Her ülkenin sansür iklimi birbirinden farklıdır. Bir rejimin internet siteleri ile yazılı ve görsel basına uyguladığı yasaklar, o ülkenin siyasi, ekonomik, kültürel ve ahlaki olarak kurgulanan haritasını görme imkânı sağlar.
Çin Halk Cumhuriyeti’nde google arama motoru üzerinden yürütülen tartışmaların arkasında internet yazılım şirketlerinin savaşı yatarken, Birleşik Arap Emirlikleri’nde yasaklar pornografi ile mücadele ve muhalif hareketleri engelleme amacı üzerinde yoğunlaşıyor.
Türkiye’de ise internet, 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun” ve 5816 sayılı "Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun" ile kıskaca alınmış durumda.
5651 sayılı kanunun içerdiği konuların geniş bir alana yayılmış olması
( İntihara Yönlendirme, Çocukların Cinsel İstismarı, Uyuşturucu Veya Uyarıcı Madde Kullanılmasını Kolaylaştırma, Sağlık İçin Tehlikeli Madde Temini, Müstehcenlik, Fuhuş, Kumar Oynanması İçin Yer ve İmkân Sağlama ) yasakların çoğu zaman sansür boyutuna varmasına neden oluyor.
“Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun” ise, 1951 tarihli. Yani değil internetin, bilgisayarın dahi Türkiye’nin gündeminde olmadığı bir döneme ait. Ancak uygulama söz konusu olduğunda bu yarım yüzyılı aşan yorum farkı mahkemeleri yasak kararları almaktan alıkoymuyor.
Sansüre Karşı Ortak Platform Sansür eleştirilerine yol açan tüm bu kararlar, 17 Temmuz Cumartesi günü İstanbul’da İstiklal Caddesi’nde yapılan bir eylemle protesto edildi.
Sanal ortamda organize olan kişi ve kuruluşlar internet haklarını savunmak için ilk kez bir araya geldi.
Eylemin amacı neydi? İnternetine özgürlük isteyenler, 5651 sayılı kanunun sansürcü bir anlayışa bürünmesini protesto ettiler. Mevcut yasakçı anlayışın yerine, çocukları internetin zararlı içeriğinden koruyacak daha etkili bir politikanın, geniş bir katılımla, hükümetle tartışılması yönündeki beklenti gündeme getirildi. Yapılan basın açıklamasında internette hiyerarşisi olmayan ve tam katılımcı bir demokrasi ütopyasının mümkün olabileceğinin altı çizildi.
İnternet bir yandan günlük hayatımızın kodlarını yeni temeller üzerine inşa ederken bir yandan da mevcut kodları yeniden kurguluyor.
Bu kurguyu, dijital ağ sisteminde yarattığımız trafikle oluşturanlar ise bizleriz. Beraberce yeni diller icat ediyor, fikirlerimizin kişi ve gruplar üzerindeki etkisini gözlemliyoruz. Farklılıklarımızı kitlelere ulaştırmanın yeni yollarını buluyoruz.
Ancak internetin yolları her geçen gün yeni barikatlarla engelleniyor, saptırılıyor ve ulaşılması imkânsız hale getiriliyor.
5651 sayılı kanundaki bir boşluk sayesinde, tek bir haber ya da yorum yüzünden tüm internet portalı bir gecede sanal dünyadan silinebiliyor.
Sansür Ağları Doğru bilgiye ulaşmak, bilgileri tarayıp onlar üzerinden yeni fikirleri taramak için bilgi akışının otoritenin sansür ağlarına takılmaması gerekir.
Yasakların gittiği yön, bilginin giderek çoğul bir düzlemden uzaklaşıp, otoritenin kontrolü altındaki tekil bir düzleme doğru kaydığını gösteriyor.
Türkiye’de Youtube ve Google’a uygulanan sınırlamaların buzdağının yalnızca görünen kısmı olduğu unutulmamalı. Yaradılış teorisini eleştiren bir makale yayınlandığı için kapatılan Richard Dawkins’in sitesi gibi, yasaklama kararının nedeni net olarak açıklanmadan kapatılan toplam 6000’e yakın site var.
Günlük hayat, internette her gün yeniden yazılıp şekillendirilirken bilginin tekelleşmesi kontrolü elinde tutan geleneksel hiyerarşik güçlerin de varlıklarını pekiştirmesini beraberinde getiriyor.
Bugün sansür olarak adlandırdıklarımız yarın bir tabuya dönüşme ihtimallerini bünyelerinde barındırıyor. Mahkemeler ve yürürlükteki yasalar bugünkü halleriyle topluma hizmet etmekten ziyade, gelişen ve değişen dünyanın yeni tabularını yaratmaya mı hizmet ediyor?
Maytap popüler kültür sözlüğü
Madde 1 Arabesk: İçsel tabular dünyası Detaylı bilgi için:
http://www.sansursuzinternet.org.tr/