2 ay müddetle en önemli konumuz referandum. Bu seçim önemli zira kuru, kalabalık, ajitatif söylemler mi kazanacak yoksa otoriter bir yönetim tarzının tedirginliği mi kazanacak, bu soruların cevabı belli olacak.
Evet cephesinin 2 güçlü argümanı var. Erdoğan popülaritesi ve istikrar söylemi. Erdoğan Atatürk'ü bile aşan popülaritesiyle hala şahsının karizmatik gücü, yaratılışından ve çekirdekten gelen siyasetçi yönüyle yanlışlarını örtüyor ve Ak Parti için rüzgar oluyor. İstikrar söylemi de önemli zira vatandaş demokrat kesimlerin tüm eleştirilerine rağmen maddi ve manevi olarak halinden memnun. Şikayetçi olduğu hususlar hala memnun olduğu hususları aşmış durumda değil, şu andaki hali, Ak Parti iktidarından önceki yıllardaki istikrarsızlıktan daha iyi buluyor. Peki hayır cephesinin yapması gerekenler nelerdir?
Hayır cephesinin yapması gereken 2 iş var. Erdoğan'ın şahsıyla uğraşmamak ve istikrarsızlık olmadığını ispat etme gibi zaman kaybettirici işlerle vakit geçirmemek. Elinizde güçlü argümanlar varken maçı deplasmandaki sahada kabullenmenin anlamı yok. Bu referandum, istediği sahayı karşısındakine kabul ettirenin kazanacağı bir seçim olacaktır. Her takım ne kadar güçlü olursa olsun deplasmanda son derece güçsüzdür. Ortada tek maç varsa maçın oynanacağı saha tarafların maharetine kalmıştır. Maçı kendi sahanıza çekerseniz karşı takımın taktiklerini daha baştan engellemiş ve önde başlamış olursunuz.
Hayır cephesi hangi argümanların kendisini güçlü kılacağını hissetmeden yola çıkarsa kazanabileceği bir maçı kaybeder. İlk önce yapmaması gereken iki işi tekrar vurgulayalım. Anti Erdoğan söylemi ve istikrar olmadığına dair görüşe yönelme. Vatandaşın inadına ve akan suyun tersine kürekleri çekmenin anlamsızlığı ortadadır. Bu iki söylem maçın karşı sahasında oynanmasına yol açacak ve ne kadar efor sarf edilirse edilsin maçın kaybedilmesine yol açılacaktır. "Erdoğan düşmanı" şablonunun hazır olduğu bir yerde boş yere şahıslarla uğraşmak anlamsızdır, şu ana kadar olan bunca skandala rağmen tek kriteri Erdoğan hayranlığı olanla inatlaşmanın anlamı yoktur. Yine, "istikrarın varlığı" tartışmasından ziyade bundan sonra bozulacağı vurgusuna odaklanmak daha doğru olandır.
Oysa hayır cephesinin maçı kendi sahasında kabul ettirecek iki güçlü argümanı vardır. Bunlardan birincisi değişiklik maddelerinin tartışılması, ikincisi ise vicdanlara hitap edebilmedir. Değişiklik maddeleri evet cephesinin en zayıf noktasıdır, zira otoriter bir yönetim tarzına doğru gidişi açıkça göstermektedir. Tüm medyatik duyurma imkanlarının zayıflığına rağmen maddelerdeki otoriterleşmeye yönelik değişikliklerin birebir anlatılabilmesi maçın kendi sahanızda oynanmasını sağlayabileceğiniz en güçlü yaklaşımdır. Bundan dolayı şimdiden bazı evet yönündeki resmi broşürlerde hiç çekinmeden maddeler hakkında yanlış bilgiler verilmekte veya algı yanılması oluşturulmaya çalışılmaktadır.
Değişiklik maddeleri anayasa hukukçularına spesifik maddelerdir, siyasetçinin bile üzerinde çalışmak zorunda olduğu maddeleri vatandaşa tek tek ve belirgin anlatmak gerekir. Maddelerdeki olumlu hususları da hiç çekinmeden vurgulamak ama iktidarın asıl istediğinin otoriterleşme eğilimi olduğu vurgulanmalıdır.
Hayır cephesinin ikinci argümanı ise 2 ay boyunca daha da artacak olan hükümetin çürümesinin karşısında vicdanlara hitap edebilmektir. Aslında en büyük mesele yanlış propaganda yapmamak ve vicdansızlıklara dikkat çekmektir. Vicdansızlığın barizliği bir müddet sonra Erdoğan'a yönelik tutkunun üstüne çıkacak ve etkisini gösterecektir. Bunun için sabırla beklemek ve sadece vicdan sızlatan yanlışlara ve söylemlere dikkat çekmektir. Mesela "hayır" diyen herkesin terörist olduğu iktidar propagandası vicdanlara dokunacak bir yanlış söylemdir ve bu evet oyu verecek seçmenin vicdanını sızlatacaktır, sadece bu vurgu üzerinden nasıl haksız bir ucuzculuk ve kutuplaştırma yapıldığı vurgulansa bile maçı evinizde oynarsınız. KHK'lılara yapılan vicdansız uygulamalar da artan bir şekilde toplumun vicdanını sızlatan hususlardır.
Hayır cephesinin kampanya açısından zayıf noktalarının da üstesinden gelmesi gerekir. Farklı hayır kampanyaları dil açısından kendisini hançerleyen unsurlar taşıyabilir. Her kampanya farklı bir hayır kampanyasını engellememeye çalışmalıdır.
Evet veya hayır çıkma korkusuna da hitap etmek gerekir. Evet çıkmasından endişe eden hayır'cılar endişe etmesin, bu sonuç yolun sonu olmayacaktır, 2019 için bir antrenman olacaktır. Derdiniz farklılıklar içinde bir arada yaşamaksa Türkiye'nin dev sorunlarıyla uğraşmaya devam edeceğiniz bir süreci zaten normal görür ve yürüyüşünüzü belirli hedefler doğrultusunda devam ettirirsiniz. Hayır çıkması ölüm değildir sadece yolda yeni taktik yürüyüşler, yönelişler oluşturacağınız sıradan, basit ve anlaşılabilir bir engeldir.
Hayır çıkarsa da bu, Türkiye'nin dev insan hakları sorunlarının bittiğini göstermeyecektir. Mesele iktidarlar değişse de değişmese de toplumun hakkaniyet konusundaki mantığının değişip değişmemesidir. Mesele kişi, parti endeksli değildir, Menderes, Demirel, Özal, Erdoğan gelenekleri, kişi üzerinden değil, ilkeler üzerinden değerlendirilmelidir.
Evet verebilecek seçmene hayır çıkarsa bunun dünyanın sonu olmadığı, Erdoğan'ın devrilmediği, vatandaşın seçimi olduğu anlatılmalıdır. Erdoğan'ın devrileceği, kazandığı din özgürlüğü alanlarının kaybolacağına inanan seçmen birçok eleştirisine rağmen "hayır ama evet" demektedir. Bu kararsızlığı hayıra çevirmenin yolu seçimin sonucunun ölüm olmadığının ve adalettten sapılmayacağı teminatının hatırlatılmasıdır. Bu seçimin bir anayasa değişikliği oylaması olduğu, Erdoğan'ın referandum sonucu değişmeyeceği, 2019'da kimin aday olup seçileceğinin belli olmadığı ve evet diyerek 2019'da büyük pişmanlık yaşayabilecekleri hatırlatılmalıdır.