22 Eylül 2011

Adaletin 200'ü

Yine bir eylem günlüğü: pazar günü Galatasaray Meydanı'ndan Taksim Meydanı'na doğru bir yürüyüş var...


Yine bir eylem günlüğü: pazar günü Galatasaray Meydanı'ndan Taksim Meydanı'na doğru bir yürüyüş var. "Adaletin 200'ü" yazıyor pankartta. "Ahmet - Nedim Onurumuzdur", "Dokunan yansa da dokunacağız", "Faşizme inat, kardeşimsin Hrant" sloganlarıyla, Ahmet Şık ve Nedim Şener'in "içerde" olmalarının 200. gününde kamuoyunu "duyarlı" olmaya çağıyoruz.
 
Bir turist siyah pankartın önünde hatıra fotoğrafı çektiriyor.
 
Yürüyüş bir yerde duruyor, tıkanıyor. BDP'nin yapacağı eylem üzerine polis ara sokakları kapatmış, gaz maskeleri ve bombalarıyla sınırda duruyor. Gazetecilerin eylemi "izin verilen" yere kadar devam ediyor. Sonra herkes dağılıyor.
 
Herkes bir eylem yoluna koyuluyor da, içerde olanlar orada kalmaya devam ediyor.
 
İzleme pratiği

 
Son dört yıldır, otoriterliğini "izleme" pratiğinden alan, insanların adını yaftalamakta hiç bir beis görmeyen bir kara propaganda döneminin içinde yaşıyoruz.
 
İnsan zihninde kalan haber tortusu, haber gerçekliğinin önüne geçiyor.
 
İçeride yatan bir gazeteciği sahiplenip, diğerini yok sayıyorsak neden eylem yapıyoruz? Diğeri de "gazetecilik" değil "terör örgüt üyeliğinden" yatmıyor mu?
 
Ayrım noktamız neresi? Hangi "öznel" görüş? Bu "öznel" görüş hangi kaynaklardan beslendi?
 
Altan Öymen'de 1970'lerde uçak kaçırmak suçundan yargılanmıştı.
 
Uğur Mumcu'nun yargılanma nedenleri arasında  bir yazısından alınan bir halk türküsü üzerinden "bayraklı sınıf tahakkümü" suçu vardı.
 
12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat ve olağanüstü haller...
 
Değişen bugün nedir?
 
Araştırmacı Gazeteciliğe en çok ihtiyaç duyulan günler bunlar.
 
Filler çimenleri ezmeden.
 
Gündem notları:
 
Cezaevi aracında 5 mahkumun yanarak ölmesi... Sözün bittiği yer değil.
 
Hrant Dink Cinayet Davası duruşmasında mahkemeler aklımızla alay etmeye devam ediyor.
 
Tüp, bomba ve diğerleri... Bir Ankara polisiyesi. Koordinasyonsuz açıklamaların doruk noktası. İnsanı adetten saymak. Ve diğerleri...

Yazarın Diğer Yazıları

Cumhuriyet’ten um:ag’a

Vakıf kurulduğunda ilk amaç, babamın gazetecilik anlayışını gelecek nesillere yaymak için bir eğitim modeli geliştirmekti.

Uğur Mumcu’nun ardından; dün ve bugün...

Her ırkçı ve şoven duygu, bir başka şoven ve ırkçı düşüncenin düşman kardeşidir

Çünkü yanan bilir

Ülkenin yeniden kendi eski dosyalarını açıp kendi geçmişiyle yüzleşmesi gerekiyor. Bastırılan her olay, misliyle günümüze geri geliyor.

"
"