Hakan Albayrak Star gazetesindeki yazısında Today's Zaman'da Erdoğan Gülen çatışmasının nedenleri olarak sıralanan 3 madde üzerine yorumlar yapmış. Biz de bir tarafın sebep olarak gösterdiği diğerinin de kabullendiği çatışma sebepleri üzerine görüşlerimizi açıklamak istiyoruz.
1. İsrail'le ilişkiler: Başbakan'ın " One minute" ile başlayan ve Mavi Marmara'ya hükümet desteği vererek başlattığı İsrail tavrını Cemaatin eleştirdiğini ve birinci ayrılığın sebebinin bu olduğunu belirtiyor. İsrail azgınlığıyla ve hukuk tanımazlığıyla yıllardır tüm dünyanın bildiği, çoğunun sevmediği ama gücü itibariyle ses çıkarmadığı veya boyun eğdiği bir ülkedir. İsrail ile ilişkilerinizde hükümet olarak ilkeli ve sözünün eri bir pozisyonda olmalısınız. 2008 yılında Gazze katliamı olduğunda Genel Başkanı olduğum MAZLUMDER adına TCK'nın evrensel yargı ilkesi gereğince İsrail'li katliamdan sorumlu yetkililer hakkında Ankara Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunmuştuk. Dava açılsa (farklı ülke örnekleri vardı) İsrail'li yetkililerin Türkiye'ye girişleri halinde tutuklanma ihtimali beliriyordu.O dönem dava açmayı düşünen Savcı, yasa gereği izin vermesi gereken Adalet Bakanlığından bu izni istemişti. Ancak Başbakan'ın da haberinin olduğunu bildiğimiz bir gelişmeyle bu izin verilmemiş ve İsrail'li yetkililer hakkında sarf edilen onca öfkeli demeçlerin gereği olması gereken bu suç duyurusu akim kalmıştı. Sanırım İsrail'in dünyayı saran dev gücü hesap edilmişti. Şimdi bu dev gücü hesap eden Cemaate karşı celallenenler o zamanlar bu ince hesabı yapmıştı. Hatta bununla kalmayıp "One minute" dedikten sonra İsrail'le ilişkileri kesmemiş, ticaret ve anlaşmalar devam etmişti. Mavi Marmara'ya hükümetin verdiği desteğe kızan İsrail korsanlık yapıp gemiyi engellemiş ve 9 kişiyi şehit etmiş ama sonrasında hukuki süreç hükümet tarafından bilerek konjonktür hesaplarıyla uzatılmıştı. Şu anda da bu 6 yıllık çelişkili seyirden sonra İsrail'in despotizmini yenemeyen hükümet çok geç gelen özürden sonra belirlenen tazminat miktarını düşürme pazarlığını yapmakla meşguldür. Gazze konusunda bazı kazanımlar olmuştur ancak Cemaatin "dev, yenemeyeceğin ve diplomatik ilişkilerini sevmesen de devam ettirmek durumunda olduğun bir ülkeye karşı fazla dikleşme" politikasını eleştirebileceğin, İsrail'e karşı onurlu bir duruşun, samimi bir tavrın ve galibiyetin olmamıştır. O halde kavganın birisinin "İsrail dostu", diğerinin "İsrail düşmanı" olduğu argümanından yola çıkılarak yapılması son tahlilde anlamsızdır, aynı yere gelinmiştir. Samimi olunması gerektiği unutulmamalıdır.
2. Suriye ve Mısır ile ilişkiler: Türkiye'nin bu ülkeler ile olan ilişkilerdeki tavrına Cemaatin muhalif olduğundan dolayı kavganın çıktığı görüşünü de sonuçları itibariyle heyecandan uzak kalarak incelemek gerekir. Türkiye, Suriye ve Mısır politikalarında başarısız olmuştur. Türkiye müslüman ülkelerinn ağabeysi olmaya o kadar gücü olmadığı halde soyunmuş ve hakkını verememiştir. Mısır'da İhvan'ın iktidara hazır olup olmadığını anlamadan İslam birliği politikasını esas alarak Mursi'nin aday gösterilmesinde ısrarcı olmuş ve başarılı olamayan, kıskaca alınmış Mursi'nin yıkılmasına son anlarda karşı durmaya çalışmış ve bunu da başaramamıştır. İhvan'ın daha da güç kaybetmesi vuku bulmuştur. Suriye'de ise Esad'ın çok kısa sürede yıkılacağı, heyecan ve hayalcilik gözünü bürümüş hükümet yetkilileri tarafından varsayılmıştır. Tehlikeli bir kumarla muhaliflere destek verilmiş ve yüzbinlerce kişinin öldüğü, Suriye'nin mahvolduğu , yüzbinlerce mültecinin Türkiye'ye sığındığı büyük bir facia oluşmuştur. Adaletin ayaklar altına alındığı, dini ve mezhebi fanatikliğin ön plana çıktığı bir son oluşmuştur. Mısır ve Suriye politikalarında başarısız olduğunu kabul etmek varken, eleştirenin suçlu olduğunu söylemek çok adil bir yaklaşım değildir. Bunu eleştiren de İslami hassasiyetlere sahip ancak yıllardır farklı bir metod kullanan ve güç sahibiyle çepheleşmeme politikası olan bir camiadır. "Hain, ajan,Münafık" ilan etmenin bir alemi yoktur. Düne kadar Ergenekonla mücadele ederken "paralel devlet" demeyenlerin şimdi "örgüt" demesi öfke patlamasıdır. Heyecanlar gözümüzü kör etmemelidir.
3. Barış süreci: Barış süreci konusunda Cemaatin tavrının baştan beri soğuk olduğu hissediliyordu. Sürecin başında Fethullah Gülen'in destekleyici güzel bir açıklama yapmasından sonra Cemaat tv'lerinin barış ortamının ruhuna uygun olmayan dizileri yayınlamaya devam etmesi rahatsız ediciydi. Barışın PKK ile yapılmaması , onun iyice belinin kırılarak bu yönde bir girişimin uygun olacağını düşündüklerinden, öncesinden KCK tutuklama furyasını başlatmanın piminin çekicisi ve başlayan süreci benimsemeyen gözlerle uzaktan takip etmenin yanlısı oldular zannımca. Bu konuda önceki maddelerin tersine hükümeti eleştirmekte Cemaat haksızdır. Barış savaşan taraflar arasında olur. Konuda görüşlerine başvurduğum Cemaat'in kanaat önderlerinden Cemal Uşak ise "Barış süreci konusunda hükümetin "seçime kadar konuyu gündemde tutalım", PKK'nın "Rojava'da istediğimiz olana kadar süreci devam ettirelim" tavrının kalıcı barış açısından tatminkar olmadığını, bu yüzden eleştirilerinin olduğunu, Kürtlerin gasp edilen haklarının kalıcı olarak verilmesi gerektiğini düşündüklerini, sürecin başlaması, devam etmesi ve ana dilde eğitimin olması gerektiği yolunda Gülen'in net görüşlerinin olduğunu ifade etti. Samanyolu tv yetkililerinin "anketlerimize göre Kürtler de dizilerimizden rahatsız değil" şeklindeki görüşlerine katılmadığını, dizilerin rahatsız edici olduğunu belirten Uşak kavganın bitmesi ve hakkaniyetli konuşulması gerektiği yönünde fikir beyan etti. Birinci ve ikinci maddeki yaklaşımlarıma katıldığını açıkladı.
Önemli olan farklı fikirler ve metodlar içinde olmak değildir. Yanlış yaptığınızın ve pragmatist olduğunuzun itiraf edilmesi ve ucuz kahramanlık yapmamak gerektiğinin bilinmesidir. İktidar ve Cemaat'in yanlış fikir ve üslupları vardır. Taraftar psikolojisi ve söylemi içinde olursanız çok hata yaparsınız. Heyecanla kalkarak sonradan pişman olacağınız çok yanlış söz ve eylemlerde içinde bulunabilirsiniz, bulunabiliriz. Önemli olan liderler kavga ederken adaletli değerlendirmeler yapan bağlılar olunması gerektiğidir.
www.omerfarukgergerlioglu.com