Ulus devlet kavramı aslında oldukça yeni dünya tarihinde. Başka yönetim biçimleri mümkün. Ortadoğu’da da devletlerin gücü her zaman Batıya karşı yetersiz görülmüştür, çünkü Ortadoğu’da hala bireyselcilik geniş tabana yayılmamıştır. Özellikle petrol zengini denilen Körfez ülkeleri ulus devlet kavramına hiç bir zaman sıcak bakmamışlardır. “Ulus devlet beraberinde seçimi ve belirsizliği getirir” demişti bir Osmanlı generali yıllar önce…. “Bizim doğamıza aykırı” diye de devam etmişti. Hala evlilik, iş seçimi, okul seçimi aile, mahalle, köy, aşiret, cemaat tarafından belirlenen yüksek sayıda topluluklar var bölgede. Kadınların iş hayatına katılması, para kazanma güçleri oldukça düşük. Toprak reformu ve laikleşme projeleri modern gereçleri, kavramlari getirdiğinde bu bağları kopartmadı, dini inançları zayıflatıp köşeye itemedi.
Ortadoğu’daki devlet sistemine baktığımızda çoğu ülkenin kuruluşlarından beri sınırlarını ne kendi istediği ne Batı standardlarındaki gibi koruyamadığını görüyoruz. İnsanların üstünden geçen, onları hiçe sayan sınırları birşekilde yok ettikleri yerdir Ortadoğu, belki bu nesilde olmaz ama gelecek nesil mutlaka o sınırı alabora edecektir.
Devletlerin de facto ve de jure olarak yok olduğunu, çetelerin yönetimi altına girdiğini bu sistemi hiç tecrübe etmemiş kişilere anlatmak çok zor. Anlamış gibi gözükseler de, konuşmalarında beş dakika sonra anlamadıklarını ve yine devlet varmışçasına açıklamalar yaptıklarını görüyoruz. Mesela Türkiye sınırını kapatmalı…. Bazen dinlerken, okurken, sanıyorum ki bir tiyatro perdesinden bahsediliyor… Bu cümle 3 yıl önce söylenebilirdi, şimdi ise çok geç. Belki 3 yıl önce Suriye iç şavaşı başladığında bir ara bölge yaratarak, teknolojik yatırımlarla o sınır bir noktaya kadar kontrol edilebilirdi ama şu anda gerçek boyutlarla “kevgir” diye tarif edilen o sınır nasıl kapatılır? En fazla bir sınır kapısı kapatılır, biri açılır, biraz güvenlik artırılır. Ötesinde sınır zaten başkalaştı artık.
Herkes Ortadoğu'nun değiştiğini kabul ediliyor, sık sık da dillendiriyor. Önce dilin kabulü gerek sanırım. Ve lakin hala çoğu analist bu değişimin köktenciliğini, sarsıcılığını ve yepyeni bir düzen getirdiğinin ayırdına varamıyor. Yeni düzen Ortadoğu'yu başkalaştırmaya çalışanların sarıp sarmaladığı üst yapının yok edilmesiyle şekilleşiyor, altından yıllardır yok olduğu sanılan korsanlar, eşkiyalar, fidye, cizre toplama sistemleri çıkıyor.. Ama aslında elindeki iphone ve gps’e rağmen, yüzyılllardır direnen geleneklerin başgöstermesi var. Ortadoğu’da kurumsallaşamamiş devletler tükeniyor, eskiden kalmış yönetim sistemlerine farklı bir kin ve nefretle geri dönüyor. Mutlak gücü tanımadan ne kadar süre komşu kalabilirsiniz bu “terör” örgütleriyle? Ya da soruyu şöyle soralım bir yürek böyle bir “terör”e (korkuya) ne kadar direnebilir?
@pinartremblay