21 Mart 2023

Ali Babacan'la karanlıktan aydınlığa

Ali Babacan'ın 19 Mart Pazar günü İzmir 2. Yüzyıl İktisat Kongresi'nde yaptığı konuşma bugün gelinen noktada geleceğe umutla bakmanın neden mümkün olduğunu herkesin anlayabileceği bir dille, çarpıcı örneklerle ve grafiklerle çok güzel anlatıyor

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) kurucuları arasında yer alan ve 2002 yılından bu yana ilgiyle izlediğim bir siyasetçi. 2002 yılında Türkiye'de erken seçim kararı alınınca hummalı bir seçim hazırlığına başlayan AKP'de özellikle ekonomi politikalarının belirlenmesi konusunda etkili olduğunu ve bu politikaları uluslararası finans çevrelerine anlatmak üzere Londra ve New York gibi önde gelen finans merkezlerinde temaslar yaptığını duymuştum ama belki biraz da AKP'nin önemini henüz idrak edemediğim için gazeteci kimliğimle Ali Babacan ile temas kurmayı ihmal etmiştim.

Babacan'ın yurt dışında yapmış olduğu temasların AKP'nin başarısı için ne kadar önemli olduğunu AKP seçimi kazanıp iktidar olduktan sonra daha iyi anladım. O dönemde daha çok yaşadığı krizlerle, yarıda kalan IMF programlarıyla anılan Türkiye'de ilk kez seçime girecek olan ve üstelik İslami referansa sahip partilerin yerini aldığı belirtilen bir partinin temsilcisinin, 2001 krizi sonrasında uygulamaya giren yeni IMF programına sahip çıkarak partisinin finans piyasalarıyla uyum içinde çalışacağını anlatması muhataplarını olumlu etkilemişti ve bunun yeni iktidara büyük yararı olmuştu. AKP'den üç ay sonra Brezilya'da başkan seçilen solcu sendikacı Lula ise piyasalara güven vermediği için ülkeden para kaçışı olmuş ve ciddi bir şok yaşanmıştı.

Erdoğan nasıl başkalaştı?

AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan'ın 3 Kasım 2002 gecesi seçim zaferini ilan ederken yaptığı konuşmada, AKP iktidarının öncelikli hedefleri arasında Avrupa Birliği (AB) ile bütünleşmeyi de sayması da Babacan'ın Batı'da ve finans dünyasında yarattığı olumlu izlenimi tamamlamıştı. Ne yazık ki Erdoğan'ın bu yaklaşımı da umulan sonucu veremedi.  

Ali Babacan ile geçen cumartesi yaptığım görüşmede o günlerden bugünlere nasıl gelindiğini sordum kendisine. Yaptığı ilk balkon konuşmasında AB ile bütünleşmeden söz eden Sayın Erdoğan aradan geçen sürede nasıl bir dönüşüm geçirmişti ve Batı'nın değerlerini ve demokrasiyi hiçe sayan, "ekonomist" olduğunu ileri sürerek kendinden menkul faiz teorileri icat eden ve Türkiye ekonomisini derin bir çıkmaza sürükleyen buyurgan bir 'Tek Adam' haline gelmişti?

Karanlığa giden yol

Ali Babacan, Erdoğan'da bu eğilimin aslında çoktan beri var olduğunu gösteren çok ilginç örnekler anlattı. Tayyip Bey'in ekonomi yönetimini hep popülist siyasetin bir aracı olarak gördüğünü, 2004-2005 yıllarında enflasyon belasından kurtulma fırsatının bu yüzden kaçırıldığını, istikrarın sigortası olması gereken T.C. Merkez Bankası'nın bu nedenle Erdoğan'ın oyuncağı haline getirildiğini anlattı. Babacan'a göre Türkiye, Orta Gelir Tuzağı'ndan kurtulma fırsatını da Erdoğan'ın bu tutumu yüzünden kaçırmış ve sonuçta 2013'te açıklanan 2023 hedeflerinin de çok gerisine düşülmüştü.

Şimdi gelinen noktada ise Türkiye'nin içine sürüklenmiş olduğu çıkmaz sokaktan yeni felaketlere uğramadan çıkması ve Cumhuriyet'in 100. yılını geleceğe umutla bakarak kutlayabilmesi için önündeki fırsatı iyi değerlendirerek yeni bir iktidara kavuşması şarttı Ali Babacan'a göre. Millet İttifakı bu yönde atılmış çok önemli bir adımdı ve bu fırsatın iyi kullanılması şarttı.

Karanlıktan aydınlığa

Ali Babacan'ın 19 Mart Pazar günü İzmir 2. Yüzyıl İktisat Kongresi'nde yaptığı konuşma bugün gelinen noktada geleceğe umutla bakmanın neden mümkün olduğunu herkesin anlayabileceği bir dille, çarpıcı örneklerle ve grafiklerle çok güzel anlatıyor bence.

Millet İttifakı'nın bu yolda atılmış çok önemli bir adım olduğunu vurgulayan Babacan'ın konuşması şu iddialı cümlelerle bitiyor:

"14 Mayıs'ta kazanacağımız zafer Avrupa'da, Asya'da, Afrika'da, Amerika'da demokrasi mücadelesi verenler için umut olacak. 'Türkiye başardı, biz de başarırız' diyecekler. Dünyanın bütün demokrasilerine umut kaynağı olacağız."

TIKLAYIN | Babacan: Gençlerin kaçmak istediği değil, yaşamak istediği Türkiye’yi hedefliyoruz ve bunu da başaracağız

Osman Ulagay kimdir?

Osman Ulagay, İstanbul'da sanayici bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Robert Kolej Lisesi'ni ve daha sonra Boğaziçi Üniversitesi'ne dönüşen Robert Kolej Yüksek Okulu'nun ekonomi bölümünü bitirdi.

İngiltere'de, Manchester Üniversitesi'nde "Kemalizm ve Ulusal Kalkınma" konulu tez çalışmasıyla siyasal bilimler dalında master derecesini aldı. İngiltere'de bulunduğu dönemde Cumhuriyet gazetesine gönderdiği "İngiltere Mektupları" ile gazeteciliğe ilk adımını atan Ulagay, Türkiye'ye döndüğünde Cumhuriyet gazetesiyle ilişkisini sürdürdü. 1981'de Ekonomi Servisi Şefi olarak Cumhuriyet'te çalışmaya başladı, ekonomi sayfasını yönetmenin yanı sıra, haftalık söyleşilerle ve köşe yazılarıyla ekonomi gazeteciliğinin gelişme sürecine katkıda bulundu.

1992 yılında Cumhuriyet'ten ayrıldıktan sonra köşe yazarı olarak Sabah gazetesine geçti. Köşe yazarlığını 1993'ten itibaren Milliyet gazetesinde sürdürdü.

2013 yılında Dünya gazetesinde ekonomi yazılarına başladı. Bir dönem T24'te de yazdıktan sonra Mayıs 2016'da, 24 yıl aradan sonra Cumhuriyet gazetesine döndü, ancak kısa bir süre sonra ayrıldı. Bu süreçte Dünya gazetesindeki yazılarına devam etti.

Osman Ulagay, gazete yazılarının yanı sıra çok sayıda kitap çalışmasına imza attı. "Küreselleşme Korkusu ve 2001 Krizi" adlı kitabıyla 2001 yılında Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü'nü kazandı.

Kitapları

- Küreselleşme Korkusu ve 2001 Krizi

24 Ocak Deneyimi Üzerine

Özal Ekonomisinde Paramız Pul Olurken Kim Kazandı Kim Kaybetti?

Özal'ı Aşmak İçin

Enflasyonu Aşmak İçin

- Krize Adım Adım / Günah Sayılan Kehanet

Aklınla Uçur Beni

Küreselleşme Korkusu

Quo Vadis? Küreselleşmenin İki Yüzü

- Küresel Çöküş ve Kapitalizmin Geleceği

- Hedefteki Amerika / 11 Eylül Şoku

Tepki Cephesi / Piyasa İmparatorluğuna Karşı AB-Türkiye Yol Ayrımı

AKP Gerçeği ve Laik Darbe Fiyaskosu

- Türkiye Eskisi Gibi Olmayacak

Türkiye Kime Kalacak / Başbakan'ın Yazdırdığı Kitap

- Dünya Trump'a mı Kalacak?

 

Yazarın Diğer Yazıları

AKP'nin ve Erdoğan'ın geleceği tartışılıyor

Bu gidişatın AKP'nin hatta bir sonraki aşamada Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyasi geleceğine gölge düşürecek boyutlar kazanmasından endişe duyanlar arasında Erdoğan'ın yakınındaki kimselerin de bulunduğu ve rahatsız olmaya başladığı söyleniyor

AKP yandaşlar cennetinde "normalleşme" korkusu

Yandaşlar cennetinin nimetlerinden yararlanmış olanların "normalleşmeyi" önlemek için her şeyi göze almaları beklenebilir. Destekledikleri parti yani AKP, iktidarı ele geçirince devletin sahip olduğu olanaklardan yararlanarak kur garantili ihaleleri kapmaya, ormanları ve değerli arsaları ele geçirip malikanelere çevirerek sınıf atlamaya alışan büyük taahhüt ve inşaat şirketlerinden söz ediyorum. İktidarın ve yandaşlarının "normalleşme"ye hiç sıcak bakmamaları da gayet doğal bu nedenle

Sen ne efsunkâr imişsin ey demokrasi

Galiba küreselleşmenin ve dijital devrimin dönüştürdüğü bir dünyada çoğulcu demokrasinin de ciddi bir dönüşüme ihtiyacı var. Bunu erken kavrayan ülkeler ve liderler geleceğe damga vurabilir belki de

"
"