20 Mart 2022

Hiddetin hedefindeki hekimler

Şu anda bile kamudaki hekim açığı o kadar büyüdü ki bakanlık 65-72 yaş aralığındaki hekimleri istihdam etmek üzere ilan verdi

Cumhurbaşkanı "Açık konuşuyorum, açık konuşmayı severim. Varsın gidiyorlarsa gitsinler. Bizler de üniversiteleri yeni bitiren doktorlarımızı buralarda istihdam ederiz, buralarda onlarla devam ederiz. Gerekirse yurt dışından ülkemize dönmek isteyenleri süratle davet ederiz. Buralar boş kalmaz merak etmeyin. Doktorluk gibi bir aziz mesleği oraya onu dayamak herhalde pek de insani değildir" dedi.

Aynen böyle dedi vallahi. Anlaşılmaz cümleleri geçelim ama ana fikir açık: Gidiyorlarsa gitsinler. Sorunları nedir, ne istiyorlar, araştıralım, birlikte çözmeye çalışalım anlamında bir yaklaşım zaten şimdiye kadar hiç olmadı, bu nedenle de bu çıkış hekimler arasında çok da garipsenmedi. 

Siyasetçilerin her konuşmasında hekimlik mesleğinin ne kadar kutsal/aziz olduğu vurgulanır. Ama onların gözünde bu aziz mesleği icra edenler uyumasınlar, yemesinler, şiddete karşı seslerini çıkarmasınlar, kendilerinin ve ailelerinin geleceğini düşünmesinler ve sadece işlerini yapsınlar isteniyor. Hem de bunu beş dakikada ve kusursuz yapmaları şart, yoksa davalar ve mahkemeler hazır bekliyor.

Baştaki cümlelerin her biri ayrı ayrı düzeltmeye muhtaç. Gidenlerin yerine yeni mezunları hemen yerleştiririz diyor cumhurbaşkanı. Domatesin rengi kızardığında olgunlaştığını ve yenmeye hazır olduğunu anlarsınız da diplomasını yeni almış bir hekimin ne zaman olgunlaşacağını zor anlarsınız. Üstelik de bu tıp öğrencilerini ne kadar sularsanız sulayın, olgunlaşmak için domates gibi bir mevsim yetmiyor, okulun bitmesi için en az altı yıl geçmesi gerekiyor. Sonraki olgunlaşma süreci ise yaşamayanın anlayamayacağı kadar uzun ve zahmetli bir yoldur. 

Ayrıca bu cümle cumhurbaşkanımızın yeni kuşağı hiç anlamadığını da gösteriyor. Bizim kuşak zorlukları sineye çeken, bu şekilde büyütülmüş ve eğitilmiş bir kuşaktı. Yeni mezunların, şartlar eğer düzeltilmezse, şimdikilerden çok daha hızlı bir şekilde kendilerine uygun bir çözüm arayacakları muhakkak. Şimdiki kuşakların kimseye eyvallahları yok. 

Şu anda bile kamudaki hekim açığı o kadar büyüdü ki bakanlık 65-72 yaş aralığındaki hekimleri istihdam etmek üzere ilan verdi.

Cumhurbaşkanımızın diplomalı insanlara tahammülünün çok üst düzeyde olmadığını biliyoruz. Her fırsatta hekimleri ön saflarda tutup, hiddetini öncelikli olarak onlara yönlendirmekten de hiç çekinmedi. Ne var ki aslında hekimleri ayrı bir yerde tutan aldıkları eğitim ve becerilerinin yanı sıra ileriyi görüp tedbir alabilme gücüne sahip olmalarıdır. Öyle ya, hastalarına on yıl sonra ne olacağını kestirip tedbir alabilmesi gereken kişiler bunlar.

İşte Türk Tabipleri Birliği (TTB) bu becerilere sahip insanlardan oluştuğunda ortalık karışıyor. Allayıp pullayıp önümüze koydukları Sağlıkta Dönüşüm Projesi'nin ileri dönemde ne hekimlere ve ne de topluma bir yarar sağlamayacağını fark eden, savunan ve maalesef haklı çıkan TTB iktidar partisinin hep tepkisini çekti. Sadece onun mu? İktidarın küçük ortağı da, anayasayı göz ardı ederek, TTB'nin kapatılması gerektiğini söylemekten çekinmedi. 

Şehir hastanelerinin bu ülkeye nasıl bir yük getireceğini topluma anlatmak zaman aldı ama TTB gene haklı çıktı. Durum böyle olunca da cumhurbaşkanımızın hekimlere hiddetlenmesinde TTB'nin katkısını göz ardı edemeyiz. Ama yanıldığı bir nokta daha var: Şimdiki hekimlerin hepsi gitse bile TTB gene orada olacak ve işlevini sürdürecek, zira bu davranış biçimi hekimliğin ruhunda var. 

Her seçimde hekim mücadele ruhunu yansıtacak yeni bir yönetim kurulu görev almak üzere hazır bekliyor. Bu da cumhurbaşkanımıza ve hükümet kanadına pek iyi gelmiyor, öfke patlamalarına neden oluyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Vitamin tutkumuz

Vitaminleri vücudumuz sentezleyemiyor ve gereksinimiz var. Haplarla değil de doğal yollardan alsak daha iyi olmaz mı?

Hastayken verilen sözler

Yataklarında ve hele de ameliyat masasında olan hastalarımızın zor durumda oldukları zaman verdikleri sözlerin işler yoluna girdiğinde değiştiğini sıkça görüyoruz. Hekim olarak bunları izlemek de ilginç oluyor

Düzensiz ortam, verimsiz sonuç

Araştırmalar, yeterli dinlenemeyen kişilerin fiziki ve mental çöküntü yaşadıklarını, konsantrasyon eksikliği ile karar vermekte zorlandıklarını ve hata oranlarının yükseldiğini gösteriyor