09 Eylül 2019

'Biz mevsimi' başladı; Susamam!

"Silahımız, dil" ise susmayacağız. "Saygı, tohum" ise ifade özgürlüğü ile nefret söylemi arasındaki sınırı bileceğiz, yönünü şaşırana sabırla, tane tane anlatacağız

Bir şarkı hızır gibi yetişir mi, yetişir.

Bir şarkı farklı etnik kökene, dine, ideolojiye sahip olmasına rağmen herkes için adalet, eşitlik, saygı isteyenlerin ortak derdine hitap eder mi, eder.

Bir şarkı dünyayı değiştirebilir mi?

Belki hemen değil, kısa vadede değil ama yavaş da olsa az da olsa katkısı yadsınamaz, yadsınmamalıdır.

İyi niyetli ve gözü pek on yedi müzisyen bir araya gelip artısıyla eksisiyle bir şarkı yaptı. Müzikal değeri tartışılabilir, sözleri eksik ya da uzun bulunabilir, elbet eleştiriden muaf değildir. Ancak böylesi kuşatıcı ve cesur bir çabayı üstten bir tavırla değerlendirmek, şarkının ana fikrini, asıl amacını gözden kaçırarak ince eleyip sık dokumak bugüne kadar bir türlü aynı çatı altında toplanamayan muhalif kesimin niçin güçlü bir blok oluşturamadığının da göstergesi aslında. Ortak bir dil tutturamayan muhalefetin kendi çalıp kendi söylemesinin sebebi birbirine yerli yersiz eleştiri okları fırlatması, birbiriyle didişmekten başını kaldıramayıp asıl mücadele alanında yan yana duramaması. Susamam şarkısında da böyle olmadı mı? Bir yanda şarkıyı aşırı sahiplenenler, hatta bir devrimin başlangıcı olduğunu düşünenler; diğer tarafta ise sözlerini basmakalıp, müziğini sıradan bulup burun kıvıranlar.

Mahsun Kırmızıgül öncülüğünde poptan fanteziye farklı türlerde şarkı söyleyen popüler sanatçılar bir araya gelip Hepimiz Kardeşiz şarkısını söylemişlerdi. Klip 90'lı yıllarda önde gelen müzik kanallarında aylarca dönmüştü. O günden bugüne kardeşlik müessesinde ne kadar yol aldığımız ayrı bir tartışma konusu ama ağır aksak da olsa toplumun kendiyle yüzleşme lokomotifinin ilerlemesi gerek, beraberinde başka lokomotifleri de çekerek; daha iyi ve adil bir yaşam için çıtasının yükseltilmesi gereken adalet, eğitim, ekonomi vb. gibi.

Susamam şarkısı ana başlıklar altında sıraladığı mevcut sorunlara tek başına reçete sunmak gibi bir iddiaya sahip değil elbet, acil çözüm gerekliliğinin altını çiziyor sadece. Bunun için atılacak ilk adımı söylüyor: Susmamak.

Susmanın kanıksamaya kapı araladığı, itirazın ise değişimi başlatacağı bir gerçek. Halihazırda muhalif tavır gösterenlerin vakıf olduğu meselelere ilişkin sloganvari gibi görünse de, okkalı sözler var şarkıda. Ortalama bir şarkı süresini kat be kat aşan uzunluğu, değinilmesi gereken sorunların çokluğundan kaynaklanıyor haliyle. Önem derecesine göre sıralanmadan dikkat çekilen başlıklara dair genel söylemlerde bulunmasını da yadırgamamak lazım. Bir müzik eseri içinde bundan daha detaylı ele alınamazdı ne de olsa. Üstelik muhalif kesimin yerli yersiz eleştirilerine maruz kalan haliyle bile, iktidarı rahatsız etmeyi başardı. AKP Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ şarkıyı bir video yayımlayarak yaylım ateşine tuttu. Devamı gelecek halbuki, haberleri yok. Bu daha başlangıç!

"Koyun gibisin kardeşim" diyor ya Nazım Hikmet. Şarkının, hitap ettiği kitleye dolaylı yoldan söylediği de bu aslında. Kabahatin kimde olduğunu bir kez daha yüzüne vuruyor; elini taşın altına koymayanların, kendi gemisini yürütmeyi kaptanlık sayanların ya da sırça fanus içinde dünyadan bihaber yaşayanların. Silkelenmeye, ayağa kalkmaya, sesini yükseltmeye çağırıyor herkesi. Halihazırda omuz omuza verenleri değil, kendi başına gelene kadar haksızlığa, kötülüğe, baskıya sus pus bakanları. Bakıp da kılını kıpırdatmayanları. Sinip de köşesine çekilenleri. Klavye kahramanlığına soyunup er meydanına çıkamayanları. Kadın haklarından dem vurup da söylemiyle pratiği tutmayanları. Şiddete karşı durup da diliyle dövenleri. Ama en çok da mutluluk gurusu kesilip hayatı iyi nefes almaktan ibaret görenleri, iç huzuru adına başkalarının acısını hiçe saymayı marifet bilenleri, ait olduğu sınıfın sözcülüğünü yapıp geride kalanları ötekileştirenleri ve sevdayı, dostluğu, hısımlığı menfaatlere kurban edenleri, itibar ile statüyü karıştıranları, yarınları düşünmeden gününü gün edenleri, sadece kendisi için daha fazlasını isteyenleri, ortak yaşamın, imtiyazsız eşitliğin, herkes için adaletin gerekli ve önemli olduğunu yaş almasına rağmen idrak edemeyenleri ve birey olmayı bencillik zannedenleri. Kadınlar öldürülüyorsa, çocuklar tecavüze uğruyorsa, sokaklarda gece gündüz güvenlik sağlanamıyorsa, ekonomi çökmüşse, zorbalık hız kesmeden hüküm sürüyorsa kabahatin çoğunun kendinde olduğunu bilmeyenleri.

Şanışer "Amacım hissizleşen bünyelere biraz sinir biraz da ümit vermek" demiş. Susamam'ın kısa sürede kalbe dokunmasının altında öfke ve ümit dengesinin kıvamını tutturmasının da payı var elbet. Ancak şarkının tek başına muhalefet boşluğunu doldurmasını beklemek yanlış olur. Müzikal değerini tayin etmeyi bir yana bırakıp basmakalıp gibi görünen ancak tweet olarak atılsa en hafifinden sosyal medyada bazı kesimlerin linciyle karşılaşabilecek sözleri merceğe almakta fayda var. Gündemden bihaber, birlikte yaşadığı topluma karşı sorumluluk hissetmeyen, hak ve dayanışma bilincinden yoksun kesime hitap ettiğini unutmadan. Bir kişiye bile bakış açısı kazandırma ihtimali umut verici. Böyle böyle çoğalacağız ne de olsa. O nedenle küçük büyük kayırmadan her çabaya değer ayrıca. Şarkının infial uyandırdığını da göz önünde bulundurursak etkisini hafife alamayız üstelik. Bir şarkıyla devrim yapılacağını düşünmek nasıl safiyane bir yanılgıysa Susamam'ın yarattığı etkiyi geçici görüp küçümsemek de eleştirinin dozunun kaçtığını gösteriyor açıkçası. Hazır rap müzik aslına rücu etmişken önünü kesmemek lazım. Sesler çoğalsın. Susmayalım ki kendimizi daha doğru, daha derli toplu, daha etkili ifade etmenin yolunu açalım.

John Berger "Protesto sıfırlanmayı ve suskunluğa mahkum edilmeyi reddetmektir" der ve ekler "Bu sebeple, gerçekleşirse eğer, o anda küçük bir zaferdir."

Susamam'ın ister küçük ister büyük ama kesinlikle bir zafer olduğunu kenara yazmak gerek.

Öte yandan, eğer insan haklarından dem vuracaksak Susamam şarkısını sosyal medya hesaplarında herkesin, etnik kökeni, ideolojisi, dini, dili ne olursa olsun paylaşma hakkı var. Talihsiz açıklamalar yerini içsel sorgulamalara bırakacaktır, kısmen bırakmıştır da. İnsan kaybetmek kolay, kazanmak zordur. Hiçbirimiz susmayacağız. Kürtler de susmayacak, Ermeniler, Yahudiler, LGBT'liler de susmayacak. "Silahımız, dil" ise susmayacağız. "Saygı, tohum" ise ifade özgürlüğü ile nefret söylemi arasındaki sınırı bileceğiz, yönünü şaşırana sabırla, tane tane anlatacağız. Ortak dertler için konuşarak, tartışarak ama havlu atmadan hep birlikte mücadele etmeyi başaracağız.

Biz mevsiminin dört mevsim sürmesi için başka yolu yok!

Yazarın Diğer Yazıları

Soykırım demeniz için daha ne olması gerekiyor?

Soykırımın korkunçluğu sadece özneleri değil onların kimliklerini de yok etmesidir, gelecekleri kadar geçmişlerini de ellerinden almasıdır, yaslarını tutacak kimse bırakmamasıdır

Kamu spotu: LGBTİ+ hakları insan haklarıdır!

"Büyük Aileye" zarar verenler LGBTİ+'lar mı? Ailelere zarar verenler 'küçük çocuğun rızası vardı, bir kereden bir şey olmaz, üvey evlatla nikah olur, çocukken alıp kendilerine uygun eş yapılır vs.' diyenlerdir"

Barış siyaseti, kadınların huzuru ve üvey olmak

Muhalifleri tek tek cezalandırmak, her seçim sonrası şiddette el arttırmak, hak ihlallerini norm haline getirmek suretiyle düşman hukuku uygulayan iktidarın gelecek planlarında telafisi gittikçe zorlaşan bir yıkım stratejisi, tektipleşerek birbirine yabancılaşmış itaatkâr bir halk tahayyülü, bir dahaki seçimde yenilme ihtimaline karşı giderayak cebini iyice doldurma gayreti var