14 Ocak 2024

Hekim ileriyi görmek zorundadır

Hekimler gibi uzun vadeli düşünebilen, olacakları çok önceden görebilen ve ülkesini seven yöneticiler gerekiyor

Hekimlerin geliştirmeleri gereken yeteneklerden biri de ileriyi görebilmektir. Sigara bağımlısı hastasına akciğer kanseri olma riskinden söz ettiğinde yirmi otuz yıl sonra olacaklardan dem vurmaktadır. Sigarasından bir nefes çektikten sonra "Bak bir şey olmuyor. Aldığım haz da yanıma kâr" diyen hastayı ikna etmek hekimin zor görevlerinden biridir.

İştahla baklava dilimini ağzına atan diyabet hastasına ilaçlarını düzenli kullanıp gerekli önlemleri almazsa görme yetisini kaybedebileceğinden, böbreklerinin çalışmaz hale gelip diyalize bağımlı kalabileceğinden söz ettiğinde yıllar sonrasında olacakları anlatmaktadır.

Hekimler bu çaba içindeyken hastalardan sık sık kırk yıl sigara içtiği halde halen sapasağlam olan büyük amca hikâyeleri, diyetine hiç aldırmayan hala, dayı, komşu referansları gelir. Hastalara herkeste bu sorunların olmayabileceğini ama istatistiksel olarak olma riskinin önemli derecede arttığını anlatabilmek de kolay değildir.

Bu istatistik işi zaten sorunludur. Yaptığım kanser cerrahisi sonrası hasta yakınları "Ne kadar yaşar doktor bey?" sorusunu birçok kez sormuşlardır. Bunun kişinin hastalığının evresine, alacağı ek tedavinin başarısına, kişinin kendi bağışıklık sistemine ve onlarca faktöre bağlı olduğunu anlatmak zor. Çok zorladıklarında bazı istatistiklerin olduğunu ama her hastanın ayrı bir birey olduğunu söylemek sorunu çözmüyor. 

Bu istatistikler genelde beş yıllık rakamlar verir. Hastalarıma bu evredeki hastaların beş yıl yaşama oranı yüzde 60 gibi bilgiler vermişimdir ama bu sözlerden zannederim akıllarda sadece beş yıl kalıyor. Oldukça sık "Doktor bey aynen dediğiniz gibi hastamız beş yılda vefat etti" cümlesini duymuşumdur. "Ben öyle dememiştim ki" demek sorunu çözmüyor.

Bir cerrah ameliyat planı yaparken hastanın varsa medikal sorunlarının çözülmesi veya kontrol altına alınması gerektiğini bilir. Cerrahi işlem sırasında ve sonrasında olabileceklerin farkındadır. Bir hipertansiyon hastasını tedavi eden hekim verdiği ilaçların yan etkilerini bilir, gerektiğinde ilaç dozunu değiştirmesi veya başka ilacı değiştirmesi gerekeceğini bilir. Özetle uzun vadeli düşünmek zorundadır.

Tuhaf gelebilir ama tüm bu düşünceler Suudi Arabistan'da oynanması planlanan ve sonuçta ulusal ve uluslararası skandala dönüşen Fenerbahçe-Galatasaray süper kupa maçı sonrası kafama üşüştü.

Belli ki sadece elde edeceği gelire odaklanan Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) iki adım sonrasını görmemiş/planlamamış. Fenerbahçe-Galatasaray maçları hep önemlidir ama bu seferkinin Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. kuruluş yılına denk geldiği, bu nedenle de çok özel bir durumun olduğu akıllara gelmemiş.

Pankart, forma, istiklal marşı kargaşası daha önceden öngörülebilseydi bu skandal yaşanmazdı. Yok eğer biliniyor ve bir şekilde çözeriz diye düşünülmüşse septik şoka girmiş bir hasta örneği verebiliriz. Önemli olan septik şoku önlemektir. Bir kez oluştuktan sonra her türlü tedaviye rağmen ölüm oranları çok yüksektir.

Siyasi hayatımız sanki farklı mı? Zaten yok olmakta olan hukuk sistemimizi, yaşadığımız Anayasa Mahkemesi-Yargıtay kavgasının ileride ortaya çıkaracağı olumsuzlukları düşünen var mı? Farkında olup da önemsenmiyorsa o da ayrı bir sorun.

Hekimler gibi uzun vadeli düşünebilen, olacakları çok önceden görebilen ve ülkesini seven yöneticiler gerekiyor.

A. Özdemir Aktan kimdir?

A. Özdemir Aktan, Ankara'da doğdu. İlkokulu Rize'de bitirdikten sonra ortaokulu Talas Amerikan Kolejinde, liseyi ise Tarsus Amerikan Kolejinde bitirdi.

1971 yılında girdiği Hacettepe Tıp Fakültesini 1977 yılında bitirdi ve aynı yıl Hacettepe Tıp Fakültesi Genel Cerrahi asistanı oldu.

!982 yılında genel cerrahi uzmanı olduktan sonra askerlik ve zorunlu hizmet sonrası 1986 yılında Gazi Üniversitesinde yardımcı doçent olarak akademik kariyerine başladı. 1988'de Marmara Üniversitesine geçtikten sonra aynı yıl doçent ve 1994 yılında da profesör oldu.

Marmara Üniversitesinde 27 yıl görev yaptıktan sonra 2015 yılında KHK ile üniversiteden uzaklaştırıldı.

İstanbul Tabip Odasında değişik görevlerden sonra 2006-2010 yılları arasında İTO başkanı, 2010-2012 yılları arasında TTB Merkez Konseyi ikinci başkanlığı ve 2012-2104 yıllarında ise TTB Merkez Konseyi başkanlığı yaptı. İTO anılarını "Savaş Köprüleri Vurur" ve TTB anılarını "Hekimler Suç İşliyor" isimli kitaplarda yayımladı.

Halen hekimlik mesleğine ve TTB aktivistliğine devam ediyor.

Evli ve iki çocuk babası.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Vitamin tutkumuz

Vitaminleri vücudumuz sentezleyemiyor ve gereksinimiz var. Haplarla değil de doğal yollardan alsak daha iyi olmaz mı?

Hastayken verilen sözler

Yataklarında ve hele de ameliyat masasında olan hastalarımızın zor durumda oldukları zaman verdikleri sözlerin işler yoluna girdiğinde değiştiğini sıkça görüyoruz. Hekim olarak bunları izlemek de ilginç oluyor

Düzensiz ortam, verimsiz sonuç

Araştırmalar, yeterli dinlenemeyen kişilerin fiziki ve mental çöküntü yaşadıklarını, konsantrasyon eksikliği ile karar vermekte zorlandıklarını ve hata oranlarının yükseldiğini gösteriyor