29 Eylül 2024

Öğrencilere bir tavsiye: Başarının sırrı uyku olabilir mi?

Bilgiyi uzun süreli hafızaya yerleştirmek için yalnızca çalışmak yeterli değil; bu bilgileri pekiştirmek için beynin dinlenmeye ihtiyacı var. Sınav dönemlerinde, tüm gece çalışmak yerine, düzenli uyku ile öğrenilen bilgileri pekiştirmek çok daha etkili olabilir

Yapay zekâ ve büyük dil modellerindeki yarış hızla devam ediyor. Çok değil, 2 ay önce bu köşede bahsettiğim Llama 3.1 modelinin sahibi Meta, bu hafta içinde yeni modeli olan Llama 3.2’yi tanıttı. Ama bu yazıda bu modeli anlatmayacağım, aksi takdirde bu köşe büyük dil modelleri tarafından işgal edilen bir köşe olacak.

Eylül ayının ikinci haftası Türkiye’de üniversitelerin açılmaya başladığı dönemin de başlangıcıdır genellikle. Üniversiteler açısından “pek zengin” olan ülkemizin dört bir yanındaki üniversiteler teker teker akademik dönemlerine başlangıç yapar, ders kayıtları, ilk dersler derken genellikle dönem başlangıcının 6. ya da 8. haftasından itibaren sınav haftaları başlar.

Bu hafta, bu sınavlara kütüphanelerde ellerinde otomat çayı ya da kahveleriyle ya da yurt odalarında veya kendi odalarında termos veya kupalarındaki sıcak içecekleriyle çalışan üniversite öğrencileri için faydalı olabileceğini düşündüğüm bir çalışmadan bahsetmek istiyorum.

2016 yılında Fransa’da bir grup araştırmacının yaptığı ve Psychological Science dergisinde yayınladığı bir çalışma, tekrar yapmanın ve düzenli uykunun, bilginin uzun süreli hafızada tutulduğunu ortaya koydu. Çalışmada Lyon Üniversitesi’nden 40 kişi, Fransızca-Svahili kelime çiftlerini öğrenmek üzere tasarlanmış bir deneyde yer aldılar. Deneyin başlangıcında, tüm katılımcılara rastgele sırayla kelime çiftleri gösterildi ve her kelime çifti ekran üzerinde 7 saniye boyunca görüntülendi. Ardından, katılımcılardan verilen kelime çiftlerinden sadece Svahili kelimesini gördükleri bir test ekranında, karşılık gelen Fransızca kelimeyi hatırlayıp yazmaları istendi. Doğru cevap verdiklerinde o kelime çifti bir daha gösterilmedi, yanlış ya da eksik cevap verdiklerinde ise doğru çift bir kez daha sunularak tekrar çalışmaları sağlandı.

Bu öğrenme sürecinin ardından katılımcılar iki gruba ayrıldı. İlk grup, sabah öğrenme oturumunu tamamladıktan sonra gün içinde aynı bilgileri tekrar etmek için akşam yeniden öğrenme oturumuna katıldı (uyanık grubu.) İkinci grup ise akşam öğrenme oturumunu tamamladıktan sonra gece boyunca uyudu ve ertesi sabah yeniden öğrenme oturumuna katıldı (uyku grubu). Her iki grup da tekrar öğrenme oturumlarında, hatırlayamadıkları kelime çiftlerini yeniden öğrenmeye çalıştılar. Ayrıca, kontrol grubundaki katılımcılar ise sadece sabah oturumuna katılıp, aynı gün herhangi bir yeniden öğrenme süreci olmadan sonraki testlere dâhil oldular.

Deneyin dikkat çekici yönlerinden biri, uykunun öğrenilen bilgiyi nasıl etkilediğini daha iyi anlamak amacıyla hem kısa vadeli hem de uzun vadeli hatırlama testlerinin yapılmasıydı. Katılımcıların bilgileri ne kadar uzun süre hafızalarında tutabildiklerini görmek için, öğrenme ve yeniden öğrenme oturumlarından bir hafta sonra ve altı ay sonra hatırlama testleri uygulandı. Bu testlerde katılımcılardan, daha önce öğrendikleri kelime çiftlerini hatırlamaları istendi ve performansları ölçüldü. Elde edilen değerler istatistiksel yöntemlerle gruplara arasında karşılaştırıldı.

Kıyaslama sonucunda uyku grubundaki katılımcıların, yeniden öğrenme oturumunda ortalama 3.05 denemeyle hedef başarı düzeyine ulaştığı, uyanık grubundaki katılımcılar ortalama 5.80 denemeye ihtiyaç duyduğu görüldü. 12 saat sonra yapılan hatırlama testlerinde ise uyku grubundaki katılımcılar ortalama 10.3 kelime hatırlarken, uyanık grup 7.45 kelime hatırlayabildi. Bir hafta sonra yapılan testlerde uyku grubu ortalama 15.20 kelime hatırlarken, uyanık grubun hatırladığı kelime sayısı ortalama 11.25 oldu. Altı ay sonra yapılan testlerde ise uyku grubundakiler 8.67 kelimeyi hatırlarken, uyanık grup sadece 3.35 kelime hatırladı.

Bu sonuçlar öğrenme ve uyku arasında geçen sürenin, bilgiyi ne kadar iyi hatırlayabildikleri konusunda önemli bir fark yarattığını gösterdi. Uyku grubundaki katılımcılar, yani sabah öğrenip, daha sonrasında uyuyan ve akşam tekrar yapan katılımcılar, hem yeniden öğrenme oturumunda daha az deneme ile başarıya ulaştı, hem de bir hafta ve altı ay sonra yapılan testlerde diğer gruplardan daha yüksek performans sergiledi. Araştırmacılar bu durumu, uyku sürecinde, öğrenilen bilgilerin beyinde yeniden işlenip daha güçlü bir belleğe dönüştürüldüğü, bunun da uzun vadeli hafıza performansına olumlu yansıması olarak değerlendiriyor.

Buna ek olarak, uyku sırasında hafızanın daha az bozulduğunu ve dış faktörlerden gelen müdahalelere karşı daha korunaklı olduğunu savunan araştırmacılar, uyanık grubun öğrenme sonrası gündüz aktiviteleri sırasında daha fazla müdahaleye maruz kalması nedeniyle bilgilerin bellekte bozulmuş olabileceğine dikkat çekiyor. Bu bulgu, uyanık grubunun yeniden öğrenme oturumunda daha fazla deneme yapmasını da açıklıyor.

Kısacası bu çalışma, öğrenme sürecinde tekrar yapmanın yanı sıra uykunun da ne kadar hayati bir rol oynadığını ortaya koyuyor. Bilgiyi uzun süreli hafızaya yerleştirmek için yalnızca çalışmak yeterli değil; bu bilgileri pekiştirmek için beynin dinlenmeye ihtiyacı var. Sınav dönemlerinde, tüm gece çalışmak yerine, düzenli uyku ile öğrenilen bilgileri pekiştirmek çok daha etkili olabilir. Öğrenciler için önemli bir ders: Başarı, sadece masada geçen saatlerle değil, kaliteli bir uyku ile de şekilleniyor.


Referanslar

Mazza S, Gerbier E, Gustin MP, Kasikci Z, Koenig O, Toppino TC, Magnin M. Relearn Faster and Retain Longer. Psychol Sci. 2016 Oct;27(10):1321-1330. doi: 10.1177/0956797616659930. Epub 2016 Aug 20. PMID: 27530500.

Ozancan Özdemir kimdir?

Ozancan Özdemir, lisans ve yüksek lisans derecelerini ODTÜ İstatistik Bölümü'nden aldı. Yüksek lisans döneminde aynı zamanda Anadolu Üniversitesi yerel yönetimler bölümünden mezun oldu.

Bir süre ODTÜ İstatistik Bölümü'nde araştırma görevlisi olarak çalışan Özdemir, şu günlerde Groningen Üniversitesi Bernoulli Enstitüsü'nde finans ve yapay zekâ alanındaki doktora çalışmalarını sürdürüyor.

Pandemi döneminde bir grup öğrenciyle birlikte gönüllü bir oluşum olan VeriPie adlı güncel veri gazetesini kurdu.

Araştırma alanları yapay öğrenme ve derin öğrenme uygulamaları, zaman serisi analizi ve veri görselleştirme olan Ozancan Özdemir, ayrıca yerel yönetimler ve veriye dayalı politika geliştirme konularında da çeşitli platformlarda yazılar yazmaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları

Türkiye’nin 2024’teki yapay zekâ algısı: Umutlar, endişeler ve geleceğe bakış

Türkiye’deki güçlü ilgi ve yüksek beklenti, yapay zekânın ülke genelinde benimsenmesi için büyük bir fırsat sunuyor. Ancak bu dönüşümün yalnızca heyecan verici yönlerine odaklanmak, kuşkular ve yanlış anlamaların gölgede kalmasına yol açabilir

2025’e bir kala gençler

2025 yılına girerken Türkiye, gençlerinin yaşadıkları hayattan memnun olmadığı, ekonomik bağımsızlıklarını elde edemedikleri, ülkelerinde kendilerine iyi bir gelecek görmedikleri, ülkelerini terk etmek istedikleri, korkularının ve endişelerinin yüksek seviyede olduğu bir ülke olarak karşımıza çıkıyor. Ancak ne ülkemiz ne gençlerimiz böyle bir tanımlamayı ve gerçekliği hak etmiyor!

Giderlerse gitsinler ama ya dönmezlerse?

Ne yapmalı? “Beyin göçü” yapmış biri olarak bu soruyu sıkça soruyorum kendime. Ne yapmalı ki bu dalga durmalı ve belki de yeni bir tersine göç başlamalı. Her düşündüğümde de tek bir noktada soluğu alıyorum

"
"