28 Haziran 2014

Şarap parası için iyi gazetecilere saldırmak mıdır muhafazakâr medya yazarlığı?

Dindarlığı bağnazlık, geri kafalılık, bilimin önünde durma olarak okursanız elbette benim kriterimlerimi kullanmazsınız

Çocuk sahibi olmanın çok zor yanları vardır, ama sanırım en zoru henüz konuşamayan bebeğinizi bir başkasına bırakmak zorunda kalmaktır.  Böyle bir zamanda gerçekten bir insana nasıl güvenebileceğinizi ve güvenebileceğiniz kişide ne gibi özellikler aradığınızı düşünmeniz gerekir. Yıllarca din çalışmış birisi olarak, ben bu seçimi yapmak zorunda kaldığımda aradığım en önemli özellik dindarlıktı. Tuhaf belki, ama hangi dine inanmasının bir önemi olmadan, bir Tanrı inancı olan kişilerin yüreğinde merhamet, özünde terbiye olduğunu düşündüğüm için olsa gerek. Geçen gün birlikte kahve içtiğimiz güzel bir canın dediği üzere “dindarlıktan ötürü vicdan değil, vicdandan ötürü dindarlık güzeldir.”

Dindarlığı bağnazlık, geri kafalılık, bilimin önünde durma olarak okursanız elbette benim kriterimlerimi kullanmazsınız. Benim gözümdeki dindarlık kaygısı sanırım bir tür terbiye. Bu bizim dindarlik kavramından öte muhafazakârlık kategorisinde de açıklayabileceğimiz bir olgu. Büyüklerine saygılı, küçüklerine sabırlı olmayı gerektiren bir terbiye. Kendi ömrü kadar gazetecilik geçmişi olan bir kişilere yarısı ispatlanamaz söylemlerle  “saldırmak”, bunu saygı sınırlarını zorlayarak yapmak ve daha da kötüsü bu tip davranışların muhafazakâr kesime hitap ettiği söylenen gazetelerde yer bulması sadece üzücü ve şaşırtıcı.

Eskiden Beyaz Türklerin zulmünden kaçıyorduk… Hakkınızdaki tüm kararlarını kıyafetinizin kalitesiyle, saçınızın kırpığınızın rüzgardan asla oynamayacak kadar bakımlı olmasıyla ve kendi “mükemmel” kriterleriyle tüm dünyayı yargılayan, sınıflandıran ve yorumlayan Beyaz Türklerden kaçarken bakın nerede son bulduk… Şu anda gördüğüm Türkiye’de, sosyal medyada, muhafazakâr gazetenin köşesinde resmen “ne olursa olsun, nasıl olursa olsun, her yol mübahtır, her üslup helaldir” inancını kalkan edinmişlerin edepsiz, utanmaz cümlelerle yıllarca medya sektörüne hizmet vermiş usta gazetecilere saldıran, onların isimleriyle yükselmeye çalışanları gülümseyerek ve hatta destekleyerek ilerleyenler mi muhafazakâr, onlar mı “dindar”… Bu mümkün müdür?

Vur başına al elindekini olmak başka, durduk yere saygısızlık yapmak ve bundan maddi kazanç elde etmek bambaşka. Mağduriyetlerinden kurtulmaları için diye canla başla çalıştığımız “dindar”lar, muhafazakârlar, masumiyetlerini kaybetmeden dik durabilirler, duruyorlar. Acı olan muhafazakâr kesimin kendi içinde oldukça doyurucu ve öğretici söylemlerinin bu tip üslupla alabora edilmesi. Gerçekten sizleri bu kişilerin mi temsil etmesini istiyorsunuz? Buna değiyor mu?

Muhafazakâr gazetelerin şarapseverlere köşe vermeleri ne kadar takdire değerse, bu şarapseverlerin çirkin üslubuna sessiz kalmaları da o kadar ayıplanası. Ünlü yazarlara, gazetecilere, analistlere “saldırıp” onların adını kullanarak ünlenmeye, yerini sağlamlaştırmaya, önünü açmaya çalışanlara sessiz kalmak? Bunlar muhafazakârlığın simgelediği terbiyeye sığar mı? Öyleyse, yazık. Değilse, gerçek muhafazakârların bu üsluba bir dur demesi elzem. Hepimiz ahlaki çöküşün nasıl başladığını bilecek kadar yaşadık değil mi?

Yazarın Diğer Yazıları

Eyyy sevgili eskimeyen aşklar için HDP vardır!

Ayrıldıkları sevgililerini arayıp ikna eden AKP’li sayısına bakmamız icap edebilir mi?

İdeolojik halay çekelim mi? HDP'ye oy vermeniz için 6 neden

Beyaz Türkler, Demirtaş’a Cumhurbaşkanlığı için oy verdiler, ve şimdi de daha büyük rakamlarda HDP'ye oy verecekler

Menderes Sendromu ya da thanatophobia

Çocuklarımız kefenle dolaşmanın cesaret göstergesi olmadığı bir dünyayı hak etmiyor mu?

"
"