28 Nisan 2011

Plastik Kedi: Bir Ankara Projesi

Ankara kedisini çok severim. Bir tanesiyle on yıl boyunca da oldukça samimi bir ilişkimiz oldu. Bembeyazdırlar...


Ankara kedisini çok severim. Bir tanesiyle on yıl boyunca da oldukça samimi bir ilişkimiz oldu. Bembeyazdırlar,  uzun tüylü, hassas, tembel ve söylenen kedilerdir. Gözlerinin biri mavi diğeri yeşil bakar. Bir Ankara kedisinin sahibi ona kızdıktan sonra pencereden atlayıp intihara teşebbüs ettiği rivayet edilir.
Ezelden beri de Ankaralıyım. Yoğunlukla İstanbullulardan gelen “Ankara’da mı yaşıyorsun? Sıkılmıyor musun orada yaşamaktan?” sorusuyla karşılaşırım. Yanıtım ise genelde nettir: “İstanbul beni çoğu zaman yoruyor. Ankara’da olmak ise bana iyi geliyor.”
Ankaralı olmak bana Ulus’u, Kızılay’ı, Tunalı’yı, Hitit Güneşi’ni, Akün Sineması’nı hatırlatır. Başka bir şehirden arabaya Ankara’ya gelince yoğun bir şehir kokusuyla ardından da Sıhhiye’deki Hitit Güneşi’yle karşılaşırdık. Ankara sis, pus, duman, karanlık; baharında kırk ikindi (ahmak ıslatan), Kuğulu Park, Seymenler Parkı demekti.
ANKARA HİTİT GÜNEŞİ KARTPOSTAL
Atatürk Bulvarı’nda yürürdük mesela. Metropol’de sinemadan çıkar, ortaokul aşklarımızı konuşa konuşa yürürdük Tunalı’ya. Bulvarın ortasında yaşayan o ağaçların hepsi gözümüze aşina, yoldaşlardı, bilirdik orada olduklarını ve yürümeye devam ederdik. Bunların hepsi 1994 yılından itibaren giderek değişmeye başladı.

Ufak bir tarihçe
Önce Murat Karayalçın belediye başkanlığını, kısacık süren bir parti başkanlığı için bıraktı; devamında solun iç çekişmelerinin ve ego kavgalarının sonucunu yaşadık.
Seçimlerde yerini Melih Gökçek aldı. 18 yıldır da hükümranlığını sürdürüyor. Önce Ankara’nın tarihsel kökenini anlatan Hitit Güneşi sembolü gitti. O sembolün yerini Ankara’nın ortasına gömülmüş bir direği andıran Atakule ile cami minarelerinden oluşan o garip amblem geldi. Mavi-beyaz. Alt geçitlerin ve üst geçitlerin hakimiyeti ise sonradan geldi. Meclis’in önünden Küçükesat’a, Protokol yolundan Tunalı’ya, Tunalı’dan Eskişehir Yolu’na şehrin içinden arabayla otoban hızında geçebilecek yollar türetildi. Özellikle Cinnah Caddesi ve Atatürk Bulvarı’nın büyük bir kısmı, yayaların geçemeyeceği hatta ölebileceği (bir dönem yakın çalıştığımız İsmail Aşçıoğlu’nu rahmetle anarım) bir yola dönüştü. Bu yolların bakımsızlığı –son dönemde AKP’li belediyelerin başka partinin seçmenlerini cezalandırma projesi- bambaşka sıkıntılara da neden oldu.
Bu yazıyı sadece yollar kötü diye yazmıyorum.
Şehrin ortasından geçen yollar alışveriş merkezlerine çıkıyor artık. Bugün Ankara’da her bin kişiye 176 metrekare kiralanabilir mağaza düşüyor. Hafta sonları bir alışveriş merkezine atmak dışındaki bütün alternatifler yok edildi

Milletvekili lojmanları
Milletvekili lojmanları, 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra Recep Tayyip Erdoğan’ın `halkla milletvekilleri arasında kopukluk yaratıyor` gerekçesiyle boşalttırıldı ve satıldı. Bakımsız kalan lojmanlar yıktırıldı ve bugün dünya çapında ünlü mimar Bihruz Çinici’nin (ODTÜ ve Bilkent’in de mimarı) çizdiği o lojmanların yerinde büyük bir alışveriş merkezi ve Ankara’ya tepeden bakan milyon dolarlık evler var.
Bir dönem entelektüel düşüncenin de başkenti olan Ankara, insanlarını kaybetmeye başladı. Ankara’yı sevenler, buraya hâkim olan değişim rüzgarından kaçarak kendilerini başka kentlere attı. Ankara yolları bakımsızlaştı, kültür-sanat-düşün dünyası ise çoraklaşmaya yüz tuttu.

Çılgın proje: Gülen Ankara kedisi
Gülen Ankara kedisi bugün Ankara’nın yeni sembolü. Ankara’nın çeşitli köşelerine yerleştirilmiş plastik, Seymen kıyafetli, sevimsiz 3 metrelik Ankara kedileri ise kent trafiğinin en hareketli olduğu yerlerde köşede sırıtarak duruyor. Bir kentin İslam serpmeli bir neoliberalizmle bütünleşmesinin de en yalın sembolü.

Çocuklukla beraber kaybolup giden kentin sokakları ise alışveriş merkezlerinden başka bir yere de çıkmıyor.
Ankara’da olmak ise kimseye artık iyi gelmiyor.
O Ankara kedisini baştan yaratanlar yüzünden kedileri de sevemiyorum.

Bir de unutmadan 06melihgokcek twitter'ından seçmeler:
Seçimlere kadar öncelikli konumuz KK.
Ben puştluk yapacağız diyen adamları teşhir ediyorum.Sizle ne ilgisi var? @medyane
Ben kimsenin anasına küfretmedim.Ben yazdığım fıkralar da espri ve hiciv yapıyorum.Biz sadece Allah'a taparız. @tugcekahraman
Aklın fikrin şarapta. Şarapçı'dan başka ne beklenir? @ersnmlkoc
Aslında pragmatistlik nedir iyi tartışmak lazım. @Lokmansunbul
Daha önceDÜNYAYI DEĞİŞTİREN....... diye başlayan KİTAPLARDAN HANGİSİNİ İSTERSENİZ.BİR SAAT İÇİNDE MAİL ATANLAR KİTAP SAHİBİ OLACAKLAR>>
1)Mithat Cemal Kunday'ın MEHMET AKİF isimli eseri.>>>2)Fuat Sezgin'in TANINMAYAN BÜYÜK ÇAĞ (İSLAM İLİM VE TEKNOLOJİ TARİHİ İLE İLGİLİ) 3)Ömer Sevinçgül'ün YAZAR OLMAK İSTİYORUM.>
Hani sen unfollow yapmıştım.Dayanamadın değil mi? Bir daha öyle hava atma:) Tamam mı?
Bu hafta sözün bittiği yerler:
Çılgın “kanal” projesi. Bu seçim döneminin nurtopu gibi projeler doğurması ümidiyle…

Yazarın Diğer Yazıları

Cumhuriyet’ten um:ag’a

Vakıf kurulduğunda ilk amaç, babamın gazetecilik anlayışını gelecek nesillere yaymak için bir eğitim modeli geliştirmekti.

Uğur Mumcu’nun ardından; dün ve bugün...

Her ırkçı ve şoven duygu, bir başka şoven ve ırkçı düşüncenin düşman kardeşidir

Çünkü yanan bilir

Ülkenin yeniden kendi eski dosyalarını açıp kendi geçmişiyle yüzleşmesi gerekiyor. Bastırılan her olay, misliyle günümüze geri geliyor.

"
"