15 Eylül 2011

Gündem Sıçrar, Haber Kaçarken

Gündem sıçramaları içinde haberi kaybetmek mümkün. Çok doğal. Bir konu çok tartışılmaya başlandı mı...


Gündem sıçramaları içinde haberi kaybetmek mümkün. Çok doğal. Bir konu çok tartışılmaya başlandı mı, şapkadan bir başka konu çıkar. Çıkar oğlu çıkar. Gündem doğurgan, gündem tavşan zıplamalarından muzdarip.
Gündem sıçramaları içinde kendi durduğun noktayı kaybetmek mümkün. Reel politik dediğimiz güncel politika, duru sabun köpüğüyle mis kokulu bir kahve köpüğü kıvamında. Köpüğe baksan, şekilsiz uçucu bir his aslında; birini yıkarsın kanalizasyona karışır diğeri damağında iz bırakır gider. Hepsi de uçar gider; karışır biter.
Yoğun gündem içinde sorular birikir çoğu zaman. MİT-PKK buluşması, dün vimeo video paylaşım sitesinden gündeme düştü. Tam düşemedi; medyanın bir kısmında haber yukarı çekilemedi. Neden?
Detaylı haber için TIKLAYIN

Yanıtlanmayı bekleyen sorular

Konuşmanın deşifresinden ise yanıtlanmayı bekleyen sorular çıktı. Elimizde bulunan deşifreden çıkardığım notlar ve soruları paylaşmak, yorum yapmaktan daha önemli nitelikte. Bu konuşma ya da ortam dinlemesi – bir not: ortam dinleme gazetecilik açısından etik problemleri de barındırmaktadır – Türkiye’nin en önemli probleminden birini de gündeme taşıyor.

MİT-PKK buluşması notlar ve sorular


KCK Yürütme Konseyi Üyesi Sabri Ok: Biz istiyoruz ki, en kısa sürede bu sorun çözülsün, böle 6 yılda 7 yılda değil.
Afet Güneş: Yani bu neresinden bakarsak bakalım, çünkü çözümün parametreleri içinde işte basit bir takım taleplerden anayasa değişikliğinden, Öcalan’ın serbest bırakılmana kadar çok geniş bir skala var. Talepleri şöyle bir göz önüne getirdiğimiz zaman çok geniş bir skala var. Bunların üç ayda beş ayda sekiz ayda bir senede tamamlanabilesi söz konusu değil.”
Soru: Bu geniş skala nasıl bir siyasi – parlamenter yapı içinde çözülecek? Bu skalanın üst söylemi ne olacak? Toplumsal alana yansıması ne olacak?
Kısa yazın altı buçuğa kadar yetiştirebilirseniz...
Sabri Ok: Bugün için size kısa bir şey hazırlasak nasıl olabilir?
Afet Güneş: Yani götürmeye çalışırız ama dediğim gibi altı buçuğa kadar yetiştirebilirseniz. Ama ne olur 15 sayfa yazmayın, gözünüzü seveyim, niçin söylüyorum…
Sabri Ok: Yok. Biz kısa yazacağız.”
Soru: Kısa yazılan öneri paketi nedir?
Afet Güneş – MİT Mensubu: Ama o işte silahla çözülmeyecek. Silahın evet kabul ediyorum belli bir işlevi vardı ve bugüne kadar birşey getirmiştir.
Soru:  “Bir şey” kelimesinin açılımı nedir? Kültürel haklar mı? Temsiliyet konusu mu? Silahlı mücadelenin haklılığının altını çizen bir açıklama mı?
Hakan Fidan: “Bu noktada sınırını çizdiğimiz amacına yönelik bir eylemsizliğin ve devamlılığının ben her türlü meşruiyeti ve ilerlemeyi sağlayacağı noktasında muazzam önemli olduğuna inanıyorum. Bu noktada zaten örgütün imkan ve kabiliyetleri yerinde duruyor. Buna paralel bizim de konuşma ve görüşme zemini içerisine girmemiz gerekiyor. Modalite olarak benim söyleyeceklerim bunlar.”
Soru: Örgütün imkan ve kabiliyetleri yerinde duruyor. Madem devlet içinde, 30 yıl boyunca “milli birlik ve beraberlik adına” bir savaş verildiği savunuluyor; o savaşın neresindesiniz? İstihbarat kaynağınız tam olarak neresi?
Sabri Ok: Yok ben çok yere katılıyorum doğru ama sizinde şu ayrımı görmeniz lazım. Zamanında bu ülkede "komünizm" dendi, öne çıkarıldı, zamanla "irtica" dendi öne çıkarıldı, ama her zaman söz konusu olan Kürt olunca önü tıkandı.
Mesela çok açık söylüyorum yüzde 10 barajı Kürt meselesi içindir. Hepsi de uzlaştı
Hakan Fidan: Kesinlikle kesinlikle. 
Sabri Ok: Seçim döneminde tüm partiler anlaştılar DTP'nin aleyhinde karar çıkarttılar.
 
Hakan Fidan:

Kesinlikle uzlaşırlar.”
Soru: Komünizm bir dönemin öcüsüyken, yeni dönem öcüsünün Kürt meselesi olması sürekli bir düşman yaratmayı da içeriyor. 30 yılı aşkındır, MİT ile PKK sürekli görüşürken “Kürt kartını” neden düşman üzerinden okuyor? 1980 darbesinin getirdiği “istikrar için baraj rejimi” kutsamasının sonu, pratikte BDP’nin bağımsız aday seçim stratejisiyle gelmedi mi?
“Koordinatör ülke temsilcisi: Belki daha az zaman içerisinde olabilir ama bizim Ankara'ya gitmemiz lazım. Dağa gitmemiz lazım. Oslo 6'yı hazırlamamız lazım. Bunların hepsi ayrı birer iş ve aynı zamanda sizinde kendinizi hazırlayıp koordine edebilmeniz içinde gerekli olan zamandır. Güzel evet her iki tarafıda tebrik etmek istiyorum. Sürecin bu yönünde trafik ışıkları yeşile dönmüş gibi görünüyor ve her iki tarafında bu eylemsizlik sürecine devam edilmesi gerektiğini düşünmesi bizleri mutlu etti çünkü olumlu bir siyasi müzakere yapmak için bir alan bir zemin teşkil edecek.”

Soru: Koordinatör ülke temsilcisi hangi ülkenin temsilcisi? OSLO görüşmeleri nedir?
Afet Güneş: Artık kendilerini ankarada görmek isteriz. Çünkü en azından mektubu getirecek.
Koordinatör ülke temsilcisi:
Teşekkür ederim bizi mutlu ettiniz dağada gitmemiz gerekecek teşekkürler.
Soru: Koordinatör ülke temsilcisi kim ve neden dağa gidiyor? Getirilecek mektubun içeriği nedir?

Konuşmaları okurken, bir Aşk-ı Memnu izler gibi bir ruh haline kapılmamak mümkün değil. Herkesin ne olduğunu tahmin ettiği ama sadece izlediği bir hal.
Ne olduğunu tahmin ediyoruz ama olacak ne?
Hızlı başladı. Bu sonbahar.
Deşifrenin tamamı için TIKLAYIN
Gündem notları:
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bir kahraman olarak karşılandığı Mısır’da laikliği övdü: “Ben Mısır’ın da laik bir anayasaya sahip olmasını tavsiye ediyorum. Çünkü laiklik din düşmanlığı değildir. Laiklikten korkmayın. Umarım ki Mısır’da yeni rejim laik olacaktır. Umuyorum ki benim bu açıklamalarımdan sonra Mısır halkının laikliğe bakışı değişecektir.” Bir Nobel barış ödülü de, belki Erdoğan’ın olur. Savaş tamtamları da nasılsa “barış için” çalınır.
Odatv yazarlarından Doğan Yurdakul, ağır kanser hastası olan eşini kaybetti. Halen Silivri’de yatan Yurdakul’a, eşini “ölüm döşeğinde görme” izni dahi verilmedi. AİHM kararlarına aykırı olan bu durum, Türkiye’nin bedelini yıllarca ödeyeceği bir hukuk çıkmazında. Suçun belirsiz olduğu bir dönemde tarafımızı delillerden ve delillerin yetersizliği üzerine koymadığımız sürece, hepimiz birer “olası” suçlu olacağız.
Ankara’da 18 yıldır süren amblem kavgasında Danıştay minareli amblemi iptal etti; Hitit Güneşi’nin kullanılmasının yolu “bir defa daha” açılmış oldu. Melih Gökçek “Ankara’nın amblemi hiçbir zaman Hitit olmadı, olmayacak” diyerek karara karşı çıktı. Ankara’nın “tarihsel kökenlerine” bağlanarak kurulduğu günden beri kullanılan amblem, elbette ki, 18 yıldır kurulan Gökçek Cumhuriyeti’ni temsil etmemektedir.
Bir kent ruhunu yaşatmak ise öncelikle bir kentin tarihini “bilmekten” geçmez mi?

Haftanın anma / eylem notları:

Ape Musa diye bilinen Musa Anter, 20 Eylül 1992'de Diyarbakır'ın Seyrantepe - Saraykapı tarafında pusuya düşülerek öldürülmesinin ardından bir kahvehanede kendi sesinden öykülerin anlatılacağı bir ses entalasyonuyla anılacak. Yolu oraya düşenler, kahveye gidip onun sesinden mizahi öykülerini de dinleyebilecekler. Okları takip etmeleri yeterli.
Ahmet Şık ve Nedim Şener adına adaletin kara 200'ünü protesto etmek için, 18 Eylül, Pazar 13:30 Galatasaray meydanında buluşulacak.

Yazarın Diğer Yazıları

Cumhuriyet’ten um:ag’a

Vakıf kurulduğunda ilk amaç, babamın gazetecilik anlayışını gelecek nesillere yaymak için bir eğitim modeli geliştirmekti.

Uğur Mumcu’nun ardından; dün ve bugün...

Her ırkçı ve şoven duygu, bir başka şoven ve ırkçı düşüncenin düşman kardeşidir

Çünkü yanan bilir

Ülkenin yeniden kendi eski dosyalarını açıp kendi geçmişiyle yüzleşmesi gerekiyor. Bastırılan her olay, misliyle günümüze geri geliyor.

"
"