21 Şubat 2013

Müslümanlar demokrasiyi daha çok tartışmalı-2

İhsan Dağı ve Ali Bulaç arasında demokrasi kavramı açısından yapılan tartışmaya yönelik düşüncelerimizi önceki makalemizde açıklamıştık

İhsan Dağı ve Ali Bulaç arasında demokrasi kavramı açısından yapılan tartışmaya yönelik düşüncelerimizi önceki makalemizde açıklamıştık. Devam ediyoruz.

"Demokrasi İslam'ı reforma mı zorlayacak?" diye tedirgin olmadan önce islami siyaset anlayışı ve cemaat- üye ilişkilerini Kur'ani ilkeler üzerinden eleştiriye tabi tutmakta yarar vardır. Bugün parti içi, cemaat içi demokrasi uygulamaları açısından en zayıf notları alan islamcı parti ve cemaatleri mercek altına aldığımızda özeleştiri sürecini tamamlamadan dış eleştiri yapmanın anlamsız olduğu ortaya çıkacaktır. Kalıplanmış bir zihin yapısından ziyade uygulamalarının eleştiriye tabi tutulmasını isteyen bir anlayış başarılı olacaktır. Değişimin insanın, tarihin tabiatında olduğunu bilen, bundan kaçınmayı değil, değişimi yönetmeyi seçer. Yıllarca sultanlar, Padişahlar tarafından yönetilmiş bir topluluğu istişare ve katılımcılık esaslarına yöneltmeye çalışmak zor olsa da vazgeçilmez olandır.

Ali Bulaç'ın "şu soru önemlidir: Demokrasi “hangi form”da olursa dinî bakımdan meşru olur?" demesini biz de çok önemli buluyoruz. "Meşru içtihatlar yelpazesinden... İslam’ın domine ettiği bir demokratik model çıkabilir mi? Bu satırların yazarı böyle bir model üzerinde imal-i fikr etmenin anlamsız olmadığını düşünenlerdendir." diyen Bulaç'ın bir müslüman aydın olarak olgunluk yıllarında artık bu konuda yapılacak somut bir çabayı, oluşumu bize göstermesi gerektiğini düşünüyoruz. Konu üzerinde imal-i fikr etmenin daha somut bir zeminde konuşmayı sağlayacağı açıktır.

Bulaç "Farklı çoğulculuğu sağlama iddiası ile siyasete –ve belki demokrasiye- sahici derinlik kazandırma potansiyeli taşıyan İslamî akımlar mutlakiyetçilik, ideolojik yorum vb. suçlamalarla itibardan düşürmeye çalışılıyor." diyor. İslami akımlar birçok islam ülkesindeki uygulamalarında kendi içlerinde bile siyasal olgunluğa ulaşamadığını gösteriyorlar. Bunu eksikliklerin giderilmesinde mazeretçiliğe sapılmasın diye düşündüğümüz için ifade ediyoruz. İslami akımlar eleştiriden kaçınacaklarına özgüveni yüksek sağlam adımlar içeren pratiklerle göz doldurmayı tercih etmelidirler. Bunu başarırlarsa kötü niyetli eleştirilerin onlara yapacağı bir şey yoktur. 

Demokrasiyi yeterli bulmuyorsak zihnimizdeki islam'a uygun yönetim nedir? Dini yorumumuzu totaliter bir anlayışla dikte etmek mi islamdır? Halife Hz. Ömer'in hutbede kendisine itiraz eden güçsüz bir kadının eleştirisini baş tacı etmesini nasıl yorumlamalıyız? Otokontrol ve eleştiri geleneğini yaymanın zararı nedir? 

Bulaç, "Demokrasi" insan kavramı gibi soyuttur, kendi başına bir anlam ifade etmez. Biri bana insanı seviyor musun? diye soracak olsa "Hangi insanı?" diye soruyla cevap veririm... Bu açıdan siyasetin bir yöntemi olarak demokrasinin kendisinden beklenen maksadı tahakkuk ettirip ettirmediğini somut pratiklerden anlayabiliriz ancak... Demokrasiyi mutlaklaştırılmış ve dogma formuna bürünmüş ideolojiden kurtarmak için "hangi demokrasi?" diye sormak lazım. Ortadoğu’daki otokrat rejimler bile kendilerini “demokrasi” olarak görebilmektedirler. Onlara sorarsanız özünde demokrasi olan veya demokratik reformları tedrici olarak gerçekleştirecek olan rejimleri "İslamcıların otoriter ve totaliter rejimi"ne karşı panzehir hükmündedirler." diyor. Demokrasi kavramının belirginleşmemesini öne sürerek veya suistimalinden dolayı onu güvensiz bulması kolaycı bir yaklaşımdır. Sahtekarlar tıbbı istismar ediyor diye tıp biliminden vazgeçmeyi kimse düşünmez.

Ünlü müslüman düşünür Cevdet Said de demokrasi konusunda derinlemesine düşünen bir ilim adamıdır. Yapılan bir söyleşide kendisine "Demokrasi ile İslam'ı aynı değerlendirmek doğru mudur?" diye sorulunca: "Doğrudur. Çünkü İslam; 'Lâ ikrâh' esası üzerine kuruludur. Bu da rüşd'ün kendisidir. Ayette; 'Dinde zorlama yoktur. Rüşd ve Ğayy birbirinden ayrılmıştır.' buyurulmaktadır. Zorlama ile gelen din, din olamayacağı gibi aynı şekilde zorlama ile gelen siyaset, siyaset değildir. Ayette; 'Dinde zorlama yoktur. Rüşd, ğayy'dan ayrılmıştır. Her kim tağuta (zorlamaya) isyan eder Allah'a (hürriyete) inanırsa sapasağlam bir bağa tutunmuş olur." Sapasağlam bağ demek, zorlama kabul etmeyen demektir. Aynı şekilde demokrasi; 'siyasette zorlama yoktur' der. Halkı şiddete, baskıya inanan bir ülkeye demokrasi giremez. Siyaseti baskı ve şiddetle yapmak Ğayy'ın ta kendisidir. Onun için diyebiliriz ki demokrasi zorlama kabul etmediğinden rüşd'ün ta kendisidir. Ben batı aleminin bütününün iyi olduğunu söylemiyorum ama en büyük iyiliği demokrasidir. Yönetimin savaşsız, kavgasız, insanların isteği doğrultusunda hareket etmesidir. Bu gerçek islam'la uyuşan ve de İslam'ın özü sayılan tevhid'in aynısıdır. Tuğyan ve şiddet şirk sayılmaktadır. Ayette geçen tağutun ne anlama geldiğini bilmemiz için Kur'an ayetlerine bir göz atalım. Allah Teâlâ Musa'ya (a), "Firavn’a git ki o tuğyan etmiştir... Piramit sahibi Firavn ki o beldelerde tuğyan etmiştir... Oralarda fesadı yaymıştır" der. Kur'an-ı Kerim, tağut olan Firavn’un adını 70 küsur, Musa (a)'nın adını da 100 küsur yerde zikreder. Kur'an bize Tağutu açıklamak için Firavunun bütün duygu ve düşünceleriyle konuşmaya başlar. İnsanları korkutma ve kendisini sevdirme üslubunu, onları aldatmak ve üzerlerinde saltanat kurma uğraşlarını  gözler önüne serer." demiştir. Zihnimizi açık tutup şekilci değerlendirmeler yerine kuşbakışı değerlendirmeler yapmamız gerekir.

"Müslümanları “demokrasi kriterleri”yle sınavdan geçirmeye kalkışıyorlar." kaygısıyla iktidara gelmiş veya gelme ihtimali yüksek islami hareketlerin eleştirisinden niye rahatsız olunuluyor? Aslında islami gelenek eleştirinin ancak kendini müstağni görenler tarafından sevilmeyecek bir şey olduğunu gösterir bize. Eleştirel gelenek tarih boyunca sahabilerin, tabiinin ve sonraki samimi müslümanların takip ettiği Peygamberi bir gelenek idi. Mısır ve Tunus'ta muhalefetin güçlü sesinden tedirgin olmak yerine adaletli uygulamalar ile her kesimden insanın güvenini kazanma yolu tercih edilmelidir.

Yazarın Diğer Yazıları

Afrin operasyonu ve Kürtlerde artan kopuş

"Doğu-Güneydoğu'da taşlı sopalı eylem yoksa her şey yolunda mı zannediliyor?"

KHK ile yetki gaspı skandalı!

Yeni uygulamayla, KHK ile adeta yaşam hakkı gasp edilmeye çalışılan kişinin, yeni bir KHK ile özel sektörde çalışmasının da önüne geçiliyor

AK Parti, MHP ittifakı statükonun ittifakıdır ve kaybetmeye mahkûmdur

Tayyip Erdoğan önceki tekliflerde kendini naza çekmişti, Bahçeli yılmadı teklif üstüne teklif patlattı

"
"