23 Ağustos 2016

Her derde deva: Kokteyl terör, üst akıl...

Üst aklı itham edenin aklı hep alt akıl olarak mı kalacaktır?

Stres anlarında insanoğlunda akıl tutulması yaşanır, akletme yetenekleri azalır, insan kendisini bir cendere içinde sıkılır bulur ve kısır döngünün buhranı gittikçe artar. Bu sıkıntıyı azaltmak için tek çarenin stresi yok edip sağlıklı düşünmenin önünü açmak olduğunu çoğunlukla düşünmez insanoğlu. Gerçek çözümler yerine zaafiyetini gizlemeye, mazeretlere, bahanelere sığınmaya eğilimli insanoğlu için ben merkezci yalanlar gayet elverişlidir. İnsan tekini aşarak toplumsallaşmış sorunlar için de aynı mekanizma geçerlidir ve bu sefer kolektif biz merkezci yalanlar gayet caziptir. Yöneticiler  insanoğlunun bu zaafiyetini bilir ve komplo teorilerine sığınma ihtiyacında olanlara hazır lokmalar sunarlar. Kendilerinin inanmadıkları, gülüp geçtikleri teorileri "devlet hatırı" için inanılır kılarlar.

Uzun süredir geçerli bir komplo teorisi olarak "üst akıl," "komplo teorisi" vb. ifadeler iyi iş yapıyor. Zira sorunların kendisinden kaynaklanmadığını, hep dış güçlerin sorumlu olduğuna inananlar için gayet cazip haplar bunlar. Uzun bir süre uyuşturuyor insanları, taraftar kılıyor, saldırganlaştırıyor ve dolayısıyla yöneticileri rahatlatıyor ama sorunu daha da ağırlaştırıyor. 

Cazip teze göre "FETÖ," PKK, IŞİD vd. örgütler üst aklın maşası olan ve görev sırası bekleyen emir erleridir. Biri bitince diğeri veya hepsi birden üst akla hizmet etmektedirler. Bunların temsil ettiği sorunlar yalancı sorunlar, destekleyen kitleler uyuşturulmuş kitlelerdir, çözümü bunların üzerinden düşünmeye gerek yoktur. Sorunu bilimsel tahlillerle irdelemeye gerek yoktur, bunlar hep "dış güçler"in oyunudur. Böyle bir mantıkla devam etmenin sorunları ağırlaştıracağını, daha da içinden çıkılmaz hale geleceğini fark etmiyorlar, fark etseler de umursamıyorlar. Birbirine düşman ve halen savaşan örgütlerin aynı merkezden yönetildiğine inandırmak için çok keskin bir zekaya ihtiyaç yok ama bunu satın alacak bir topluluğun mevcudiyeti yeterli maalesef.

10 Ekim Gar saldırısı sonrası bulunan "kokteyl terör" tabirinin ne kadar toplumsal benimsenmeyle karşılandığının görülmesi aynı söylemin devamına yol açtı. Bu söyleme göre (IŞİD'in eylemi düzenlediği daha ilk anlardan itibaren anlaşılmasına rağmen) PKK, IŞİD, DHKP-C ortak eylemi olduğu için "kokteyl terör" diye adlandırmak gerekiyordu. IŞİD'li saldırganın kimlik bilgileri ve bağlantıları deşifre olmasına rağmen resmi ağızlar 1 Kasım seçimine kadar katillerin kimliğini açıklamamıştı ve sonuçlarda bu algının önemli rolü olmuş, tedirgin toplum stres altı çözümüne yönelmiş ve algı oya yansımıştı. Yeni düşmanlar ortaya çıktıkça bunları daha da korkutucu, esrarlı ve bir yere sığınmadan çözülemeyecek hale getirmenin formülü bulunmuştu, "kokteyl terör" tanımının devamına...

Reel politiğin özelliklerini bilmiyor değiliz. Devletlerin, örgütlerin amaçlarını yerine getirebilmek için düşmanının düşmanı ile işbirliği yapması artık sıradan vakalardır. Her yapı bunu yaptığı için karşı tarafın da yapacağını bilmektedir. Komplo teorisiyle yaklaşıp eylem yapan örgütün eyleminin kime yaramışsa onun maşası olması gerektiğine hükmetmek insanı çoğunlukla yanlış çözümlere götürür. Egemen güçler bir örgütü veya devleti destekliyor diye o yapıyı kendisi üretmiş değildir. Taban tabana zıt toplumsal tabanı da olan yapıların aynı gücün piyonu olduğunu iddia etmek ise nedense Türkiye toplumunun komplo teorisi merakına uygun düşüyor. Komplo teorileri merakı toplumların kendi sorunlarını sümenaltı etmemelidir. Kendi yarasını tedavi edemeyenin yarasına tuz ekmeye çalışanın çokluğu, kimseyi hayal dünyasına sevk etmemelidir. Yarasını tedavi eden, kapatan, istismar edilmesinin önüne geçen için düşmanının ekeceği tuzun bir anlamı kalmamıştır. İnsanoğlunun ilkel korkularını kullanmak geçici bir aldatma sağlar. Üst aklı itham edenin aklı hep alt akıl olarak mı kalacaktır? Peşin olarak kompleks içinde miyiz? Psikolojik harp dairesi mamülü kavramlar artık bu devirde akletme seviyesini düşürmekten başkasına yaramaz.

Her örgütün ortaya çıkış nedenini sadece ve sadece çözümü bulmak için düşündüğümüzde meseleleri çözebileceğiz, zor değil, yeter ki boş kelamlarla avunmayalım, avutmayalım. Kolaycılığa sapma, insanlık tarihi boyunca toplumları perişan eden, çürüten, geriletendir. 

Bu söylediklerimizin tüm kuvvetleri elinde bulundurmaları nedeniyle toplumu etkileyenleri rahatsız etme ihtimali belki yoktur. Ama onlara son söyleyeceklerim şunlar. "Üst akıl" mış, "kokteyl terör"müş oyalayın bakalım biraz daha, nasıl olsa buna inanmaya hazır bir kitle buldunuz, nasıl olsa sorunların büyümesi umurunuzda değil, "inceldiği yerden kopsun" diyorsunuz, anladık, maalesef sonrasında yine insan hakları savunucularına kalacak işin arkasını toplamak.

Bu halk bu kadar ucuz aldatılmamalı, vebali çok büyük, aldanma da öyle... "Aşkın gözü kördür" demişler, ne yapalım, öyle... Çelişkiyi, kandırmacayı, iki yüzlülüğü, vatandaşı aptal yerine koymayı görmeyecek  bir aşk... 12-14 yaşındaki çocuğun canlı bomba olduğu yerde bari "kokteyl terör" saçmalığından vazgeçin, "canlı bomba oluşturmamayı nasıl başarırız"a, sorunların kökenine odaklanalım. Şu tüm düşman güçlerin aynı merkezden yönlendirilme iddiasını, "kokteyl terör" iddiasını terk ediniz, böyle çocukça iddialarla büyük acılarımızı önleyemezsiniz.

Yazarın Diğer Yazıları

Afrin operasyonu ve Kürtlerde artan kopuş

"Doğu-Güneydoğu'da taşlı sopalı eylem yoksa her şey yolunda mı zannediliyor?"

KHK ile yetki gaspı skandalı!

Yeni uygulamayla, KHK ile adeta yaşam hakkı gasp edilmeye çalışılan kişinin, yeni bir KHK ile özel sektörde çalışmasının da önüne geçiliyor

AK Parti, MHP ittifakı statükonun ittifakıdır ve kaybetmeye mahkûmdur

Tayyip Erdoğan önceki tekliflerde kendini naza çekmişti, Bahçeli yılmadı teklif üstüne teklif patlattı

"
"