Saygın tıp dergilerinden biri olan JAMA Surgery'de yakın zamanda ilginç bir araştırma sonucu yayımlandı. Toronto Üniversitesi'nden araştırıcılar Kanada'da 12 yıllık bir zaman dilimi içinde ameliyat edilen 1.3 milyon erişkin hastayı incelemişler ve bir erkek cerrah tarafından ameliyat edilen kadın hastaların ölüm riskinin, bir kadın cerrah tarafından ameliyat edilenlerden daha fazla olduğunu saptamışlar.
Anlaşılması biraz güç olabilir. Özetle, kadın hastaların kadın cerrahlar tarafından ameliyat edilmesi daha uygundur deniliyor. Araştırma erkek cerrahlar tarafından ameliyat edilen kadın hastaların operasyon sonrası ciddi komplikasyon yaşama oranının yüzde 16, ölüm oranının da yüzde 32 daha fazla olduğunu ortaya koymuş.
Ameliyat geçiren erkek hastalarda ise cerrahın kadın veya erkek olması sonuçları etkilememiş ve oranlar benzer çıkmış.
Araştırıcılar bulgunun nedenleri konusunda fazla bir görüş belirtmemişler. Çalışma kadın cerrahların daha iyi olduğu sonucuna varmıyor çünkü erkek hastalarda bir farklılık yok.
Bu çalışma hekimler arasında tartışılmış elbette. En yaygın tepki çalışmanın baştan itibaren saçma olduğu ve tartışılmasının anlamsız olacağı şeklinde. Çalışmayı cinsiyetçi, hatta ırkçı olarak nitelendirenler de var. Erkek cerrahlara toz kondurmayanlar ise kadınların daha riskli ameliyatlar için erkek cerrahlara yönlenmiş olabileceğini ileri sürmüş.
Aradaki küçük farkın çalışmada başvurulan istatistiksel yöntemlerle ortaya çıkması üzerine yorumculardan birisi de istatistik bilimi ile ilgili şu eski sözü hatırlatmış: "Yalanlar üçe ayrılır: 1. yalanlar, 2. kuyruklu yalanlar ve 3. istatistikler."
Her neyse, aslında çok önemsenecek bir çalışma değil ama tartışma yaratmakta başarılı oldu ve akla sayıları gittikçe artmakta olan kadın cerrahları getirdi.
Kadınların cerrahi hayata girmesi hiç de kolay olmamış. Apollon'un oğlu Asklepios tıp tanrısı olarak tanınır. Asklepios'un dört kızının da hekimlik yaptığı biliniyor ama cerrahi işlere girişmişler mi bilinmiyor.
Kral 8. Henry'nin 14. yüzyılda kadınları cerrahi işlemler yapmaktan yasaklayan bir yasa oluşturduğu ve daha sonra kurulan Berber Cerrahlar Birliği'ne kadınların alınmadığı biliniyor.
Bu alanda en ilginç hikaye ise "sakalsız delikanlı" olarak bilinen Dr. James Barry'ye (1795-1865) ait. Dr. Barry tıp eğitimini 1812 yılında, 17 yaşında bitirdiği Edinburgh Tıp Fakültesinde almış. 1820 yılında da orduya katılmış ve Napolyon ile yapılan savaşlarda ordu cerrahı olarak görev yapmış. Dr. Barry'nin bir kadın olduğu ancak ölümünden sonra anlaşılmış. Gerçek adının Miranda Stewart olduğu ve bir çocuk dünyaya getirmiş olduğuna dair vücudunda izler bulunduğu da ölümünden sonra ortaya çıkmış.
Bırakın cerrahlığı hekim olmak da kadınlar için uzun bir uğraş gerektirmiş. ABD'de ilk kadın hekim Dr. Elizabeth Blackwell (1821–1910) olmuş. Blackwell ABD'de 20 tıp fakültesinden reddedildikten sonra Avrupa'da şansını denemiş ve Cenova Tıp Fakültesine girmeyi başarmış. 1849 yılında okulu üstün başarı ile bitirmesine rağmen hekim olarak iş bulamadığından Fransa'da doğum hemşireliği yapmak zorunda kalmış.
1857 yılında ABD'ye dönen Blackwell New York'ta kadın ve çocuklara hizmet veren bir reviri yönetmiş. Mezuniyetinin 40. yılında, 1889'da, kendisinin ABD'nin ilk kadın hekimi olduğu kabullenilmiş.
ABD'de ilk kadın cerrah ise Dr. Mary Edwards Walker olmuş. 1855 yılında bir Amerikan tıp fakültesinden mezun ikinci kadın hekim olduktan sonra, sınıf arkadaşı ve eşi olan Albert Miller ile birlikte çalışmış ve ancak uzun yıllar hemşire olarak çalıştıktan sonra 1863 yılında Amerikan ordusunun ilk kadın cerrahı olmayı başarmış.
Görüldüğü gibi kadınlar, her alanda olduğu gibi, tıp alanında da bulundukları yere tırnakları ile kazıyarak gelmişler ve de ne iyi yapmışlar.
Türkiye'de tıp fakültelerinde kadın erkek oranı neredeyse eşit düzeyde. Bu oran kendini Tıpta Uzmanlık sınavı sonrası yerleştirilen mezunlarda da gösteriyor. 2013 yılında yapılan bir çalışmada, TUS'la yerleşen hekimlerin yüzde 56'sının erkek, yüzde 44'ünün ise kadın olduğu, buna karşılık tıp fakültelerinde çalışan hekimlerin yüzde 68'inin erkek, yüzde 32'sinin kadın olduğu tespit edilmiş. Yani tıp fakültesinde çalışan her üç kişiden ikisini erkekler oluşturuyor. (1)
Cerrahi bölümler seçmek konusunda ise kadın hekimler hem Türkiye'de hem de batı ülkelerinde çok istekli değiller. Oysa ki ben kadın cerrahların bu işi ne kadar iyi yaptıklarına şahit olmuş biriyim.
1) Koyun, A., Akgün, Ş., & Özvarış, Ş. B. (2013). "Türkiye'de hekimler uzmanlaşmada cinsiyet ayrımı yaşıyor mu?" International Journal of Human Sciences, 10(2), 521-531.