26 Eylül 2021

Ruhun kelle paçası şarkılar…

Merkez Bankası faiz mi indirmiş, ne gam, açıverin Osman Aga’yı enflasyonist bulutlar dağılsın

Edirne Darüşşifası, bugünkü adıyla II.Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi, modern tıptan önce nasıl iyileşmeye çalıştığımızı anlatması açısından önemli bir miras. 15.yy’dan 1800’lerin sonlarına kadar hem tıp eğitimi verilen bir medrese hem de bir hastane olarak dört yüzyıl boyunca şifa dağıtmış. Son dönemlerinde ise daha çok ruhsal hastalıkların tedavi edildiği bir merkez olmuş. Darüşşifa’nın tıp tarihi adına önemli bir özelliği de, tıbbın babası sayılan Hipokrat’tan bu yana bilinen müziğin iyileştirici etkisinden tedavilerde çokça yararlanılmış olması. Belirli hastalara, dönemin hekimlik bilgisi ışığında klasik müziğin belli başlı makamlarından eserler ve akan su sesi, tedavi amaçlı dinletilmiş.

Terapi amaçlı müzik, pentatonik (beş sesli) müzik içinden çıkan bir ses dizilimiyle çeşitlenen ve özellikle psikolojik travmalara karşı sonuç alınabilen bir araç olarak bugün modern tıbbın da zaman zaman yararlandığı bir iyileştirici.

-İyileştirici… Kulağa ne hoş geliyor, sanki kendi gizli melodisini fısıldıyor bu kelime.- Pentatonik müziğin, 1980’lerden beri İngiltere’de Kraliyet Müzik Enstitüsünde otistik çocukların tedavisinde de kullanıldığı biliniyor. Günümüzde ülkemizde de bilişsel gelişim ve kimi davranış bozukluklarını müzikle iyileştirmeye çalışan müzik terapistleri, bu konuda çalışan merkezler var.

Müzik ruhun gıdası, hatta tarhana çorbası, kelle paçası… Roka salatalı hamsisi… Vitamin ve mineral dolu notalarıyla sinir uçlarını okşayan, çakraları yenileyen müziğin gerektiğinde dinlendiren kimi zamansa enerji veren etkisini her şarkı dinleyişimizde deneyimliyoruz.

Şarkı dinleyerek iyileşmek… Çoğumuz dünyanın çilesine katlanmak için yapıyoruz bunu zaten ama tıp tarihinde makam müziği, zamanın hekimlerince kelimenin gerçek anlamıyla iyileştirmek için kullanılmış. O dönemlerde elde edilen deneyimlerle, örneğin Rast makamı, huzur ve sevinç duygularını uyandıran ses örgüleriyle beyin ve sinir sistemi üzerinde etkisi olduğu düşünülerek hastalara dinletilmiş. “Kara Gözlüm Efkârlanma Gül Gayrı”yı dinleyip de sevinçle dolmayan var mıdır?

Eski kaynaklar Nihavend makamının kulunç ve bel ağrılarına iyi geldiğini, Neva makamının böbrek ve omurilik sağlığına etkili olduğunu söylerken bugünkü modern tıp da müziğin beynin amigdala bölgesini uyardığını, çok sevdiğimiz bir şeyi yaparken salgılanan ve ağrı kesici etkisi olan dopaminin müzik dinlerken de yoğun olarak salgılandığını tespit etmiş durumda.

Merkez Bankası faiz mi indirmiş, ne gam, açıverin Osman Aga’yı enflasyonist bulutlar dağılsın. Doğal gaza zam beklentisi mi varmış, olsun, Erik Dalı bu günler için var! Canınız sebepsiz yere sıkkın mı, bir tatlı huzur alın Kalamış’tan. Morali bozuk olanlara ilaç gibi gelir ‘A be Kaynana’ ya da Sezen Aksu’dan ‘Rakkas’.

Müziğin şifa dağıttığı topraklarda büyümüş Edirneli “Deli Selim”den bunalan ruhlara yine ilaç gibi bir üçlü: Fasulye, Mastika, Ayılana Gazoz Bayılana Limon. ‘Bahçe Duvarından Aştım’ı dinlerseniz, çiçek açmış bahar dalı gibi taptaze bir neşeyle hafifleyip yükselir, şarkının anlattığı o bahçeye düşüverirsiniz.

‘Lingo Lingo Şişeler’ gibi bir ‘pop türkü’, bu topraklara özgü organik bir besin, doğal dopamin kaynağıdır.
Şemmame’den Evreşe Yolları’na, Kadifeden Kesesi’nden Athena’nın Holigan’ına, Düriyemin Güğümleri’nden Zeytinyağlı Yiyemem’e, zamanın karşısına hınzır bir neşeyle dikilmiş abidevi anıtlar gibi yükselen ve dinleyeni de yükselten şarkılarımız var iyi ki.

Artık ruhlarımızı tahrip eder hale gelen 21.yy Türkiye’si ve dünyasında, hacmen neredeyse uzayda kapladığımız yerle sınırlandırılan yaşamlarımızda, bize kaçış koridorları açan şarkılardan başka ne var elimizde?

Yazarın Diğer Yazıları

"Niyazi Köfteler", birleşsin köfteciler…

Karaca, "Niyazi Köfteler"i yazdığından bu yana 32 sene geçti. Hükümet ne kelime, rejim bile değişti. Ama köfte, Türkiye kültürü, müziği ve siyasi hayatındaki belirleyici rolünü hâlâ sürdürüyor

Yolumuza çıkardı bir zamanlar şarkılar…

Benim için iyi şarkıların en büyük ölçütlerinden biri, otomobillerin açık camlarından etrafa saçılıp saçılmıyor oluşları. Hele araç uzaklaştıkça şarkının o giderek düşen volümüyle elinden kaçmakta olanı yakalama, tutmaya çalışma hissi. Mert Demir'in "Ateşe Düştüm"üyle de sokakta karşılaştım

İnsanı işinden gücünden alıkoyan bir "cover"

Bir pencere aniden açılır da içeriye birden soğuk hava dolar ya, öylesine keskin, çarpıcı, ürpertici bir etki. Nereden geldiğini, nasıl olduğunu anlamaya çalıştığınız bir dış müdahale. İlk duyulduğunda dinleyicide "nedir bu" sersemliği yaşatan, çok güçlü bir çarpılma hâli. Bir yeniden yorum, ancak bu kadar kişilikli, iddialı ve sarsıcı olabilir…