10 Mart 2024

Medikal estetik furyası

Teknolojinin gelişmesi ile birlikte tıpta "medikal estetik" adı altında yeni bir dal oluştu. Türkiye'de kısa bir kurs sonrası alınan sertifika ile medikal estetik uzmanı olunabiliyor. Geniş ve verimli bir pazar olduğundan da ehliyetsiz veya yetersiz birçok kişi tarafından da uygulanmaya çalışılıyor

Tıp alanında değişimlerin hızla gerçekleştiğini ama hekimlerin bu değişimlere kuşkuyla baktıklarını önceki yazılarımda anlatmaya çalışmıştım. Bu konuda sevgili dostum Plastik Rekonstriktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Gürhan Özcan, "botox"un hayatımıza nasıl girdiğini anlattı.

Botoks ismini duymayan yok gibi. Bu aslında bir zehir. Clostrium Botulinum isimli bir bakteriden elde ediliyor. "Botox" bunu ilk pazarlayan firmanın verdiği ticari isim.

Botulinum toksinine bağlı zehirlenmeler tarih boyunca olmuş. Bozulmuş gıdalarda üreyen bu bakteri sinir felci yaparak ölüme yol açabilecek etkilere sahip. Suçun en çok yüklendiği gıda da sosis. Uzun süre "sosis zehiri" olarak bilinmiş. Sinir iletimini durdurarak kas felcine yol açan bu toksin özellikle İkinci Dünya Savaşı sırasında düşman bilinenleri zehirlemek amacı ile de kullanılmış.

Botoksun tıp alanında kullanılmasına 1978 yılında, Allan B. Scott isimli bir göz hekimi tarafından başlanmış. İlk kullanım alanı da şaşılık tedavisi olmuş. 

Botoksun kozmetikte kullanılması ise ilginç bir rastlantı ile gerçekleşmiş: 1987 yılında Kanadalı göz doktoru Jean Carruthers bir hastasına botoks uygularken kadın hasta bu enjeksiyonların kırışıklıklarını yok ettiğini fark etmiş ve bunu doktoruna anlatmış. Jean Carruthers de bunu dermatolog olan eşine anlatınca çift araştırmalarına başlamış ve elde ettikleri sonucu da 1992 yılında yayımlamışlar.

İşte bundan sonra da botoksun önlenemez yükselişi başlamış. Her yıl 10 milyondan fazla kişinin estetik amaçlarla botoks yaptırdığı tahmin ediliyor. Bu uygulamaların önemli bir bölümünün de tıbbi merkezler dışında yapıldığı biliniyor.

Dr. Özcan ilk kullanıma sunulduğunda plastik cerrahların tepkisinin bunu reddetmek olduğunu anlattı. Yüz kaslarını felç ettiği için doğallığın kaybolduğu ve estetik cerrahininin amacının bu olmadığı fikri öne çıkmış. İlk dönemlerde botoks kullananlar arasında pazarlama elemanları var, çünkü yüzde mimik ve duygu olmadığından karşısındakine zayıf tarafını göstermeyeceği düşünülmüş.

Ancak hekimlerin direnci çok kısa sürmüş ve Dr. Özcan'ın deyişiyle "şimdi herkesin elinde bir enjektör, gelene geçene uygulanıyor".

Plastik cerrahide değişim ve gelecekte neler olacak diye danıştığım bir diğer sevgili dostum Prof. Dr. Ali Barutçu ise değişimin kaçınılmaz ve hızlı olacağını belirtti.

Dr. Barutçu diyor ki: "Sağlık ve güzellik insan bedeninin vazgeçilmez iki değeri olup, karşılaştırılamaz. Sağlıksız bir bedende güzellik olamayacağı gibi, güzel bir bedende de sağlık yoksa güzelliğin bir anlamı olmayacaktır. Estetik cerrahiyle elde edilen güzellikler pahalı ve kişinin işine gücüne engel olmasının yanında komplikasyonlar da içeren yöntemlerdir. Yüz germe sonucu yüz felci, estetik göz kapağı ameliyatları sonrası gözün açık kalması ve göz kuruluğu gibi sorunlar olabiliyor. Gelişen teknoloji ile şimdi cerrahi olarak yapılan işlemlerin birçoğu daha basit yöntemlerle yapılacaktır."

Teknolojinin gelişmesi ile birlikte tıpta "medikal estetik" adı altında yeni bir dal oluştu. Türkiye'de kısa bir kurs sonrası alınan sertifika ile medikal estetik uzmanı olunabiliyor. Geniş ve verimli bir pazar olduğundan da ehliyetsiz veya yetersiz birçok kişi tarafından da uygulanmaya çalışılıyor.

Türkiye'nin geri kalanını bilmiyorum ama İstanbul'daki özel hastanelerin ameliyathaneleri yurt içinden ve dışından gelen hastalara estetik ameliyat yapan cerrahlar tarafından işgal edilmiş durumda. Yakın zamanda sona erecek gibi de gözükmüyor.

Uzmanlık alanları olarak diğer cerrahi bölümler pek rağbet görmezken Plastik Rekonstriktif ve Estetik Cerrahi çok gözde ve bu hekimlerin sayısı hızla artıyor. Uzmanlık alanının yarısını oluşturan "rekonstriktif cerrahi" neredeyse unutuldu, yeni uzmanlar sadece işin diğer yarısıyla, estetik tarafı ile ilgileniyor. Bir süre sonra işsiz kalırlar mı bilemem, zira her şey çok hızlı değişiyor. O zaman da medikal estetiğe yönelirler herhalde.

A. Özdemir Aktan kimdir?

A. Özdemir Aktan, Ankara'da doğdu. İlkokulu Rize'de bitirdikten sonra ortaokulu Talas Amerikan Kolejinde, liseyi ise Tarsus Amerikan Kolejinde bitirdi.

1971 yılında girdiği Hacettepe Tıp Fakültesini 1977 yılında bitirdi ve aynı yıl Hacettepe Tıp Fakültesi Genel Cerrahi asistanı oldu.

!982 yılında genel cerrahi uzmanı olduktan sonra askerlik ve zorunlu hizmet sonrası 1986 yılında Gazi Üniversitesinde yardımcı doçent olarak akademik kariyerine başladı. 1988'de Marmara Üniversitesine geçtikten sonra aynı yıl doçent ve 1994 yılında da profesör oldu.

Marmara Üniversitesinde 27 yıl görev yaptıktan sonra 2015 yılında KHK ile üniversiteden uzaklaştırıldı.

İstanbul Tabip Odasında değişik görevlerden sonra 2006-2010 yılları arasında İTO başkanı, 2010-2012 yılları arasında TTB Merkez Konseyi ikinci başkanlığı ve 2012-2014 yıllarında ise TTB Merkez Konseyi başkanlığı yaptı. İTO anılarını "Savaş Köprüleri Vurur" ve TTB anılarını "Hekimler Suç İşliyor" isimli kitaplarda yayımladı.

Halen hekimlik mesleğine ve TTB aktivistliğine devam ediyor.

Evli ve iki çocuk babası.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Vitamin tutkumuz

Vitaminleri vücudumuz sentezleyemiyor ve gereksinimiz var. Haplarla değil de doğal yollardan alsak daha iyi olmaz mı?

Hastayken verilen sözler

Yataklarında ve hele de ameliyat masasında olan hastalarımızın zor durumda oldukları zaman verdikleri sözlerin işler yoluna girdiğinde değiştiğini sıkça görüyoruz. Hekim olarak bunları izlemek de ilginç oluyor

Düzensiz ortam, verimsiz sonuç

Araştırmalar, yeterli dinlenemeyen kişilerin fiziki ve mental çöküntü yaşadıklarını, konsantrasyon eksikliği ile karar vermekte zorlandıklarını ve hata oranlarının yükseldiğini gösteriyor