bu mu olmalıydı çözüm? Bence hayır, Amerikan filmlerinden esinlenmiş bir görüntü vererek, kendi halkı, devletine karşı silah çekerek, çözüm bulunacağına inanmıyorum. Teslim olmaları gerekiyor. Ha sonra nasıl bir adalet sisteminde, nasıl yargılanırlar bunu tartışırız ama son verilmesi lazım bu durumun…
…………………………………………………………………………………………….
Böyle diyor, bugün Erivan Üniversitesi, Gazetecilik Fakültesi’nde öğretim üyesi de olan, liberal demokrat, sevgili (ailesi Adana ve Kayseri’den olan) Hagop Avedikyan…
Kanada'dan Arsine geldi, konuştu, gözaltına alındı...
Lübnan’da doğmuş, ailesiyle Kanada’ya göç etmiş, başarılı bir sinema yıldızı olmuş, kocası yönetmen Atom Egoyan ile evlendikten sonra, daha çok sadece onun filmlerinde oynamış, ateşli, hararetli, idealist gepgenç kalmış bir kadın Arsine Hancıyan…
Sinema yıldızı Tamar Hovhannesyan’ın 500 bin Ermeni istiyorum sokaklarda çağrısından sonra, zamanlaması tesadüf de olabilir ama Atom Egoyan’ın tüm bu muhalefet hareketinin öncülerinden, hapiste olan, Jirayr Sefilyan üzerine bir film yapmak istediği öğrenildi.
27 Temmuz günü ise, Kanada’dan gelen Arsine Hancıyan’ın, ayağının tozuyla, Erivan’ın Erepuni semtindeki, Khorenatsi sokağına gelip yaptığı konuşma tüm dünyaya yayıldı… (…) Dünyanın değişik ülkelerindeki Ermeni Diyasporası’ndan insanların selam ve desteklerini getirdim; çokları ne yapacaklarını, nasıl yardımcı olacakları hususunda şaşırmış haldeler. Dünyaya gözümü açar açmaz azad u angakh Hayastan (Özgür ve bağımsız Ermenistan) ve yergir trakhdavayr (cennet ülkesi) şiarlarıyla, hayallerle büyüdüm. Ne oldu? Kısmen özgür belki, kısmen bağımsız belki ülkemize kavuştuk ama kısmen de olsa cennet olmaktan çok uzak kaldı… Bu hale gelmemeliydik, böyle devam edemez, doğru ama çözümü bulmadan bir yere gitmeyeceğim; benim gibi Diyaspora’dan gelecekler de var. Sizler polis arkadaşlar, sizler de silahlarınızı başka yere yönlendirmek yerine halkınızı karşı yönlendirdiğinizi unutmayın. Sayın Cumhurbaşkanı Sarkisyan, sizin de artık çekilme vaktinizin geldiğini görmeniz lazım, artık başka seslere yer ve imkân tanımak lazım…
Ve gülün / üzülün ama bir taraftan elinde cep telefonu, kocasıyla konuşurken, diğer elinde kamerasıyla üzerlerine gelen polisi çekerken, bir taraftan da polislerin çekine-çekine ama ve lakin kendisini gözaltına almak üzere polis kordonuna dâhil etmeleri da dünyaya yayıldı…
Bu arada, devletin resmi basın-yayın-medya organları dünyaya işgalcilerin dünyada ilk kez teröristlerin kendilerine gelen cankurtaran ekibi ve hekimleri rehin alacak kadar acımasız olduklarının görüldüğüne dair haber yaydıkları görüldü…
Oysa, gerçek hiç de öyle değildi; anında doktor ve hemşirelerin işgalcilerle karşılıklı oturup, sohbet ettikleri, güldükleri fotoları, isyancılar tarafından dünyaya servis edildi…
Tamar Hovhannesyan: 500 bin kişi istiyorum sokakta!
Türkiye’ye defalarca gelmiş, eski eşi İstanbul’lu olan, son gelişinde, LUYS Magazin Aktüel gazetesine projelerini ve gelme nedenlerini anlatan; Anadolu Kültür kuruluşu, onun önderi Osman Kavala ile bir sinema filmi projesi üzerine maalesef olumlu sonuçlanamayan bazı görüşmelerde bulunan, sinema – tiyatro yıldızı Tamar Hovhannesyan ile şahsen görüştük…
Ama gelin hem biraz heyecanlı olsun, hem de konuşmamızı yer darlığından dolayı kesmek zorunda kalmayalım, bu konuşmanın tamamını gelecek yazıya bırakalım…
Sadece Tamar Hovhannesyan’ın ülkem halkına, tam olarak yani hakkaniyetle seçilmiş olmaktan ziyade tayin edilmiş idarecilerin, başka bir ülkenin memuruymuş intibası vererek, ülkemizi idare etmesi, artık çok ağır geliyor deyişini aktaralım bu yazımızla…
Kısaca, şu kadarını söyleyebiliriz…
1915 ile bir süredir başlamış ve gelişmekte olan Ermeni halkının uluslaşma süreci, sekteye uğramıştı… Akabinde Sovyet Ermenistan’ı ise toparlanmasına, tam olarak devlet olmasa bile devlet atribüleri olan konumda, büyük bir ailenin şube cumhuriyeti vatandaşı olmayı yaşadı. Kültürel-sanatsal değerlerini, ulusal özelliklerinin sayesinde de koruyabildi…
Şimdi ise yarıda kalmış uluslaşma sürecinin tamamlanması için gereken sancıları yaşıyor…