Yazarın, yazı öncesi notu: Biraz uzun bir yazı oldu, taze demlenmiş kahve ya da çay ile okumanız önerilir.
The Economist'in 2017'de attığı bir başlık, bugün veri ile ilgili yapılan pek çok konuşma ve yazıda klişe haline gelse de doğruluğunu koruyan bir ifade olmaya devam ediyor; "The world's most valuable resource is no longer oil, but data" (Dünyanın en değerli kaynağı petrol değil, veri.)
Veriyi değerli kılan şey ise sadece varlığı değil, onun ele alınma ve değerlendirilme şekli. Günümüzde pek çok alanda ilerlemenin yolu verilerin doğru bir şekilde işlenip bilgiye dönüştürülmesinden geçiyor. Bu dönüşümün etkisini arttıracak katalizörlerden bir tanesi de bu sürece dahil olan paydaşların sayısı. Yani bir veri, ne kadar çok uzman görüşünden geçerse her bir işlem ya da değerlendirme sonrası içinde barındırdığı yeni bir bilgi ortaya çıkacaktır. Kısacası, her ne kadar basmakalıp bir ifade de olsa, gücün(?) yolu veriye sahip olmak, onu paylaşmak ve anlamlandırmaktan geçiyor.
Akıllı cihazlarımızdan, uygulamalar üzerinden her gün korkunç boyutlarda veri toplayan şirketleri bir kenara koyarsak eğer, dünyadaki en büyük veri toplayıcıları kamu kuruluşları, yani devletlerdir. Devletlerin topladığı, ürettiği ya da devreye aldığı her bilgiye hükümet verisi ya da kamu verisi adı verilir. Bunlara örnek olarak iş bilgileri (Ticaret Odası bilgileri, resmi iş bilgileri dahil), siciller, patent ve ticari marka bilgileri ve kamu ihale veri tabanları, coğrafi bilgiler (adres bilgileri, hava fotoğrafları, binalar, kadastro bilgileri, jeodezik ağlar, jeoloji, hidrografik veriler ve topografik bilgiler dahil), hukuki bilgiler (ulusal, yabancı ve uluslararası mahkemelerin kararları, ulusal mevzuat ve antlaşmalar dahil), meteorolojik bilgiler (iklim verileri ve modelleri ve hava tahminleri dahil), sosyal veriler (ekonomi, istihdam, sağlık, nüfus, kamu yönetimi üzerine çeşitli istatistikler dahil), ulaşım bilgileri (trafik sıkışıklığı, yol çalışmaları, toplu taşıma ve araç kayıt bilgileri dahil) verilebilir.
Ancak devletler, veri toplama ve üretme konusunda ne kadar azimliyse, bu verileri kamuya açık bir şekilde paylaşma konusunda aynı çabayı gösteriyor mu? Bu sorgulanabilir bir argümandır.
Peki hükümet verilerinin kamuya açık bir şekilde paylaşılması gerekli midir? Ne gibi faydaları vardır ya da zararları / zorlukları vardır? Bu soruları yanıtlamak için önce "açık veri" ve daha sonra da "açık kamu verisini" tanımlamaya ihtiyacımız var.
OECD'den kıdemli politika analisti Barbara Ubaldi'nin 2013 yılında yazdığı "Open Government Data: Towards Empirical Analysis of Open Government Data Initiatives" başlıklı metinde açık veri, herkes tarafından serbestçe kullanılabilen, yeniden kullanılabilen ve dağıtılabilen veriler olarak tanımlanıyor. Yani başka bir deyişle, herkes tarafından "erişilebilir" ve "anlaşabilir" veriler açık veri kapsamında değerlendirilebilir.
Nurullah Ataç'ın 1948 yılında Fransızca'daki "Done" kelimesinin karşılığı olarak kullanmasıyla Türkçe'ye giriş yapan veri kelimesinden tam 47 sene sonra, yani 1995 yılında ilk defa Amerikan Bilim Ajansı'nın bir raporunda "Açık Veri" sözcüğü literatüre kazandırılsa da tarihsel bağlamda "Açık Veri" kavramının geçmişi 19 seneden daha eskiye, 1940'lı yıllara dayanıyor. Sosyolog Robert King Marton'un tüm araştırmaların, ki araştırmalar veri üretir, kamu yararına hizmet etmesi için herkese açık olmasını ve herkes tarafından paylaşılabilmesini savunan fikri açık verinin popülerleşmesinin öncüsü olarak kabul ediliyor.
Bu dönemden itibaren "açık veri hareketi" sadece akademiyle sınırlı kalmayıp daha geniş kitlelerin katılmasıyla artan bir hâl aldı. Bu katılımlara örnek olarak 1950'li ve 60'lı yıllardaki açık kaynaklı yazılımların oluşturulması ve bazı ülkelerde bilgiye erişim yasalarının uygulanması gösterilebilir.
Bu hareket için kırılma noktası, Aralık 2007'de Sebastopol'de düzenlenen ve otuz düşünür ve aktivistin açık kamu verisi kavramını tanımlayıp ABD başkan adaylarına benimsetmeyi görüştüğü toplantı oldu. Tim O'Reilly ve Lawrence Lessig gibi tanınmış isimlerin katıldığı bu toplantının sonunda, özgür yazılım ve kültür hareketlerinden gelen katılımcılarla, açık kaynak prensiplerini kamu işlerine uygulama fikrini öne çıkardı. Bu hareket, 2009'da ABD Başkanı Barack Obama'nın "Memorandum on Transparency and Open Government" (Şeffaflık ve Açık Hükümet Muhtırası) başlıklı muhtırayı imzalamasıyla somutlaşarak büyük bir ivme kazandı ve bugün pek çok açık veri içeriğinin örnek gösterilen kaynağı olan "data.gov" kullanıma açılmış oldu.
Bu süreci 2011 yılında ise hükümet liderleri ve sivil toplum savunucuları bir araya gelerek şeffaf, katılımcı, kapsayıcı ve hesap verebilir yönetişimi teşvik etmek için bugün 75 ülke, 150 yerel yönetim ve binlerce sivil toplum kuruluşu ile iki milyardan fazla insanı temsil eden, "Open Goverment Partnership" in (Açık Hükümet Ortaklığı) kurulumu takip etti.
Bir kamu verisi ne zaman açık veri olur?
Barbara Ubaldi'ye göre, bir veri aşağıdaki ilkelere uygun şekilde kamuya açık hale getirildiğinde açık veri olarak kabul edilir:
- Tam: Tüm kamu verileri kullanıma sunulmalıdır.
- Birincil: Veriler, kaynağında toplandığı gibi, en yüksek ayrıntı düzeyiyle sunulmalıdır.
- Güncel: Veriler, değerini korumak için hızlı bir şekilde erişilebilir olmalıdır.
- Erişilebilir: Veriler, en geniş kullanıcı yelpazesi için kullanılabilir olmalıdır.
- İşlenebilir: Veriler, otomatik işleme izin verecek şekilde yapılandırılmalıdır.
- Ayrım gözetmeyen: Veriler, kayıt gerektirmeden herkese açık olmalıdır.
- Tescilsiz: Veriler, hiçbir varlığın münhasır kontrolüne sahip olmadığı bir formatta olmalıdır.
- Lisanssız: Veriler, herhangi bir telif hakkı, patent, ticari marka veya ticari sır düzenlemesine tabi olmamalıdır.
Açık kamu verisinin faydaları ve zorlukları
Yine Ubaldi'nin yazdığı raporda, açık verinin hükümet bağlamında ele alındığında faydaları şöyle sıralanmaktadır.
- Veriye dayalı karar almayı sağlar: Açık veri, hem hükümetlerin hem de bireylerin daha iyi kararlar almasına olanak tanır. Hükümetler, daha geniş bir veri yelpazesine daha kolay erişim sağlayarak kanıta dayalı karar alma süreçlerini geliştirebilir. Vatandaşlar ise mobil uygulamalar gibi araçlar aracılığıyla daha bilinçli seçimler yapabilirler. Örneğin, ABD'deki sağlık ve tüketici hizmetleri departmanları, vatandaşların daha bilinçli seçimler yapmalarına yardımcı olmak için ulusal havayolu şirketleri hakkında verileri yayımlamıştır.
- Sosyal katılım ve sivil toplumun güçlendirilmesini sağlar: Sivil toplum kuruluşları, açık veri kullanarak hükümetin ve toplumun faydasına projeler geliştirebilir. Örneğin, ABD'deki Sunlight Foundation ve Almanya'daki Open Knowledge Foundation gibi kuruluşlar, şeffaflığı artırmak ve kamu hizmetlerinin iyileştirilmesi için veri kullanır. Bu tür girişimler, özellikle savunmasız nüfus segmentleri için hizmetlerin iyileştirilmesine yardımcı olabilir.
- Hükümet hesap verebilirliğini ve şeffaflığını artırır: Açık hükümet verisi, hükümetin hesap verebilirliğini ve şeffaflığını artırır. Kamuya açık olmayan verilerin varlığı, kamu görevlilerinin yolsuzluk yapmasını kolaylaştırabilir. Açık veri sayesinde, mevcut bilgilerin analiz edilmesi ve işlenmesi kolaylaşır, bu da kamu denetimini güçlendirir. Örneğin, Birleşik Krallık'ta yayımlanan suç oranları verileri, vatandaşların güvenliğiyle ilgili daha bilinçli kararlar almasını sağlar.
- İnovasyon ve ekonomik büyümeyi teşvik eder: Açık hükümet verisi, özel sektör ve girişimciler için yenilikçi ve değer katan hizmetler geliştirme fırsatları yaratır. Teknoloji geliştiricileri, açık veri setlerini kullanarak ticari fırsatlar peşinde koşar ve en iyi fikirlerin taklit edilip geliştirilmesiyle inovasyon teşvik edilir. Örneğin, Birleşik Krallık'ta yayımlanan trafik ve ulaşım verileri, yeni mobil uygulamaların geliştirilmesini sağlar ve bu da vatandaşların ulaşım planlamalarını daha etkin bir şekilde yapmalarına yardımcı olur.
- Kamu hizmetlerinin verimliliğini artırır: Açık veri, kamu hizmetlerinin verimliliğini ve etkinliğini artırabilir. Örneğin, Bristol Şehir Konseyi, Açık Veri Kataloğu'nu kullanarak hizmet işlemlerinin maliyetini düşürmüş ve hizmetlerin daha hızlı ve verimli bir şekilde sunulmasını sağlamıştır. Aynı zamanda, kamu hizmetleri arasındaki işbirliğini artırarak iç prosedürlerin yeniden yapılandırılmasına ve maliyetlerin azaltılmasına yardımcı olur.
Aynı raporda, açık kamu verisinin paylaşımına dair bazı zorluklar da bulunduğu belirtilmiş ve bu zorluklar altı başlık altında özetlenmiş.
- Politika zorlukları: Veri açıklık politikaları, verilerin şeffaflığını sınırlayabilir ve telif hakları, hükümet verilerinin kime ait olduğu konusunda belirsizliklere yol açabilir. Bu, kamu verilerinin kullanılmasını ve yeniden kullanılmasını kısıtlayabilir. Bilgiye erişim hakkı ile telif hakları arasındaki çatışma da çözülmesi gereken önemli bir konudur.
- Teknik zorluklar: Hükümet verileri genellikle uyumsuz formatlarda ve standartlarda olabilir, bu da kullanıcıların hangi verinin güvenilir olduğunu bilmesini zorlaştırır. Veri formatları erişilebilirliği zorlaştırabilir ve bilgi teknolojisi altyapısının geliştirilmesi, gizlilik ve bilgi güvenliği ile OGD araç ve uygulamalarının entegrasyonu gereklidir.
- Ekonomik ve finansal zorluklar: Kamu verilerinin toplanması, dönüştürülmesi ve dağıtılması için yeni iş modelleri ve finansman modelleri geliştirmek zordur. Verilerin toplanması ve sağlanması maliyetli olabilir ve hükümetler, açık veri girişimlerinin maliyetlerini karşılamak için yeni finansman modelleri bulmak zorundadır.
- Organizasyonel zorluklar: Kamu kurumları arasında koordinasyon sağlamak ve verilerin tutarlı bir şekilde yönetilmesini sağlamak zor olabilir. Ayrıca, kamu kurumlarının veri açıklık kültürünü benimsemeleri ve çalışanların bu konudaki farkındalığını artırmaları gerekmektedir. Verilerin doğru ve eksiksiz bir şekilde sağlanması da önemli bir organizasyonel zorluktur.
- Kültürel zorluklar: Kamu sektörü içinde veri yayınlama ve paylaşma kültürünün geliştirilmesi gereklidir. Vatandaşların ve özel sektörün kamu verilerine erişim ve yeniden kullanım hakları konusunda bilinçlendirilmesi önemlidir. Ayrıca, kamu sektörünün, veri kaynaklarının değerini ve bu verilerin toplum için nasıl kullanılabileceğini anlaması gerekmektedir.
- Yasal zorluklar: Veri paylaşımı ve açıklığı konusunda tutarlı bir yasal çerçeve oluşturmak gereklidir. Çeşitli yasal gereksinimler ve gizlilikle ilgili farklı yasalar, verilerin erişimini ve kullanılmasını zorlaştırabilir. Bilgiye erişim ve kamu sektörü bilgileri ile ilgili yasalar, açık kamu verisini kolaylaştırmak için kritik öneme sahiptir.
Türkiye'nin durumu
Açık veriyi tek bir yazıda kapsamlı bir şekilde ele almak zor. Belki ilerleyen haftalarda açık veriyi başka açılardan değerlendiren yazılar yazabiliriz. Ancak bu uzun girizgahtan sonra, asıl konumuz olan Türkiye'nin açık hükümet verisi bağlamındaki durumuna geçmek istiyorum.
2011'den itibaren hükümetlerin açık veri politikaları belirli başlıklar altında incelenmeye ve değerlendirmeye başlandı. Bu endekslerden biri, OECD'nin 2015'te yayınlamaya başladığı OURdata (Open, Useful and Re-usable data -Açık, Faydalı ve Tekrar Kullanılabilir veri) endeksidir. OURdata Endeksi, veri kullanılabilirliği, veri erişilebilirliği ve verilerin yeniden kullanımına hükümet desteği başlıklarında ülkeleri değerlendiriyor.
Bu değerlendirmeler, açık veri stratejilerinin oluşturulması, yüksek değerli veri setlerinin erişilebilirliği ve veri kullanıcılarıyla olan etkileşim gibi çeşitli kriterleri içermektedir. Örneğin, veri kullanılabilirliği sütunu, hükümetlerin açık veri yayınlama politikalarını ve bu politikalara uyumlarını değerlendirirken, veri erişilebilirliği sütunu, bu verilerin ne kadar erişilebilir ve kullanılabilir olduğunu inceliyor. Hükümet desteği sütunu ise, hükümetlerin açık verilerin yeniden kullanımı için sağladıkları destek ve teşvikleri ölçmektedir.
Endeksin 2023 yılı sonuçları, açık veri politikası anlamında ülkeler arasında belirgin farklar olduğunu gösteriyor. En yüksek performansı gösteren ülkeler arasında Kore, Fransa ve Polonya yer alırken, bu ülkelerin hem veri kullanılabilirliği hem de veri erişilebilirliği konusunda güçlü politikalar benimsedikleri görülüyor. Örneğin, Kore, maksimum puan olan 0.91'i elde etmiş ve açık veri inisiyatiflerinde kapsamlı bir yaklaşım sergilemiştir.
Türkiye ise yukarda yazdığım üç başlığın tamamında 36 OECD ülkesi arasında son sırada yer almaktadır.
Türkiye'nin detaylı değerlendirilmesi yapıldığında ise, veri kullanılabilirliği konusunda Türkiye'nin yüksek değerli veri setlerinin yayınlanmasında eksiklikler bulunduğu dile getirilmiş. Hükümetin, açık veri stratejilerinin oluşturulması ve uygulanmasında yeterince etkili olamadığı vurgulanmış. Bunun yanı sıra, veri kullanıcılarıyla olan etkileşim ve veri talebinin belirlenmesi süreçlerinde zayıf kaldığı ortaya konulmuş.
Veri erişilebilirliği açısından Türkiye'nin açık veri portalları ve veri setlerinin erişilebilirliği konularında eksiklikler yaşadığı kaydedilmiştir. Veri kalitesi ve zamanında güncellenme gibi konularda iyileştirmeler gerektiği ifade edilmiş. Ayrıca, hükümetin veri kullanıcıları ve paydaşlarla sistematik bir şekilde etkileşime girmemesi, veri kalitesinin artırılması ve eksikliklerinin giderilmesi önünde bir engel teşkil ettiği altı çizilmiş. Bu durumun, Türkiye'nin açık veri politikalarının etkinliğini sınırladığı dikkat çekilmiş.
Verilerin yeniden kullanımı için hükümet desteği anlamında ise açık veri kullanımını teşvik edecek girişimler, ortaklıklar ve farkındalık artırma etkinlikleri konusunda yetersizlikler olduğu dile getirilmiş. Hükümetin, açık veri kullanımının yaygınlaştırılması ve desteklenmesi için gerekli adımları atmadığı ifade edilmiş.
Türkiye'nin açık veri anlamındaki "yetersiz" performansı ne yazık ki sadece bu endeksle sınırlı değil. Yine açık veri alanında en çok kullanılan endekslerden biri olan Open Data Barometer (Açık Veri Barometresi) endeksinde Türkiye 30 ülke arasında 26. sırada.*
Bilgi çağında, verinin temel kaynak olduğu bu dönemde, açık veri olgusundan tam anlamıyla faydalanamamak ve bu alanda yeterli adımları atmamak, pek çok alanda geri planda kalmamıza neden olacaktır. Bu nedenle, yıllardır yaptığım gibi, açık verinin bir istek değil, bir ihtiyaç olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
* Bu endeks en son 2017 yılında güncellenmiş.
Referanslar
Ubaldi, B. (2013), "Open Government Data: Towards Empirical Analysis of Open Government Data Initiatives", OECD Working Papers on Public Governance, No. 22, OECD Publishing, Paris, https://doi.org/10.1787/5k46bj4f03s7-en.
https://www.paristechreview.com/2013/03/29/brief-history-open-data/
https://www.opengovpartnership.org/about/
OECD (2023), "2023 OECD Open, Useful and Re-usable data (OURdata) Index: Results and key findings", OECD Public Governance Policy Papers, No. 43, OECD Publishing, Paris, https://doi.org/10.1787/a37f51c3-en.
https://opendatabarometer.org/?_year=2017&indicator=ODB
Ozancan Özdemir kimdir?
Ozancan Özdemir, lisans ve yüksek lisans derecelerini ODTÜ İstatistik Bölümü'nden aldı. Yüksek lisans döneminde aynı zamanda Anadolu Üniversitesi yerel yönetimler bölümünden mezun oldu.
Bir süre ODTÜ İstatistik Bölümü'nde araştırma görevlisi olarak çalışan Özdemir, şu günlerde Groningen Üniversitesi Bernoulli Enstitüsü'nde finans ve yapay zekâ alanındaki doktora çalışmalarını sürdürüyor.
Pandemi döneminde bir grup öğrenciyle birlikte gönüllü bir oluşum olan VeriPie adlı güncel veri gazetesini kurdu.
Araştırma alanları yapay öğrenme ve derin öğrenme uygulamaları, zaman serisi analizi ve veri görselleştirme olan Ozancan Özdemir, ayrıca yerel yönetimler ve veriye dayalı politika geliştirme konularında da çeşitli platformlarda yazılar yazmaktadır.
|