Bu hafta için aslında başka bir yazı yazma planım vardı. İçeriği bulmuş, notlarımı da çıkartmıştım. Ancak hafta içinde yaşanan bir gelişme, bana iki sene önce kendi blog sayfamda yazdığım yazıyı güncel verilerle yeniden paylaşma, başlık dahil, ihtiyacını hissettirdi. Zira bu yazı ülkenin çalışan kesiminin yaklaşık yüzde 40’ının durumunu anlatıyor aslında.
Salı günü yapılan açıklamayla 2025 yılı asgari ücret tutarı, 2024 yılına göre yüzde 30 zamla net ücret olarak 22 bin 104 liraya yükseldi. Asgari ücret her ne kadar tanım olarak bir işçinin bir ay boyunca tam zamanlı çalışması karşılığında alabileceği en düşük ücret miktarını ifade etse de durum bizim ülkemizde biraz farklı. Nasıl mı?
Evet, asgari ücret bir çalışanın emeği karşılığında alabileceği en düşük ücret miktarını ifade ederken tanım olarak bizim ülkemizde neredeyse emeğinin karşılığında aldığı para miktarını temsil ediyor.
2023 yılı SGK kayıtlarına göre Türkiye’deki çalışanların yüzde 42.8’i tam olarak bir asgari ücret karşılığında çalışıyor. Yani neredeyse sigortalı çalışanların yarısı asgari ücretle çalışan sayısına eşit. Bu aralığı biraz daha genişletirsek, Türkiye’deki SGK’ya kayıtlı her 100 çalışandan 77’sinin maaş aralığının 1 ile 2 asgari ücret arasında değiştiğini görüyoruz.
Asgari ücretin ortalama ücret olduğunu gösteren bu veri elbette ki tek veri değil. Asgari ücretin o ülkedeki ortanca (medyan) ücrete oranı olarak adlandırılan Kaitz oranına göre, 2022 yılında Türkiye’deki asgari ücretin ortanca ücrete oranı yüzde 65 bulunmuş ki bu oranla Türkiye, OECD’ye bağlı Avrupa ülkeleri arasında Portekiz’den sonra ikinci sırada geliyor. Bu oranı daha iyi anlamak için bir dip not; yüksek Kaitz oranı değeri asgari ücretin medyan ücrete daha yakın olduğu veya medyan ücrete göre daha büyük bir paya sahip olduğu anlamına gelir. Yani bir başka deyişle, 2022 yılını baz aldığımızda Türkiye’deki asgari gelir ortanca gelirin yüzde 65’ine eş değer. O dönem ki asgari ücretin net 5 bin 500 TL olduğunu düşününce ortanca gelirimizin de 8 bin 450 lira olduğunu söylemek mümkün.
Figür 1: OECD ülkeleri arasında Kaitz oranı sıralaması
Buraya kadar asgari ücretin aslında Türkiye’deki minimum ücret değil, aksine neredeyse ortalama ücret olduğunu ve Türkiye’de sigortalı olarak çalışan kesimin yüzde 42’sinin aylık geliri olduğunu anlatmaya çalıştım. Devam edelim o hâlde… Asgari ücret kazanıyoruz ama asgari düzeyde mi çalışıyoruz?
İyi haber, OECD ülkeleri arasında yıllık ortalama en uzun çalışma saatine sahip olan ülke biz değiliz. Elbette güncel verilerimizin olmadığı bu sıralamaya göre, 2022 verilerimiz itibari ile yıllık ortalama 1732 saat çalışma saatiyle OECD ülkeleri arasında 13. Sıradayız. Ancak, OECD ülkeleri arasında iş yaşam dengesi anlamında ise sondan 4. sıradayız. Daha da vahim olanı, Türkiye (yüzde 25), Meksika’nın hemen ardından çalışanlarının çok uzun süreler çalıştığı (haftalık ortalama 50 saat ve daha fazlası) 2. OECD ülkesi ki OECD ortalaması sadece yüzde 10. Kısacası Türkiye’deki her 4 çalışandan 1’i haftada ortalama en az 50 saat çalışıyor.
Yani, çok çalışıyoruz, ama asgari ücret kazanıyoruz. Peki yetiyor mu?
TÜRK-İŞ Aralık 1987’den itibaren düzenli olarak her ay açlık-yoksulluk sınırını açıklıyor. Buna göre dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması açlık sınırı olarak tanımlanıyor. Eğer bu tanıma giyim, konut, fatura, ulaşım vb. harcama kalemleri de dâhil edilirse hesaplanan değere yoksulluk sınırı deniyor. Bu veriler her ne kadar 1987’den beri açıklansa da ilgili kurumun internet adresinde 2014 yılına kadar ki açıklamalara ulaşılıyor.
2014 Ocak ayından 2024 Kasım ayına kadar geçen 131 ay boyunca aylık açlık sınırı ile net asgari ücret karşılaştırıldığında, Türkiye’deki işçi kesiminin “büyük çaresizliği” de ortaya konmuş oluyor aslında.
Figür 2: Asgari ücret ve açlık sınırı karşılaştırması
Sınırları belirtilen bu 131 ay boyunca 2014, 2015 ve 2022 yıllarında asgari ücret yıl içerisinde iki kez güncellenmesine rağmen, Ocak & Mart 2019, Ocak & Şubat 2020, Ocak & Şubat & Mart & Nisan 2021, Ocak 2022 ve Ocak & Şubat & Mart 2024 ayları hariç 119 ay boyunca asgari ücret, dört kişilik bir ailenin sadece sağlıklı beslenmesi için gerekli azami miktar olan açlık sınırının altında kalmış durumda.
Yukarıdaki grafik incelendiğinde yapılan iyileştirmelerin kısa süreli etkiye sahip olduğunu, asgari ücretin her dönemde açlık sınırının altında kaldığını görüyoruz. Yani yıllar boyunca bu ülkede çalışanlar, emekleri karşılığında sağlıklı beslenmelerine bile yetmeyecek bir ücretle barınma, beslenme, ulaşım gibi temel ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştılar, çalışıyorlar ve korkarım ki çalışmaya devam edecekler. Kısacası birkaç paragraf önceki sorumuza dönecek olursak; çalışıyoruz, asgari ücret kazanıyoruz, ama yetmiyor.
Asgari ücretin “yetersizliği” bu denli ortadayken, hâlâ o istenen seviyeye ulaşamamasının nedeni ne olabilir? Bu soruya dair en çok kullanılan argümanlardan bir tanesi asgari ücretin arttıkça enflasyonun da artması. Bu önermeyi TÜİK verileriyle kontrol edelim.
Asgari ücret zammının açıklandığı aralık ayındaki artış oranları ile son 11 yılın ocak ayı enflasyonunun bir önceki aya, (aralık ayı) ve bir önceki yılın ocak ayına göre enflasyon oranlarıyla kıyasladığımızda aylık enflasyon bazında ciddi bir etkisi olmadığını görüyoruz. Ancak yıllık kıyaslamada bir paralellik göze çarptığını da ifade etmek gerek, fakat bunun bir numaralı sebebi midir asgari ücret? Özellikle 2020 yılı öncesi değerlere baktığımızda bunun böyle olmadığını söylemek mümkün. Kısacası asgari ücretin enflasyona bir etkisi mutlaka var, ancak bahsedildiği kadar “büyük” değil. Ancak kolaycı bir yaklaşımla asgari ücreti enflasyonun bir numaralı sebebi göstermek varken, ne diye diğer sorunlardan bahsetmek ve onlara çözüm aransın, değil mi?(!)
Tablo 2: Asgari ücret ve enflasyon kıyaslaması
Buraya kadar anlattıklarımı kısaca özetlersem eğer, Türkiye’de emekçi kesim çok çalışıyor, ortalama neredeyse asgari ücret kazanıyor ama bu asgari ücret değil ev geçindirmeye çoğunlukla 4 kişilik bir ailenin aylık gıda masraflarını karşılamaya yetmiyor. Üstelik, haksız yere yüksek enflasyonun tek suçlusu asgari ücret artışıymış gibi gösterildiği için bu kazançları da istenilen oranda bir türlü arttırılmıyor ve yıllardır süre gelen büyük bir çaresizliğin içinde yaşamaya mecbur kalıyor.
Peki çözüm?
Açıkçası teknik bir çözüm önerisi benim gibi istatistikçilerden ziyade iktisatçıların ana ilgi alanı şüphesiz. Ancak temel bir bakış açısıyla çözümün, asgari ücret zammını salt bir araç görmektense onu enflasyon ile birlikte ele almak, ülkedeki asgari ücret ile çalışanların oranını azaltıp ve mevcut asgari ücreti açlık sınırına ezdirmeyip, gelir adaletini sağlayacak düzeni tesis etmek olduğunu düşünüyorum.
Belki o zaman bu ülkedeki işçi sınıfının “büyük çaresizliği” bir nebze de olsa değişebilir.
*Mutlu olduğumuz, yeni bir yıl olması dileği ile. Ülkemiz ve bizler mutlu olmayı ve rahat bir yaşam sürmeyi hak ediyoruz. Tüm insanlık gibi.
Referanslar
Habertürk. (2024, October 30). Asgari ücretle kaç kişi çalışıyor? - Sosyal Güvenlik Haberleri. Habertürk. https://m.haberturk.com/7-milyon-kisi-asgari-ucretle-calisiyor-3733022-ekonomi?page=6
Employment protection and minimum wages. (n.d.). OECD. https://www.oecd.org/en/topics/employment-protection-and-minimum-wages.html
Statista. (2024, July 4). Average hours worked in a year per worker in OECD-countries 2022. https://www.statista.com/statistics/263906/annual-working-hours-per-worker-in-oecd-countries/
TÜRK-İŞ KASIM 2024 AÇLIK VE YOKSULLUK SINIRI. (n.d.). TÜRK-İŞ - Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu. https://www.turkis.org.tr/category/aclik-yoksulluk/
TÜİK Kurumsal. (n.d.). https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Tuketici-Fiyat-Endeksi-Kasim-2024-53620
OECD daha i̇yi yaşam endeksi. (n.d.). https://www.oecdbetterlifeindex.org/topics/work-life-balance/
Ozancan Özdemir kimdir?
Ozancan Özdemir, lisans ve yüksek lisans derecelerini ODTÜ İstatistik Bölümü'nden aldı. Yüksek lisans döneminde aynı zamanda Anadolu Üniversitesi yerel yönetimler bölümünden mezun oldu.
Bir süre ODTÜ İstatistik Bölümü'nde araştırma görevlisi olarak çalışan Özdemir, şu günlerde Groningen Üniversitesi Bernoulli Enstitüsü'nde finans ve yapay zekâ alanındaki doktora çalışmalarını sürdürüyor.
Pandemi döneminde bir grup öğrenciyle birlikte gönüllü bir oluşum olan VeriPie adlı güncel veri gazetesini kurdu.
Araştırma alanları yapay öğrenme ve derin öğrenme uygulamaları, zaman serisi analizi ve veri görselleştirme olan Ozancan Özdemir, ayrıca yerel yönetimler ve veriye dayalı politika geliştirme konularında da çeşitli platformlarda yazılar yazmaktadır.
|