19 Mayıs 2024

Uykuluk ve mutluluk

Göğsün üst kısmında, boyuna yakın bir yerde bulunan timus bağışıklık sistemimizin çok önemli bir parçası olan T lenfositlerinin üretilip olgunlaştırıldığı yer. Burada olgunlaştırılan T-hücreleri dolaşıma salınarak dışarıdan gelen saldırılara karşı koymaya çalışıyor

Adana ve çevresinde tanınan ve tüketilen bir sakatat "uykuluk" olarak biliniyor. Meraklısı elbette bilir ama bu hayvanın "timus" adı verilen organından çıkarılıyor. En makbulü de kuzudan elde edileni. Bu nedenle de mevsimsel olarak karşımıza çıkabiliyor.

Uykuluk denilince İstanbul’un adı da geçiyor. Şimdilerde unutuldu ama mezbahanın Sütlüce'den kaldırılmasına kadar bu bölgede çok miktarda işlenip tüketildiği için semtin adıyla özdeşleşmiş.

Türk Dil Kurumu uykuluğu "kasaplık hayvanların timüs ve pankreas bezlerine verilen ortak ad" olarak tanımlıyor. Neden "uykuluk" isminin uygun görüldüğüne de tatmin edici bir cevap bulamadım.

Elbette amacım Adana’nın gizli kalmış lezzetlerini tanıtmak değil. Gerçi bu ülkenin önemli bir kesimi gurmeliğe soyunmuş durumda ama benim amacım çok az bilinen bir organ olan timusu tanıtmak. Bağışıklık sisteminin sıklıkla sorgulandığı şu günlerde timustan söz etmemek olmaz.

Göğsün üst kısmında, boyuna yakın bir yerde bulunan bu organ bağışıklık sistemimizin çok önemli bir parçası olan T lenfositlerinin üretilip olgunlaştırıldığı yer. Burada olgunlaştırılan T-hücreleri dolaşıma salınarak dışarıdan gelen saldırılara karşı koymaya çalışıyor.

Doğumdan önce faaliyete başlayan timus, ergenlik dönemine kadar en aktif dönemini yaşadıktan sonra küçülmeye ve fonksiyonunu yitirmeye başlıyor. İleri yaşlarda da tamamen yağ dokusuna dönüşüyor. Ancak, timus ne kadar gerilese de, T-lenfosit üretimi azalmakla birlikte devam ediyor.

Bu değişimi Galen zamanında gözlemlemiş ve kayıtlara geçirmiş. Zaten timus adı da eski Yunanlılardan kalma. Duyguların bu bölgede hissedilmesinden yola çıkarak kalp, ruh, istek anlamlarına gelen "thumos"dan almış ismi. İsmin nereden geldiği konusunda farklı görüşler de yok değil.

1960’lı yıllara kadar timusun ne işe yaradığı bilinmezken, 1961 yılında Jacques Miller farelerde timusun çıkarılması sonrasında T-lenfositleri olarak tanımlanacak lenfositlerin azaldığını göstermiş. 1968 yılında ise T ve B-lenfositleri ayrılmış T-lenfositlerinin timus tarafında üretildiği saptanmış.

Elbette bu organdan kaynaklanan hastalıklar da mevcut. Timusun kendisinden gelişen bir kanser (timoma) olduğu gibi lenfoma da gelişebiliyor. Otoimmün hastalıklara ve myastenia gravise de neden olabiliyor. Myastenia gravis hastalarında sinir-kas iletişimi bozulduğunda hareket bozukluğundan ölüme kadar uzanan problemler ortaya çıkıyor. Bu eğer timustan kaynaklı ise cerrahi olarak timusun çıkarılması fayda sağlıyor.

Görüldüğü gibi bağışıklık sistemi ve timus hakkında öğreneceğimiz çok şey var.

Halk arasında timusun bilimsel sayılmayan işlevleri de almış yürümüş. Mutlu duyguların hissedilmesinde timusun salgıladığı hormonların rolünün büyük olduğuna inanılıyor. Timusu aktive ederek kanserden korunulabileceğine inananlar da var.

Timusu nasıl aktive edeceğinizi merak ediyorsanız onun da cevabı var: Eğer göğsünüzü yumruklarsanız timus bezi titreşir ve aktive olarak bağışıklık sistemi güçlenir. İddiaya göre bu bez ne kadar sıklıkla titreştirilirse kişi o kadar genç ve sağlıklı yaşar ayrıca geç yaşlanır.

Benden söylemesi. İnanıp inanmamak size kalmış.

A. Özdemir Aktan kimdir?

A. Özdemir Aktan, Ankara'da doğdu. İlkokulu Rize'de bitirdikten sonra ortaokulu Talas Amerikan Kolejinde, liseyi ise Tarsus Amerikan Kolejinde bitirdi.

1971 yılında girdiği Hacettepe Tıp Fakültesini 1977 yılında bitirdi ve aynı yıl Hacettepe Tıp Fakültesi Genel Cerrahi asistanı oldu.

!982 yılında genel cerrahi uzmanı olduktan sonra askerlik ve zorunlu hizmet sonrası 1986 yılında Gazi Üniversitesinde yardımcı doçent olarak akademik kariyerine başladı. 1988'de Marmara Üniversitesine geçtikten sonra aynı yıl doçent ve 1994 yılında da profesör oldu.

Marmara Üniversitesinde 27 yıl görev yaptıktan sonra 2015 yılında KHK ile üniversiteden uzaklaştırıldı.

İstanbul Tabip Odasında değişik görevlerden sonra 2006-2010 yılları arasında İTO başkanı, 2010-2012 yılları arasında TTB Merkez Konseyi ikinci başkanlığı ve 2012-2014 yıllarında ise TTB Merkez Konseyi başkanlığı yaptı. İTO anılarını "Savaş Köprüleri Vurur" ve TTB anılarını "Hekimler Suç İşliyor" isimli kitaplarda yayımladı.

Halen hekimlik mesleğine ve TTB aktivistliğine devam ediyor.

Evli ve iki çocuk babası.

 

Yazarın Diğer Yazıları

"Üşütmek" üzerine...

"Üşütüp" grip olduğumuzda nasıl tedavi edileceği konusunda da dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olduğumuza inanıyorum

Filistin: Hep savaş, göç ve yoksulluk

Türkiye dahil tüm müslüman ülkeler olmak üzere Filistinlilerin kimsenin umrunda olmadığını 2006 yılında fark etmiştim. O yıl Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi tarafından bir Suriye-Lübnan gezisi düzenlendi. Amaç savaşın yıkıcı etkilerini uzun yıllardır yaşayan bu komşu bölgeye ziyaret ve iki ülkenin sağlık sistemlerini gözden geçirerek karşılıklı deneyim paylaşmak idi...

Vitamin tutkumuz

Vitaminleri vücudumuz sentezleyemiyor ve gereksinimiz var. Haplarla değil de doğal yollardan alsak daha iyi olmaz mı?