Berberler ve cerrahlar uzunca bir süre birlikte anılmış. Nedenini tam olarak anlayabilmiş değilim.
Anestezi öncesinde cerrahlık değerli bir uğraşı olarak görülmüyordu. Daha çok savaş alanlarında görev yapan bu kişiler kol bacak kesmek, kırıkları düzeltmek, yara bakımı gibi ağrılı işlerle ilgilendiklerinden uzak durulması gerekenler listesinin başlarında geliyordu. Hastaların birçoğunun öldüğü gerçeği bir yana, yaşayanlar da en az bir organını kaybetmiş olarak uzun ve zorlu bir iyileşme dönemi geçirmiş oluyorlardı. Üstelik Katolik kilisesi de insan vücudunu tanrının bir hediyesi olarak tanımladığından bedene yapılan girişimleri hoş karşılamıyordu.
Savaş alanı dışında ise yaralanmalara müdahale etmek, diş çekmek, apse boşaltmak gibi işler berber cerrahların işiydi. Kısacası, vücudun dışı berber cerrahlara, içi ise daha eğitimli ve saygın olan hekimlere aitti. Saç kesmek, yani berberlik de cerrahların işiydi. Bu tür cerrahi işlemleri yapanların el becerileri diğerlerine göre daha iyi olduğundan boş zamanlarında saç kesmek de işin bir parçası olmuş gibi.
El becerisi yanı sıra kesip biçmede usta olan kasaplar da bu gruba dahilmiş elbette. Neden "kasap cerrah" değil de "berber cerrah" tanımı yaygın olarak kullanılmış belli değil. "Berber cerrah" kulağa daha az ürkütücü geldiği için mi tercih edilmiş acaba? Bugün bile "kasap cerrah" terimi beceriksiz cerrahlar için kullanılan sevimsiz bir tanımlama olmaya devam ediyor.
Yukarıdaki resimlerde 15. ve 16. yüzyıldaki hekim ve cerrah görünüyor. Hekim daha halim selim, cerrah ise daha havalı ama yanında bulunan işkence aletlerine benzeyen kesici ve delicilerle korkutucu biçimde resmedilmiş.
Berberlerle cerrahların ayrılması ilk kez resmi olarak İngiltere’de gerçekleşmiş. 1875 yılına kadar birlik Berber Cerrahlar Birliği ismini kullanırken bu tarihten sonra cerrahlar kendi işlerine, berberler de bugünkü tanımdaki işlerine bakmaya başlamışlar.
Değişim elbette çok kolay ve hızlı olmamış. 16. yüzyılın sonlarına doğru Bologna Üniversitesi’nde cerrah eğitiminin başladığı kayıtlarda yer alıyor. Geçen zaman içinde kraliyet ailelerinin de cerrahlara başvurması ve tedavilerini onlara yaptırması hem saygınlığı ve güveni arttırmış, hem de resmiyet kazanmalarına yol açmış. Cerrahlığın meslek olarak kabulü 19. yüzyılı bulmuş.
18. yüzyıla gelindiğinde ise cerrahlar yukarıdaki gibi resmedilmiş. Aletler yine korkutucu ama cerrah saygın bir asilzade görünümünde. O dönemde hala anestezi yok, işlemler afyon ve alkol yardımı ile yapılıyor. Cerrahi işlemlerde ağrı sorun olmaya devam ettiği için en iyi cerrahlar işlemi en hızlı gerçekleştirenler olarak kayıtlara geçmiş.
Mesanedeki bir taşı makatın kenarından yapılan küçük bir kesikten çıkarabilmek için cerrahın hastanın dayanabileceği bir iki dakikadan fazla zamanı yoktu. Üstelik de bu işi göz kararı yapması gerekiyordu. Elbette ki bu işleme hastalar taşa bağlı enfeksiyon, kanama ve ağrıdan bezip, ne olacaksa olsun noktasına geldiklerinde razı oluyorlardı. Bu işlemlerde başarısızlık yanı sıra kanama ve enfeksiyondan hasta ölümleri çok fazlaydı. Bütün bu olumsuzluklar 20. yüzyılın başında anestezinin kullanıma girmesi ile azalmaya başladı.
Yüzyıllar boyunca cerrahlar ve diğer hekimler giysileriyle tanımlandı. Beyaz önlük tüm hekimlerin üniforması olurken cerrahların ameliyathane giysileri aynı şekilde belleklere yerleşti.
Son zamanlarda cerrahların ameliyathanedeki gisileri ile birlikte maske ve kepleri ile ilgili tartışmalar da arttı. Bu tartışmaları alevlendiren yaşadığımız salgın nedeni ile artan koruyucu önlemlere duyulan gereksinim oldu.
Sakal maskenin yüze tam yerleşmesini engeller mi? Sadece Müslümanlar değil, Sihler ve Ortodoks Yahudiler için de sakal neredeyse bir zorunluluk. Aynı şekilde bu gruplarda özellikle kadınların bir şekilde saçlarını örtmesi de söz konusu olduğundan ameliyathanede nasıl bir korunma sağlanacağı da tartışılıyor. Ameliyathanede cerrahi ekipte sakallı bir elemanın olmasının şimdiye dek cerrahi enfeksiyonlara olumsuz yönde etkisi olduğu hiç gösterilmedi.
Yıllar içinde hekimlerin ve cerrahların giysileri değişiyor. Geçmiş yüzyıllara bakıldığında hekim giysilerinin bizlere şaşırtıcı geldiğini düşünürsek, bir sonraki yüzyıldaki sağlık çalışanları da bizim bugün kullandığımız giysilere mutlaka şaşıracaktır.