Erdoğanlaşan bir Kılıçdaroğlu var… Ve bu normal… Uç nokta söylemleri yeterince seçmenin ilgisini çekince “norm”laşırlar… yani hani Türkiye normalleşiyordu, sonunda da “Yeni Türkiye”ye kavuştuk ya, işte oradaki normlardan birisi gayri ihtiyari 12-13 yıldır izlediğimiz Erdoğan. Erdoğanlaşan liderleri görmek bu normalleşmenin sonucu…
Ve rakı… oyyy ooyyy ooyy… ne derin bir dertmiş meğer meyhane kültürümüz… Önce “İçkiyi yasaklamayan, sadece bizi muasır medeniyetler seviyesine getiren yasalarla”, akla zarar vergilerle, ve en önemlisi değişen anlayışımızla meyhanelerden koparıyorlar….Öyle ki, içki içen bir milletvekili fotoğrafı manşet haber oluyor, yarı çıplak pek değerli “sanatçı”nın plastik cerrahi dehası görüntüsü yanında….Meyhaneler yok oluyor evet… meyhane nedir diye soranlara nasıl anlatacağız… yavaş yavaş demlemek nedir nasıl sözlerle ifade edeceğiz, iki TLlik “bonzai” ile uçmuşlara?
Durup durup rakidan şaraptan çok söz açarım twitterda… neden… en azından genç nesiller görsünler diye, eğitimli, iş güç sahibi, çoluklu çocuklu, evli barklı yaşlı akademisyenler de içerler… bu normal olsun diye.. Rakı tecavüzcü Coşkunla, pantalonunu üstünde tutamayan sarhoş cemil bey karakterinin imajlaştırdığı olmasın diye…Her rakı içen karısını dövmez. İçki değil insanın terbiyesizliğidir kötülüklerin temeli diye….Her rakı içen kendinden geçmez, kendini bilmez, haddini asmaz, kendini kaybetmez diye. Rakı ince bileklere, akıl küpü beyinlere, çok yürekli annelere, her daim sorumluluk sahibi babalara, işinde çok başarılı bankacılara da yakışır diye…
Ama rakidan ziyade ben size meyhaneleri anlatmak istiyorum. Ben İstanbulda büyümedim. Ankarada, daha çok Ege de büyüdüm. Denizin kenarına çay bardaklarıyla rakı getirmek normaldi, “SİNEK” bar yazan bir yerden buz gibi kadehlerle beyaz şarap almakta… İçki içmenin yaşı yoktu. Elhamdüllillah hiçbirimiz alkolik olmadık, hepimiz iş güç sahibi, kredi kartı, okul, ev taksidi ödeyen sorumluluk sahibi insanlar olduk... Ama bizi biz eden içki rakı şarap değil, meyhane kültürüydü… Çünkü içmek topluluk olmak demekti… İnsan elindekinin kıymetini ancak kaybedince anlıyor… Sizlere meyhaneleri tukaka ilan etmek kolay belki… bekri meze, lakerda, ezme salata, fava, haydarı, sakşuka, patlıcan ezme, tarama, paçanga veya sigara böreği, deniz börülcesi, ahtapot, kalamar kızartma, turşular, elbette her daim taze ekmek ve beyaz peynir elinizin altında…. Biz egenin iki yakasında bunlarla büyüdük… Sonradan Trabzonda kızlar kahvesi diye yaylada kuruluveren “meyhane”de hamsi tava, mıhlama ile de güzel rakı içildiğini, yeri geldiğinde çığ köfte, humusun dahi rakıya yarenlik edebileceğini öğrendik… Harputun şaraplarını İngiltere’nin en gözde lokantalarında Uzak Doğu tadlarına eşleyebilecek kadar güzel aslında toprağımız, üzümümüz, şarabimiz, rakımız...
Ama meyhanede siyaset güzeldir…Meyhanede muhabbet güzeldir… Hatta meclisten daha güvenlidir belki de… Son 10 yılın istatistiklerine baksak korkarım meyhane kavgaları meclis kavgalarının yanında solda sıfır kalır… Meyhane yavaşlamak, sakinleşmek, derinleşmek, keyif almak, insanları yeniden keşf etmek, anlamak ve anlatmak için güzeldir. Sohbet güzelleştikçe içki tadlanır, içki tadlandıkça sohbet üretir. Sıcak bir yaz akşamında buzlu Prosecco, soğuk bir kış gecesinde yudum yudum geniz yakan port, kanyak olmadan da yaşanır, elbette yaşanır… Ama eksik yaşanır…
Meyhane Akdenizdir…Portodan Beyruta meyhane kültürünü en küçük kasabalarda görebilirsiniz… Minicik bardaklarda gelir ev yapımı şaraplar, minik minik tabaklar farklı yörelerin tadlarını getirir size. Ama aynı olan Akdenizin tuzu ve o sakin tutkudur.. Akdeniz, Ege’de donukluk nadirdir. Yavaş ve kendi zamanında yaşayanlar derin bir tutkuyla bağlıdır Akdenizli değerlerine…Ve şarap hep oradadır… Yüzyıllardır… gelenek bu… diller, inançlar, bardaklar, kadehler değişse de şarap, bira, rakı (damıtılmış içki) hep oradaydı…
Arak kelimesinden gelen araki terleten demek Arapçada… Bir nebze dermandır rakı… tıpkı gözyaşı ve deniz gibi… ter dökmek nefes almaktır, yaşamaktır. Düşünemeyeceğiniz yolların kapılarını aralar meyhane kendi sınırlarınızı, dostlarınızın dürüstlüğünü zorlamaya iter… Bir masada en iyi siyasi sistem nasıl kurulur konuşması sürerken, diğerinde umutsuz bir aşkın yarattığı acı dindirilmeye çalışılmaktadır… Aniden çalan bir ezgi –bir Balkan ezgisi, https://www.youtube.com/watch?v=DF3nao6RKJs çigan çığlığı, https://www.youtube.com/watch?v=LCUv9W0ViRç bir çiftetelli, https://www.youtube.com/watch?v=6EX3isJKv1c bir nihavent makamında uzak diyarlardan bir ezgi https://www.youtube.com/watch?v=GEncAORvGjA —apansızın size geçmişi ve belki asla yaşayamayacağınız gelecekleri getirir… Meyhaneler güzeldir. Meyhaneler zalime karşı direnebilmek için örgütlenme yeridir. Ve elbette aşk gibi meyhaneler de politiktir!
Acaba tarihte meyhane ya da ibadethaneyle uğraşanların sonundan ders almayı bilenler midir üstadın “ehline helaldir” dediği ehil yürekler? https://www.youtube.com/watch?v=Zlwe-mzDbVc