06 Şubat 2024

TCMB'de melodramatik komedi ve ötesi

TCMB'nin politika faizini enflasyonu aşağı çekecek noktaya kadar yükseltmesi halinde enflasyon lobisinin tadını çıkardığı ahlaksız fiyat anarşisi önlenebilecekti. TCMB'nin politika faizini yüzde 45'e kadar yükseltmesi kötü haberdi

Son yılların en iç parçalayıcı melodramatik komedisi, ülkenin en saygıdeğer kuruluşu olması gereken TC Merkez Bankası'nda (TCMB) sahnelendi. Büyük fedakârlıklarla ABD'den getirtilen Hafize Gaye Erkan bacımız, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dönme dolap gibi kullandığı TCMB başkanlığı makam koltuğuna oturtuldu.

Sayın Cumhurbaşkanı'nın emriyle sıkı sık değişen erkek başkanların hayli yıprattığı makam koltuğuna naz etmeden oturan Hafize bacımız, TCMB'nin gene Sayın Cumhurbaşkanı'nın emriyle "akılcı bir faiz politikası" uygulamasına öncülük edecekti. Hazine ve Maliye Bakan'ın Mehmet Şimşek'le birlikte "rasyonel" yani akılcı bir faiz politikası uygulayarak erkeklerin yapamadığını yapan ilk kadın başkan olmaya hevesli görünüyordu Hafize bacımız.

Enflasyon lobisi rahatsız oldu

Tüm bu gelişmeler Türkiye'deki en güçlü baskı gruplarından birini oluşturan yüksek enflasyon lobisini fevkalade tedirgin etmişti. TCMB'nin politika faizini enflasyonu aşağı çekecek noktaya kadar yükseltmesi halinde enflasyon lobisinin tadını çıkardığı ahlaksız fiyat anarşisi önlenebilecekti. TCMB'nin politika faizini yüzde 45'e kadar yükseltmesi kötü haberdi.

Enflasyon lobisinin ne yapıp edipi bu gidişatı durdurması lazımdı. Sistemdeki zayıf halkayı keşfetmek çok zor olmadı. Ne yapıp edip Hafize Bacı'yı oturduğu koltuktan kaldırmak için düğmeye basıldı. Hafize Bacı'nın, bir zamanlar "Babıalinin Amiral Gemisi" diye anılan gazeteye, başına neler geleceğini düşünemeden yaptığı samimi açıklamalar bir anda ortalığı karıştırdı. Sıradan vatandaşların oturacak ev bulma ve geçinme sorunlarıyla karşı karşıya bulunduğunu söylemek gafletinde bulunması Hafize Bacı için sonun başlangıcı oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu sözlerden hiç hoşlanmadığı Türkiye'deki tiyatroyu yakından izleyen yabancı medyada bile haber oldu. Türkiye'de yazılıp çizilenleri ise biliyoruz. Sonunda enflasyon lobisinin fendi Hafize Bacı'nın defterini dürdü ve o da gece yarısı görevden alınan TCMB başkanları kervanına katıldı.

Şimdi gözler Fatih Karahan'da

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in Hafize Gaye Erkan'ın bu göreve getirilmesinde nasıl bir rol oynamış olduğunu bilmiyorum ama Şimşek'in Erkan'ın görevden ayrılmak zorunda kalmasından sonra yaptığı açıklama önemli ve anlamlı. Şimşek parasal sıkılaşmanın süreceğini vurguluyor bu açıklamasında.

Mehmet Şimşek'in bu açıklamasında ve TCMB'nin yeni Başkanı Fatih Karahan'ın yaptığı ilk açıklamada aynı vurgunun yapıldığı görülüyor. Fatih Karahan'ın açıklaması şöyle:

"Merkez Bankamızın temel amacı ve önceliği fiyat istikrarını sağlamaktır. Bu doğrultuda dezenflasyonu sağlamaya yönelik çalışmalarımıza kararlılıkla devam ediyoruz. Enflasyon hedefimizle uyumlu seviyelere gelene kadar gereken parasal sıkılığı korumakta kararlıyız. Enflasyon beklentilerini ve fiyatlama davranışlarını yakından takip ediyoruz. Enflasyon görünümünde bir bozulmaya kesinlikle izin vermeyeceğiz."

Parasal sıkılaştırma belirleyici olacak

Bu iki açıklamanın ortak vurgusu parasal sıkılaştırmanın devam edeceği sözü. Ancak verileri dikkatle izleyen ekonomistler bugüne kadar uygulanan parasal sıkılaştırmanın sorunu çözmediğini ve enflasyonu düşürmeye yetmediğini ifade ediyorlar. Önümüzdeki dönemde bu yönde atılacak adımlar belirleyici olacak gibi görünüyor.

Osman Ulagay kimdir?

Osman Ulagay, İstanbul'da sanayici bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Robert Kolej Lisesi'ni ve daha sonra Boğaziçi Üniversitesi'ne dönüşen Robert Kolej Yüksek Okulu'nun ekonomi bölümünü bitirdi.

İngiltere'de, Manchester Üniversitesi'nde "Kemalizm ve Ulusal Kalkınma" konulu tez çalışmasıyla siyasal bilimler dalında master derecesini aldı. İngiltere'de bulunduğu dönemde Cumhuriyet gazetesine gönderdiği "İngiltere Mektupları" ile gazeteciliğe ilk adımını atan Ulagay, Türkiye'ye döndüğünde Cumhuriyet gazetesiyle ilişkisini sürdürdü. 1981'de Ekonomi Servisi Şefi olarak Cumhuriyet'te çalışmaya başladı, ekonomi sayfasını yönetmenin yanı sıra, haftalık söyleşilerle ve köşe yazılarıyla ekonomi gazeteciliğinin gelişme sürecine katkıda bulundu.

1992 yılında Cumhuriyet'ten ayrıldıktan sonra köşe yazarı olarak Sabah gazetesine geçti. Köşe yazarlığını 1993'ten itibaren Milliyet gazetesinde sürdürdü.

2013 yılında Dünya gazetesinde ekonomi yazılarına başladı. Bir dönem T24'te de yazdıktan sonra Mayıs 2016'da, 24 yıl aradan sonra Cumhuriyet gazetesine döndü, ancak kısa bir süre sonra ayrıldı. Bu süreçte Dünya gazetesindeki yazılarına devam etti.

Osman Ulagay, gazete yazılarının yanı sıra çok sayıda kitap çalışmasına imza attı. "Küreselleşme Korkusu ve 2001 Krizi" adlı kitabıyla 2001 yılında Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü'nü kazandı.

Kitapları

- Küreselleşme Korkusu ve 2001 Krizi

24 Ocak Deneyimi Üzerine

Özal Ekonomisinde Paramız Pul Olurken Kim Kazandı Kim Kaybetti?

Özal'ı Aşmak İçin

Enflasyonu Aşmak İçin

- Krize Adım Adım / Günah Sayılan Kehanet

Aklınla Uçur Beni

Küreselleşme Korkusu

Quo Vadis? Küreselleşmenin İki Yüzü

- Küresel Çöküş ve Kapitalizmin Geleceği

- Hedefteki Amerika / 11 Eylül Şoku

Tepki Cephesi / Piyasa İmparatorluğuna Karşı AB-Türkiye Yol Ayrımı

AKP Gerçeği ve Laik Darbe Fiyaskosu

- Türkiye Eskisi Gibi Olmayacak

Türkiye Kime Kalacak / Başbakan'ın Yazdırdığı Kitap

- Dünya Trump'a mı Kalacak?

 

Yazarın Diğer Yazıları

AKP'nin ve Erdoğan'ın geleceği tartışılıyor

Bu gidişatın AKP'nin hatta bir sonraki aşamada Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyasi geleceğine gölge düşürecek boyutlar kazanmasından endişe duyanlar arasında Erdoğan'ın yakınındaki kimselerin de bulunduğu ve rahatsız olmaya başladığı söyleniyor

AKP yandaşlar cennetinde "normalleşme" korkusu

Yandaşlar cennetinin nimetlerinden yararlanmış olanların "normalleşmeyi" önlemek için her şeyi göze almaları beklenebilir. Destekledikleri parti yani AKP, iktidarı ele geçirince devletin sahip olduğu olanaklardan yararlanarak kur garantili ihaleleri kapmaya, ormanları ve değerli arsaları ele geçirip malikanelere çevirerek sınıf atlamaya alışan büyük taahhüt ve inşaat şirketlerinden söz ediyorum. İktidarın ve yandaşlarının "normalleşme"ye hiç sıcak bakmamaları da gayet doğal bu nedenle

Sen ne efsunkâr imişsin ey demokrasi

Galiba küreselleşmenin ve dijital devrimin dönüştürdüğü bir dünyada çoğulcu demokrasinin de ciddi bir dönüşüme ihtiyacı var. Bunu erken kavrayan ülkeler ve liderler geleceğe damga vurabilir belki de

"
"