Seçimlerin galibi bellidir. Birçok yerde kalelerini korumakla kalmayıp önceki yerel seçimlere göre oyunu arttıran Ak Parti, seçimlerden önemli bir başarıyla çıkmıştır.
Erdoğan kutuplaştırma siyasetinin karşılığını almıştır. Yolsuzluk söylentilerine rağmen halkın büyük bir çoğunluğu Erdoğan'ı desteklemiştir. Bu, yolsuzluğun olmadığını değil, halkın Erdoğan'a olan güveninin derinliğini gösterir. Güvendiği insana karşı yapılan ithamlara seçmen kulaklarını tıkamış ve fazla önemsememiştir. Belki yolsuzluk söylentileri halkın midesini bulandırmıştır ama derin bir güvenin izlerinin kolay silinemeyeceği ortaya çıkmıştır. CHP ve MHP sadece itham ederek değil ortaya somut projeler koymakla oy alabileceğini anlamalıdır.
Gezi olaylarından itibaren "mağdur" olduğunu ilan eden ve "biz ve onlar" diyerek Erdoğan kutuplaştırma siyasetinde başarılı olmuştur. İslami kesimlerin blok desteğini alan Erdoğan, dindarlara yaslanma düşüncesine devam edecek gibi görünüyor.
Ak Parti, Güneydoğu'da da oylarını korumuş ve birçok yerde BDP ile olan yarışındaki ikincilik oy oranını arttırmıştır. BDP büyük bir başarı kazanamamış ama oylarını korumuştur. Bölgede üçüncü parti olan Hüda-Par arzu ettiği oy oranlarına yaklaşamasa da bölgede hesap edilmesi gereken bir güç olduğunu üçüncü parti olarak göstermiştir.
Halk Erdoğan'ı mağdur olarak görmüştür. Son Suriye olayındaki ses kayıtlarını bile karşıtlarının vatan hainliği olarak ilan eden Erdoğan'a halk inanmıştır. Hatta Erdoğan'ın sesinin kısılması bile onun "çaba gösteren bir mağdur" görüntüsüne yardımcı olmuş ve oylarını arttırmıştır.
Ak Parti, Cemaat karşısında zafer kazanmıştır. İlan ettiği bu en büyük düşman üzerinden önemli bir başarı elde eden Erdoğan, daha uzun süre bu argümanı kullanacağa benziyor. Öncesinde Ak Parti ve Cemaat'e sempatiyle bakan ortadaki vatandaş Cemaat'a sırtını çevirmiştir. Cemaat oylarını yönlendirme konusunda çok belirli bir politika izlememesinin karşılığını puan kaybederek ödemiştir. Sanıldığı kadar güçlü olmadığı imajı belirginleşmiştir. Etkilemeye çalıştığı yerlerde CHP ve MHP'nin başarısız aday yaklaşımları belirsizleşmesini arttırmıştır.
AA ve Cihan haber ajansının sürdürdüğü farklı oy oranı verme savaşı seçimin en kirli görüntüsü olmuştur. Haber ajanslarının bu tür basitliklere tenezzül etmesi basın tarihindeki kara lekelerden birisi olacaktır.
Erdoğan Cumhurbaşkanlığına gidiyor. Erdoğan bu oy oranlarından sonra Cumhurbaşkanı adayı olmak için gereken vizeyi aldığını düşünmektedir. Muhalefet Erdoğan'ın önünü kesme konusunda ciddi kararsızlıklar yaşayacak gibi görünüyor. Zira üzerine gidilen Erdoğan ‘mağdur’u oynayarak başarı kazanıyor. Bu ülkede halkın mağdur gördüğünü mazlum bilip önemli bir şekilde sahiplendiği ve sahipleneceği bir kez daha tescillenmiştir.
Erdoğan "Fethullah Gülen terör örgütü" davası açar bu balkon konuşmasından sonra. Suriye ile savaş halinde olduğunu söyleyen ve sert bir dil kullanan Erdoğan balkon konuşmasının sonuna doğru kuşatıcı birkaç cümle söyleme gereği hissetti ama bu sert zafer mesajının arasında duyulmadı bile.
Saadet Partisi’nden Ak Parti'ye önemli oy kaymaları var. İslami kesim, Erdoğan'ın sert söylemlerini önemsememiştir. Ataerkil bir toplum olduğumuz ve otoriter bir lideri garipsemediğimiz hatta gerekli gördüğümüz ortaya çıkmıştır. Kutuplaştırma siyaseti kazanmıştır. Halk Erdoğan'ın "mağdur" olduğuna inanmış durumdadır. İdeolojik kutuplaşması olmayan vatandaş ekonomik istikrarı tercih etmiştir.
Bu sonuçlarla demokrasinin gereği olan seçmen iradesi ortaya çıkmıştır ama demokratik değerlerin özgül ağırlığının toplumda fazla olmadığı ortaya çıkmıştır. Otoriter bir yönetimi sorgulama, yolsuzluk söylentileri karşısında yargı ve Emniyete yapılan müdahaleler hep siyasi yaklaşımlarla, komplo teorileriyle değerlendirilmiştir. Uzun vadede güven kazanan Erdoğan'ın kurt bir siyasetçi olarak seçim kazanma taktiği konusunda başarılı olduğu gözlenmiştir.
Kılıçdaroğlu, yanlış stratejisinin bedelini ödemeli, istifa etmeli. İstanbul'da Sarıgül'ün adaylığı CHP açısından intihardı ve bunu başardı. Ankara'da MHP'den de oy alma ucuz taktiği tutmadı, kaybetti. Antalya'da Akaydın'ın başarısız dönemini göremedi onda ısrar etti, kaybetti.
MHP, oy oranını çok arttıramamasına rağmen kazandığı başkanlıklarla seçimden karlı çıkmıştır. Ancak genelde oyları yükselen Ak Parti karşısında kazanma ihtimali olan bazı yerlerde, Balıkesir gibi, kazanamaması unutulmamalıdır. Barış süreci konusundaki itirazın kısmi göstergesi olabilecek MHP'nin daha çok oy alamadığı dikkatle kaydedilmelidir.
BDP, daha çok oy alabileceği bir seçimden "mağdur" a oy veren kesimler yüzünden daha az oyla çıkmıştır. Ak Parti ve BDP oy oranlarına bakıldığında barış sürecinin kazanımlar elde ettiğini görüyoruz. BDP bu seçimden zararlı çıkmamıştır ama oylarını arttıran Ak Parti ve Hüda-Par gibi yeni çıkan ve az da olsa varlık gösteren partilerin varlığını iyi hesap etmelidir. BDP, kimllik siyasetinin tek belirleyici olduğunu hoyratça kullanmamalı, bundan sonrasında daha dikkatli bir belediyecilik anlayışında olmalıdır.
Erdoğan seçimlerden sonra demokratikleşme anlamındaki adımları atmayı düşünebilir. Siyasetçi olarak seçim öncesi uyguladığı taktiğinden vazgeçebilir ve tansiyonu düşürebilir, bu onun eline zira rakiplerinin morali bozulmuş durumda. Ancak taktiğinde başarılı olması, mağdur olarak görülüp oy oranını arttırması ve bu tadı tatması yeni bir yola girme ihtimalini zayıflatmaktadır.